Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Sad bin Ebi Vakkas By: sidretül münteha Date: 05 Mayýs 2011, 15:05:21
Hz. Sa'd Bin Ebi Vakkas (R.Anh)


Sa'd b. Ebî Vakkas Malik b. Vuheyb b. Abdi Menaf b. Zühre. Babasý Malik b. Vuheyb'dir. Malik'in künyesi Ebî Vakkas olup, Sa'd bu künyeye nisbetle Ýbn Ebî Vakkas olarak çaðrýlýrdý. Rasûlullah (sav)'in annesi Zuhreoðullarýndan olduðu için, anne tarafýndan da nesebi Rasûlullah (sav) ile birleþmektedir. Sa'd'ýn annesi Hamene binti Süfyan b. Ümeyye'dir. Sa'd (R.a), ilk iman edenlerden bindir.

Kendisinden yapýlan rivayetlere göre o Ýslâmý üçüncü kabul eden kimsedir. Ancak, Hz. Hatice, Hz. Ebu Bekr, Hz. Ali ve Zeyd b. Harise'den sonra müslüman olmuþsa beþinci müslüman olmuþ oluyor. Sa'd (R.a), müslüman olduðu gün henüz namazýn farz kýlýnmamýþ olduðunu ve o zaman on yedi yaþýnda bulunduðunu söylemektedir.[34]

Sa'd (R.a) Ýslama giriþine sebep olan olayý þöyle anlatýr: "Müslüman olmadan önce rüyamda kendimi hiç bir þeyi göremediðim karanlýk bir yerde gördüm. Bu arada ay doðdu ve ben onun aydýnlýðýna tabi oldum. Benden önce bu aya kimlerin uymuþ olduðuna bakýyordum. Onlar, Zeyd b. Harise, Ali b. Ebî Talib ve Ebû Bekir'di. Onlara ne kadar zamandan beri burada olduklarýný sorduðumda, onlar; "Bir saat kadardýr" dediler. Araþtýrdýðýmda öðrendim ki, Rasûlullah (sav) gizlice Ýslâm'a davette bulunmaktadýr. Ona Ecyad tepesi taraflarýnda rastladým. Ýkindi namazýný kýlýyordu. Orada Ýslâmý kabul ettim. Benden önce bu kimselerden baþkasý imân etmemiþti.[35]

Sa'd'ýn müslüman olduðunu öðrenen annesi, buna çok üzülmüþ ve oðlunu atalarýnýn dinine döndürebilmek için çareler aramaya baþlamýþtý. Sa'd'a, eðer girdiði dinden dönmezse, yemeyip içmeyeceðine dair yemin etmiþti. Sa'd, annesine, bunu yapmamasýný, çünkü dininden dönmeye­ceðini söyledi. Yeminini uygulamaya koyan annesi, bir zaman sonra açlýk ve susuzluktan bayýlmýþtý. Ayýklýðýnda Sa'd ona; "Senin bin tane canýn olsa ve bunlarý bir bir versen, ben yine de dinimden dönmeyeceðim" demiþti.

Onun kararlýlýðým gören annesi yemininden vazgeçmiþti.[36] Sa'd (R.a) annesine çok düþkündü ve ona bir zarar gelmesini asla kabul edemezdi. Ancak imanla alakalý bir konuda Rabbine isyan edip baþkalarýnýn heva ve heveslerine de tabi olamazdý. Sa'd (R.a) ve benzer­lerinin karþýlaþacaðý bu gibi durumlarý çözümlemek ve iman edenleri rahatlatmak için Allah Teâlâ þu âyet-i kerimeyi göndermiþti:

"Bununla beraber eðer, hakkýnda bilgi sahibi olmadýðýn bir þeyi bana ortak koþmak için seninle uðraþýrlarsa, o zaman onlara itaat etme. Dünya iþlerinde onlara iyi davran."[37]

Sa'd (R.a), Medine'ye hicrete kadar Mekke'de kalmýþtýr. Dolayýsýyla müþrikler tarafýndan uðradýklarý bütün saldýrý ve iþkencelere diðer müslümanlarla birlikte Mekke dönemi boyunca muhatab olduðu muhakkaktýr. Mekke'de müslümanlar, Mekke zorbalarýnýn saldýrýlarýndan emin olmak için ibâdetlerini gizli ve tenha yerlerde ifa ediyorlardý.

Bir gün Sa'd (R.a) arkadaþlarýyla birlikte ibâdet ederlerken müþrik­lerden bir grup onlara sataþarak Ýslâmla alay etmiþler ve onlara saldýr­mýþlardý. Sa'd eline geçirdiði bir deve sýrt kemiðini alýp müþriklere karþýlýk vermiþ ve onlardan birini yaralayarak kanlar içerisinde býrak­mýþtý. Ýþte Ýslâm 'da Allah için ilk akýtýlan kan budur. [38]

Sa'd (R.a) kardeþi Ümeyr (R.a) ile Medine'ye hicret ettiði zaman, kan davasý yüzünden Mekke'den kaçýp buraya yerleþmiþ olan diðer kardeþleri Utbe'nin evinde kalmaya baþlamýþlardý. Muahat olayýnda Rasûlullah (sav), Sa'd'ý Mus'ab b. Umeyr ile kardeþ ilân etmiþti. Baþka bir rivayete göre de kardeþ ilân edildiði kimse Sa'd b. Mu'az'dýr.[39]

Medine'ye hicretle birlikte Ýslâm devlet olmuþ ve kendini tehdit eden güçlere karþý askerî faaliyetler baþlamýþtý. Bu çerçevede Mekke kervanlarýna yönelik askerî birlikler (seriyye) sevkediliyordu. Ýlk seriyye, Hicretin yedinci ayýnda Mekke kervanýnýn yolunu kesmek için otuz kiþi­den oluþan Hz. Hamza komutasýndaki seriyyedir. Sa'd (R.a)'da bu ilk askerî birliðe katýlanlardandýr (Ýbn Sad, ayný yer) Bir ay sonra Ubeyde b. Haris komutasýnda gönderilen seriyye Kureyþ kervamyla karþýlaþtýðýnda ilk oku Sad b. Ebî Vakkas (R.a) atarak çatýþmayý baþlatmýþtý. Mekke'de Allah yolunda ilk kan akýtan kimse olma þerefi Sa 'd (R.a) 'a ait olduðu gibi, yine Allah yolunda ilk ok atma þerefi de böylece ona nasip olmuþtur. Sa'd (R.a) þöyle demektedir: "Araplardan Allah yolunda ilk ok atan kimse benim.[40]

Ayný yýlýn Zilkade ayýnda Rasûlüllah (sav), Sa'd b. Ebî Vakkas'i yirmi kiþilik bir askerî birliðe komutan tayin ederek el-Harrar mevkiine gön­dermiþti. Bu seriyyenin gayesi de Mekkelilere ait kervaný vurmaktý. Ancak kervan bir gün önceden bu yerden hareket etmiþ olduðu için, bir çatýþma çýkmamýþtý. Rasûlullah (sav), sadece seriyyeler göndermekle yet­inmiyor, bizzat ordusunun baþýna geçerek seferler düzenliyordu. Bunlardan biri olan ve II. Hicrî yýlýn Rebiu'l-Evvel ayýnda gerçekleþtir­ilen Buvat gazvesinde, ordu sancaðýný Sa'd taþýmaktaydý.[41] Peþinden tehlikeli bir görevle Mekke ile Taif arasýnda­ki Nahle mevkiine keþif maksadýyla gönderilen Abdullah b. Cahþ seriyyesine katýlan Sa'd b. Ebî Vakkas (R.a)'m bütün cihad faaliyetlerine aktif bir þekilde iþtirak ettiði görülmektedir.

Bedir savaþýnda müþrik süvari birliðinin komutaný olan Sa'id b. el-As'ý öldürüp kýlýcýný Rasûlüîlah (sav)'e getirmiþti. O, Zülkife adýndaki bu kýlýcý ganimetlerin daðýtýlýþýnda Sa'd'a vermiþti.

Uhud savaþýnda, müþriklerin üstünlüðü ele geçirdiði ve müslümanlarm paniðe kapýlarak daðýldýðý esnada Rasûlüllah (sav)'ýn yanýndan ayrýlmayýp gövdelerini siper ederek onu korumaya çalýþan bir kaç kiþiden birisi Sa'd b. Ebî Vakkas (R.a) idi. O, cesaretinden hiç bir þey kay­betmeden ok atmaya devam ediyordu. Sa'd (R.a) ok atmakta mahirdi ve hedefini þaþýrmýyordu. Rasûlüllah (sav) ona ok veriyor ve þöyle diyordu: "At Sa'd Anam babam sana feda olsun."[42] Rasûlüllah (sav), övgü, rýza ve hoþnutluðu ifade eden bu kelimeleri, ana ve babasýný bir arada zikrederek baþka hiç kimse için kullanmamýþtýr.[43]

Sa'd (R.a)'ýn Uhud günü gördüðü hizmet ve gösterdiði kahramanlýk gerçekten çok büyüktü. Onun bu günde tek baþýna bin ok attýðý rivayet edilmektedir. [44]

O, Hendek, Hudeybiye, Hayber, Mekke'nin fethi ve diðer gazvelerin tamamýna katýlmýþtýr.[45]

Rasülüllah (sav)'m vefatýndan sonra Hz. Ebu Bekir (R.a)'a bey'at eden Sa'd (R.a), Hz. Ömer döneminde aktif olarak devlet idaresinde görevler almýþtýr. Bu dönemde onun en önemli görevlerinden birisi, asrýn emperyalist süper güçlerinden birisi olan Ýran Ýmparatorluðunu çökerten Kadisiye ordusunun kumandanlýðýdýr.

Bizansa yönelik askerî faaliyetler sürerken, Ýran topraklarýna da sefer­ler yapýlýyordu. Hz. Ebû Bekir (R.a) döneminde Ýranlýlarýn elinde olan Irak'ýn büyük bir bölümü fethedilmiþti. Hz. Ömer (R.a) iþ baþýna geçtiði zaman Ýran'a karþý kapsamlý ve netice alýcý bir askerî sefer düzenlenmesi için çalýþmalara baþladý. Yapýlan istiþareler sonucunda Sa'd b. Ebî Vakkas'ýn hazýrlanan orduya komutan tayin edilmesi kararlaþtýrýldý. Havâzin kabilelerinden zekât toplamak için bu bölgede bulunan Sa'd, Medine'ye çaðrýlarak ordu ona teslim edildi. Sa'd ordusuyla Irak'a doðru yürüyüþe geçerek Kadisiye mevkiinde karargah kurdu. Ýran þahý, müslümanlara karþý savaþmak üzere ünlü komutaný Rüstem'i görevlendirmiþti. Yapýlan savaþý müslümanlar kazanmýþ ve Ýran topraklarý Ýslâm tebliðine açýlmýþtý. Sa'd hasta olduðu için bizzat savaþa iþtirak edememiþ ve yük­sekçe bir yerden, savaþan orduyu idare etmiþti. Kadisiye, Ýslâm ordu­larýnýn kazandýðý en parlak ve kesin zaferlerden biri olarak tarihe geçmiþtir.

Daha sonra Sa'd (R.a), Celula'ya yönelmiþ ve burasýný fethetmiþti.[46] Celula'nýn fethi bölgede büyük bir ihtida hareketini (Ýslam'a giriþ hareketini) de peþinden getirmiþti. Daha sonra Ýran Ýmparatorluk merkezi olan Medâin iki aylýk bir kuþatmadan sonra düþmüþ, büyük meblaðlarda ganimet ele geçmiþ ve Kisra III. Yezducerd buradan Hulvan'a kaçmýþtý. Sa'd b. Ebî Vakkas, bir ordu göndererek sulh yoluyla burayý fethetmiþti. Yezducerd ise Ýsfahan bölgesine kaçarak orada tutunmaya çalýþmýþtýr.

Sa'd (R.a), Medâin'e yerleþerek, fethedilen topraklarýn idarî yapýsýný oluþturmaya çalýþtý. Medâin'in havasý, askerlerin sýhhatini olumsuz yönde etkilediði için, Hz. Ömer (R.a)'in onayý alýnarak yerleþime ve ordunun askerî stratejisine uygun bir konumda olan Küfe, ordugâh þehir haline getirildi. Sa'd bölge valisi olarak Kûfe'de üç buçuk yýl kalmýþtýr. O, tekrar toparlanýp kaybettikleri yerleri geri almak için hazýrlýklara giriþen Ýran­lýlarýn hareketlerini takip ediyor ve gerekli askerî önlemleri almaya çalýþýyordu. Ancak tam bu sýralarda Kûfe'de bir topluluk, Hz. Sa'd'ý ganimetleri adil daðýtmadýðý ve gaza iþlerinde gevþek davrandýðý yolunda iddialarla Hz. Ömer (R.a)'a þikâyet etti. Ayrýca onun namaz kýldýrýþ tarzýný da beðenmiyorlardý. Hz. Ömer (R.a) meseleyi inceletmiþ; yapýlan þikayet­lerin asýlsýz olduðunu anlamýþ olmakla birlikte, maslahatý gözeterek onu geri çaðýrmýþtý.[47]

Hz. Ömer (R.a), kendisinden sonra halife seçimini gerçekleþtirmek için altý kiþilik bir þûra oluþturmuþtu. Sa'd (R.a) da bunlar arasýndaydý. Hz. Ömer (R.a)'in vefatýndan sonra halife tayini için müzakereler baþladýðý zaman Sa'd, Abdurrahman b. Avf lehine adaylýktan çekildiðini açýklamýþtýr.

Hz. Osman (R.a), halife seçildiði zaman; Ömer (R.a)'in vasiyetine uyarak Sa'd'ý Küfe valiliðine tayin etti. Ancak, bu seferki Küfe valiliði de fazla sürmemiþtir. O, hazineden borç olarak almýþ olduðu bir miktar parayý geri ödemekte zorluk çekince, hazine emini Abdullah Ýbn Mes'ud tarafýndan Halifeye þikâyet edilmiþ; bu þikâyet üzerine Osman (R.a), onu Kufi; valiliðinden azletmiþti. Bunun üzerine Sa'd (R.a) Medine yakýn­larýndaki Akik vadisinde bulunan çiftliðindeki evine yerleþmiþ ve ziraatle uðraþmaya baþlamýþtýr.

Sa'd (R.a), Hz. Osman (R.a)'ýn þehid ediliþiyle baþlayan fitne ve ihti­laflardan tamamen uzak kalmaya gayret etmiþtir. O, müslümanlar arasýn­da kan dökülmesinden çok rahatsýz oluyor ve taraflardan kendisine gelen teklifleri geri çeviriyordu. O, ümmetin üzerinde anlaþtýðý bir halife ortaya çýkýncaya kadar kendisine hiç bir þeyden bahsedilmemesini istemiþti. Sa'd (R.a), gruplar arasýnda verilen mücadelelerde kimin haklý kimin hak­sýz olduðunun açýklýða kavuþturulmasýnýn mümkün olmadýðýný bildiði ve haksýz yere bir müslümanýn kanýný akýtmaktan çekindiði için böyle davranýyordu. O, kendisine gelenlere þöyle diyordu: "Bana, iki gözü, dili ve iki dudaðý olan ve þu kâfirdir, þu mü'rnindir diyen bir kýlýç getiri­linceye kadar asla kimseyle savaþmaný."[48]

Sa'd (R.a), güçlü bir kiþiliðe ve siyasî desteðe sahip olduðu halde, riyaset çekiþmelerinin içine girmekten ömrünün son günlerine kadar kaçýnmýþtýr. Oðlu Ömer ve kardeþinin oðlu Haþim gidip ona; "Yüz bin kýlýç sahibi var ki, hepsi seni hilafet için en liyakatli adam tanýyor" dediklerinde onun buna verdiði cevap þu olmuþtu:

"Bu sizin yüz bin kýlýcýnýzdan daha kuvvetli tek bir kýlýç, mü'mine çekilince onu kesmeyen, kâfire karþý sýyrýlýnca onu kesen kýlýçtýr."[49]

Onun bu anlamlý sözleri, müslümanlarýn birbirlerine zarar vermelerine karþý ne kadar hassas olduðunu ifade etmektedir.

Sa'd (R.a), Hicrî 55 yýlýnda ikâmet etmekte olduðu Medine'nin dýþýn­daki Akik vadisinde vefat etmiþtir. Onun vefat tarihi hakkýnda, 54 ila 58 tarihleri arasýnda deðiþen farklý rivayetler bulunmaktadýr. [50]

Sa'd (R.a)'ýn cenazesi Medine'ye on mü kadar uzaklýkta olan Akik vadisindeki evinden alýnarak Medine'ye getirilmiþ ve Mescid-i Nebi de kýlýnan namazdan sonra, Bakî mezarlýðýna defnedilmiþtir.[51] Cenaze namazýný Emevilerin Medine valisi Mervan b. Hakem kýldýrmýþtýr. Rasûlullah (sav)'ýn zevceleri de namaza iþtirak etmiþlerdi. [52]

Sa'd (R.a), vefat edeceðini anladýðý "zaman yünden mamul cübbesini getirtmiþ ve ölünce onunla kefenlenmesini vasiyet etmiþti. Bunun sebebi olarak, Bedir gününde müþriklerle kaiþýlaþtýðý zaman onu giymekte olduðunu ve bundan dolayý bu cübni çok sevdiðini söylemiþtir."[53] Ýbnül Esir'in kayaettiði, Sa'd (R.a)'ýn oðlu Âmir'den nakledilen rivayete göre Sa'd (R.a) Muhacirlerden en son vefat eden kimsedir. [54]

Sa'd (R.a), Ashabýn seçkinlerinden biri olup saðlýðýnda Cennetle müj­delenen on kiþi arasýndadýr. Yine tarihe þûra olayý olarak geçen ve Hz. 'Osman (R.a)'ýn halife seçilmesini gerçekleþtiren Hz. Ömer (R.a)'in oluþ­turduðu altý kiþilik þûranýn rçinde bulunmaktaydý. O, ilk iman eden birkaç kiþiden biri olarak Mekke döneminin sýkýntýlarýna Rasûlullah (sav)'ýn yanýndan ayrýlmayarak göðüs germiþti. Kýyamete kadar devam edecek olan cihad hareketi için, müslümanlarý taciz eden kâfirlere saldýrarak ilk kaný akýtan odur. Yine Medine döneminin baþlarýnda kâfirlere karþý ilk oku atan kimse olma þerefi de ona aittir. Sa'd (R.a), Rasûlullah (sav)'ýn bütün gazalarýna, katýlmýþ, Bedir'de büyük yararlýlýklar göstermiþtir. Allah yolunda, islâm dýþý nizamlarý yok etmek için canýný feda etmeye her zaman hazýr olduðunu pratik bir þekilde ortaya koymuþtur. Uhud gününde müslümanlar daðýldýðý zaman Rasûlullah (sav)'ý canlarýný feda etme pahasýna sonuna kadar korumaya çalýþan bir kaç kiþiden biri de odur. O, müþriklerin Rasûlullah (sav)'ý öldürmek için yaptýklarý hamleleri, attýðý oklarla sonuçsuz býrakmýþtý. Ýþte Rasûlullah (sav) bu kritik anda onun gösterdiði sebat ve yararlýlýktan dolayý onu baþka hiç bir kimseyi övmediði bir þekilde "Anam babam sana feda olsun, At"[55] diyerek övmüþ ve bunu defalarca tekrarlamýþtý. Ve yine onun için dua ederek þöyle demiþti: "Allahim! Sa'd dua ettiði zaman onun duasýný kabul et Bu dua çerçevesinde Sa'd (R.a)'ýn yaptýðý bütün dualar gerçekleþmekteydi."[56]

Sa'd (R.a), Rasûlullah (sav)'ý korumak ve ona gelebilecek zararlarý engellemek için sürekli gayret içerisinde bulunmaktaydý. Aiþe (R.an) þöyle anlatmaktadýr: "Rasûlullah (sav) Medine'ye geliþinde bir gece uyuyamadý ve; "Keþke ashabýmdan Salih bir zat bu gece beni korusa" dedi. Biz bu durumda iken dýþarýdan bir silah hýþýrtýsý duyduk. Rasûlullah (sav);

"Kim o?" dedi. Gelen zat;

"Sa'd b. Ebi Vakkas'ým" karþýlýðýný verdi. Rasûlullah (s.a.s), ona;

"Neden buraya geldin?" diye sor­duðunda Sa'd, þöyle cevap verdi:

"Ýçime Rasûlüllah (sav) hakkýnda bir korku düþtü de onu korumak için geldim". Bunun üzerine Rasûlullah (sav) ona dua etti ve sonra da uyudu.[57]

Ýþte Rasûlullah (sav)'ýn kendisi için duyduðu endiþeyi Allah Teâlâ bu seçkin insanýn kalbine ilham etmiþ ve onu Rasûlünü korumak için harekete geçirmiþti. Buradan, Sa'd (R.a)'ýn, Ýslâm davasýný yüceltmek ve düþman güçlerin ona karþý komplolarým engellemek için o kadar büyük bir Özveriyle çalýþtýðý açýkça anlaþýlmaktadýr. Onun Rasûlullah (sav)'e karþý 'duyduðu sevginin sýnýrsýzlýðý, Uhud'da olduðu gibi daha sonralarý da onu kendi nefsini feda ederek korumaya sevketmiþtir.

Sa'd (R.a), hakkýnda âyet nazil olan sahabelerden biri olma þerefine de sahiptir. O, "Benim hakkýmda dört âyet nazil olmuþtur."[58] demektedir. Bu âyetlerden bir tanesi, Mekkeli müþrik­lerin Rasûlüllah (sav)'den "yanýndaki, ona iman etmiþ güçsüz kimseleri kovmasýný istemeleri üzerine nazil olan, Allah rýzasýný dileyerek akþam sabah ona dua eden kimseleri kovma" ayetidir. [59]

Sa'd (R.a), devrin putperest-müþrik süper güçlerinden biri olan Ýran Ýmparatorluðunu çökerten ve böylece Ýslâmýn kitlelere tebliði önündeki büyük engellerden birisini ortadan kaldýran Ýslâm tarihinin en önemli savaþlarýndan biri olan Kadisiye savaþýnýn komutanýydý. O, kendisine ver­ilen görevi hakkýyla yerine getirip, Kisranýn saraylarýný ve hazinelerini ele geçirmiþ ve yapýlacak fetih hareketlerine yeni bir boyut kazandýrmýþtý. Böyle güçlü bir askerî yeteneðe ve siyasî güce sahip olmasýna raðmen; bu, onun sade ve zahidâne yaþayýþýna hiç bir tesirde bulunamamýþtý. Her zaman, ümmetin gerçek temsilcileri olan idarecilerin verdiði görevleri hakkýyla yerine getirmeye çalýþmýþ, bu görevlerden azledildiði zaman kalbinde hiç bir eziklik ve kýrgýnlýk hissetmeden köþesine çekilmiþtir. Þunu söylemek mümkündür ki; Sa'd (R.a), Ýslâm binasýnýn saðlam temeller üzerine oturtulmasýndaki temel taþlardan birisidir.

Sa'b bin Ebî Vakkas (R.a.), Allah yolunda aç kalmýþ, sussuz kalmýþ, ama mücadeleden kalmamýþtýr. Bizzat Sa'd bin Ebî Vakkas (R.a.) anlatýy­or: Bir gece Mekke'de, Rasûlüllah (sav) ile beraber dýþarý çýkmýþtýk.küçük abdestini yaparken, yerde birþey olduðunu hissettim. Bir de ne göreyim: Bir deve derisi parçasý! Hemen aldým, yýkadým. Sonra ateþe tut­tum. Daha sonra iki taþ arasýnda ezdim. Aðzýma bir parça ondan alýyor, bir yudum su içiyordum. Bunu yedikten sonra üç gün idare ettim.[60] Ýþte sahabeler bu þartlar altýnda Allah yolun­da mücadele ettiler. Onlarýn mücadelesi dünyayý elde etme mücadelesi deðildi. Onlar dünyada âhireti kazanmaya çalýþýyorlardý.

Sa'd (R.a) Man çok sayýda hadis rivayet edilmiþtir. Ondan, Ýbn Ömer, Ýbn Abbas, Cabir b. Semure, Sâib b. Yezid, Aiþe (R.a), Said Ýbn Müseyyeb, Ebu Osman en-Nehdî, Ýbrahim b. Abdurrahman b. Avf, Kays b. Ebi Hazm ve diðerleri hadis rivayet etmiþlerdir. Ayrýca, Amir, Mus'ab, Muhammed, Ýbrahim ve Aiþe'de babalan  olan  Sa'd (R.a)dan hadis rivayetinde bulunmuþlardýr.[61] O hadis rivayeti konusun­da çok itimat edilenlerden birisidir. Rasûlüllah (sav)'e atfedilen hadisler hakkýnda çok titiz ve hassas davranan Hz. Ömer (R.a)'in oðluna söylediði; "Oðlum, Sa'd, Rasûlûllah'dan bir rivayette bulundu mu, artýk o meseleyi bir baþkasýna sorma" sözü onun bu konudaki güve­nilirliðini açýkça ortaya koymaktadýr.[62] Sa'd (R.a), orta boylu, güçlü, büyük kafalý, sert elli bir vücud yapýsýna sahip olup, sempatik bir kiþiliði vardý. [63]

Sa'd (R.a), sekiz evlilik yapmýþ olup; bu evliliklerinde, on yedisi kýz, on yedisi de erkek olmak üzere otuz dört çocuða sahip olmuþtu.[64] Sa'b bin Ebî Vakkas (R.a), bu çocuklarýna sahip çýkmýþ, on­lara Rasûlüllah (sav)'in sünnetini ve siretini öðretmiþtir. Nitekim Sa'b bin Ebî Vakkas (R.a.) þöyle diyor:

"Biz Rasûlüllah (sav)'in gazvelerini/savaþlarýný çocuklarýmýza, týpký  Kur'an'dan   bir  sûre  öðretir  gibi  öðretir  ezberletirdik."[65]

Ýçtimai tufanlar karþýsýnda kurtuluþ gemisi olarak Rasûlüllah (sav) in sünnetine sýðýnmak, sahabe fýkhýndandýr. Sahabe neslinin fýkhýnda Rasûlüllah (sav)'in sünneti, Kur'an'ýn pratiðidir. Dolayýsýyla sahabeden hayatlarýna izler taþýmaya çalýþanlarýn Rasûlüllah (sav)'in sünnetine ve siretine sarýlmalarý esastýr. Bu esastan taviz verenler, sahabenin yolundan ayrýlanlardýr.



[34] Ýbn-i Sa'd, Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut (t.y), III, 139

[35] Ýbnül-Esir, Üsdül-Gâbe, II, 368

[36] Üsdül-Gabe, ayný yer

[37] Lokman: 31/15.

[38] Üsdü'l-Gâbe, II, 367

[39] Ýbn Sa'd, a.g.e., III, 139-140

[40] Ýbn Sa'd, ayný yer

[41] Taberi, Tarih, Beyrut 1967, II, 407

[42] Müslim, Fezâilü's-Sahabe, 5; Ýbn Sa'd, a.g.e., 111,141; Ýbnül-Esîr, el-Kâmil,i't-Tarih, Beyrut 1979, II, 155

[43] Ýbn Sa'd, ayný yer

[44] Üsdül-Gâbe, II, 367

[45] Ýbn Sa'd, a.g.e., 111, 142

[46] H 16

[47] Asr-ý Saadet, I, 432 vd

[48] Ýbn Sa'd, a.g.e., 111,143; Üsdül-Gâbe, II, 368

[49] Asn Saadet, I, 436

[50] Üsdül-Gâbe, II, 369

[51] Ýbn Sa'd, 111,148

[52] Üsdül-Gâbe, ayný yer

[53] Üsdül-Gâbe, ayný yer

[54] Üsdül-Gâbe, ayný yer

[55] Müslim, Fezailu’s-Sahabe, 5

[56] Üsdül-Gâbe, II, 366-369; Ýbn Sa'd, 111,139 vd

[57] Müslim, Fedâilu's-Sahabe, 5

[58] Müslim, Fedailu's-Sahabe, 5

[59] el-Enam: 6/52; Müslim, Fe­dailu's-Sahabe, 5; diðer âyetler þunlardýr: el-Enfal: 8/1; Lokman: 31/15; el-Maide: 5/9.

[60] Hüyetu'l Evliya ve Tabakatü'l Esfiya: 1/93

[61] Üsdül-Gâbe, II, 369

[62] Asrý Saadet, I, 437-438

[63] Asrý Saadet, I, 440; farklý bir rivayet için bk. Üsdü'l-Gâbe, II, 368

[64] Asr-ý Saadet, 1,441

[65] Terbiyetü'l Evlad Fi Ýslam Abdullah Nâsýh Ulvan, Suriye/ 1981


Ynt: Hz. Sad bin Ebi Vakkas By: Lal-i Hal Date: 22 Haziran 2016, 00:20:42
Ýþte sahabeler bu þartlar altýnda Allah yolun­da mücadele ettiler. Onlarýn mücadelesi dünyayý elde etme mücadelesi deðildi. Onlar dünyada âhireti kazanmaya çalýþýyorlardý.

Sahabeler Islam icin canlarini mallarini,ana babalarini her seylerini feda edebilecek kadar teslim olabilmisler.tek dertleri Islami yasamak,yasatmak.kalpleri adeta Allah ve Rasulü icin atiyor.
Onlarin bu yasayislariyla kendimi bir karsilastiriyorum da sanki farkli bir inca sahip misiz gibi geliyor
O kadar uzagiz Islamdan ne yazikki:,(halbuki onlarla ayni Cennete talubiz.
Ynt: Hz. Sad bin Ebi Vakkas By: Bilal2009 Date: 22 Haziran 2016, 16:59:00
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Ne kadar zor þartlarda olsalar da yine de Ýslam ý býrakmamýþlar Ýslam a hizmet etmeyi baþarmýþlar. Rabbim paylaþým için razý olsun.

radyobeyan