Bir alacak tahsili By: hafiza aise Date: 05 Mayýs 2011, 11:50:44
Bir Alacak Tahsili
Bütün olanlara raðmen bir taraftan da, Mekke'deki ticari hayat kendi seyrinde devam ediyordu. Bir gün, Ýrôþ denilen bölgeden Kehle adýnda bir adam gelmiþ ve devesini Ebu Cehil' e satmýþtý, Aradan uzun zaman geçmiþ olmasýna raðmen Ebu Cehil, paranýn üstüne yatmýþ, bir türlü adamýn parasýný vermiyordu. Gidip gelmelerden bunalan Ýraþlý zat, bir gün Kureyþ arasýnda yüksek sesle baðýrmaya baþladý;
- Ey Kureyþ topluluðu! Ebu'l-Hakem Ýbn Hiþam'a karþý bana kim yardým edecek? Ben, hem garip biriyim hem de uzun yoldan geldim; bu adam benim hakkýmý gasp etti ve vermiyor!
Bu sýrada Allah Resülü de, Kabe'de bulunuyordu. Aralanndan birisi O'nu göstererek:
- Þu adamý görüyor musun? Onlar, getirip söylediklerinden dolayý O'nunla aralannda anlaþmazlýkyaþýyorlar. O'na git ve sana O yardým etsin!
Adam, maðdurdu ve bulduðu her bir dala, yeni bir ümit
diye tutunuyordu. Doðruca denilen adrese geldi ve durumunu arz etti. Kendisinden bir þey istenilir de Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), hiç 'hayýr' der miydi? Ýraþlý adamla birlikte ayaða kalktý ve doðruca Ebu Cehil'in evine yöneldi.
Geliþmeleri seyreden Kureyþ, biraz sonra yaþanacaklan kaçýrmak istemiyordu. Zira onlara göre Ebu Cehil, yaþ tahtaya basmaz ve kapýsýna geldiklerine bin piþman ederdi! Aralann-
dan birisini görevlendirdiler:
- Sen git ve neler olacaðýný takip edip bize anlat, diyorlardý.
Nihayet, Efendimiz ve Ýraþlý zat Ebu Cehil'in kapýsýna kadar geldiler. Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), kapýyý çalmaya baþladý:
- Kim o, diyordu Ebu Cehil, öfke ve hiddet tonlu bir sesle.
- Muhammed, diye cevapladý Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern). "Dýþan çýk da görüþelim!"
Þiddetle kapý açýlmýþtý; ancak, kapýyý açar açmaz Ebu Cehil' de büyük bir deðiþim yaþanmaya baþlamýþtý. Sanki az önce içeriden yüksek perdeden baðýran ve hiddetle kapýyý açan o deðildi! Bir anda, yelkenleri suya indirivermiþti! Yüzü saranp solmuþ, teninde renk kalmamýþtý!
Efendiler Efendisi, olanca sükunet ve teenni ile: - Bu adamýn hakkýný ver, dedi.
- Tamam, bekleyin getiriyorum, diyordu Ebu CehiL. Sanki, bugüne kadar borcunu bir türlü vermek bilmeyen adam Ebu Cehil deðildi. Ýraþlý adam da, Kureyþ'in gönderdiði þahýs da þaþkýnlýktan ne diyeceklerini bilemez olmuþlardý. Çok geçmeden de, içeri giren Ebu Cehil, elinde devenin parasýyla birlikte dýþan çýktý ve Ýraþlýya olan borcunu ödedi.
Kureyþ'in gönderdiði adam da geri dönmüþtü, bir nebze eðlenip de gülüþmek isteyen Kureyþliler soruyorlardý:
- Anlat bakalým, neler oldu?
- Acaip, çok acaip þeyler gördüm, diye anlatmaya baþladý adam.
- Vallahi de O, gitti ve sadece Ebu'l-Hakem'in kapýsýný çaldý. Dýþan çýkan Ebu'l-Hakem'e de sadece:
- Bu adama hakkýný ver, dedi. O da:
- Tamam, bekleyin getiriyorum, diyerek evine girdi. Ve
biraz sonra da devenin parasýný getirip adama verdi!
Kureyþ'in meraký iyiden iyiye artmýþtý; nasýl olur da Ebu'lHakem gibi dirayetli ve þeytan} bir zekaya sahip birisi, sadece bir istemeyle, yýllarca vermediði parayý getirip bir anda verebilirdi? Duyduklanna bir türlü inanmak istemiyorlardý.
Nihayet, Ebu Cehil de yola çýkmýþ yanlanna geliyordu.
Geliþini görür görmez sordular:
- Yazýklar olsun sana! Neler oluyor sana böyle? Vallahi de bugüne kadar senin, böyle bir þey yaptýðýna þahit olmamýþtýk!
Hala, yaþadýklannýn tesirinden kurtulamadýðý her halinden belli olan Ebu Cehil konuþmaya baþladý:
- Yazýklar olsun size! O adam, kapýma öylesine bir þiddetle vuruyordu ki, çýkardýðý gürültü korku olup yiireðime iþliyordu. Daha sonra da dýþan çýktým. Bir de ne göreyim; baþýnýn üstünde þaha kalkmýþ bir deve duruyor. Bugüne kadar ne onun týrnaklan gibi bir deve týrnaðý gördüm, ne onun diþleri gibi bir deve diþine þahit oldum, ne de onun baþý kadar büyük bir deve baþýna rastladým! Vallahi de, þayet parayý getirip vermemiþ olsaydým, oracýkta beni yiyip bitirecektil-<'
Mekke'de bir mucize daha yaþanýyordu. Efendimiz'in Hak adýna haksýzlýða karþý duruþu elbette yeni deðildi; risalet öncesinde Hýlfii'l-Fudtil adýyla bir araya geliþleri hatýrlatan bir hareketti buve silinmernek üzere zihinlere nakþedilecekti.
413 Muhammed Ýbn Yusuf es-Salihi, Sübülü'l-Hiida ve'r-Reþad, 2/4ý9