Yeniden Mekke By: hafiza aise Date: 05 Mayýs 2011, 11:42:36
YENÝDEN MEKKE
Taif, beklenen semereyi vermese de Addas ve cinlerin Ýslamiyet'i seçmeleriyle bir nebze huzura kavuþan Allah Resülü (sallallalýu aleyhi ve sellern), daha sonra yeniden Mekke'ye yöneldi. Yol Mekke'ye yaklaþtýðýnda, yine eski günlerinde olduðu gibi Nur daðýna çýkarak Hira'ya geldi. Kapýlanný yüzüne kapatan Mekke, tam karþýsýnda duruyordu; Beytullah'ýn boynu bükük, mü'minleri de yetimdi! Belli ki aralannda, kelimelerin kullanýlmadýðý bir hasbihal yaþanýyordu. Zira, Beytullah'ýn ikizi olarak bilinen Allah Resülü de yetim ve boynu büküktü.
Beri tarafta Hz. Zeyd, yeniden Mekke'ye nasýl gireceklerini düþünüyor ve bir türlü iþin içinden çýkamýyordu. Nihayet dayanamayýp Efendimiz'e sordu:
- Onlar Seni dýþan çýkanp kovmuþlarken Siz, Mekke'ye nasýl gireceksiniz?
Rahmet Peygamberi, her zamanki gibi temkinliydi; ayný zamanda temkini içinde, iþin nihayetini þimdiden görüyor olmanýn mesajlan gizliydi:
- Ya Zeyd! Gördüðün gibi þüphe yok ki Allah, bir çýkýþ yolu nasip edip, yeni bir kapý aralýyor; þüphesiz O, dinini ko-
ruyacak ve peygamberini de muzaffer kýlacaktýr!
Daha sonra da, sebeplere tevessül etmenin bir gereði olarak Mekke'den bazý eþrafa haber gönderdi; maksadý, yeniden köyüne dönerken herhangi bir problemle karþýlaþrnamaktý. Hedeflediði ilk isim, Ahnes Ýbn Þerik idi. Ancak o:
- Ben anlaþmalýyým ve benim durumumdaki anlaþmalý birisi de eman veremez, diyerek bu davete icabet etmemiþti. Ardýndan, Kureyþ'in söz üstadý Süheyl Ýbn Amr'a ulaþtýrdý ayný mesajý. Ancak o da:
- .Amiroðullan, asla Ka'boðullanna eman veremez, diyecek ve o gün için henüz, böyle bir kabullenmeye hazýr olmadýðýný ifade edecekti. Belki de, cesaret edip cevab-ý sevap veremiyorlardý. Ancak, belli ki Süheyl, Efendimiz'in gündeminde ve kendisinden çok þey beklediði bir isimdi.
Müspet cevap, Mut'ýný Ýbn Adiyy'den gelmiþti. Efendimiz'in talebi kendisine ulaþýr ulaþmaz hemen çocuklanný toplayan Mut'ým, onlara þunu tembih edecekti:
- Hemen silahlannýzý kuþanýn ve Kabe'nin rükünleri arasýna gidip beni bekleyin! Çünkü ben, Muhammed'e eman verdim.
Daha sonra da Kabe'ye gelecek ve devesinin üzerinden insanlara:
- Ey Kureyþ! Ýyi bilin ki ben, Muhammed'e eman verdim; sakýn O'na kimse iliþmesin, þeklinde hitap ederek durumu bütün Mekke'ye ilan edecek ve Muhammedü'l-Emin'e iliþenin, karþýsýnda kendisini bulacaðýný söyleyecekti.
Ardýndan Efendiler Efendisi, Hz. Zeyd ile birlikte yine Mekke'ye geldi. Ýlk hedef, yine Kabe idi ve onu selamladýktan sonra orada iki rekat namaz kýlarak akabinde de hane-i saadetlerine yöneldi. Bütün bu aþamalarda Mut'ým Ýbn Adiyy, çocuklanyla beraber O'nu koruyup kolluyor ve kimsenin O'na bir kötülük yapmasýna müsaade etmiyordu.s-e
425 Bkz. Ýbn Sa'd, Tabakat. 1/212
Diðer tarafta, kendi davasý adýna tedirginlik yaþayan Ebu Cehil, Mut'ým'in yanýna yaklaþacak ve:
- Sen, sadece eman mý verdin yoksa Müslüman mý oldun, diye soracaktý. Mut'ým, arkadaþý Ebu Cehil'e döndü ve:
- Hayýr, Müslüman olmadým; sadece eman verdim, dedi.
Zaten, onun da beklediði cevap bu idi ve kendisini rahatlatan bu cevabýn arkasýndan Mut'ým'e þunu söyledi:
- Öyleyse, senin eman verdiðine biz de iliþmeyizl-r"
Bu nasýl bir kabullenilme idi ki, can alýcý düþmanlanna karþý O'nu yine bir baþka düþmaný koruma altýna alýyor ve bütün aile fertlerinin hayatý pahasýna, kimsenin kendisine iliþmesine izin vermiyordu! Demek ki toplumda sözün nüfuz edebilmesi ve taleplerin tesirli olabilmesi için, insanlýk ortak paydasýnda buluþmak ve herkesin imreneceði bir krediye sahip olmak gerekiyordu. Bu kredinin adý, güvendi ve temeli, duruluktan kaynaklanýyordu. Ve bu kredi, dünyalýk hiçbir deðerle karþýlanamayacak kadar bir kýymet ifade ediyordu. Zira o gün Mut'ým'e, dünyanýn en pahalý hazineleri de teklif edilseydi, böyle bir riske girmez ve durup dururken Mekke'yi karþýsýna almazdý; ancak Muhammedü'l-Emin'e duyduðu güven ve O'na yapýlanlar karþýsýnda masumane duruþu, Mut'ým gibileri harekete geçiriyor ve yapýlanlara bir yerde 'dur' deme ihtiyacýný hissettiriyordu.