Ebu Ali Sekafi By: armi Date: 11 Haziran 2009, 11:22:43
Büyük velîlerden. Ýsmi, Muhammed bin Abdülvehhâb, künyesi Ebû Ali Sekafî'dir. Niþâbur'da doðdu. Doðum târihi bilinmemektedir. 939 (H. 328) senesi Niþâbur'da vefât etti.
Zamânýndaki âlimlerden ilim tahsîl edip, hemen hemen bütün ilim dallarýnda ihtisas sâhibi oldu. Sonra tasavvuf yâni mânevî bilgileri tahsil için evliyânýn büyüklerinden Ebû Hafs Haddâd ve Hamdûn Kassâr'ýn sohbetlerine katýldý. Kýsa zamanda velîlik bilgilerinde de yükselip kâmil, olgun bir zât oldu. Güzel konuþmasý ile insanlarý cezbedip kendine çekerdi.
Ona; kiþi için en güzel hasletler nelerdir? denildi. O; "Kiþi, þu dört hasletten gâfil olmamalýdýr: Ýlki doðru söz, ikincisi doðru iþ, üçüncüsü samîmî dostluk, sonuncusu ise emânete riâyeti gözetmektir." buyurdu.
Âlimlerin sohbetinde bulunmanýn önemini anlatýr, edebin gözetilmesinin lüzumuna iþâret ederdi. Bu hususta;
"Bir kimse âlimlerin sohbetinde bulunur, fakat onlara hürmet etmezse, ilâhî feyz ve bereketlerden mahrum kalýr ve âlimlerdeki nûrlar, kendinde görünmez." buyurdu.
Ýlmi över, amellerin ihlâs ile yapýlmasýnýn fayda vereceðini söylerdi. Bunun için; "Ýlim; cehâlete karþý kalbin hayâtý, karanlýða karþý gözün nûrudur." buyurdu.
"Allahü teâlâ, amellerden iyi olanýný, iyi olanýnýn da ihlâslý, samîmî olanýný, samîmî olanýnýn da, sâdece sünnete uygun olanýný kabûl eder."
"Saðlam bir dal, ancak saðlam bir kökten çýkar. Þimdi hareketlerin sýhhat ve sünnet üzere olmasýný isteyen kimse, önce kalbindeki ihlâsý sýhhatli hâle getirmelidir. Zîrâ zâhir amellerdeki sýhhat, bâtýn amellerindeki sýhhattan hâsýl olur." buyurdu.
Güzel ahlâký ile herkese örnekti. Kendisine kötülük edeni baðýþlar ve nasihat ederdi.
Kuþçuluk yapan bir komþusu vardý. Her zaman ona sýkýntý verirdi. Çünkü onun evinin damýna konan güvercinleri taþlayýp uçururdu. Bir gün Ebû Ali Sekafî hazretleri evinin damýnda oturmuþ Kur'ân-ý kerîm okuyordu. Kuþçu komþusu yine güvercinlere taþ attý. Lâkin attýðý taþ bu defâ Ebû Ali Sekafî hazretlerinin alnýna rastladý ve yardý. Yüzünden aþaðý kanlar akmaya baþladý. Etraftan bu hâli görenler; "Þimdi Ebû Ali hazretleri þehrin vâlisine gider, onu þikâyet eder ve zararýný defeder. Zîrâ vâli onun ricâsýný kabûl eder. Böylece hepimiz onun zarârýndan kurtuluruz." dediler. O zaman Ebû Ali hazretleri hizmetkârýný çaðýrdý ve; "Evlâdým! Þimdi þu bahçeye git ve uzunca bir çubuk yap getir." buyurdu. Hizmetçi çubuðu hazýrlayýp getirdi. O zaman; "Þimdi þu çubuðu kuþçu komþumuza götür ve þu güvercinleri taþ atarak deðil de, bu çubukla uçurmasýný söyle." buyurdu. Hizmetçi gidip Ebû Ali Sekafî hazretlerinin sözlerini söylediðinde, kuþçu yaptýklarýna piþman oldu ve özür diledi.
Ebû Ali Sekafî hazretleri evliyâya uymak konusunda soranlara; "Bir kiþi çeþitli ilimleri kendinde toplasa bile, bir Allah adamý tarafýndan terbiye edilmedikçe evliyâlýk derecelerine yükselemez. Ameldeki kusurlarýný ve nefsinin benliklerini birer birer gösterecek bir velîden edep ve terbiye görmeyen kimselere uymak câiz ve uygun olmaz." buyurdu.
Ebû Ali Sekafî hazretleri nasîhat olarak buyurdu ki: "Bir kimse dünyâya yönelirse, dünyâ meþgaleleri onun için âfettir."
"Bir kimsenin, nefsinin istek ve arzularý gâlip gelirse, aklý gizli kalýr."
"Dürüst olmayan birinden doðruluk bekleme, edepsiz birinden edepli olmasýný isteme."
Bir talebesi kendisinden nasîhat istedi. Ona; "Doðru söz, doðru ve samîmi amel, doðru ve samîmi sevgi ve emânete sadâkatten ayrýlma." buyurdu.
HOR VE HAKÝR GÖRÜYORLARDI
Ebû Ali Sekafî hazretleri anlatýr: "Bir gün üç erkek bir kadýn tarafýndan omuzlar üzerinde taþýnan bir cenâze gördüm. Gittim cenâzenin kadýn tarafýndan tutulan kolunu omuzuma aldým ve mezarlýða kadar götürdüm. Sonra cenâze namazýný kýlýp defnettik. Oradakilere; "Size yardýmda bulunacak bir baþka komþunuz yok muydu?" deyince; "Vardý ama bunu hor ve hakîr görüyorlardý." dediler. Ben yine; "Peki ne yapmýþtý?" dedim. Onlar; "Çünkü bu çok günahkârdý." dediler. Sonra oradan ayrýldýk. Vefât eden kiþiye acýmýþtým. O gece bir rüyâ gördüm. Rüyâmda biri yanýma geldi. Yüzü ayýn on dördü gibi parlýyordu. Ayrýca çok kýymetli elbiseler giymiþti ve tebessüm ediyordu. Kendisine; "Sen kimsin?" dedim. Bana; "Cenâze namazýný kýlýp defnettiðiniz, günahkâr kiþiyim. Halk tarafýndan horlanmýþtým. Lâkin yüce Rabbim son ânýmda bana merhâmet eyledi. Þimdi bu merhâmetin nîmetleri içindeyim." diye cevap verdi.
1) Nefehât-ül-Üns; s.249
2) Þezerât-üz-Zeheb; c.2, s.315
3) Tabakât-üþ-Þâfiiyye; c.3, s.192
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.107
5) Risâle-i Kuþeyrî; s.153
6) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.361
7) Tezkiret-ül-Evliyâ; s.413
8- Tabakât-ý Ensârî; s.381
9) Sefînet-ül-Evliyâ; s.147
10) Vefeyât-ül-A'yân; c.7, s.348
11) Hazînet-ül-Evliyâ; c.2, s.192
12) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.4, s.22
radyobeyan