Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Sehl bin Sa d By: sidretül münteha Date: 04 Mayýs 2011, 16:30:04

Hz. Sehl Bin Sa'd (R.Anh)


Sehl bin Sa'd çok genç yaþta olduðundan Peygamberimizle hiçbir savaþa katýlamadý, ama ondan, çok ilim öðrendi. Hz. Sehl'in babasý Sa'd bin Mâlik, Bedir savaþýnda çok yararlýklar gösterdi. Müslümanlar arasýnda kahramanca savaþýrken ansýzýn yemiþ olduðu bir darbe ile þehîd oldu. Peygamberimizin duasýný alarak, "Ashâb-ý Bedir" sýfatýný kazandý. Bu sýrada Sehl bin Sa'd sekiz yaþlarýnda idi. Peygamberimiz yetim kalan Sehl'e Bedir savaþýnda kazanýlan ve daðýtýlan ganimetlerden babasýnýn hissesini ayýrarak verdi.

Seh! bin Sa'd, Uhud savaþý sýrasýnda yaþý küçük olduðu için Uhud savaþma da katýlamamýþtý. Diðer yaþý küçük sahabeler gibi Medine'de kalmýþtý. Ancak Peygamberimiz yaralandýðý haberi Medine'ye ulaþtýðý zaman, herkes gibi O da çok üzülmüþtü.

Bu arada Peygamberimizin sevgili kerimeleri Hz. Fâtýma'nýn, babasýnýn yaralanma haberini duyar duymaz hemen O'nun yanýna koþ­tuðunu ve yardým etmeye baþladýðýný, Sehl bin Sa'd, þöyle bildirmektedir:

Rasûlullah efendimizin Uhud savaþýnda yaralandýðý haberini duy­duðumuz zaman çok üzüldük. Kýzý Hz. Fâtýma'nýn bir kalkan içinde su getirerek Peygamberimizin yaralarýndan akan kanlarý temizlediðini, bir hasýr parçasýný yakarak küllerini Peygamberimizin yaralarýnýn üzerine sürdüðünü bizzat gördüm.

Sehl bin Sa'd, Hendek savaþýna da yaþý küçük olduðu için katýlamadý. Çünkü bu sýrada on-onbir yaþlarýnda idi. Fakat hendeðin kazýlmasýnda sahabelere çok yardýmcý oldu. Bütün sahabelerin hizmetlerinin hepsine koþardý. Ayrýca hendek kazýmýnda da yardýmcý olur, Peygamberimizin yanýndan hiç ayrýlmazdý. Her an O'nun hizmetinde bulunurdu.

Sehl bin Sa'd, Hendek'te gördüklerini anlatýrken der ki:

Hendek'te Peygamberimiz ile hep beraber idim. Onlar hendek kazýlýr, biz küçük yaþtakiler omuzlarýmýz üzerinde toprak taþýyorduk. Buýrada Rasûlullah (sav)'in þöyle duâ buyurduðunu iþittim:

“Yâ Rabbi! Bütün hayat, âhiret hayatýdýr. Muhacir ile Ensarý maðfiretine (afvýna) nail eyle."

Sehl bin Sa'd, Peygamberimizin bir emjr Ve isteði olduðu zaman .emen yerine getirir, hiç bir zaman gecîktirmezdi. O'nun bu durumunu Hz. Sehlin oðlu Abbâs þöyle anlatmaktadýr;

Peygamberimiz hutbe okuyacaðý zaman hurma aðacýndan bir direðe aslanýr öyle okurlarmýþ. Bir gün Resûl-i Ekrem buyurur ki:

“Artýk cemaat çoðaldý, bir þey yapýlsa da üzerine otursam.”

Bunu duyan babam [89] hemen, okun yaydan fýrladýðý gibi kalkmýþ ve gitmiþ.

Kýsa bir zaman sonra minberin direklerini getirmiþ. Yalnýz babamýn getirdiði bu direklerin kendisinin veya bir baþkasýnýn hazýrladýðý hakkýn­da bilgim yoktur.

Daha sonra Sehl bin Sa'd'a, Peygamberimizin minberi hakkýnda suaî sorulduðunda þöyle cevap vermiþtir:

“Ben minberin hangi aðaçtan, hangi tarihte, hangi gün yapýldýðýný, hangi gün kurulduðunu, Peygamberimizin ifa defa  minherden hangi gün fýýttbe okuduðunu ve oturduðunu bilirim.”

Sehl bin Sa'd, Peygamber efendimizin cömertliðini, kendi ihtiyacý olan bir malý isteyen herkese verdiðini þöyle anlatmaktadýr:

Kadýnýn birisi Peygamberimize gelir, yanýnda getirdiði ve kendi eli ile dokumuþ olduðu güzel bir elbiseyi uzatarak der ki Ey Allahû Teâlâ'nýn Rasûlü, bunu sizin için bizzat kendi elimle pokudum, ne olur onu kabûl ediniz.

Peygamberimizin de bu þekilde bir elbiseye ihtiyacý vardý. Bu hediyeyi kabûl ederek içeri girdi ve hemen giydi. Daha sonra dýþarý çýktý. Bu sýra Peygamberimizin ziyaretine gelenlerden birisi, bu elbiseyi görerek:

“Ey Allahû Teâlâ 'nýn Rasûlü! Bu ne kadar güzel bir elbise, bunu bana verseniz,”dedi.

Peygamberimiz hemen içeri girerek elbiseyi çýkardý ve isteyen sahab­eye verdi. Diðer ziyaretçiler, elbiseyi isteyen adama sitem ederek:

“Hiç de iyi etmedin, Peygamberimizin bu elbiseye çok ihtiyacý vardý. Sen onu istemekle doðru bir hareket yapmadýn. Bilirsin ki, Hz. Peygamber kendisinden  birþey istiyenleri hiç  reddetmez ve geri çevirmez,” dediler.

Elbiseyi isteyen kiþi ise þöyle cevap verdi;

“Ben bu elbiseyi giymek için istemedim. Aksine, o benim öldüðüm zaman kefenim olacaktýr.”

Sonra öldüðü zaman bu elbiseyle kefenlendi ve gömüldü. Bunun üzer­ine Peygamberimiz þöyle buyurdu:

“Mü'minin; iman sahibine karþý vaziyeti, bir kafanýn vücuda karþý vaziyeti gibidir. Ýman sahibinin her derdi diðer bir mü'mine ýzdýrap verir. Nasýl ki kafanýn her derdi bütün vücudu üzüntüye uðrattýðý gibi.”

Sehl bin Sa'd diyor ki:

Birgün birisi Peygamberimize gelerek dedi ki:

“Ey Allanýn Rasûlü! Allahû Teâla'nýn ve insanlarýn, beni sevecekleri bir iþi bana öðretir misin?”

Bunun üzerine, Rasûlullah efendimiz buyurdu ki:

“Dünyadan yüz çevir ki, Allahü Teâlâ da seni sevsin. Ýnsanlarýn eline bakma ki, onlar da seni sevsin.”

Sehl bin Sa'd þöyle anlatýyor:

Peygamberimiz, birgün bir topluluða dünyanýn boþ, gerçek hayatýn âhirette olduðunu anlatmak için onlarý bir koyun ölüsünün baþýna götür­erek buyurdu ki:

Þu gördüðünüz koyun ölüsünün, sahibi yanýnda bir kýymeti var mý? Eshâb-ý Kiram:

“Onun bir kýymeti olmadýðý için onu buraya attý, diye arz ettiler.” Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdular ki:

“Nefsim yed-i kudretinde olan Allahû Teâlâ'ya yemîn ederim ki, dünya, koyunun sahibi yanýnda olan kýymetinden ziyâde Allahû feâlâ katýnda deðerli deðildir. Eðer dünyanýn Allahû Teâlâ katýndair sivrisinek kanadý kadar kýymeti olsaydý, Allahû Teâlâ ondan dünyadan kâfire bir yudum su içirmezdi.”

Hz. Sa'd, Ensarýn Hazrec kabilesi kulundandýr. Babasýnýn ismi Sa'd in Mâlik olup, hicretten önce Müslüman olmuþtur. Sa'd, dört halîfe levrinde çeþitli savaþlara katýldý. Gittiði þehirlerde yeni Müslüman olanara dîn bilgilerini öðretti. 712 yýlýnda Medine'de vefat etti. [90]

Her sahabe ayný zamanda dininin iyi bir muallimidir. Sahabeler nerede alurlarsa olsunlar, kendilerini Ýslâm dinini baþkalarýna öðretmekten sorumlu kabul ediyorlardý. Bunun için ellerine geçen her fýrsatý deðer­lendirip Allah'ýn dinini insanlara öðretiyorlardý. Dolayýsýyla sahabenin fýkhýndan pay almak Ýsteyenler, bütün imkânlarýný seferber ederek Allah'ýn kitabýndan tek bir ayeti de biliyorlarsa onu hemen insanlara öðretmelidirler.



[89] Sehl bin Sa'd

[90] Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetti'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahâbe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahabe/ Abdurrahm an Ref'at el- Baþa, Beyrut/ty


radyobeyan