Efendimiz
Pages: 1
Subayb ibn Sinan By: hafiza aise Date: 04 Mayýs 2011, 15:38:13
Subayb Ýbn Sinan

Suhayb Ýbn Sinan, ailesiyle birlikte Musul'da, Dicle kena­nnda yaþarken Rumlar tarafýndan küçükken esir alýnmýþ ve daha sonralan Kelboðullan tarafýndan satýn alýnarak Mekke­'ye getirilmiþ biri idi. Artýk boynuna köle tasmasý takýlmýþtý. Daha sonra da onu Abdullah Ýbn Cüd'an almýþ ve hürriyete kavuþturmuþtu. Ancak o, Abdullah Ýbn Ciid'an ölünceye kadar onun yanýnda kalacaktý.

Efendimiz'in hitabýný duyunca Arnmar Ýbn Yasir'le ayný gün Ýbn Erkam'ýn evine gelmiþ ve Müslüman olmuþtu. Zayýf ve kimsesiz olduðu için artýk o da, en fazla iþkenceye muhatap olan mü'minlerden birisiydi. Nihayet önüne, hicret gibi bir al­ternatif çýkmýþ ve o da bütün bu sýkýntýlardan kurtulacaktý.

Günün birinde o da yola koyulmuþ hicret etmek için Me-

468 Bkz. Ýbn Abdi'l-Berr, Üsüdii'l-Ðabe, 1/1442. Ümrnü Selerne validemiz, Os­man Ýbn Talha'nýn bu fedakarlýk ve hassasiyetini hiç unutamamýþ ve her fýr­satta bir fazilet örneði olarak onu baþkalanna da anlatmýþtýr.

dine'ye doðru gidiyordu. Bunu duyan Kureyþ'in, bu hicrete müsaade etmeye hiç niyeti yoktu; karþýsýna dikilmiþ ve:

- Sen, bizim aramýza geldiðinde beþ parasýz ve periþan bir haldeydin! Ne kazandýysan burada bizim aramýzda kazandýn! Þimdi de çýkmýþ kendi baþýna malýný alýp öyle gitmeye yelte­niyorsun, olacak þey mi? Vallahi de buna müsaade etmeyiz, diyorlardý.

Önce, uzun uzun baktý onlara Suheyb! Akýllannca, malýna el koyduklarýnda o da gitmez sanýyorlardý. Dünyadan baþka deðeri olmayan insanlar, uðruna dünyanýn feda edilebileceði baþka bir alternatif düþünemiyorlardý. Onun için döndü onla­ra ve önce:

- Ey Kureyþ topluluðu! Siz de bilirsiniz ki ben, aranýzda en iyi ok atanlardaným; vallahi de, elimdeki oklar tükenineeye kadar asla yanýma yaklaþamazsýnýz! Arkasýndan da, elimde en küçük parçasý kaldýðý sürece kýlýcýmýn hakkýný verir sizi ken­dime yaklaþtýrmam! Þayet beni deðil de, elimdeki imkan ve malýmý hedefliyorsanýz, isterseniz onun yerini size göstereyim ve dilediðinizi yapýn, dedi.

- Malýnýn yerini göster, yolunda engelolmayalým, diyor­lardý. Adamlan anlamanýn imkaný yoktu; dünya metaýna tav olmuþlardý ve büyük bir þaþkýnlýkla yeniden sordu:

- Þayet size, bütün malýmý býraksam, yolumdan çekilip beni serbest býrakýr mýsýnýz?

- Evet, býrakýnz, diyorlardý, alaycý tavýrlanyla. Belki de, böyle bir þeyolmaz diye düþünüyorlardý. Ancak Suheyb, çok ciddiydi ve:

- Peki o zaman, malýmýn tamamýný size býrakýyorum, de­yiverdi.

Þaþýrmýþlardý; nasýl olur da bir adam, bütün mal ve mül­künü bir kenara býrakýr ve yine de Muharnmedii'l-Emin'e ko­þabilirdi? Kendileri olsa, en küçük bir deðerini kaybetmemek

uðruna hayatý pahasýna mücadele eder ve gerekirse bunun için canýný bile ortaya koyarlardý. Gerçekten þaþýlacak bir durumdu ve bunun, Kureyþ mantýðýyla anlaþýlmasýna da imkan yoktu.

Suheyb'in bu yiðitliðinin haberi Allah Resülü'ne kendi­sinden önce ulaþmýþtý. Duyar duymaz da:

- Suheyb ne büyük kar elde etti! Suheyb ne büyük kar elde etti, buyuracak ve böyle bir fedakarlýðý, karþýlaþtýðý insan­lara da anlatacaktý.s'v Cibril-i Emýn'in getirdiði mesaj da, bu ticaretin getirisini haykýnr mahiyetteydi:

- Ýnsanlardan öylesi var ki o, Allah'ýn nzasýný kazanma yolunda kendi hayatýný satýn almaktadýr. Þüphesiz ki Allah, kullan adýna çok merhametli ve onlan kuþatýcýdýr


radyobeyan