Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Umm i Hiram By: sidretül münteha Date: 03 Mayýs 2011, 16:38:35
Hz. Umm-i Hiram (R.Anha)



Ümm-i Hiram, Enes bin Malik'in teyzesidir. Rasülüllahýn da teyzeleri tarafýndan akrabasýdýr. Cahiliyye devrinde Amr bin Kays ile evlendi. îman ile þereflenip, müslüman oldu. Kocasý iman etmeyince, ayrýldýlar. Ondan Kays ve Abdullah adýnda iki oðlu oldu. Müslüman olduktan sonra, ensarm büyüklerinden Ubade bin Samit ile evlendi. Bundan da Muhammed adýnda bir oðlu oldu.

Ümm-i Hiram'in Medine-i Münevveredeki evini, Rasûlüllah efendimiz sýk sýk ziyaret ederdi. Ümm-i Hiram da bundan çok memnun olur ve çok ikramda bulunup, hizmet etmekle þereflenirdi.

Yine Rasûlüllah efendimiz evine teþrif etmiþ ve istirahat için evinde uyumuþtu. Bir müddet sonra Peygamber efendimiz gülümseyerek uyandýlar. Bunun üzerine Ümm-i Hiram sordu:

“Ya Rasûlallah! Niçin güldünüz?”

“Ey Ümm-i Hiram! Ümmetimden bir kýsmýný gemilere binmiþ hâlde, kâfirlerle gazaya giderlerken gördüm.”

“Ya Rasûlallah! Dua et, ben de onlardan olayým!”

Peygamberimiz de onun bu arzusunu geri çevirmeyip, kabul etti ve þöyle duâ buyurdular:

“Ya Rabbi! Bunu da onlardan eyle!”

Rasûlüllah efendimiz tekrar uyuyup, yine gülümseyerek uyandýlar.

Tekrar gülme sebebini sorunca, buyurdular ki:

“Bu defa da, ümmetimden bir kýsmýnýn, padiþahlarýn tahtlarýna kurul­duklarý gibi debdebeli bir kalabalýk hâlinde gazaya gittiklerini gördüm.”

Ümm-i Hiram bu sefer de dedi ki:

“Ya Resulallah! Duâ et, ben de bir gazi olarak onlarýn arasýnda bulu­nayým.”

Bu sefer Peygamberimiz buyurdu ki:

“Hayýr, sen öncekilerdensin.”

Böylece onun deniz seferinde bulunacaðým önceden haber vermiþ oldu. Ümm-i Hiram, Rasûlüllah efendimizin vefatýndan sonra, kocasý Ubade bin Samit Þam'a gönderilen ilmî heyet içinde olduðundan, Humus'a yerleþtiler.

Halife Hz. Osman'ýn izniyle, 647 yýlýnda Hz. Muaviye, Kýbrýs adasýn­daki insanlarýn da saadete kavuþmalarý, cehennemden kurtulmalarý için bir deniz seferi düzenledi. Bu sefer, mü si umanlarýn ilk deniz savaþýydý. Bu sefere gönüllü seçilen kimseler arasýnda Ashab-ý Kiram'ýn ileri gelen­leri de vardý. Bunlar arasýnda Hz. Ebu Zer, Hz. Ebüdderda, Hz. Ubade bin Samit ve hanýmý Ümm-i Hiram da vardý.

Hz. Muaviye, bu orduya Hz. Abdullah Ýbni Kays'ý kumandan tayin etti. Deniz yoluyla yolculuk baþladý. Hz. Ümm-i Hiram, seksenaltý yaþýnda olmasýna raðmen, bu zahmetli yolculuða katlanýyor, oradaki insanlara Ýslâmiyeti bildireceklerini, onlarýn da kurtuluþa, saadete kavuþacaklarýný düþünerek, teselli buluyordu.

Ýslâmiyeti yaymak uðrunda þehit olmak, Ümm-i Hiram'm en büyük arzusuydu. Çünkü þehitler hakkýnda Peygamber efendimiz buyurmuþtu ki:

"Þehitleri yýkamayýnýz! Çünkü kýyamet gününde her yere miskü anber gibi koku saçacaklardýr."

"Þehidin kul borcundan baþka bütün günahlarýný Allahü teâlâ affeder."

Þehitler cennetteki nimetleri görünce, "Keþke, Allahm bize neler ikram ettiðini, kardeþlerimiz de bilselerdi de cihaddan çekinmeseler, çarpýþmaktan korkup düþmandan yüz çevirmeselerdi" derler."

Bu müjdelerin yanýnda birkaç günlük zahmetin hiç kýymeti olmadýðým, en iyi Peygamberimizin arkadaþlarý biliyordu. Çektikleri eziyet ve sýkýn­týlar, bunu çok güzel anlatýyordu. Ümm-i Hiram da, bu arzu ve istekle, yaþýnýn çok ileri olmasýna raðmen ordunun içindeydi.

Mýsýr'dan gelen Ýslâm askerleri de, kendileriyle birleþince, Kýbrýs Rumlarýna, müslüman olmalarým, yoksa cizye vermelerini, bunu da kabul etmezlerse savaþ yapacaklarýný bildirdiler. Kýbrýslýlar teslim olmayacak­larýný bildirince, þiddetli çarpýþma oldu. Kýbrýs Rum donanmasý Ýstanbul'a kaçtý.

Hz. Ümm-i Hiram, çok yaþlý olmasýna raðmen, yerinde duramýyor, bîr an önce neticeye varmak istiyordu. Genç askerler, Hz. Ümm-i Hiram'ýn bu hâline þaþýyorlar, ona bakarak gayrete geliyorlardý. Rumlarýn donan­masý kaçýnca, savaþ sahilde devam etmeye baþladý. Ýslâm askerleri, bir çýkarma hereketiyle iç kýsýmlara daldýlar. Askerlerle çýkarmaya katýlan Hz. Ümm-i Hiram, Larnaka yakýnlarýnda atýnýn ayaðýnýn sürçmesiyle düþerek, çok özlediði þehitliðe kavuþtu. Ýslâm askerlerinin karþýsýnda tutunamayan Rumlar eman dilediler. Barýþ teklif edip, cizye vermeyi kabul ettiler.

Hz. Ümm-i Hiram'ýn kabri Kýbrýs'ta Larnaka þehrinin Tuz Gölü kýyýsýndadýr. Osmanlýlar Kýbrýs adasýný 1570 senesinde fethedince, kabri­ni imar ettiler. Hala Sultan deyip, kabri üzerine türbe, yanma tekke ve cami yaptýrdýlar. Böylece Ümm-i Hiram Rasûlullahýn haber verdiði gibi, deniz yoluyla sefere katýlýp þehit olmuþtu. Ümm-i Hiram âlemlere rahmet olarak yaratýlan, iki cihan sultaný Peygamber efendimizin akrabasý, eshab-ý kiramdan ve þehit olmasý gibi pek çok üstünlükler sahibidir. Fazilet ve kemâli çoktur. Rasûlüllah efendimize hizmet edip, hürmet gördü.

Kabrinden dahi yüzyýllardýr feyz ve bereket saçmaktadýr. Osmanlýlar zamanýnda ve sonrasýnda, gemiler, Hala Sultan türbesi istikametinden geçerken, toplarýný çevirirler ve mübarek makamý ziyaret maksadý ile selamlarlardý.

Umm-i Hiram'ýn tam ismi bilinmemektedir. Babasý Milhan bin Halid, annesi Mülkiyye binti Malik'tir. Hazrec kabilesinin Benî Neccar koluna mensuptur. [67]



[67] Siyeru A'lamu'n Nubelâ/Zehebî; Sireti Ýbn-i Hiþam; Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahâbe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Ref'at el- Baþa, Beyrut/ty; Meþhur Kadýnlar/Mehmed Zihni Efendi/Ter:Bedreddin Çetiner, Ýst/19823

radyobeyan