Hz. Hafsa By: sidretül münteha Date: 03 Mayýs 2011, 16:30:14
Hz. Hafsa (R.Anha)
Hazret-i Hafsa (R. anha) Hz. Ömer (R.a)'in kýzý... Biigili ve kültürlü, irâdesi kuvvetli, sadakat sahibi bir Ýslâm hanýmefendisi... O devirde okuma-yazma bilen pek ender, kültürlü kadýnlardan... Üçüncü hicri yýlda Rasûlullah (sav) efendimizin aileleri arasýna katýlarak mü'minlerin annesi olma þerefini elde eden bahtiyarlardan...
O, Mekke'de Peygamberlik gelmezden (Bi'set'ten) beþ sene Önce doðdu. Babasý, isiâm tarihinde adaletiyle ün salan, ikinci halife Hz. Ömer (R.a)dir. Annesi Zeynep, Osman Ýbni Maz'ûn (R.a)'ýn kýz kardeþidir. Babasý ile birlikte Mekke'de müslüman oldu. Ashâb'tan Huneys Ýbni Huzâfe (R.a) ile evlendi, ilk müslümanlarýn safýnda yer alan bu bahtiyar karý-koca birlikte önce Habeþistan'a, daha sonra Medine'ye hicret etti.
Huneys (R.a), Abdullah Ýbni Huzâfe (R.a)'ýn kardeþidir. Bedir ve Uhud gazvelerine iþtirak etmiþtir. Her iki gazvede de kahramanca çarpýþtý. Uhud savaþýnda ciddi þekilde yaralandý. Medine'ye dönüldüðünde þehadet þerbetini içti. Hazreti Hafsa (R.anhâ) genç yaþta dul kaldý.Hz. Ömer (R.a) kýzýnýn dul olarak kalmasýna gönlü razý deðildi. Biran önce onu evlendirmeliydi. O devirde iddetini tamamlayan kadýnlarýn fazla beklemeden evlenmesi daha uygun görülüyordu. Bir baba olarak Hz. Ömer (R.a) da kýzýnýn iyi bir kimse ile evlenmesini arzu ediyordu. Bunun için düþündü, taþýndý ve onu Hz. Osman (R.a)'a nikâhlamaya karar verdi. Hz. Osman da o sýrada dul kalmýþtý. Hanýmý Peygamberimiz'in kýzý Rukiyye (R.anhâ) vefat etmiþti. Rahatlýkla teklif yapýlabilirdi. Vakit kaybetmeden Osman'a gitti. Kýzý Hafsa'yý nikâhlýyabileceðini söyledi. Bu konudaki görüþmeleri Abdullah Ýbni Ömer radýyallahu anhümâ bizzat babasýndan þöyle nakletmektedir:
Osman Ýbni Affan'a gittim. Onu hüzünlü gördüm. Üzüntüsünü gidermek ve teselli etmek için ona Hafsa'dan bahsettim. Ýstersen Hafsa'yý sana nikâhlýyayým dedim. Osman birden cevap veremedi. Hemen evet diyemedi. Biraz düþünmek için zaman istedi ve Hele bir düþüneyim dedi. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra karþýlaþtýðýmýzda, þimdilik evlenemiyeceðim diye özür diledi.
Hz. Ömer ayný teklifi Hz. Ebûbekir (R.a)'a yapmayý düþündü. Onunla karþýlaþtýðýnda: "Ýstersen sana kýzým Hafsa'yý nikâhlýyayým" dedi. Hz. Ebûbekir de sustu. Aðzýný açýp da bir söz söylemedi. Hiçbir cevap vermedi. Bu sebeple ona, Osman'a gücendiðinden daha fazla kýzdý.
Hz. Ömer (R.a) iki samimi arkadaþýndan müsbet bir cevap alamayýnca caný sýkýldý, içerledi. Üzüntülü bir þekilde Rasûlullah (sav)'in huzuruna girdi ve þöyle dedi: "Yâ Rasûlallah! Ben Osman'a þaþýyorum. Hafsa'yý ona nikahlamak istedim de yanaþmadý."
Ebûbekir de öyle...
Ýki Cihan Güneþi Efendimiz Ömer'e tebessüm ederek: “Yâ Ömer! Hafsa, Osman'dan, Osman da Hafsa'dan daha hayýrlý birisiyle evlenecektir,” buyurdu.
Hz. Ömer büsbütün merak içerisinde kalmýþtý. Osman'dan daha hayýrlý damat kim olabilirdi? Merak içerisinde aradan yine birkaç gün geçti. Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz Hafsa'ya tâlib oldu. Hz. Ömer (R.a)'a: “Sen kýzýn Hafsa'yý bana nikâhlarsýn. Ben de kýzým Ümmü Gülsüm'ü Osman'a nikâhlarým,” buyurdu.
Hz. Ömer bu müjdeye çok sevindi. Ýki Cihan Güneþi Efendimiz bu haberle Hafsa'yý kendisine Allah'ýn nikahladýðýný anlatmak istiyordu. Bunun üzerine kýsa zamanda düðün hazýrlýklarý tamamlandý. Hicretin üçüncü yýlýnda þaban ayý içerisinde Hz. Hafsa, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizle nikahlanarak mü'minlerin annesi olma þerefine erdi.
Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz bu nazikâne teþebbüsü ile üç büyük sahabesi arasýndaki dostluðu, kardeþliði, din baðýný hýsýmlýkla, akrabalýkla daha da kuvvetlendirmiþ oldu. Âiþe'yi nikahlayarak Hz. Ebûbekir (R.a)'i Hafsa'yý nikahlayarak da Hz. Ömer (R.a)'i taltif etti. Onlarý kendine kayýnpeder, kýzlarýný da mü'minlerin anneleri olma bahtiyarlýðýna kavuþturdu.
Hz. Ebûbekir (R.a) kendine teklifte bulunan Hz. Ömer'e müsbet-menfý bir cevap veremediði için üzülüyordu. Fakat baþka çaresi de yoktu. Çünki bir sýrrý muhafaza etmesi gerekiyordu. Hz. Hafsa ile Fahr-i Kâinat (sav)'in evleneceðini biliyordu. Bunu söylemek emanete ihanet olacaktý. Bu sebepten sükût etti. Nikâh kýyýldýktan sonra Hz. Ömer (R.a)'a gelerek özür diledi ve durumu þöyle izah etti:
Hafsa'yla evlenmemi istediðin, benim de sana cevap vermediðini zaman herhalde bana gücenmiþsindir. dedi. Hz. Ömer de: Evet diye cevap verdi. Bunun üzerine Ebûbekir (R.a) þunlarý söyledi:
Bana bu konuyu açtýðýnda sana bir cevap vermeyiþimin sebebi, Rasûlullah (sav)'in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette onun sýrrýný ifþa edemezdim, þayet Nebiyy-i Muhterem, Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla evlenirdim diyerek onu teselli etti.
Ne nezâket!.. Ne edeb!.. Ne sýr saklayýcýlýk!.. Ýþte Ýslâm edebi!. Emanet bir sýr... Sükût bir hazinedir... Emanete riâyet ve sükûtu ihtiyar etmek ise insanýn emniyeti ve süsüdür.
Hz. Hafsa (R.anhâ), Rasûlullah (sav)'in evine Þevde ve Aiþe (R.anhümâ) annelerimiz varken gelin olarak geldi. O, Ýki Cihan Güneþi Efendimizin saâdethânelerine geldiðinde yirmi yaþlarýndaydý. Þevde (R.anhâ) annemiz Âiþe (R.anhâ) gibi onu da büyük bir gönül rahatlýðý içinde karþýladý. Her ikisine de hizmet etti. Hafsa (R.anhâ) da gençti. Bilgili ve onurluydu. Özü sözü birdi, iradesi kuvvetliydi. Hâne-i saadette iki genç annemiz olmuþtu, ikisi de Efendimize hizmet etme yarýþýnda gayretlerini esirgemiyorlardý. Son derece nâzik davranýyorlardý. Sevgi ve hürmette kusur etmemeye çalýþýyorlardý. Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz de iki aziz arkadaþlarýnýn kýzlarý olmalarý sebebiyle gücünün yettiðince onlara müsamaha ile davranýyordu. Kadýnlýk zaafiyetlerini, gençliklerini göz önüne alarak daha merhametli, daha þefkatli muamele ediyordu. Fakat beþer, olarak sýkýntýlý zamanlar da geçiriyordu, þöyle ki: Bir gün Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz Zeynep binti Cahþ (R.anhâ) annemizin evinde bal þerbeti içmiþti. Biraz da yanýnda fazla kalmýþtý. Bu durum iki genç annemizin dikkatlerini çekti ve aralarýnda anlaþarak. Efendimizin yanýna vardýklarý zaman kendisinden megâfýr kokusu geldiðini söylediler. Efendimiz megâfýr yemediðini, bal þerbeti, içtiðini söyledi ve : Demek ki balý yapan an megâfir yalamýþ diyerek bir daha bal þerbeti içmemeðe yemin etti.
Bunun üzerine Allahû Teâla Tahrim sûresini nazil buyurdu. Meali þöyledir:
Ey Peygamber! Eþlerinin rýzasýný gözeterek Allah'ýn sana helâl kýldýðý þeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok baðýþlayan, çok esirgeyendir.
Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz bir ara hanýmlarýndan ayrýlarak uzlete çekilmiþti. Genç ailelerini eðitmek istiyordu. Ashab arasýnda bu durum, Rasûlullah hanýmlarýn! boþadý, diye yayýldý. Hz. Ömer (R.a) bu haberi iþitince doðruca Efendimizin odasýna yöneldi. Kýzý Hafsa'nýn bir hatasý olabileceðini düþünerek Efendimiz'den içeri girmeye izin istedi ve huzura girerek Efendimizin gönlünü rahatlatacak þu sözleri söyledi:
“Ya Rasûlallah! Kadýnlardan dolayý ne kadar sýkýntý çekiyorsun, þayet onlarý boþarsan Allah da melekleri de seninle beraberdir. Ben de, Ebûbekir de, mü'minler de seninle beraberiz...” dedi.
Ýki Cihan Güneþi Efendimiz tebessüm etti. Gül yüzünden nurlar saçýldý. Ömer'in kalbine huzur verecek ve mü'minleri sevindirecek þu cevabý verdi. Hanýmlarýný boþamadýðýný, sadece uzlete çekildiðini söyledi. Hz. Ömer mescide geldi ve durumu müslümaniara izah etti.
Hz. Hafsa (r.anhâ) yaratýlýþ icâbý biraz celalli idi. Hz. Âiþe (R.anhâ) annemiz onu þöyle tavsif ediyor: Hafsa tam manasýyla babasýnýn kýzýdýr. Kuvvetli bir iradesi vardýr. Özü sözü birdir.
Birgün Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz Hafsa annemizin yanýnda Hudeybiye'de bey'at eden ashabýný anarak: “Ýnþaallah, Hudeybiye'de biat eden ashabým Cehenneme girmez,” buyurdu. Hafsa (r.anhâ) da içinizden oraya uðramayacak hiçbir kimse yoktur. “Bu, Rabbin için kesinleþmiþ bir hükümdür.”[123] âyetini okuyarak hatýrlatmada bulundu. Efendimiz de ona: Sonra, “biz Allah'tan sakýnanlarý kurtarýrýz; zalimleri de diz üstü çökmüþ olarak orada býrakýrýz.” [124] ayetini okuyarak cevap verdi.
Hz. Hafsa (R.anhâ) annemiz ibadete düþkündü. Çok namaz kýlar, çokça nafile oruç tutardý. Onun hayatý da diðer annelerimiz gibi fakirlik içinde geçti. Yatak olarak kullandýðý bir þiltesi vardý. Yazýn onu altýna sererdi Kýþýn da bir tarafýný altýna serip, bir tarafýný da üzerine örterdi. Çoðu zaman yemek için ekmek bulamazdý. Buna raðmen þikâyetçi olmadý. Hep haline þükretti.
O, Resûl-i Ekrem (sav) efendimize son derece sadakat ve muhabbetle baðlýydý. Kendisine hediye edilen þeyleri yemez içmez, Resûlüllah'a ikram ederdi. Onu daima nefsine tercih ederdi. Bir defasýnda kendisine bir tulum bal hediye etmiþlerdi. Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz odasýna uðradýðýnda ondan þerbet yapar ve ikram ederdi.
Hz. Hafsa (r.anhâ) Fahr-i Kâinat (sav) efendimizin dâr-ý bekaya irtihalinden sonra da önemli hizmetlerde bulundu. Hz. Ebûbekir (R.a) devrinde Kur'ân âyetleri bir araya toplanarak Mushaf haline getirilmiþti. Bu tek nüsha idi. Hz. Ebûbekir (R.a)in nezdinde kalýyordu. Vefatýndan sonra Hz. Ömer (R.a)'in nezaretine verildi. Hz. Ömer (R.a) da yaralanýp þehid olacaðý zaman kýzý Hz. Hafsa (r.anhâ) annemize teslim etti. O da itina ile muhafaza etti. Hz. Osman (R.a) devrinde bu nüshadan çoðaltýldý.
Hz. Hafsa (R.anhâ) validemiz 60'a yakýn hadis-i þerif rivayet etti. Bîr tanesi þudur. Rasûlullah (sav) yataðýna girdiðinde sað elini baþýnýn altýna koyar þöyle duâ ederdi: Yâ Rabbi! Kullarýný dirilttiðin gün beni azabýndan koru. Bunu üç defa tekrar ederdi.
Hicretin 45. yýlýnda Hz. Muaviye'nin halifeliði döneminde altmýþ yaþýnda iken vefat eden Hz. Hafsa (R.anhâ) annemiz'in cenaze namazýný Medine valisi Mervan b. Hakem kýldýrdý. Cennet-i Bakî'a'da mü'minlerin annelerinin yanma; ebedî istirahatgâhma tevdi edildi. Cenab-ý Hak'tan þefaatlerini niyaz ederiz. Amin. [125] [123] Meryem: 19/71.
[124] Meryem: 19/72.
[125] Siyeru A'lamu'n Nubelâ/Zehebî; Sireti Ýbn-i Hiþam; Hayatü's Sahâbe/M Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahâbe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Refat el-Baþâ, Beyrut/ty; Meþhur Kadýnlar/Mehmed Zihni Efendi/Ter:Bedreddin Çetiner, Ýst/19823