Ebu Abdullah Nibaci By: armi Date: 10 Haziran 2009, 23:01:51
Büyük velîlerden. Ýsmi Saîd bin Yezid'dir. Künyesi Ebû Abdullah olup, Basra yakýnlarýnda Nibâc köyünde doðmuþtur. Doðum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Hicrî üçüncü asrýn ilk yarýsýnda vefât ettiði tahmin edilmektedir. Evliyânýn meþhurlarýndan Zünnûn-i Mýsrî ve diðer büyük zâtlarla görüþüp sohbet etmiþtir. Ahmed bin Ebi'l-Havârî, Amr bin Osman Mekkî, Ebû Saîd Harrâz gibi âlim ve velîler onun talebelerindendir. Þam, Mekke ve diðer bâzý yerlere seyâhat etti. Daha çok Basra'da bulundu. Kerâmetlerini, hal ve sözlerini Ahmed bin Ebi'l-Havârî hazretleri nakletmiþtir.
Gündüzleri oruç tutar, geceleri hep ibâdet ederdi. Haramlardan çok sakýnýr, þüpheli þeylerden kaçar, harama düþerim korkusuyla mübahlardan da zarûret mikdârý istifâde ederdi. Cömertliði ve güzel ahlâkýyla insanlarýn sevgisini kazanýr, dünyâlýk vererek âhiretlerini kazandýrmaya çalýþýrdý.
Buyurdu ki:
"Hür insana edepli olmak ne güzel yakýþýr."
"Mûsâ aleyhisselâm; "Yâ Rabbî! Ben seni nasýl bulurum?" diye suâl etti. Cevâbýnda; "Niyetini düzelttiðin an beni bulursun." buyruldu.
"Ýbâdetin esâsý üçtür: Allahü teâlânýn hükümlerinin hepsini kabûl et, O'nun yanýnda kýymeti olmayan bir þey yapma, O'ndan baþkasýndan bir þey isteme."
"Her þeyin bir yardýmcýsý vardýr, dînin hizmetkârý da edeptir."
"Bir gün caným bir þey arzu etmiþ, ben de onu insanlardan istemiþtim. O gece rüyâmda; "Mevlâsýndan istediðine kavuþan birinin, O'nun kulundan bir þey istemesi yakýþýk olmaz." denildi. O günden beri, o iþime tövbe ederim."
"Rýzkýný Allah'a havâle edip, yalnýz O'ndan bekleyenin ahlâký güzelleþir, harcarken cömert olmak ona zor gelmez, namazda dünyâ malý için vesveseye düþmez."
"Fudayl bin Ýyâd hazretlerine; "Ýnsan Allahü teâlânýn muhabbetinde ne zaman son dereceye ulaþýr?" diye sorulunca; "Allahü teâlânýn vermesi ile vermemesi o insan yanýnda müsâvî olduðu zaman."(Her hâlukarda râzý olduðu zaman) diye cevap vermiþtir."
"Allahü teâlâdan gelen þeyleri, nîmetleri ve kendisinden Allahü teâlânýn neyi istediðini bilmeyen kimse, kalbini perdelemiþ olur. Kim nefsinin isteklerine kavuþmak için acele ederse, iyiliklere kavuþma yollarýný keser. Kim nefsinin her istediðini yer ve bunlarýn peþine düþerse, o kimsenin baþýna çeþitli belâlar gelir. Allahü teâlâyý unutmak, O'ndan gâfil olmak, Cehennem'e girmekten daha þiddetli bir haldir. Allahü teâlâdan baþka þeyleri anmak, onlardan bahsetmek kalpte kasvete, katýlýða sebeb olur. Þeytan; "Kim bana karþý kendini benim tuzaðýmdan kurtardýðýný zannederse, ben onu ucub ile yâni kendini beðenmekle tuzaðýma düþürürüm." demiþtir.
HELÂL YEMEK
Ebû Abdullah Nibâcî buyurdu ki:
"Müminin bilmesi gereken beþ haslet vardýr ki, þunlardýr: Birincisi, Allahü teâlâyý bilmek, tanýmak, mârifetullah. Ýkincisi, hakký, hukûku tanýmak, gözetmek. Üçüncüsü, yapýlan iþte, amelde ihlâslý olmak, sýrf Allah için yapmak. Dördüncüsü, sünnet ile amel etmek, sünnete uymak. Beþincisi, helal yemek. Eðer Allahü teâlâyý bilir fakat hakka, hukûka riâyet etmezse, bu bilmesinden bir fayda elde edemez. Ýhlâsla amel, iþ yapmazsa tanýmasý, bilmesi ona yine fayda vermez. Sünnete uymazsa ve helal yemezse, yine Allahü teâlâyý bilmesinden fayda elde edemez. Eðer yediði helalden olursa kalbinde bir safâ, temizlik hâsýl olur. Bu temizlik ile dünyâ ve âhiret iþlerini görür. Eðer yediði þüpheli ise yediði þüpheli þeyin mikdârý kadar da iþleri þüpheli olur. Yediði haramdan olursa, onun dünyâ ve âhiret iþleri karanlýk olur. Ýnsanlar böyle bir kimseyi gözü görüyor diye vasýflandýrsalar bile aslýnda o kördür. Tövbe edinceye kadar da bu mânevî körlükten kurtulamaz."
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.9, s.310
2) Tabakât-ý Ensârî; s.207
3) Sýfat-üs-Safve; c.4, s.233
4) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.26
5) Nefehât-ül-Üns; s.143
6) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.98, 200
radyobeyan