Global bir tesbit 2 By: sidretül münteha Date: 02 Mayýs 2011, 15:14:06
Global bir tesbit 2
3. Selim devri hariciye nazýrlarýndan Atýf Efendinin, "Muvazene-ý Politika" yâni denge politikasý da diyebileceðimiz, lâyihasýnda 'þaret edilen aþaðýdaki husus, bize bahse konu ihtilâle nasýl bakmamýz gerektiðini hatýrlatmýþ oluyor. Mezkûr ihtilâlin, anaç masonlarýndan saydýðý Volter ve Jan Jak Ruso için þunlarý beyan ediyor: Volter ile Ruso denmekle mâruf ve meþhur olan zýndýklarýn ve onlar gibi dehrilerin hâþa sümme hâþa mübarek peygamberlere sövmek ve kötülemek iþleri olup, maksadlan bütün dinlen ortadan kaldýrmak., alaahir" Þimdi müslüman bir toplum bu þekilde ilân edilmiþ bir ihtilâlin fikir babalarýnýn maksadý hakikisini öðrendikten sonra yine de oradan bir istimdad beklerse artýk, belâya hazýrlansýn demektir.
Üçüncü Selim'in þehadetinden sonra, yeniçeri askerinin kaldýrýlmasý gayretleri, 1826'da 2. Mahmud eliyle gerçekleþtiðinde görülen fikir hareketleri, Fransýzlarýn, müsavat-uhuvvet-bürriyet sö-züde batý dünyasýný tetkike baþlayan münevver taslaklarýnýn aðzýnda vird oldu. Bilenle bilmeyen bir olurmu? Ýlâhi sorusu yerini Fransýz laiklilerinin, uydurma ve samimi olmayan sloganlarýna býraktý. Fikir hayatý denen anlayýþ bir fikr-i ishal halini sergilemeye baþladý.
Hemen þunu da ekleyelim ki; 1860 ekiminin son günlerinde kurulan ilk hususi gazete Tercüman-i Ahval'in yayýmlanmaya baþlamasýyla, fikri hareketlere bir canlýlýk geldiði görüldü. Bunun devamýnda Osmanlý Ýslâm devletinde ölçü artýk Avrupa ne der? Ecnebiler yutarmi? Gibi aþaðýlýk kompleksine eðilim görülmeðe baþladý. Bu eðilimler 2. Abdülhamid devrinde o kadar çoðaldý ki; kendi kurduðu mekteplerde, okuttuðu millet evlâdlan, onun vermeye gayret ettiði nimetleri, görmezden gelmeyi adet edindiler. Ve nihayet o'nu devirdiler.
Batýl fikirlere dalmalarý Osmanlý devletinin târih sahnesinden silinmesine yetti de arttý bile.
7- Hanedanýn yapýsý hususuna gelince evvelâ kelime mânasýna bakalým; Soyca dindar ve asil aile demiþ Türdav lügati. Larus'da-da buna benzer bir tarif var kelimeyi. Hanedan kelimesinin bizde bazen sarakaya alýndýðýný, yâni alay konusu yapýldýðýný gazetelerde defaatle görmüþüzdür.
Milletimiz asil bir millet olduðu için ayný zamanda en az mazideki haliyle dindar bir aile yaþayýþýna sahip olduðundan ülkemizde her bir aile hanedan sayýlýr. Temennimiz bütün ailelerin soylarýnýn, devamýný Cenâb-ý Mevlâ nâsib kýlsýn. Osmanlý hanedaný'na gelince bu elan devam eden bir soydur. Bu soyun en müftehir olacaðý husus dünya'ya hükmetmiþ bir milletin riyasetini yüklenmiþ olmalarýdýr.
Bu hanedana mensup olmak, hem mazhariyyet hem de, büyük mahrumiyyetin odaðý olmak demektir. Hanedan'ýn erkek üyelerinin, yaþamakta olan en yaþlýsý 1. Ahmed'Ýn ortaya koymuþ olduðu vesayet anlayýþýna uygun olarak daima hanedanýn reisi durumundadýr. Hatta bu vesayete uymak yüzünden taht'ta gözü olmayan 1. Mustafa zorla taht'a çýkarýlmýþtýr.
Buna karþýlýk bu vesayet sisteminde, þehzade ve kardeþ kýtalleri kâðýd üzerinde önlenmiþtir. Fakat kaideleri ihlâl eden cemiyetler bir çýkýþ yolu ararken cinayet dahil bir çok yanlýþýnda muhatabý olurlar. Osmanlý hanedanýnýn en mühim vasýflan içinde, ahali arasýnda akraba sahibi olmama yoluna önem vermiþ olmalarýdýr. Bu sebebten, izdivaçlarýný umumiyetle esirelerden, uzak bölgelerden gelmiþ bilhassa, Kafkasya civarýndaki Çerkeþ kabilelerinden gelen hanýmlarla yaparlardý.
Gayri müslim olup, harem'de din-i mübine giren ve girdiði dinin feraizini, takvasýný yapmaya gayret eden hanýmlarla da evlenmiþlerdi.
Osmanlý padiþahlarý; tabiatýyla dinimizin müsaadesi nisbetinde tek evlilikden ziyade çok evliliði denemiþlerdir. Bunlarýn içinde yalnýz Genç lakablý 2. Osman, tek evlilik yapmýþ ve Þeyhülislâm Hocazâde Es'ad Efendinin kýzý,*Naile hanýmla izdivaç yapmýþtýr. 3. Mehmed'e kadar þehzadeler Anadolu vilayetlerinde valilikle istihdam edilirler ve yavaþ yavaþ zimam-ý idareyi bellemelerine gayret gösterilirdi.
Padiþah izdivaçlarýnýn birden fazla olmasý ve bunlardan husule gelen çocuklarýn arasýnda ayný mekânda geniþ olmasýna raðmen, DÝr takým ihtilaflar meydana gelmekteydi. Annelerin, baba bir kardeþ olarý çocuklarý iyi bir geçime sevkettikleri esaslardansa da, bazen valide sultan olma arzusu ki koskoca cihan devletinin Ana-sultaný olmayý hangi akýllý kadýn istemezki? Bu arzunun gereði þehzadesini taht'a teþvik kendisine, yardýmcý olabilecek kimseleri bulmak gibi araþtýrmalara girdiði pek sýk rastlanan durumlardýr.
Fakat þu o kadar önemlidir ki, ekberiyet yâni yaþça aile içinde kim büyükse ona son derece hürmet ve saygý gösterilmiþtir. Osmanlý hanedaný dünya'da hiç bir hanedanýn görmediði, maðduriyete maruz býrakýlmýþdir. O temiz insanlar, dünya'ya ferman okumuþ aile mensuplarýndan bazý prensesler, ecnebi ülkelerde, o ülkenin askerlerinin çamaþýrlarýný yýkayarak, hayatlarýný kazanma ve idâme ettirmemecburiyetine düþürülmüþlerdir.
Bu bahsi 7/mart/1924 tarihli Akþam gazetesinde yer alan bir haberle kapatalým. Mustafa Kemal Paþa meclise verdiði bir önergede, yurd dýþýna çýkarýlacak Osmanlý hanedanýnýn bayan azalarýnýn, memlekette býrakýlmasý üstüne bir takrir verir. Bu takriri verene Cumhuriyet Haik Fýrka mebuslarý, tarafýndan red cevabý verilirken þu kelimeler pekcaübi dikkattir. "Biz, deðil onlarýn dirilerini, ölülerinin kemiklerini dahi bulunduklarý mezarlardan çýkarýp atalým diyoruz." 8 Toplum yapýsý meselesinde her madde baþýnda olduðu gibi böyle uzun yaþamýþ devletlerin tetkiklerinde, dönemler incelenip, sonuca gidilmesi daha doðrudur. Bizim burada sayfalarýmýzý böyle geniþ bir araþtýrma ile donatmamýz zaten esas olmalýdýr. Ancak cihanýn en büyük devletlerinden birini teþkil eden, Osmanlý devletimiz, bu kaide içinde mütalaa edilmelidir. Þehirleþme olayýnýn dünyada da az olduðu dönemde Osmanlý toplumunun büyük kismýnýn ziraatle meþgul ve genellikle köylerde yerleþmiþ olduðunu görürüz. Devlete olan toplum baðlýlýðý fevkalâde üst derecede idi. Gayri müslim tebâ dahi, 1770 yýllarýna kadar son derece devletin baðlýsý görüntüsü vermekteydi. Ne zamanki Rusya; Osmanlý devleti topraklarýnda yaþayan Ortodokslar için hâmilik imtiyazý aldýðýnda, gayri müslüm tebâ'da, bu baðlýlýk gevþekliðe doðru yol almaya baþladý.
Beri yandan birtakým valilerin, mültezimlerin, voyvodalarýn bulunduklarý yerlerde yaptýklarý zalimane iþ ve yanlýþlýklarý yüzünden ihvanlara sebeb olduðundan, ahalide isyancýya sempati beslediði Örülürdü. Bu devletin yýldirdiðý deðil, devletin temsilcisinin yýldýr-dýâý insan, ayný zamanda halife olan padiþahdan ümmidini asla eksiltmezdi. Çünkü yanlýþý yapan idarecinin hesabýný, padiþahýn sorgulayacaðýný bilirdi.
Büyük devletlerin baþþehrinde bir takým olumsuzluklar yaþanýrken, serhad boylarýnda ordusunun fetihler yaptýðý pek rastlanan olaylardýr. Osmanlý devleti ise, bu hususlarýn en çok þâhid olunduðu bir devlettir.
9- Bilime olan Osmanlý devleti katkýsý, ilim adamîarýna verdiði-önem onlara gösterdiði hürmet ve bu hususda hiç bir dini, mezhobi ve ýrki bir ayýrýma gitmeden, bilim ve ilim namusuna saygýsý, bizzat bu bilim adamlarýnýn itirafý ile sabittir. Baron Carre de Vaux "Ýslâm Mütefekkirleri" adlý eserinde Sultan Fâtih için þunlarý söylüyor: Bu fetih Fâtih Sultan Mehmed'e tesadüfen veya Bizans imparatorluðunun zayýflýðý yüzünden müyesser, olmamýþtýr. Bilakis Fâtih Sultan Mehmed, Önceden gereken hazýrlýðý yapmýþ ve devrindeki her türlü ilmi güçlerdende faydalanmýþtýr. O zamanlar top daha yeni icad edilmiþti. Biz bu þahsýnsöylediklerine, Sultan Fâtih'in, havan topunun bizzat mucidi olduðunu söyliyerek iþtirak edelim. Bir çok kimsenin pinti diye vasfetme gafletinde bulunduðu Cennetmekân Sultan 2. Abdülhamid Hân, kuduz aþýsýný bulmaya çalýþan, bu faaliyetini maddi yetersizlikler yüzünden, erteleyeceðini iþitmiþ olduðu çalýþmalarýna devam etmesi için kendi cebinden büyük meblaðlar göndererek bilime maddi bakýmdan hizmette bulunduðunu ilave edelim. Gelenbevi Ýsmail efendi gibi matematikçiler ve daha nice Osmanlý ilim ve bilim adamlarýda gelip geçmiþlerdir.
istanbul'un fethinden sonra Sahn-i Seman Medreseleri Sultan fatihin kurduðu ilim ve bilim, öðrenme kurumlarýdýr. Kanuni zamanýnda gerçekleþtirilen SüleymanÝye camii ve medreseleri, mev-cud bilim merkezleri olmuþtu.
Avrupa ise; bu sýralarda losyon bulma ilminde ileri gitmiþdi. Çünkü yýkanmanýn, hayatlarýnda yeri olmýyan bu insanlar, vücudlarýndan neþet eden kokulan bastýrmak için yeni kokular bulmaða çalýþýyorlardý. Tuvaletten habersiz Parisli def-i hacetini oturak denen kaplara yapýyor ve pencereden sokaða dökmekteydi. Þemsiyecilik mesleðide bu pisliklerden korunma için yaptýklarý saðlam þemsiyelerle, epeyi terakki etmiþti batýlýlarda.
Fakat bildiðimiz kadarýyla bilim hayatýna yüzelli yýla yakýndýrda maalesef biz de bir katký saðlamýþ deðiliz. Bilime açýk olmak en önemli husustur. Osmanlý devletinde harp bilimleri daima öncelik kazanmýþtýr. Çünkü islâmý yayma görevibir fütuhat devletini gerektirirdi. Savaþlarda aðýr zýrh kullanmayýp çok fazla harekât kabiliyeti elde etmek, fiziki kabiliyeti iyi kullanmayý getirmiþtir.
Donanmamýzýn gemileri bir baskýn karþýsýnda çabuk harekete geçebilmek için demir alma yolunu terkedip, demirleri, denize funda edip saldýrýyý karþýlama hareketliliði fenn-i harbin biz de tatbik olunanýydý. Beri yandan Sultan Fâtih'in top dökme sanatýnda kendine hizmet arzeden Macar mühendis urban'ý, istihdamý kendi mevcud mühendislerini takviye etme hesabýna dönüktü.
Nitekim Ürban'ýn, Þâhi adlý top'un berhava olmasýnda hayatýný kaybetmesi, top dökmemizi akamete uðratamamýþtýr. Hâlbuki; Cban usta Fâtih'e gelmeden sanatýný avrupanýn krallarýna sunmuþtu, fakat istihdam olunmamýþtý. Osmanlý humbaracý sýnýfýný inkiþâf ettiren Baron dö Tot, daha sonra 2. Mahmud döneminde gelmiþ bulunan Büyük Moltke harp fenninin deðerli bilim otoriteleriydi.
Hemen þunu ilâve edeyim ki, 1999 yýlýnýn Osmanlý devletinin kuruluþunun 700. yýlý münasebetiyle yapýlan kutlama programlarý devlet törenleri bakýmýndan lâyýki veçhile yapýlmýþ olmasa da varlýðýný görmek kabil olmuþtur. Bilhassa sevsek de, sevmesek de devrin cumhurbaþkaný sayýn Demirel; kutlama senesi içinde, Ýstiklâl harbi sonrasý resmî ideolojinin, millete yeni rejimi benimsetebilmek için devlet-i âliye'yi kötüleme kampanyasý açýldýðýný, bir takým haysiyet cellâtlýðýnýn yapýldýðýný, nice zevat'ýn da, hakketmedikleri hakaret ve bühtanlara maruz býrakýldýðýný, artýk rejimin oturduðunu, kimsenin Cumhuriyet ile zoru olmadýðýnýn tebeyyün ettiðini, artýk doðrularýnda ortaya çýkarýlmasýnýn, sosyolojik açýdan cemiyeti hazýrlama dönemininde tamamlanmasýnýn kýrýp, dökmeden hakikat güneþinin ýþýklarý, propaganda yalanlarýný soldurabilir mânasýna gelecek bir beyanla ülkemizin reisi olarak ifade etmiþ olmasýnýn da katkýsýyla Osmanlý târihinin çeþitli yönlerini daha hür bir þekilde söylenme ortamý tesis edildi.
Ýslâm; Osmanlý ve insaf dostu insanlarý temin olunan bu ortam gayrete getirdi. Maddi ve mânevi emekler ortaya saçýldý ve haylice meþkûk vakalar hakikatleriyle yayýmlanmaya muvaffak olundu. Perde arkasýnda kalmýþ hakikatler günyüzüne çýkarýlmaya baþlandý. Bundan hak denen olay payýný alýrken ideoloji anlayýþý hasebiyle târihinden habersiz, hâttâ yanlýþlarý doðruymuþ gibi öðretilen nesillere verdiðimiz zararýn bir bölümünü tamir imkâný da bu 700. yýl kutlamalarý sayesinde kolaylaþtý.
Yapýlan araþtýrmalar, bilinip de kapalý tutulan bilgilerin, bilhassa tanzimat sonrasý vesaik de, devreye girince tanzimat sonrasý târihin yeniden yazýlmasýný icâb ettirmiþtir ve merhum Ord. Prof. Ýsmail Hakký (Jzunçarþýh'nýn, yakýn dostlarýna söylediði "Rabbim bana; Tanzimat dönemini yazdýrmaz Ýnþaallah" sözleri aklýmýza geldi hakikaten yazamadan da hakkýnda emr-i hakkýn vukuu bulduðunu, merhumun baþladýðý çalýþmayý devam ettirmekle görevli Enver Ziya Karal'ýn tanzimatý yazdýðýný hatýrladýk.
Görülecektir ki, çeyrek asra kalmayacak Osmanlý târihi dahada sarahatla, yâni mukni, ikna edici þeffaflýklarla gelecek nesillerin mütalaasýna hazýr olacaktýr. Bu çalýþmamýzýn tanzimat dönemi, yukarýda iþaret ettiðimiz hususlarla hem ahenk olarak çýkacaktýr karþýnýza Ýnþaallah.. Önsözümüzün baþýndan bu yana ifade ettiklerimizde, bir cihan devletinde olan vasýflan tesbit ve takdime çalýþtýðýmýzý okudunuz. Bunlarýn içinde atlamýþ olduðumuz, bahsini çalýþmanýn içyapýsýnda karþýlaþýcaðinýzý umduðum bilgilere, mevzu-muzla alakalý olsun veya olmasýn, üstadým addettiðim, merhum Ahmed Râsim Bey'in faydalý bilgiler adý altýnda, gerek o zattan aldýðým, bilgilen gerekse diðer kaynaklardan edindiklerimi, "Bilgi Bankasý" adý altýnda sunmaya gayret ettim.
Benim üslûbumda dip nottan ziyade, aktarmalar ve mühim ve az rastlanýr vak'alarýn kaynaklarýný, okuma akýþýný kesmemek hasebiyle, metnin içinde verdim. Ayrýca nakil esnasýndaki meseleye, te'yid veya itiraz babýnda müdehalem, ayrý yerde deðil ayný yerde olmuþtur. Osmanlý islâm devletinin teþkilât yapýsý son cildde özet fakat toplu bir halde yazýlmýþtýr. Saray teþkilâtý, devletin içinde mütalaa olunduðundan ayný bölümde zikredilmiþtir. Bu çalýþmamýzda; mukaddes Ýstiklâl Savaþýmýzýn devlet-i âlî'ye târihi içinde yapýldýðý göz önüne alýnarak yapýlmýþtýr. Ýstiklâl Savaþý Subaylarýnýn ve Mehmedçiði Osmanlý Devleti evlâdý olduðu anlayýþý içinde kaleme alýnmýþtýr. Yaptýðýmýz çalýþmanýn, milletimizin asil ve necîb evlâdlarýnýn târih kültürüne katkýlarý olmasý þâyan-ý temennim olup Cenâb-ý Hakk' rýzasýna uygun iþlerimizde milletimizin ve hepimizin üzerinden siyanetini esirgemesin.HASIRCIZADE METÝN HASIRCI. Sarýgâzi: 10/ocak/2002