Ebu Abdullah Hadrami By: armi Date: 10 Haziran 2009, 22:46:18
Evliyânýn büyüklerinden. Ýsmi Muhammed bin Ýsmâil bin Ali bin Abdullah bin Ahmed bin Meymûn, künyesi Ebû Abdullah, nisbesi El-Hadramî'dir. Aslen Hadramutlu olup doðum târihi bilinmemektedir. 1253 (H.651) senesi Yemen'de Tihâme taraflarýnda, Dýhhî köyünde vefât etti. Kabri ziyâret mahallidir.
Ebû Abdullah Hadramî birçok âlimden ilim tahsîl edip hadîs, fýkýh ilimlerinde büyük bir âlim oldu. Bunun yanýnda Allahü teâlânýn sevgili kullarýyla görüþüp tasavvuf yolunda ilerledi. Devamlý onlarla bulunmayý arzu eder, onlardan bir an ayrý kalmamaya çalýþýrdý. Vaktini Allahü teâlânýn râzý olduðu iþlerde geçirir, ilim öðretir, talebe yetiþtirir, emr-i mârufta bulunmakla meþgûl olurdu. Ahlâkýnýn güzelliði, ilminin çokluðu, dînine ve ibâdetine düþkünlüðü, cömertliði, tatlý dili ve güler yüzü, insanlar tarafýndan çok sevilmesine vesîle oldu. Kendisini çok seven insanlar, gittiði yolu daha iyi öðrenmek için, nasîhatlerini can kulaðý ile dinlediler. Birçok kerâmetlerini gördüler. Bu durum, ihlâslarýnýn ve hocalarýna karþý sevgilerinin artmasýna sebeb oldu. Ebû Abdullah Hadramî, Yemen'de Tihâme taraflarýnda Dýhhî köyünde yerleþti. Kendisine bir dergâh yaptý ve dersler vererek ilim öðretti. Ölü kalpleri diriltip, insanlara huzur ve saâdet hazînelerinin kapýlarýný açtý. Pekçok talebe yetiþtirip kýymetli eserler yazdý. Talebeleri arasýnda oðullarý Ýsmâil ve Ýbrâhim, Rablerine lâyýk kul, Resûlullah'a lâyýk ümmet, babalarýna lâyýk evlâd olmaya gayret ettiler. Bu mübârek evlâdlarýnýn hâlleri, kendisine doðmadan önce müjdelendi. Gâibten bir ses; "Ey Muhammed! Senin iki oðlun olacak. Biri fýkýh, diðeri de hadîs ve fýkýh âlimi olacak." diye onlarý haber vermiþti.
Bir talebesi anlatýr: Bir gün onun evinde uyuyordum. Bir gürültü ile uyandým. Uyuduðum evin kapýsýnda iki kiþi duruyordu. Biri kapýnýn saðýnda diðeri de solundaydý. Saðdakinin Hýzýr, soldakinin de Ýlyâs aleyhimesselâm olduðunu söylediler. Hýzýr aleyhisselâmýn koltuðunun altýnda bir paket vardý. Ýlyâs aleyhisselâm Hýzýr'a dönüp; "Buhârî'deki hadîs-i þerîfleri, fakîh Burhan Hadramî'den mi veya fakîh Ali bin Mes'ûd'dan mý veya Muhammed bin Ýsmâil Hadramî'den mi okumak doðru olur?" diye sordu. O da; "Nasýl ki Ýbn-i Abbâs hazretleri insanlardan kendisini ilmî bakýmdan en çok tatmin edeni olarak hazret-i Ömer'i seçtiyse, ben de Muhammed bin Ýsmâil Hadramî'yi seçtim." buyurdu. Daha sonra ortadan kayboldular.
Birçok kýymetli eserin müellifi olan Ebû Abdullah Hadramî, Ýmâm-ý Beyhekî hazretlerinin; Þa'b-ül-Îmân adlý eserini kýsaltarak bâzý ilâvelerde bulundu. Bu eser üzerinde çalýþýrken, birçok hârikulâde haller müþâhede etti. Kitâbýn isminin Kitâb-ül-Mürtedâ olmasý, kendisine keþf ve ilham yoluyla bildirildi.
Talebelerinden biri anlatýr: Rüyâmda Resûlullah efendimizi gördüm, Lehac kâdýsý Muhammed bin Saîd Kurayzî'nin yazdýðý Müstesfâ fî Sünen-il-Mustafâ kitâbýný, Muhammed bin Ýsmâil Hadramî'den veya Fakîh Ebü'l-Hadîd'den okumamý emir buyurdu. Rüyâmý fýkýh âlimlerinden Ebû Muhammed'e anlattým. Bu rüyâya çok sevinip; "Allahü teâlâya hamd olsun ki, Resûlullah efendimiz bu Yemen beldesinde, Müstesfâ kitabýnýn yazýldýðý yerde okunmasýný emir buyurdu. Bu emir, bu kitabýn yazarýný ve yazýldýðý yerin fazîletini gösterir." buyurdu. Ben de Ebû Abdullah Hadramî hazretlerine talebe olup vefâtýna kadar yanýndan ayrýlmadým.
Hadramut taraflarý bâzý kimseler tarafýndan iþgâl edilmeye baþlanýnca, âlim bir zât olan Þeyh Ebü'l-Gays bin Cemîl, Ebû Abdullah Hadramî'ye mektup yazarak, istilâcýlarýn fitnesinden kurtulmak arzusuyla, Yemen illerinden birlikte hicret edelim diye arz etti. Muhammed bin Ýsmâil Hadramî, yazdýðý cevâbî mektupta ona; "Benim çoluk-çocuðum var. Âilem kalabalýktýr. Onlarý býrakýp göç etmem mümkün olmadýðý gibi, onlarla berâber göç etmem de mümkün deðildir. Bana iki cihetimi de korumak düþer, siz de cihetinizi himâye ediniz." buyurdu. Vatanýndan ayrýlmadý. Daha sonra bu tehlike ortadan kalktý.
Ebû Abdullah Hadramî, insanlarýn maddî ve mânevî ihtiyaçlarýný karþýlamayý çok sever, bâzan iki üç günlük yol kat ederek o ihtiyacý görür, sâhibini memnun ederdi. Zebîd þehrinde Þeyh Ahmed Sayyâd'ýn türbesini çok ziyâret eder orada uzun zaman kalýr, kendinden geçerdi.
Defni esnâsýnda Þeyh Ebü'l-Gays bin Cemîl de hazýr bulundu. Kabrine girip mübârek cesedini yerleþtirdi. Bir müddet yanýnda kaldý. Kabirden çýkýnca; "Elhamdülillah! Onun vefâtý, Allahü teâlânýn dâvetine icâbet etmekten baþka bir þey olmadý." buyurdu.
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.127
2) Tabakât-ül-Havâs; s.122
3) El-A'lâm; c.6, s.36
4) Þezerât; c.5, s.251
5) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.9, s.58
6) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.8, s.194
radyobeyan