Mekkedeki hava By: hafiza aise Date: 02 Mayýs 2011, 12:29:39
Mekke'deki Hava
Mekkeliler, hiddetle köpürüp þiddet solukluyorlardý; her türlü gücü ellerinde bulundurduklarý halde zayýf gördükleri insanlar ka-
zanmýþtý. Ýþin þaka götürür yaný yoktu; ne yapýp etmeli Yesrib'i onlann baþýna yýkmalýydý! Bunun için gerekli olan her türlü yola baþvuracak ve mutlak neticeye ulaþma adýna her türlü yaptýrýmý uygulayacaklardý.
Ýlk olarak, Medine'de reislik hülyalan kuran Abdullah Ýbn Übeyy Ýbn SeZUl ile irtibat kuracaklardý. Zira o, Mekke müþrikleri nazarýnda hala Yesribli Araplarýn lideri konumundaydý. Gönderdikleri mektupta þunlan söylüyorlardý:
- Þüphesiz ki sizler, bizim adamýmýzý içinizde banndýrýyorsunuz. Allah'a yemin olsun ki, ya sizler de O'nunla savaþarak yurdunuzdan çýkarýr, ya da bizler, kadýn ve mallannýzý elde edip hepinizi esir alýncaya kadar sizinle savaþýrýz!
Allah Resülü (s.a.s.) Mekke'yi geride býrakýp hicret etmiþ olsa bile, geliþmeleri yakýndan takip ediyor ve Mekke müþriklerinin neler çevirdiklerinden haberdar oluyordu. Zira O, mana yanýnda maddeye de hükmeden bir liderdi. Öyleyse, kýyamete kadar gelecek bütün liderlere rehberlik yapacak stratejileri olmalýydý. Dolayýsýyla, mektuptan Efendimiz'in de haberi olmuþtu.
Bu mektup kendilerine geldiðinde Abdullah Ýbn Übeyy ve arkadaþlan, durum deðerlendirmesi için bir araya gelip meseleyi görüþüyorlardý. Efendimiz, tam bu görüþmenin üzerine gelmiþti. Demek ki, Medine'nin nabzýný iyi tutuyordu. Þöyle diyordu:
- Kureyþ'in size olan tehdit haberi Bana da ulaþtý. Onlarýn size hazýrladýklan hile ve tuzak, sizin kendi kendinize hazýrladýðýnýzdan daha büyük deðildir! Sizler, kendi çocuklannýz ve kardeþlerinizle mi savaþacaksýnýz!
Efendimiz'in bu etkileyici sözleri üzerine, yapmayý planladýklarý hususlarý bir kenara býrakarak daðýlýverdiler!
Gerçi Abdullah Ýbn Selül, böyle bir hamleyle geri durup her þeyden vazgeçecek bir adam deðildi; zira, göz göre göre riyaset makamý elinden giderken Mekke'den gelen bu teklifler iþtahýný iyice kabartmýþ, kendisini büyük bir hýrs bürümüþtü. Ne derlerse yapacak bir ruh haleti vardý. Mekke için de bu, iyi bir seçimdi; onunla, Müslümanlar arasýnda fitne kazanlarý kaynatacak, Müslümanlarýn morallerini bozacak, içten yýkmaya çalýþacak ve psikolojik harp adýna akla gelebilecek her türlü hileye baþvuracaklardý.
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de, anbean meseleyi takip ediyor ve müþriklerin baþ baþa vererek kuracaklarý tuzaklara karþý hazýrlýksýz yakalanmamak için geliþmelerden günü gününe haberdar olmak istiyordu.
Baþka bir gün, Abdullah Ýbn Übeyy ve arkadaþlarý oturmuþ konuþurlarken, Efendimiz yine üzerlerine gelivermiþti; meclis buz kesi1miþti. Abdullah Ýbn Übeyy, bu geliþten de rahatsýzlýk duyacak ve bunu dillendirmekten geri durmayacaktý. Onun bu çið davranýþýna mukabil, orada bulunan Abdullah Ýbn Revaha ayaða kalkýp Efendimiz'i müdafaa edince ortalýk karýþacak ve kýsa süreliðine de olsa bir kargaþa yaþanacaktý. Efendimiz yine bu; cehalete kurban giden bu insanlara sükütla cevap verecek ve Sa' d Ýbn Ubade'nin de kanaatini alarak her þeye raðmen af yolunu seçecekti.