Mekke ordusunun hezimeti By: hafiza aise Date: 29 Nisan 2011, 12:22:52
Mekke Ordusunun Hezimeti
Uhud'daki ilk mübariz ve Müslümanlara meydan okuyan Talha Ýbn Ebi Talha yere düþüp de ölünce, Kureyþ'in sancaðýný ayný aileden diðer akrabalarý kaldýrýp taþýmaya baþlamýþlardý. Sýrayla bunlar, Osman Ýbn Ebi Talha, Ebu Sa'd Ýbn Ebi Talha, Miisôfi' Ýbn Talha, Hôris Ýbn Talha, Kilôb Ýbn Talha Ýbn Ebi Talha, Ciilôs Ýbn Talha Ýbn Ebi Talha idi. Bunlarýn hemen hepsi ya Talha'nýn kardeþi ya oðlu ya da amca oðluydu. Ayný aileden yedi kiþi müþriklerin sancaðý altýnda can vermiþti.
Elbette bu, bir anda olup biten bir olay deðildi; ancak sonuç deðiþmiyordu, Cülas'ýn da öldürülmesinden sonra bu sancaðý Ertôt Ýbn Þurahbil kaldýracak, çok geçmeden o da öldürülünee bu sefer EbU Zeyd Ýbn Umeyr, o da öldürülünee Kôsýt Ýbn Þurahbil, Mekke müþriklerine ait sancaðý eline alacak ve Uhud'da dalgalandýrmaya çalýþacaktý.
109 Savaþ sonrasýnda bunun sebebini soran Hz. Zübeyr'e Ebu Diicane: "Ýmdat, diye baðýran bir kadýnýn kanýyla Resülullah'ýn kýlýcýný kirletmek istemedim" cevabýný verecekti. Bkz. Ýbn Hiþarn, Sire, 4/16; Ýbn Seyyidinnas, Uyünu'l-Eser, 1/414
Nihayet o da öldürülünce sancaðý taþýma iþi kadýnlara kalmýþtý.
Ardý ardýna sarýcaðýn yere düþtüðünü gören müþrik ordusu, peþ peþe bozgun yaþýyordu. Sancaðý her eline alýp kaldýranýn boynu yere düþünce, artýk aralarýnda onu kaldýracak yüreði taþýyan bir adam kalmamýþtý. Bunu gören arka saflardaki kadýnlardan Amra Binti Alkame yerdeki sancaðý alýp dalgalandýrmak istemiþti.
Ancak çoktan iþ iþten geçmiþti. O sancaðýn kalkmasýnýn artýk bir anlamý kalmamýþtý. Büyük bir hezimet yaþanýyordu. Kaçan müþrik askerleri durdurmak için müþrik kadýnlar kendilerini parçalýyorlardý ama bunun bir faydasý olmayacaktý. Bilhassa Ebu Süfyan'ýn hanýmý Hind, kadýnlar gibi korkarak kaçan müþriklere çýkýþýyor ve onlarý durdurmak için kendini siper ediyordu.
Ýkide bir yere düþen sadece sancak da deðildi; Amra Binti Alkame' nin onu alýp kaldýracaðý ana kadar müþriklerin arasýnda birçok insan yere cansýz düþmüþ ve bir daha da kalkamamýþtý. Her taraftan kan kokusu geliyordu.
Artýk Müslümanlara, kaçan müþrikleri takip edip kovalamak kalmýþtý. Allah (celle celaluhü), Ýslam adýna yeni bir zafer daha nasip ediyordu.
O gün Mekke ordusunun süvarileri, ardý ardýna üç kez saldýrmýþ ve her birinde de okçularýn hücumuyla geri püskürtülmüþtü, Gerçekten atlar, üzerlerine yaðan ok yaðmuruna karþý yürüyemiyordu. Efendimiz'in hassasiyetle ve ýsrarla üzerinde durup elli okçuyu uyarmasýnýn hikmeti þimdi daha iyi anlaþýlýyordu.
Ancak müþriklerin hezimet yaþayýp da kaçmaya baþlamalarý, okçular tepesinde fikir ayrýlýklarýna sebebiyet vermeye baþlamýþtý. Gidiþatý gören bir kýsým okçu, arkadaþlarýna þöyle sesleniyordu:
- Ey cemaat! Haydi ganimet ... Ganimet! Allah (celle celaluhü), düþmaný hezimete uðratmýþken sizler, hiçbir þey yapmadan burada niye duruyorsunuz ki? Ýþte bakýn, kardeþleriniz üstün geldi ve müþrikleri hezimete uðrattý! Öyleyse sizler de müþriklerin peþine takýlýn ve kardeþlerinizle birlikte ganimet toplamaya baþlayýn!
Bu sözler, Uhud'un ilk perdesindeki kýrýlma noktasýný ifade ediyordu. Emr-i Nebevinin sonundaki espriyi unutmuþ gözüküyorlardý.
Belli ki onu, savaþýn sonuna kadar burada sebat edin þeklinde yorumlamýþlardý. Halbuki Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), kendisinden talimat gelinceye kadar ayrýlmamalan gerektiðini ýsrarla söylemiþ ve daha iþin baþýndayken dikkatlerini bu noktaya çekmiþti.
Açýkça bu, cephede bir gedik açmaktý ve Abdullah Ýbn Cübeyr ile kendisi gibi düþünen bazý arkadaþlarý, bu sözler karþýsýnda irkilmiþ, onlara þöyle tepki vermiþlerdi:
- Resülullah'ýn, "Arkamýzdan gelebilecek tehlikelere karþý bizi koruyun ve bizi öldürülüyor görseniz bile bulunduðunuz mekaný asla terk edip bize yardým etmeye kalkýþmayýn! Ganimet topladýðýmýzý görseniz, gelip bize iþtirak etmeyin; sizler, arkamýzdan gelebilecek tehlikelere karþý sadece bizi koruyun." þeklindeki sözlerini ne çabuk unuttunuz?
Onlara göre bu tembihler, kendilerini uyaran arkadaþlarýnýn ifade ettikleri gibi anlaþýlmamalýydý. Bir de, kendilerince gerekçeleri vardý:
- Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellern), bu sözlerle onu kastetmemiþti, diyor ve bu ifadeleri farklý yorumluyorlardý. Bu yorum da onlarý, kaçan müþrik ordunun arkasýndan ganimet toplaýnaya yönlerýdiriyordu."? O kadar ki Abdullah Ýbn Cübeyr'in yanýnda sadece bir avuç okçu kalmýþtý.
Beri tarafta zaten böyle bir fýrsat bekleyen Halid Ýbn Velid kumandasýndaki iki yüz kiþilik süvari birliði meselenin farkýna varmýþ; bu bir avuç insaný da devre dýþý býrakarak arkadan saldýrmaya hazýrlanýyordu. Halid Ýbn Velid' e Ýkrime Ýbn Ebi Cehil de destek veriyordu.
Küçük gibi gözüken bir ihmal, her þeyi deðiþtirmek üzereydi. Acý bir tecrübeydi ve sonrakilere ders olmasý adýna belli ki Allah (celle ce-
110 Þüphesiz ganimet helaldi; ancak burada söz konusu olan cemaat, Allah Resülü'ne muhatap olan sahabe cemaatiydi ve ortada O'na ait bir tembih vardý. Biraz daha diþlerini sýkýp O'ndan gelecek emri bekleselerdi zaten onu yine elde edeceklerdi. Diðer insanlar açýsýndan normal bir davranýþ, böylesine bir makamý ihraz etmiþ 'mukarrabiýýler' açýsýndan 'zel/e' anlamýna geliyordu. Dolayýsýyla da davranýþlannýn karþýlýðýný görecek ve helale vaktinden önce el uzatmanm bedelini Uhud'da þehadetle ödeyeceklerdi. Bkz. Ýbn Sa'd, Tabakat. 2/41, 47, 4/476; Taberi, Tarih, 2/62
laluhü), okçularýn þahsýnda sonrakilere bir ders veriyordu. Demek ki, baþtaki liderden gelen emirleri yorum ve tevile tabi tutmadan aynen uygulamak gerekiyordu. Farklý bir uygulama durumu söz konusu olduðunda en azýndan meseleyi yine baþtaki insana ulaþtýrmak eslem biryoldu.
Süvari birlikleri, kendilerini karþýlayacak ok yaðmurunun olmadýðý bu zeminde rahat bir saldýn gerçekleþtiriyorlardý. Öncelikle, emirleri Abdullah Ýbn Cübeyr baþta olmak üzere zaten bir avuç kalan okçularý þehit edeceklerdi. Ardýndan da bütün güçleriyle, kaçan müþrik ordusunu arkadan kovalayan ve onlarýn arkada býraktýðý ganimetleri toplamakla meþgulolan Ýslam ordusuna ansýzýn saldýnvermiþlerdi. Kulaklarda:
- Uzza hakký için! Hubel adýna, gibi naralar yankýlanýyordu.
Anlaþýlan, sabahki rüzgar yön deðiþtirmiþti ve þimdi zaman, mü'rninlerin aleyhine iþliyordu.
Uhud daðýnda o güne kadar görülmeyen bir toz bulutu kalkýyordu. Zira arkadan gelen düþmanla yaka paça olmak için geri dönen mü'minlerin karþýsýna, biraz önce, önlerinde kaçmakta olan müþrik ordusu da çýkmýþ ve onlar da saldýnya geçmiþti; Müslümanlar tam manasýyla iki ateþ arasýnda kalývermiþlerdi.
Büyük bir panik vardý; zira Müslümanlar arasýnda, savaþýn bittiðini düþünerek bir kenara çekilenler, ganimet toplamak için kýlýcýný býrakanlar vardý. Bu, cephede olmasý gereken gerilimi de ortadan kaldýran bir psikolojiydi. Uhud'a gelirken Resülullah'ýn arzularýna ram olarnamanýn beraberinde getirdiði yükün altýnda omuzlar iki büklümdü. Belli ki baþlangýçta atýlan bu adým, arkasýndan baþka yanlýþlýklarý da beraberinde getirecek ve böylelikle Allah (celle celaluhü), daha sonrakilere, acý da olsa fiili bir ders vermiþ olacaktý.!"
Bedir'de olduðu gibi burada da þöyle bir ses duyulmuþtu:
- Ey Allah kullarý! Kardeþlerinize bakýn ve sizler de onlara katýlýn!
l1l Bu durumu anlatýrken Kur'an, "Yaptýklarý bazý þeylerden dolayý feytan onlarýn ayaðýný kaydýrdý." ifadesini kullanacak ve bir mü'minin iki kez ayný noktadan ýsýnlmamasý için sonrakilere dikkatli olma uyarýsý yapýlacaktý, Bkz. M-i Ýmran, 3/155
Bu ses, önde kaçmakta olan müþrikleri yeniden cesaretlendirmiþ ve müþrikler Halid Ýbn Velid ile Ýkrime Ýbn Ebi Cehl'in arkadan saldýrdýðýný görünce yeniden kendilerine gelerek saldýrmaya baþlamýþlardý.
Cibril-i Emin'in getirdiði mesaj bu hadiseyi þu ifadelerle anlatacaktý:
- Allah, size yaptýðý yardým vaadini gerçekleþtirdi: O'nun izniyle sizler, o düþmanlannýzý kýnp geçiriyordunuz. Allah'ýn, size arzuladýðýnýz galibiyeti göstermesine kadar, böylece bu vaad yerine geldi. Ama sonra siz isyan ettiniz, verilen emir hakkýnda çekiþtiniz, yýlgýnlýk gösterdiniz. O esnada kiminiz dünya menfaatini, kiminiz de ahiret mükafatýný istiyordu. Sonra Allah, sizi denemek için onlara karþý size verdiði desteði geri çekti ve siz de bozguna uðradýnýz. Bununla beraber Allah, sizin kusurlannýzý da baðýþladý! Zaten Allah miiminlere bollütuf ve inayet sahibidir.l'"
Ayneyn adý verilen tepenin üstünde Cuôl Ýbn Siýrôka þeklinde temessül eden þeytansa, ardý ardýna þöyle sesleniyordu:
- Muhammed öldürüldü!
Mü'minleri can damanndan yakalayýp yýkacak bir sesleniþti bu.
Her yeni musibet, öncekileri unutturacak tarzda geliþiyor ve katlanarak geliyordu. Kol ve kanat kýnlmýþ, dizlerin dermaný bir anda kesilivermiþti. Gerçi bunu duyar duymaz:
- Þayet Resülullah ölmüþse, sizler de O'nun dini için savaþýn, O'nun uðruna kendinizi ortaya koyun ve Allah'a þehit olarak ulaþacaðýnýz ana kadar cansiperane vuruþun, diyenler de yok deðildi. Ancak iki ateþ arasýnda kalan ashabýn bu hamlesi karþý tarafý durdurmaya yetmeyecekti.
Ýþte bütün bunlar, nebevi emirdeki inceliði göz ardý etmenin bir neticesiydi. Halbuki Sultanlar Sultaný Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) kumandanlýk otaðýndan göndereceði emir beklenip de okçular tepesindeki bu gedik açýlmamýþ olsaydý, Bedir'de olduðu gibi ve bu kadar zayiat verilmeden mutlak bir zafere daha ulaþýlmýþ olacaktý. Þimdi ise, ortada yeni bir durum vardý ve bu duruma göre yeni bir strateji geliþtirilmesi gerekiyordu.
Ynt: Mekke ordusunun hezimeti By: Bilal2009 Date: 19 Nisan 2019, 16:24:59
Esselamu aleyküm Batýl yok olmaya mahkumdur Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Mekke ordusunun hezimeti By: ceren Date: 19 Nisan 2019, 17:27:14
Esselamu aleyküm. Rabbým razý olsun bilgilerden kardeþim...