Kuran Ýlimleri
Pages: 1
Mecaz ve kinaye By: sumeyye Date: 28 Nisan 2011, 14:31:11
Mecaz Ve Kinaye


Teþbih ve istiare konusundaki incelememizde Kur'an'tn ifade metodu­nu tasvir ederken eski âlimlerimizin - Aiiah onlardan razý olsun ve onlarý razý etsin, ayrýca ilimlerinden bizi müstefid etsin- bir miktar düzeltme yap­mamýza ihtiyaç vardý. Bu miktarda bir düzenleme teþbih ve istiare için ka­çýnýlmazdý. Bu iki konu dýþýnda kalan konularýn tasavvur ve anlaþýlmasýnda tadilata ihtiyaç yoktur. Onlarý eski kitaplarda bulunduklarý þekliyle incele­yebiliriz. Çünkü bu konular gene! düþünce yahut veciz ifadeye girmektedir ki, eskiler bunun taksimatýnda ve ona bol bol misal vermede büyük bir mesafe katetmiþ ve onu eþit olarak her nassta terkibin ruhundan anlamýþ­lardýr. Bu hususta teþbihle ilgisi bulunmayan genel mecaz, kinaye ve ona iþaret çeþitleri, Ýcaz, musâvât ve ýtnab, haber inþâ ve buna benzer konu­lardaki incelemeleri biribirine eþittir. Bu konularda ve delillerini inceleme sýrasýnda özel zevkine dayanarak eski mefhumlara birþeyler ekleme iste­ðinde olan çýkabilir. Lâkin onun yapacaðý bu ilaveler konunun temel ka­rakterini deðiþtirecek nitelikte olmayacaktýr. Çünkü geçmiþ âlimlerimiz bu hususta bizden daha çok asýl kaynaða yakýn idiler ve Arap dilinin uslûb özelliklerini ve bilhassa Kur'an üslûbunu incelemeye bizden daha yetkili idiler. Herhangi birimizin, onlarýn mülâhaza ve rehberliklerine yapacaðý ilâ­ve, aslýnda onlarýn ateþinden bir bir kývýlcým ve nurlarýndan bir parýltýdan baþka birþey deðildir.

Kur'an'ýn mecazýndan bahsettiklerinde onlara kulak verelim ve mecazî ifade þekilleri hakkýnda hoþ karþýladýklarýný hoþ karþýlayalým. Ýlgi yönü ben­zeme olan aklî mecaz hususunda onlarla beraberiz. Bu, terkiblerde vuku-bulmuþtur. Kelimenin sözlük manasýnýn dýþýnda kullanýlýþý olan ve müfred kelimede sözkonusu olan ve lugavî mecaz olarak isimlendirdikeri mecaza biz de katýlýyoruz. Ama burada mecazlarýn her birinin kýsýmlarý hususunda onlarla beraber konuya dalmýyoruz. Bunun tafsilatý için belagat kitaplarýna müracaat edecek ve yine de getirdikleri misallerin bir kýsmýný zikrederek onlara tabi olacaðýz. Aklî rnecâz, iki tarafýndan biri hakiki ve diðeri hakiki olmayandýr. Yüce Allah'ýn «Artýk onun anasý «Hâviye» dir.»[103] sözünde olduðu gibi. Bunun açýklamasýnda þöyle demiþlerdir: «Anne­nin isminin «el-Hâviye» olmasý mecazdýr. Yani nasýl anne çocuðunun iþle­rini üstleniyor ve ona sýðýnak oluyorsa cehennem de kâfirlerin iþlerini üst­lenir ve onlar için bir dönüþ yeri sýðýnaktýr.» [104] Bu, gerçekten yerinde bir anlayýþtýr. Özellikle sadece bu terkib üzerinde durur ve onu be­raberindeki âyetler içerisinde mütalaa etmezsek tam yerindedir. Ama onu beraberindeki âyetlerle alýr ve hepsini bir arada okursak: «Ama kimin   detartýlan hafif gelirse, artýk onun anasý «Hâviye» (uçurum) dir. Onun mahi­yetini sana bildiren nedir? harareti çetin bir ateþtir.» [105] Tablonun tamamýndan baþka lâtif bir mana ortaya çýkmaktadýr. Manevî ameller tes-cid edilmiþ ve maddî ölçülerle ölçülmüþtür. Meðer, o çok hafifmiþ, terazi­nin kefesi hemen yukarý kalkmýþtýr. Onun hafifliðinin ve kefenin yukarýya kalkýþýnýn karþýlýðý ancak cehennem dibinde kýzgýn ateþler içerisinde derin bir uçurumdur. Suçlu kiþinin ondan baþka anasý ve sýðýnaðý yoktur. Ne kötü sýðýnaktýr o!

Bütünün ismini cüz için kullanmak lugavî mecazdandýr. «Ölüm korkusuy­la yýldýrýmlardan parmaklarýný kulaklarýna týkarlar.» [106] âyetinde olduðu, gibi. Burada parmaklardan maksat, parmak uçlarýdýr. Ýfadede parmaklarýn kullanýlmasýndaki nükte, kaçýþlarýndaki mübalaða olup bu, parmak uçlarýný kulaklarýna tikayýþlarý alýþageldiklerinin dýþýnda bir týkamadýr. Ayný zamanda bu, psikolojik durumlarýný ortaya koymaktadýr. Öyle bir korkuya kapýlmýþ saða-sola kaçýþýyorlar ki, ne yapacaklarýný bilemiyorlar.

Bazi âlimlerin Kur'an'da mecazýn varlýðýný reddetmeleri gerçekten ga­riptir. «Zahiriyye, [107] Þafiî'lerden, Ýbnu'l-Kass [108] Maiikîlerden Ýbnu Hu-veyzmendâz [109] bunlar arasýndadýr. Onlara göre mecaz, yalanýn kardeþi­dir ve Kur'an bundan münezzehtir. Konuþmacý ancak daralýnca ve hakika­ti getiremeyince mecâze baþvurur. Bu ise'Allah için muhaldir.» Lâkin Kur'-anî üslûbun güzelliðinin zevkine varanlar bu þüphenin bâtýl olduðukanaa-týndadýrlar. «Þayet Kur'an'dan mecaz kaldýrýlýrsa, güzelliðinin bir kýsmýný yitir. miþ sayýlýr. Belagat ehlinin hepsi, mecazýn hakikattan daha belið olduðun­da ittifak etmiþlerdir. Þayet Kur'an'da mecazýn bulunmamasý gerekli olsay­dý onda hazfýn, îe'kidin ve kýssalarýn tekerrürü île baþka hususlarýn da bu­lunmamasý gerekirdi.» [110]

Bazý âiimler kinayeyi mecazýn bir çeþidi kabul ettiklerinden Kur'an'da mecazýn, bulunmadýðýný ileri sürenler kinayenin de mevcut olmadýðýný söy­lerler. Lâkin kinayenin anlamý mecazýn anlamýndan farklýdýr. O, öyle bir lafýzdýr ki onunla manasýnýn gereði kastedilir. Buna göre o, Kur'an'da pek çoktur. Çünkü remz ve iþaret hususunda usiûblarýn en beliðidir. Manayý sarahaten söylemenin uygun düþmediði yerde Kur'an'ýn, manaya rumuz-farla iþaret etmesinde bir hedefi vardýr. Allah evlilik iliþkisinden - tenasül­den - bahsetmek isteyince «Kadýnlarýnýz sizin tarlalannýzdýr. O halde taria-niza dilediðiniz gibi geiin,» [111] sözünde ondan «tarla» diye sözeder. Ka-n-koca arasýndaki Ýliþkinin niteliðini tamamlamak için - ondaki içli-dýþlý ol­ma ve içiçeliði- her birini diðerine eibise olmakla ifade eder. «Onlar sizin için siz de onlar için bir elbisesiniz.» [112] Bize ifade edebini öðreten þu âyetler de bu kabildendir. «Yahut kadýnlara dokunursanýz...» [113] «Oruç (günleri­nizin) gecesinde kadýnlarýnýza yaklaþmak size helal kýlýndý.» [114]«Vaktaki o, (eþini) örtüp bürüdü, o da hafif bir yük yüklendi de...» [115] Bu gibi ko­nularda en güzel kinayelerden biri de þudur: «Onlarki mahrem yerlerini korurlar.» [116] Çünkü burada mahrem yerden maksat, elbiselerin açýk yerleridir. [117]Ýnananlarýn elbiseleri þüphe için açýlmaz. Ýnanan kadýnlarýn da zýrhlarý kötülük için açýlamaz. Aksine inanan erkek ve kadýnlar tertemiz insanlardýr, elbiseleri temizdir. Etekleri iffetlidir. Yüce Allah'ýn þu sözünde ifade ettiði þekliyle: «Elbiseni (bundan sonra da) temizie (mekte devam et.) » [118] Buradaki temiz tutmaktan maksat, nefs iffeti ve etek temizliði­dir. [119] Onun için bu nevi Ýfadeye «kinayeden kinaye» diye isim verirler. Yüee Allah'ýn þu sözünün tevilinde de müfessirler ayný þeyi söylerler: «Na­musunu muhkem bir kale gibi muhafaza eden Ýmran kýzý Meryem'i de (Al­lah bir misal olarak irâd etti.) Biz bundan doiayý ona Ruhumuzdan üfür-dük.» [120] Namusunu muhkem bir kale gibi muhafaza etmesi, eteðinin temizliðinden ve tam olan iffetinden kinayedir. [121]

Kinaye Kur'an'da, kesin netice konusunda önemi olmayan mukaddi­melerle yetinme için de kullandýr. Aslýnda kullanýlan ifadelerle netice belli­dir ve onu açýkça zikretmeye ihtiyaç yoktur. «Ebu Leheb'in iki eli kurusun. (Kendisi de) kurudu (helak oldu ya) »[122] misalinde olduðu gibi, bu, onun cehennemlik olduðundan kinayedir. Onun varacaðý yer alevdir. «Hem odun hammalý olarak! (Karýsýnýn boynunda bükülmüþ bir ip de olduðu halde.»[123] Karýsý dedikodu taþýr, onun varacaðý yer de cehenneme odun olmak­týr. [124] Eli de baðlanmýþ olarak. Açýktýr ki burada kinaye tasvir edilmek istenen akibeti bir çýrpýda özetlemiþtir.

Kur'an-ý Kerim Allah'ýn zat ve sýfatlarýyla ilgili büyük dîni hakikatferi kinaye yoluyla remz ve iþaretle anlatmaya büyük önem verir. Bu öyle   bir uslûbtur ki mübalaða ona güzellik verir. Çünkü o, mücerred düþünceyi maddi þekle yaklaþtýrmaktadýr. Böylece onda mübalaða belaðate ve kor­kutma hayale dönüþür. Allah, cömertlik ve kereminin geniþliðiyle ilgili ola­rak þöyle buyurmaktadýr: «Hayýr, (Allah'ýn) iki eli de acýktýr. Nasýl dilerse öyle infak eder.» [125] Bu anlamý, kulun israfýndan ve malý saða-sola sa­vurmasýndan kinaye olarak ayný kelimeyi kullanmayý tercih ederek þöyle buyurur: «Onu büsbütün de açýp saçma.» [126] Yani infâk ve vermede aþý­rý gidip hiçbir hususta elini intaktan çekmeyip uzatan gibi alma. Rumuzun kullanýldýðý bu ortamda, gaybî meselelerle ilgili kinaye güzelliðini «anah­tarlar» da arayabiliriz: «Gaybýn anahtarlarý O'nun yanýndadýr. Kendinden baþkasý bunlarý bilmez.» [127] Yine rýzýklarýn ve kaderlerin ezelîliðiyle ilgili kinaye güzelliðini «hazineler» kelimesinde bulabiliriz: «Hiçbirþey (hariç) olmamak üzere (hepsinin) hazineleri bizim nezdimizdedir. Biz on (lar) ý ma­lum bir miktar dýþýnda indirmeyiz.» [128]

Kur'an-ý Kerim bazen kinaye remzinin yanýnda durmayan, aksine onu geçip tarize vanp konuþan bir tabloyu hayalinde canlandýrmaný ister. Ki­nayede lafýz zikredilip manasýnýn gereði kastediliyor idiyse, ta'rizde lafzý zikreder ve manasýndan olmayan birþeye iþaret edersin. «Bu sýcakta sa­vaþa çýkmayýn, dediler. De ki: Cehennemin ateþi daha sýcak.» [129] misalin­de olduðu gibi. Þayet sözü zahirine göre alacak olursak Cehennem sýca­ðýnýn fazlalýðýný ve onun dünya sýcaðýndan daha fazla olduðunu haber ver­mektir. Halbuki bu, Kur'an'a muhatap olanlar tarafýndan biliniyordu ve kas­tedilen sadece bu olsaydý onu zikretmeye bile ihtiyaç yoktu. Lâkin gerçek hedef, sýcaklýðýn fazlalýðý bahanesiyle savaþtan geri kalanlarý ta'rizdir.,On­larýn cehenneme döndürüleceklerini ve onun o benzersiz ýsýsýyla karþýlaþa­caklarýný onlara haber vermektir.

Âyetten anladýðýmýz budur. Lâkin es-Sübkî. «el-Ýðrîz fi'l-Farký beyne'l-Kinayeti ve't-Ta'rîz» [130] isimli kitabýnda bu iki uslûb arasýndaki anlayýþ metoduna uyarak baþka bir yol takip eder ve þöyle þöyle der: «Kinaye, kendi manasýnda kullanýlan ve onunla manasýnýn gereði kastedilen lafýz­dýr. Manada lafzýn kullanýlmasý hasebiyle o, hakikattir ve sözlük manasý­nýn dýþýnda bir mana ifade etmesi caizdir. Bazen de kendisiyle mana kas­tedilmez, aksine, gerekilen ile gereken kastedilir ki, o zaman mecaz olur. Misal: «De ki: Cehennem ateþi daha sýcaktýr.» Aslýnda burada kastedilen cehennem ateþinin daha sýcak olduðunu haber vermek deðildir. Çünkü onun böyle olduðu malumdur. Aslýnda bununla onun gereði kastedilmiþtir

ki o da, onlarýn varacaklarý yer o ateþtir. Cihad etmedikleri takdirde onun sýcaklýðýyla karþýlaþacaklardýr. Ta'rîze gelince, baþkasýna iþaret olsun diye kendi manasýnda kullanýlan lafýzdýr. Misal: «Belki bu iþi onlarýn þu büyüðü yapmýþtýr.» [131] Burada iþ, ilâh olarak edinilen putlarýn büyüðüne isnad edilmiþtir. Çünkü akýllarýyla bir deðerlendirme yapsalar, putlarýn büyüðü­nün de bu iþi yapmaktan âciz olduðunu bilirler. Halbuki ilâh âciz ola­maz.» [132]Hiç þüphesiz telvih ve ta'rizin manasý «Belki bu Ýþi onlarýn þu büyüðü yapmýþtýr.» sözünde açýktýr. Lâkin «De ki: Cehennem daha sýcaktýr.» sö­zünde de daha az açýk deðildir. Onun için bu misallerin her ikisi de kinaye­den daha belið olan ta'rîz için misal olmaya elveriþlidir. [133]



[104] el-lîkan, 2/60.

[105] el-Karia sûresi: 8-11.

[106] ei-Bakara sûresi:  19.

[107] Bunlar zahir ehli olup daima nasslann zahirini esas kabul ettiði için ez-Zahiri ola­rak þöhret bulmuþ Davud b. Ali b. Halefin etbaýdýr.

[108] Ýbnu'l-Kass, Ahmed et-Taberî, Ebu'l-Abbas: Þafiî fakîhierdendir. «Edebu'l-Kadi» telif­leri arasýndadýr. H. 335 yýlýnda vefat etmiþtir.  (Tabakatu'þ-Þafiîyye, 2/103.)

[109] . Ýbnu Huveyzmendâz: Maliki Mezhebi âlimlerindendir. H. 400 yýlý dolaylarýnda vefat etmiþtir.

[110] el-ltkan.  2/59.

[111] el-3akara sûresi: 223. (Bk. ei-ltkan, 2/79).

[112] el-Bokara sûresi: 187 (Bk. el-Burhan, 2/304; Mecâzâtu'l-Kur'an, s. 354).

[113] en-Nisâ sûresi: 43.

[114] ei-Bokara sûresi:  187.

[115] el-A'raf: 189. {Bk. el-Burhan, 2/304).

[116] el-Mü;minûn  sûresi:  5,

[117] Bk. el-Burhan, 2/305.

[118] el-Müddessir süresi: 4.

[119] Mecâzâtu'l-Kur'an, s. 353; Te'vîlu Müþkili'I-Kur'an, s. 107.

[120] et-Tahrîm sûresi:  12.

[121] el-ltkan, 2/79. Ayrýca  bk.  el-Burhan, 2/305-306.

[122] Ebu Leheb sûresi:  1.

[123] Ebu Leheb sûresi: 4-5.

[124] el-Burhan, 2/308.

[125] eÝ-Maýde sûresi: 64. (Bk. el-Burhan, 2/308; el-!tkan, 2/79.)

[126] el-Ýsrâ sûresi: 29.

[127] el-En'am sûresi: 59. (Ayrýca Bk. Mecâzâtu'l-Kur'an, s. 136).

[128] el-Hicr sûresi: 21.

[129] et-Tevbe sûresi: 81.

[130] es-Sübkî, Takiyyu'd-Din Aii Abdu'l-Kâfî: H. 756 yýlýnda vefat etmiþtir. «el-Ýðrîz» isim­li  kitabý  Keþfu'z-Zunûn'da zikredilmiþtir.  (Keþfu'z-Zunûn,  1/130.)

[131] el-EnbÝyâ sûresi: 63.

[132] el-ltkan'dan naklen, 2/81.

[133] Dr. Subhi es-Salih, Kur’an Ýlimleri, Hibaþ Yayýnlarý: 261-265.



Ynt: Mecaz ve kinaye By: ceren Date: 20 Temmuz 2016, 16:57:06
Esselamu aleykum.Kur ani kerimde mecaz anlatim ve kinaye kullanilmasi okuyan kullarin anlayip algilamaisni saglar ve hayatina yon verdirir.Rabbim kur ani kerimi okuyan ve anlayan kullardan eylesin bizleri inþallah...
Ynt: Mecaz ve kinaye By: yagmur_7-c Date: 20 Temmuz 2016, 17:45:38
Ve aleykum selam
Kuran da gizli anlamlar ve ifadeler vardýr...Bunlarý bizim çözmemiz için kinaye ve mecaz anlamlari bilmemiz gerekir...Rabbim gizli sýrlarýný çözebilmeyi nasip etsin inþallah....
Ynt: Mecaz ve kinaye By: damla6d Date: 20 Temmuz 2016, 17:59:38
#Esselamu aleykum..Kuran ý okuyup da anlamamýz için bu kavramlarý-kinaye ve mecazý- bilmemiz gerekir..Çünkü anlamlarý açýsýndan bilinmesi gereken kelimelerdir bunlar.Rabbim Kur-an'ý Kerim'i hakkýyla okuyup da anlayanlardan eylesin inþAllah..Rabbim razý olsun..#
Ynt: Mecaz ve kinaye By: Sevgi. Date: 01 Mart 2018, 22:06:04
Kinaye ve Mecaz Kuraný Kerimi okurken anlamamýz için bilmemiz gereken kavramlardýr. inþaAllah hakkýyla öðreniriz. Bilgiler için Allah Razý olsun

radyobeyan