Efendimiz
Pages: 1
Biri Maune By: hafiza aise Date: 28 Nisan 2011, 10:43:15
Bi'r-i Maune

Yine Sefer ayýnýn içindeAmir Ýbn Malik adýnda bir þahýs Efen­dimiz'i ziyarete gelmiþti. ALLAH Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) onu Ýs­lam'a davet ediyordu ama adam, henüz bu kabul edecek deðildi; ne Müslüman oluyor ne de karþý koyduðunu söylüyordu. Müteredditti. Belli ki zamana ihtiyacý vardý ve kendisi 'evet' diyemese de yakýnla­rýnýn bu dinle buluþmasýný arzu ediyordu. Bunun için:

- Ya Resülullah, dedi. Ashabýndan bazýlarýný Necid halkýna gön­dersen de onlara Ýslam'ý anlatsalar; onlarýn bu davete müspet cevap vereceklerini sanýyorum.

- Necid halkýnýn onlara bir kötülük yapmalarýndan endiþe ediyorum, diye karþýlýk verdi ALLAH Resülii (sallallahu aleyhi ve sellern). Bunun üzerine:

- Onlara ben kefilim, diye teminat veriyordu Amir Ýbn Malik.

Dönemin kültürü itibarýyla böyle bir söz senet sayýlýrdý; cehalet ba­þýný alýp gitmiþ olsa da sözünden dönmek er meydanlarýndan si­linmek anlamýna gelirdi. Zaten Habib-i Ziþan Efendimiz'in genel tavrý, her fýrsatý deðerlendirip insanlara bir þeyler anlatmanýn gay­retini ortaya koymaktý. Ayný zamanda o bölgeden Medine'ye, bugü­ne kadar Müslüman olanlarýn emniyet ve güven açýsýndan problem yaþadýklarýnýn haberi geliyordu. Hatta Rtl, Zekvan, Usayye ve Lih­yan gibi bazý kabileler haber göndermiþ ve bu güvenliði tesis adýna ALLAH Resülü'nden yardým istemiþlerdi.

Þartlar böyle bir talebe 'evet' demeyi gerektiriyordu ve bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), ashab arasýndan yetmiþ kiþi seçerek'?" onlardan Amir Ýbn. Malik'le birlikte gitmelerini ve Necid halkýna Ýslam'ý anlatmalarýný istedi. Ellerine de, gittikleri yer­lerde bulunan liderlere verilmek üzere yazýlan mektuplarý vermiþti. Emir olarak baþlarýnda, Miuýzir ÝbnAmr tayin edilmiþti.'?' Bunlarýn

sýkýntýdan sonra Hz. Hubeyb'in bedenini müþriklerin elinden kurtaracaklardý Bkz. Ýbn Hiþarn, Sire, 4/126-127; Taberi, Tarih, 2/79-80

160 Bu sayýnýn kýrk olduðu da söylenmektedir. Bkz. Taberi, el-Camiu'l-Beyan, 4/173; Taberi, Tarih, 2/82; Ýbn Kesir, Tefsir, 1/427

161 Hz. Münzir, þehadet arzusuyla yanýp tutuþan biri olduðu için o gün kendisine, ölüme gönüllü boyun uzat an manasýnda 'el·MünJiku li Yemtae' deniliyordu. Bkz.

hepsi, ALLAH tarafýndan gönderilen mesajlarla ALLAH Resülü'nün be­yanlarýný çok iyi bilen 'suffe' ashabýndan 'kurra' sahabelerdi.

Yola çýkýp da Maüne denilen kuyunun baþýna geldiklerinde bu­rada konakladýlar. Bir taraftan develerini dinlendirip otlatýrlarken diðer yandan da Resülullah'ýn gönderdiði mektuplarý ilgili kiþilere ulaþtýrmayý hedefliyorlardý. Bunun için aralarýndan üç kiþi seçerek Amir Ýbn Tufeyl'e162 gönderdiler.

Yola çýkýp da hedeflerine iyice yaklaþan bu üç kiþiden Haram Ýbn MilMn,163 diðer iki arkadaþýný bir noktada býrakarak .Amir Ýbn Tufeyl'in yanýna yalnýz gitmeyi deneyecekti:

- Ben onlarýn yanýna varýncaya kadar sizler yakýnlarda bu­lunun! Þayet bana eman verirlerse zaten bunu siz de görürsünüz; ancak beni öldürmeye kalkýþýrlarsa hemen gider ve durumdan arka­daþlarýnýzý haberdar edersiniz, diyordu.

Dediði gibi de yapacaktý. Geldi ve .Amir Ýbn Tufeyl'in huzuruna girip Resülullah'ýn mektubunu takdim ederek onlarý hak dine davet etti.

Kendisine Resülullah'dan mektup gelen Amir, onu açýp okuma­ya bile tenezzül etmeyip Hz. Haram'ý öldürme talimatý verdi. Bu tali­mat üzerine Cebbar Ýbn Siilmô; eline aldýðý bir mýzraðý Hz. Haram'a arkasýndan saplayýverdi. ALLAH Resülü'nün elçisi kanlar içinde kala­kalmýþ, sýrtýndan giren mýzrak göðsünden çýkmýþtý. Ölürken de na­sihate devam edilmeliydi ve Hz. Haram da, bir taraftan dünya me­þakketlerinden kurtulmanýn, diðer yandan da ALLAH ve Resülü adýna þehadet mertebesine ulaþmýþ olmanýn sevinciyle dopdoluydu. Eline bulaþan kanlarla yüzünü sývazlayan Hz. Haram'ýn sinesine mýzrak iþlerken büyük bir haz içinde dudaklarýndan dökülen þu sözler dik­katlerden kaçmamýþtý:

Ýbn Hiþam, Sire, 4/138; Taberani, Mu'cemu'l-Kebir, 20/357 (841); Taberi, Tarih, 2/81; Ýbn Hacer, el-Ýsabe, 6/217 (8230)

162 Amir Ýbn Tufeyl, Efendimiz'e eman verip de Suffe ashabýndan yetmiþ kiþiyi talep eden Amir Ýbn Malik'in yeðeniydi. Bkz. Ýbn Esir, Üsüdii'l-Ðabe, 2/65; Ýbn Hacer, el-Ýsabe,3/600

163 Haram Ýbn Milhan. Ümmü Süleym Validemizin kardeþidir. Bkz. Beyhaki, Sünen, 9/225; Ýbn Abdilberr, Ýstiab. 1/337

- Allahu Ekber! Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki kurtulduml's­Derken, mektup hedefine ulaþamadan Haram Ýbn Milhan þehit olmuþtu. Ancak Amir Ýbn Tufeyl'in kin ve nefreti bununla teskin ola­cak gibi deðildi ve Amiroðullarýna seslenerek geride kalanlarýn üze­rine yürüme talimatý verdi. Amiroðullarý bu talimata uymayacaktý. Þaþýlacak bir durumdu; onlarý davet ediyordu ama amcasý Amir Ýbn Malik'in ALLAH Resülü'ne verdiði sözü nazara alarak Amiroðullarý bu davete icabet etmiyordu.

Bir lider olarak Amir Ýbn Tufeyl'i cinnete sevk eden bir husustu bu. Yerinde durmaya niyeti yoktu ve yakýnýndakiler kendisine 'evet' demese bile etrafýndakilerden destek alarak Resülullah'ýn elçileri üzerine yürüyecekti.

Çok geçmeden Usayye, Ri'l, Kare ve Zekvan kabilelerinden olu­þan büyük bir kalabalýðýn üzerlerine geldiðini gören gönül elçileri kendilerini önce:

- ValIahi de bizim sizinle bir alýp veremediðimiz yok! Biz sadece Resfýlullah'ýn verdiði bir iþ için yolumuza gidiyoruz. Biz ALLAH Resü­Iü'nün elçileriyiz, dedilerse de gözü dönmüþ bu insanlara sözlerini dinletemediler. Bunun üzerine onlar da kendilerini müdafaa etmek isteyecek, ancak güç dengesinin olmadýðý yerde bu müdafaa onlar adýna istenilen neticeyi vermeyecekti. Anlaþýlmaz bir husustu; ALLAH ve Resülü'nün hayat veren mesajlarýný ulaþtýrmak için yola çýkan ve muhtaç gönüllere ALLAH'ýn adýný taþýmaktan baþka bir hedefleri ol­mayan bu insanlarý kýlýçtan geçiriyorlardý!

ý64 Hz. Haram'ýn bu cümlesi, o gün kendisini öldüren þahsýn hidayetine vesile ola­caktý. Çünkü bu, Cebbar için anlaþýlmaz bir çýkýþtý. Þaþýrmýþtý; elindeki mýzraðý saplayýp da öldürdüðü adam nasýlolup da ölüme giderken 'kurtuldum' diye hayký­rabiliyor, dünyadan giderken sürur izhar edip ölümü bu kadar aþkýn bir sevinçle karþýlayabiliyordu! O an için anlam veremediði bu çýkýþ Cebbar'ýn zihnini hep meþgul edecek ve karþýlaþtýðý insanlardan hep, Hz. Haram'ýn son sözlerinin ma­nasýný soracaktý. Kendi kendine:

- Nasýl kurtuluþ bu? Ben o adamý öldürmedim mi, diye soruyor ve bir türlü cevabýný bulamýyordu. Nihayet bir gün bunun, þehadet arzusuyla dünya sýkýntý­lanndan kurtuluþu ifade eden bir sevinç belirtisi olduðunu anlayacak ve duydu­ðu dehþet karþýsýnda:

- ALLAH'a yemin olsun ki gerçekten de kurtulmuþ, diyerek gelip Müslüman ola­caktý. Bkz. Vakýdi, Megazý, 1/348; Ýbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, 4/83

o an için orada bulunmayanlarýn da sýrasýyla þehit edildiði bu yolculuktan geriye kalan sadece Amr Ýbn Ümeyye idi. Bu sürecin içinde o da çok sýkýntý yaþamýþ olmasýna raðmen ayakta kalabilmiþ ve hýzlý adýmlarla Medine'ye gelebilmiþti. Yolda karþýlaþtýðý iki kiþi­nin, arkadaþlarýný þehit eden kabileye mensup olduðunu öðrenince bir fýrsatýný bulup onlan orada öldürmeyi, arkadaþlanna karþý eda etmesi gereken bir vefa borcu olarak telakki etmiþ ve .Amiroðullarýn­dan bu iki kiþinin iþini oracýkta bitirivermiþti.

Doðruca gidip Resülullah'a olup bitenleri anlattý. Medine hüzün yudumluyordu. Zira ayný gün içinde gelen ikinci acý haberdi bu. Yalan beyan üzerine yola çýkan ve Raci'de þehit olan on samimi gö­nülden sonra atmýþ dokuz arkadaþýnýn daha sebepsiz yere öldürül­düðünün haberini almak kadar acý bir olayolamazdý:

- Bu Ebu Bera'nýn iþi, dedi ve ilave etti:

- Halbuki Ben, bunu istemiyor ve böyle bir hadiseyle karþýlaþa-

caðýmýzdan endiþe duyuyordumlvf

Ardýndan da öldürdüðü iki .Amiriden bahsetti Hz. Amr ALLAH Resülü'ne. Ortam bir anda elektriklenivermiþti. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern):

- Sen ne kötü bir iþ yaptýn, diye seslendi önce. Ardýndan da:

- Onlara Ben, eman vermiþ ve himaye taahhüdünde bulunmuþ-

tum. Vanahi de onlarýn diyetlerini ödeyeceðim, buyurdu.

O ana kadar iyi bir iþ yaptýðýný sanan ve belki de bu haberi verir­ken iltifat bekleyen Hz. Amr þaþýrýp kalmýþtý! Hüzn-ü nebevi onu da kedere boðmuþ, yaptýklarýna bin piþman olmuþtu. Ancak bu nokta­dan sonraki piþmanlýðýn bir faydasý yoktu.

165 Hüzün peygamberininin üzüntüsünü anlatmaya imkan yoktu. Medine karalara bürünmüþtü adeta ... Üst üste gelen bu iki üzücü olayýn etkisi Medine'de aylarca hissedilecek ve Efendiler Efendisi, hiçbir sebep yokken yanýnda bulunan yet­miþ dokuz ashabýnýn tuzak kurulmak suretiyle þehit edildiði bu iki olaya sebep olanlar için, sabah namazlanndan sonra kalkacak ve bir ay boyunca kunutta bu­lunarak ilgilileri ALLAH'a havale edecekti. Maüne kuyusu baþýnda yetmiþ ashabýna tuzak kuran bilhassa Usayye kabilesi için "Usayye ALLAH ve Resülü'ne isyan etti," bu­yuracak ve "Bizim htilimizi arkada býrakt!ifýmýz kavmimize ulaþtýnn; zira biz O'ndan O da bizden razý olduðu hdlde Rabbimize kavuftuk.» bilgisi kendisine ulaþacaðý ana kadar da bu haline devam edecekti. Bkz. Buhari, Sahih, 3/1031 (2647), 4/1503 (3868),5/2349 (6031); Müslim, Sahih, 1/468 (677); Ahmed Ýbn Hanbel, Müs­ned, 3/215 (13278)

Ortada peygamberi bir þefkat vardý ve insanlýðýn gözü önünde nebevi adalet tecelli ediyordu. Bir tarafta hiçbir sebep yokken alt­mýþdokuz masumun canýna kýyan insanlar, diðer yanda yanlýþlýkla öldürülen iki kiþi vardý ve ALLAH Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), kendi arkadaþlannýn diyetlerini gündeme bile getirmediði yerde, eman verdiði iki kiþinin ashabýndan birisi tarafýndan yanlýþlýkla öldürül­mesi karþýsýnda diyetlerini ödeyeceðinden bahsediyor ve bu konu­daki ýsranný dile getiriyordu!


radyobeyan