Sevgi nedir, Allah sevgisi nedir? By: SevD@_GüLü Date: 27 Nisan 2011, 16:03:32
Sevgi nedir? Allah sevgisi nedir?
Sual: Sevgi nedir, Allah sevgisi nedir?
CEVAP
Ýmam-ý Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Sevgi, gönlün zevk aldýðý þeye meyletmesi demektir. Bu meylin kuvvetlisine aþk denir.
Sevginin deyim anlamý ise þöyledir:
Sevgi, hiçbir karþýlýk beklemeden sevgiliye [Allahü teâlâya] tâbi olmak, Ona itaat etmek, Onun her iþini güzel, her eziyetini, her iyilikten daha tatlý görmek ve Onun dostlarýný dost, düþmanlarýný düþman bilmek, kýsacasý Onun rýzasý için yaþamaktýr.
Sevgi, sevgilinin dostlarýný sevmeyi, düþmanlarýna düþmanlýk etmeyi gerektirir. Bu sevgi ve düþmanlýk, sadýk olan âþýklarýn elinde ve iradesinde deðildir. Çalýþmaksýzýn, zahmet çekmeksizin kendiliðinden hâsýl olur. Dostun dostlarý güzel görünür ve düþmanlarý çirkin ve fena görünür. Dünyanýn güzel görünüþlerine kapýlanlara hâsýl olan sevgi de, bunu gerektiriyor. Seven, sevgilisinin düþmanlarýndan kesilmedikçe, sözünün eri sayýlmaz.
Ýki zýt þey sevilmez
Sevgi, sevgilinin her þeyini sevmeyi gerektirir. Ona yakýndan uzaktan ilgili olan her þeyi sevgili kýlar. Bunun için, "Sevgilinin kapýsýndaki köpek, sevenin kalbinde, diðer köpeklerden üstündür ve ayrý bir yer tutar" demiþlerdir.
Þeyh-ül-Ýslam Abdullah-i Ensari hazretleri buyuruyor ki:
(Biri, çok sevdiðim bir zatý incitmiþti. O andan beri, kalbimde ona karþý soðukluk duyuyorum.) Büyüklerin, (Sevdiðini incitene darýlmaz, gücenmez isen, köpek senden daha iyidir) sözü meþhurdur.
Sevginin þartý olan hubb-i fillah, buðd-i fillah, Kur'an-ý kerimde ve hadis-i þerifte bildiriliyor. Allahü teâlânýn düþmanlarýný sevmek, insaný Allah’tan uzaklaþtýrýr. Teberri etmedikçe, tevelli olmaz. Yani düþmanlarýndan uzaklaþmadýkça, sevgiliye dost olunmaz. (4/29)
Ýmam-ý Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Muhammed aleyhisselama tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tam ve kusursuz sevmek gerekir. Tam ve olgun sevginin alameti de, onun düþmanlarýný düþman bilmektir. Onu beðenmeyenleri sevmemektir. Sevgiye müdahene [gevþeklik] sýðmaz.
Aþýklar, sevgililerinin divanesi olup, onlara aykýrý bir þey yapamaz. Aykýrý gidenlerle uyuþamaz. Ýki zýt þeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleþemez. Cem-i zýddeyn muhaldir. Yani iki zýddan birini sevmek, diðerine düþmanlýðý icap ettirir. (1/165)
Abdullah-i Dehlevi hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlâyý seven, bilmediði bir aþk ile þaþkýn haldedir. Uykusu kaçar, gözyaþlarý dinmez. Her iþinde Allah’tan korkar, titrer. Allahü teâlânýn sevgisine kavuþturacak iþleri yapmak için çýrpýnýr. Sabreder, affeder. Her geçimsizlikte, sýkýntýda, kusuru kendisinde görür. Her nefeste Allahü teâlâyý düþünür, gafletle yaþamaz. Kimseyle münakaþa etmez. Bir kalbi incitmekten korkar. Kalbleri Allahü teâlânýn evi bilir. (m. 85)
Hadis-i þerifte buyuruldu ki:
(Ya Rabbi, kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, sevgine kavuþturacak iþlerin sevgisini nasip et ve sevgini [susuzluktan yananýn arzuladýðý] soðuk sudan benim için daha kýymetli kýl!) [Ý.Gazali]
Bir kimse, Allah’ý seviyorsa, bilsin ki Allahü teâlâ da onu seviyor demektir. Büyüklerden biri buyurdu ki:
(Ben Allahü teâlâyý sevdiðimi zannediyordum. Hâlbuki O beni seviyormuþ.)
Sevginin sebepleri
Bilip anlamadan sevgi gerçekleþmez. Ancak bilinen sevilir. Sevgi, cansýzlarýn deðil, canlý ve anlayýþlý olanlarýn özelliðidir. Ýnsanýn anladýðý, zevk ve rahatlýk duyduðu her þey, sevimli; acý duyduðu, nefret ettiði her þey sevimsizdir. Zevk alýnan her þeyin, zevk alan için sevimli olmasý, gönlün ona meyletmesi demektir.
Her duyu, ancak anladýðý þeyden zevk alýr, ona meyleder, onu sever. Mesela gözün zevki, görüp hoþlandýðý þeylerdir. Kulaðýn zevki, duyduðu güzel seslerdir. Burnunki güzel kokulardýr. Dilin zevki, yiyip içtiði þeylerin tadýdýr. Dokunma duygusunun, tutmanýn zevki, yumuþaklýk ve zevki okþayan þeylerdir. Ýþte duyularla anlaþýlan bu þeyler, hoþa gittikleri için sevilir.
Beþ duyunun hiçbiri ile anlaþýlmayan sevgi de vardýr. Altýncý bir duyu ile bilinir. Beþ duyu ile elde edilen zevkte hayvanlar da ortaktýr.
Ýnsanýn kalb gözü, baþtaki gözden daha kuvvetlidir. Aklýn anladýðý güzellik, gözün gördüðünden daha büyüktür.
Sevginin sebepleri üçtür:
1- Her canlý kendini sever. Kendini sevmek, varlýðýnýn devam etmesini istemek ve yok olmaktan hoþlanmamak demektir. Ýþte bunun için insan, yaþamayý sever ve ölümden hoþlanmaz. Varlýðýmýzýn devamý gibi, her þeyimizin mükemmel olmasý da sevilir. Ýnsan, önce kendi zatýný, sonra uzuvlarýnýn selametini sever. Daha sonra malýnýn, evladýnýn, akraba ve dostlarýnýn selametini sever. Bunlarý, vücudunun devam ve kemaline sebep olduklarý için sever. Mesela evladýndan bir fayda görmese de sever. Çünkü kendinden sonra neslini devam ettirecek odur.
2- Ýnsan, ihsaný sever. Ýnsan, ihsanýn kölesidir. Gönül, kendine iyilik edeni sever, kötülük edenden nefret eder. Ýnsan, ister istemez iyilik edene karþý sevgi duyar.
Saðlýk sevilir. Saðlýðýnýn devamý için doktor da sevilir. Doktoru da kendimizi sevdiðimiz için severiz. Bunun gibi ilmi de, öðretmeni de severiz. Öðretmeni ilme sebep olduðu için severiz.
Para, çeþitli ihtiyaçlarý karþýlamaya ve yiyip içmeye vasýta olduðu için sevilir. Yemeðin kendisi de yenmek için sevilir. Biri bizatihi, diðeri ise vasýta olduðu için sevilir. Ýyilik edeni sevmek, onun þahsýný deðil, iyiliðini sevmektir. Ýyilik kalkýnca, sevgi de kalkar. Ýyilik azalýrsa, sevgi de azalýr.
3- Bir kimseyi, ettiði iyilikten dolayý deðil, bizzat zatýndan dolayý sevmek, yok olup tükenmeyen gerçek sevgidir. Bu da güzeli sevmek demektir. Güzelliði anlayan güzeli sever. Güzelliði sevmek, güzelliðin zatýndandýr. Çünkü ondaki güzelliði anlamak, zevkin kendisidir. Güzeli anlamak da bir zevktir. Akarsu, yeþillik, tabiattaki güzellikler yiyip içildikleri için deðil, sýrf güzel olduklarý için sevilir. Bu insanýn elinde olmayan sevgidir. Allahü teâlânýn güzel olduðu bilinirse, Onu da sevmemek imkânsýzdýr. O ise, güzeller güzelidir.
Sevgi ve üstün zevk
Zevkler anlayýþlara baðlýdýr. Herkes her þeyden ayný zevki alamaz, yaratýlýþýna uygun þeylerden zevk alýr. Mesela, gazap ehli, intikam almak ve galip gelmekten zevk alýr. Her organýn zevki de ayrýdýr.
Kalb, beþ duyunun bilemediði manalarý anlar. Mesela, âlemin yaratýldýðýný, yani sonradan meydana geldiðini ve bunu yaratan bir Halýka muhtaç olduðunu anlar. Bunlar beþ duyu ile bilinmez.
Akýl, insaný hayvandan ayýran bir kuvvettir. Eþyanýn hakikati akýlla bilinir. Akýl da marifet ve ilimden zevk alýr. Bu, âdi, faydasýz, hatta zararlý bir ilim bile olsa, bunu baþkasýna öðretmekten zevk alýr. Mesela, bir kumar oyununu bilen, onu baþkasýna öðretmek ister. Bu da her çeþit bilginin zevkli olduðunu gösterir.
Ýlmin zevki, ilmin þerefi nispetinde kýymetli olur. Ýlmin zevki de bilinen þeylerin kýymetine göre deðer kazanýr. Mesela insanlarýn gizli hallerini bilip onu anlatmak zevklidir. Bir valinin sýrlarýný bilip açýklamak daha zevklidir. Hele dünyanýn en büyük hükümdarýnýn sýrlarýný bilip açýklamak çok daha zevklidir. Görüldüðü gibi ilmin þerefi, malumun [bilinen þeylerin] þerefine baðlýdýr.
Kâinatý yoktan yaratan, süsleyen, devam ettiren Allahü teâlânýn ilminden daha yüce, daha þerefli, daha büyük, daha olgun ilim olamaz. O halde en çok arzu edilen bu ilimdir. Bu ilmin zevki; þehvet, gazap ve diðer duyulardan elde edilen zevklerden çok daha fazladýr. Allahü teâlâyý tanýmak, Onun cemalini temaþa etmek, emirlerindeki sýrlarý anlamak, zevklerin en büyüðüdür. Zevk veren öyle þeyler var ki, hayal etmek bile mümkün deðildir. Allahü teâlâ, (Salihler için, gözlerin görmediði, kulaklarýn duymadýðý ve insanlarýn hatýrýndan geçmeyen þeyler hazýrladým) buyurdu.
Evliya, üst olmanýn sýkýntýlarla dolu olduðunu ve ölümle de sona ereceðini bildiði için, baþ olmaya deðer vermez. Ahiret nimetleri sonsuz ve sýkýntýsýz olduðu için hep onlarla meþgul olur. Ölüm de buna mani deðildir. Çünkü Allahü teâlâyý bilen yok olmaz. Ölüm onun halini deðiþtirir. Ruh, beden kafesinden kurtulur. Beden ölür, fakat ruh ölmez. Ölüm yok olmak deðildir.
Bâtýni olan baþ olma zevki, zahiri olan 5 duyunun zevkinden daha üstündür. Bâtýni zevkleri, hayvan ve bunak anlayamaz. Allahü teâlânýn iþlerinin sýrlarýný bilmek, baþ olmak gibi bütün zevklerden çok üstündür.
Manevi zevkler anlatýlmakla bilinmez, tatmayan anlayamaz. Çocuk, önce oyundan, oyuncaktan zevk alýr. Sonra süslenmek, vasýtalara binmekten zevk alýr. Erginlik çaðýna girince evlenmek ister. Daha sonra da baþ olma sevdasýna düþer. Bir çocuk, oyuncaklarý býrakýp da, makam sevdasýna düþenlere güler. Makam sevdasýnda olanlar da, marifetullah ile uðraþan evliyaya güler. Kiþi bilmediðinin düþmanýdýr.
Ahiret nimetleri, sevginin kuvvetiyle ölçülür. Sevgi ne kadar kuvvetli olursa, zevk de o nispette artar. Her müminde sevgi bulunur. Çok sevebilmek için iki sebep vardýr:
1- Bir bardaktaki hava çýkmadýkça içine su girmez. Ýçine su koyunca da, bu suyu çýkarmadan baþka þey konulmaz. Kalb de bardak gibidir. Kalbi Allah sevgisiyle doldurmak için, baþka her þeyi temizlemek gerekir. Ýhlâs, kalbde Allah sevgisinden baþka þeye yer býrakmamak, baþka þeyleri temizlemek demektir. Kalbi baþka sevgilerden temizleyenin imaný kuvvetlenir.
2- Kalbi masivadan [yani Allah sevgisinden baþka her sevgiden] temizledikten sonra, Allah sevgisini kalbe iyice yerleþtirmek gerekir. Topraðý sürüp yabancý otlardan temizledikten sonra temiz tohum atmaya benzer. Bu tohumdan sevgi aðacý büyür. Bunun için de salih amel gerekir. Amel için de ilim gerekir. Demek ki, istenilen sevgiye kavuþabilmek için ilim, amel ve ihlâs þarttýr.
Sevgide farklý olmak
Müslümanlar, imanýn aslýnda müþterek olduðu gibi, sevginin aslýnda da müþterektir. Her mümin, imanýn altý esasýna inandýðý halde, kiminin imaný çok parlak, kimininki ise çok sönüktür. Ýnsanlar, Allah’ý tanýmakta farklý olduðu için, sevgide de farklýdýr. Bunu bir misalle açýklayalým:
Ýmam-ý Gazali hazretlerini her Müslüman sever. Çünkü hepsi onun büyük bir âlim olduðunu bilir. Onun ilmini bilen âlimler, onu halk tabakasýndan daha çok sever. Âlimi, âlim olan anlar. Âlimin güzel bir eseri okununca, ona karþý sevgi duyulur. Ondan daha güzel bir eseri okununca, bu sevgisi artar. Eserini tetkik edip, orada bulunan ince bilgilere vakýf olunca, ona karþý olan hayranlýk ve sevgi daha da artar.
Kâinatta bulunan her þey Allahü teâlânýn eseridir. Halk, her þeyi Allah yarattýðý için Onu sever. Fakat âlimler, basiret sahipleri, Allahü teâlânýn eserindeki, sanatýndaki inceliklere, harikalara vakýf olduðundan, halktan daha çok sever. Mesela bir doktor, insan vücudundaki harikalarý ve akýllara durgunluk veren incelikleri görürse, sevgisi kat kat fazlalaþýr. Bu sevgi, Onun eserindeki incelikleri bildiði ölçüde fazlalaþýr. Onun için âlimlerin, âriflerin sevgisi fazla olur. Çok bilen çok sever.
Allahü teâlâyý zatý için deðil de, verdiði nimetleri için sevenin, ihsanýndaki deðiþiklik sebebiyle sevgisi de deðiþir. Bolluk ve refahtaki sevgisi ile, darlýk ve beladaki sevgisi ayný olmaz. Fakat zatý için, sýrf her þeyin maliki, Rabbi olduðu için sevenin sevgisi, ihsanýn azalýp çoðalmasý ile deðiþmez. Zenginlik-fakirlik, hastalýk-saðlýk onun sevgisini etkilemez. Müslüman, Allahü teâlâya olan sevgisi nispetinde, ahirette nimetlere kavuþacaktýr.
Ýbrahim bin Edhem hazretleri, (Ya Rabbi, seni seven bu kulunun kalbini huzura kavuþtur) diye dua edince, rüyasýnda, (Ey Ýbrahim, bana kavuþmadan nasýl huzur istersin? Sevgiliye kavuþmadan huzura hiç erilir mi?) buyuruldu.
Hazret-i Musa, (Ya Rabbi, sevdiðin ve buðzettiklerini nasýl ayýrabiliriz) diye sual edince, Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Sevdiðim kulun iki alameti vardýr. O beni anar ve günahlardan sakýnýr. Ben de onu, meleklerin yanýnda anar ve günah iþlemekten muhafaza ederim. Buðzettiðim kulun da iki alameti vardýr. Beni unutup, hiç anmaz, günah, isyan içinde yüzer. Buðzettiðim kimsenin gönlü kibirli, dili kötü söyler, gözü kötülüktedir, eli de cimridir. Böyle kimseye gazaplanýr, azap ederim.)
Beni seveni severim
Yine Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Beni sevenin sevgilisiyim. Beni gerçekten seveni, herkesten üstün tutarým. Beni arayan bulur; baþkasýný arayan ise beni bulamaz. Öyle kullarým vardýr ki, ben onlarý severim, onlar da beni sever. Onlar bana müþtak, ben onlara müþtakým. Onlar beni anarlar, ben de onlarý anarým. Onlarýn yolunda olaný severim. Onlarýn yolundan ayrýlana buðzederim. O kullarým, gece olup, herkes sevdiði ile baþ baþa kaldýðý zaman, onlar yatýp uyumaz, bana münacâtta bulunur, namaz kýlar, nimetlerime þükreder, gözyaþý dökerler. Bütün sýkýntýlara beni sevdikleri için katlanýrlar. Onlara büyük ihsanlarda bulunurum.)
Ömer bin Abdülaziz’in bir hizmetçisi vardý. Gündüz hizmet eder, gece olunca bir köþeye çekilir, dua eder, gözyaþlarý içinde Allahü teâlâdan bir þeyler isterdi. Ömer bin Abdülaziz hazretleri hizmetçinin neler söylediðini merak etti. Bir gün dinledi. Hizmetçi, (Ya Rabbi, bana olan sevgin hürmetine, beni maðfiret eyle, bana rahmet et) diyordu. Hizmetçinin duasýna hayret edip, (Ey hizmetçi, bu ne cüret) diye sordu. Hizmetçi, (Allahü teâlâ beni sevmeseydi, sen uykuda iken, beni uyanýk tutar, kendisiyle meþgul eder miydi? Kur’an-ý kerimde, (Allah onlarý sever, onlar da Allah’ý sever) buyuruyor. Önce kendi sevgisini bildiriyor. Sonra da sevdiðinin sevgisini bildiriyor. Sevmek için sevilmek gerekir) dedi.
Sevgi ve aþkýn kuvveti
Bazý kimseler, (Allah bazý þeyleri yasak ettiði, çeþitli haramlar koyduðu için, Onu sevmek mümkün olur mu) diyorlar. Bu çok yanlýþtýr. Çünkü bir annenin, ateþe elini uzatan çocuðunu ikaz etmesi, onun eline vurmasý, çocuðun annesini sevmesine mani deðildir.
Akýllý insan, Allahü teâlânýn yasak ettiði þeylerde, kendisi için çok faydalý hikmetler olduðunu bilir. Yasak edilen þeyleri yapmamayý nimet olarak görür. Mesela, (Ýçki yasak edilmemiþ olsaydý, alkolik olabilirdim) der, içkinin haram ediliþini nimet olarak görür. Bu bakýmdan, Allahü teâlânýn emrettiði þeylerde olduðu gibi, yasakladýðý þeylerde de sayýsýz hikmetler vardýr.
Emirlere uyup, yasaklardan kaçmak bir nimet olduðu için, nimeti gönderen Rabbimizi sevmeye hiçbir þey engel olamaz.
Allahü teâlânýn lutfettiði nimetlerden istifade ederken, bazý sýkýntýlara katlanmak gerekir. Gülü koklamak için yanýna gitmek külfetine katlanmak gerekir.
(Külfetsiz nimet, dikensiz gül ve engelsiz yâr olmaz) demiþlerdir. Bir nimet külfetsiz ele geçerse, kýymeti olmaz. Mirasyedi gibi harcarýz, þükrünü düþünmeyiz. Allahü teâlâdan gül isteyen aþýk, dikenine de katlanmalýdýr.
Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
(Zavallý aþýða, sevgilinin kendisini aradýðýný bilme saadeti yetiþir. Ayrýlýk hasretini çektiðini gördüðünü bilmesi yeter; çünkü Allahü teâlâ onu elbette görüyor.)
Yusuf aleyhisselamdan sonra Allah’a âþýk olan Hazret-i Zeliha, (Bugün Yusuf’u gördüm) diyen herkese bir kolye verir. Sevgisi uðruna, malýný, mülkünü, güzelliðini, hatta 70 deve yükü cevahir ve gerdanlýk feda eder. Hazret-i Yusuf ile evlenince, yanýna gitmez. Hazret-i Yusuf sebebini sorunca, (Allah sevgisi bana yeter) der. Gülün kadrini ancak bülbül bilir.
Leyla’nýn uðruna deliren Mecnun’a, (Adýn ne) diye sorarlar. O da, Leyla der. (Leyla ölmedi mi) derler.
(Hayýr ölmedi. Kalbimde... Ben Leyla’yým) der.
(Leyla’nýn evine doðru bak) derler. O da, (Leyla’nýn evini gören yýldýza bakmak bana yeter) diyerek aðlar.
Gül, demiþler bülbüle,
Aðlamýþ feryat ile.
Büyükler, (Aþktan maksat, dert ve gam çekmektir. Kavuþmak, hiç hatýra bile gelmez) demiþler, aþký böyle tarif etmiþlerdir.
Gerçek sevgi üç þeyle belli olur:
1- Seven, sevdiðinin sözünü, baþkasýnýn sözüne tercih eder.
2- Sevdiðinin yanýnda bulunmayý, baþkalarýnýn yanýnda bulunmaktan üstün tutar.
3- Sevdiðinin kendisinden razý olmasýný, baþkalarýnýn hoþnut olmasýndan çok kýymetli bilir.
Ynt: Sevgi nedir, Allah sevgisi nedir? By: ceren Date: 26 Aralýk 2016, 18:31:12
Esselamu aleykum.Allahi seven onun emrine uyup onun yolunda giden ve kalbini ruhunu onla besleyip allahin rahmetini kazanan kullardan olalim inþallah....
Ynt: Sevgi nedir, Allah sevgisi nedir? By: HALACAHAN Date: 19 Ocak 2017, 20:35:37
Sevgi, gönlün zevk aldýðý þeye meyletmesi demektir. Bu meylin kuvvetlisine aþk denir.
Rabbim ilahi ask ile dolup tasanlardan eyleain bizleri
radyobeyan