Efendimiz
Pages: 1
Fark edilen tehlike By: hafiza aise Date: 27 Nisan 2011, 13:16:40
Fark Edilen Tehlike ve Ashabla Ýstiþare

Beri tarafta Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), Mekke'ye giden Yahudi cemaatinin, kabile kabile dolaþarak herkesi kendi aleyhine nasýl kýþkýrttýrttýðýný yakýndan takip ediyordu. Mekke'deki her ha­reket O'nun istihbarat aðýna düþüyor ve O da, atacaðý adýmlarý bu bilgilere bina ediyordu. Daha Ebu Süfyan Mekke'den çýkmadan dört gün önce yola onun çýkacaðýnýn haberini almýþ ve konuyu ashabýyla istiþareye açmýþtý. Her ne kadar savaþmayý istemese de, Kureyþ top­lanmýþ yine savaþmak için geliyordu; bu musibeti de hafif atlatma­nýn bir yolu bulunmalýydý.

Nasýl bir strateji ortaya konulmasý gerektiðini sordu ashabýna teker teker. Medine'de kalýp düþmaný sokaklar arasýnda daðýtarak zayýf düþürmenin mi, yoksa Medine dýþýna çýkýp göðüs göðüse çarpý­þarak geri püskürtmenin mi daha uygun olacaðýný soruyordu onlara. Zihinlerde Uhud öncesi yapýlan istiþare hala canlýlýðýný muhafaza et­tiði için meseleye ihtiyatla yaklaþýyorlardý.

Herkes, eteðindekini döktü ortaya; konuþulanlarýn hepsi de risk içeriyordu. Nihayet Selmatý-ý FtlrÝsi'nin sesi duyuldu mecliste:

- Ya Resülullah, dedi. Fars topraklarýnda biz, atlýlar tarafýndan baskýn endiþesi yaþadýðýmýzda etrafýmýza hendek kazar ve öylece ko­runurduk!

Allah Resülü'nün beklediði bir teklifti bu; ashab da bu tekliften hoþlanmýþtý ve bir müddet üzerinde konuþulduktan sonra bu teklif kabuledildi.

Karar verilmiþti ama meselenin ciddiyeti iyi anlaþýlmazsa iste­nilen netice alýnamazdý. Bunun için Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), sabýrla iþe koyulup takva ile þahlanýldýðýnda nusret ve ina­yetin kendileriyle birlikte olacaðýnýn müjdesini verdi onlara. Þimdi sýra, Medine'yi koruyacak hendeði kazmaya gelmiþti. Þakasý yoktu; Mekke, çevresindeki bütün kabilelerle birlikte Medine'yi hedef almýþ geliyordu.

Ashabýyla birlikte Sel' daðýnýn bulunduðu yere geldi ve otaðý­ný kuracaðý yeri tespit etti. Ardýndan da hendeðin yeri tespit edildi; Medine'nin etrafý daðlarla çevrili olduðu için düþman, ancak kuzey taraftan gelebilirdi ve hendek de buraya kazýlacaktý. Önce, Þeyheyn kalelerinden Mezad'a kadar olan bölgeye bir hat çizildi. Sel' daðý ar­kaya alýnýyordu. Daha sonra Mezad'dan baþlayarakZübô.b ve Rôtic'e kadar olan mekan, ashab arasýnda paylaþtýrýldý; ashabýný onar kiþilik gruplara ayýrmýþ ve kazýlacak alan olarak herkese kýrk zira' mesafe diiþmüþtii. Küçük gruplar da kendi arasýnda organizeli çalýþacaktý; çünkü Muhacirlere, Rôtic ile Zübô.b arasý; Erisar da Ziibôb ile Ebu. Ubeyde daðýnýn arasý paylaþtýrýlmýþtý.

Erisar ile Muhacirin, Selman-ý Farisi konusunda anlaþamamýþ­tl; her iki grup da:

- Selman bizdendir, deyip onun kendilerinden olmasý gerek­tiðini savunuyor ve kazma iþinde de kendilerine yardýmcý olmasýný talep ediyordu. Çünkü o, güçlü bir yapýya sahipti. Durumun farkýna varan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern):

- Selman, Ehl-i Beyttendir, buyuracak ve böylelikle meseleyi tatlýya baðlayacaktý.

Zamana karþý yarýþýyorIardý; herkes kendi payýna düþen yeri ka­zacak ve Mekke ordusu gelmeden bu iþ bitirilmiþ olacaktý. Hiç vakit kaybetmeden kazma iþine koyulmuþlar ve Resülullah da ayný gün kazma sallamaya baþlamýþtý. Sýrtýnda toprak taþýyordu. Öyle ki üzeri toz toprak içinde kalmýþtý. Hatta bu iþ için emanet olarak Beni Ku­rayza Yahudilerinden kazma, kürek ve kazý iþinde kullanýlabilecek baþka malzemeler de alýnmýþtý.

Belli baþlý kiþiler, o gün de yan çizmiþlerdi. Ýkna edici olmasa da kendilerince bahaneler uyduruyorlardý. Þu bir gerçek ki ashab-ý kiram, zaten bu adamlarý yok sayýyor ve böylesine hayýrlý bir iþe el

atmalarýný da beklemiyordu. Onlarýn sývýþýp gitmeleri de gerçi göz­den kaçmayacak ve kýyamete kadar okunan birer ayet olarak Allah Resülü'ne bildirilecekti.v"

Onlar yan çizedursun, daha ergenlik çaðýna bile gelmeyen ço­cuklar, gelip Allah Resý1lü'yle birlikte hendek kazma iþine kendileri­ni vermiþ, birbirleriyle yarýþýr olrnuþlardý.w'

Bizzat kazma sallayýp kürek kullanan Allah Resý1lü (sallallahu aleyhi ve sellern), yeri geldiðinde ashabýna eliyle süt daðýtýyor, zaman zaman da onlarýn morallerini yüksek tutmak için yüksek sesle seci tutturuyordu. Kendisi de hendek kazma iþinde çalýþan Cuayl Ýbn SÜ­rôka isminde birisinin þiirini okuyan ashaba Allah Resý1lü de katýlý­yordu; önce Cuayl'in ismini Amr diye deðiþtirecek ve ardýndan da ashabýn:

- Bundan böyle Cuayl'i deðiþtirdi Anýr ile,

Bugün o, düþkünler için yegane destektir, þeklindeki ifadeleri-

ne:

- Yegane destektir, diyerek kendisi de katýlacak, redif tuttura­caktý,

Sanki üzerlerine gelen on bin kiþilik bir ordu yokmuþçasýna bir neþe içinde kazým iþlemine devam ediyorlardý. Bir aralýk durup da ashabýnýn iþtiyakla çalýþmalarýný seyre dalan Allah Resý1lü, duygu­lanacakve:

- Allah'ým! Ahiret yurdundan baþka yaþanýlacak mekan yoktur; Sen, Ensar ve Muhacirini affýnla kucaklayýp onlara maðfiret et, diye dua edecekti. Ýþlerine o kadar kilitlenmiþlerdi ki, yorulmak nedir bil­miyorlardý. Bir taraftan da:

- Bizler ki, hayatta kaldýðýrniz sürece cihad sözü vererek Mu­hammed'e biat etmiþiz, diyor ve böylelikle ana hedeflerinden zerre kadar þaþmadýklarýný sözleriyle de ifade ediyorlardý.

Var güçleriyle çalýþýyorlardý ama hendek, öyle birkaç günde bi­tecek gibi de gözükmüyordu. Elde avuçta da bir þey kalmamýþtý; ço-

192 Bkz. Nur, 24/63

193 Abdullah Ýbn Ömer, Zeyd Ýbn Sabit, EbU Said el-Hudri ve Berd Ýbn Azib, o gün Allah Resülü'yle birlikte hendekte kazma sallayan çocuklardý ve her biri de on beþ ya­þýnda idiler. Bkz. Vakýdi, Megazi, 1/454; Salihi, Sübülü'l-Hüdii ve'r-Reþad, 4/37ý

ðunlukla arpa unu yaðla karýþtýnlýr ve insanlar, karýnýarýný doyurmak için boðazdan geçerken gýrtlakta düðümlenen bu karýþýmý yerlerdi. Ortaya çýkan aðýr kokuya raðmen hallerinde þikayet emaresi görün­müyor ve büyük bir iþtiyakla kazma sallýyor, adeta bu halleriyle. ba­þarýya ulaþmak için her zaman eldeki imkanlarýn mükemmel olma­sýný beklemek gerekýnediðini fiilen göstermiþ oluyorlardý.

Gönüller müþterek atýyordu; baþlarýnda imamlarý, iþe o kadar kilitlenmiþlerdi ki, zaruri ihtiyaçlarýný gidermek için bile gelip Resü­lullah'tan izin istiyor; ihtiyaçlarýný giderdikten sonra da gelip tekrnil vererek yeniden iþe koyuluyorlardý.

Sabah namazýyla baþladýklarý kazý iþine akþam vaktine kadar devam ediyor ve geceleri istirahat için evlerine gidiyorlardý. Belli ki, hendek bitineeye kadar Medine, sabah ve akþam Sel' daðý çevresine her gün gidip gelecekti.

Her günün neþesi bir öncekinden daha farklýydý; dillerinde te­rennüm ettikleri ifadeleri her defasýnda deðiþtiriyor ve deðiþtirdikçe de ayrý bir iþtiyakla kazma ve küreklere sarýlýyorlardý. Mübarek alýn­larýnda biriken terleri silerken Ýbn Revaha'nýn þu þiirini terennüm ettiði duyuluyordu:

- Allah'a yemin olsun ki þayet O olmasaydý bizler, ne hidayetle þereflenebilir, ne tasadduktan haberdar olur, ne de namaz kýlabilir­dik.

Allah'ým! Ne olur Sen, üzerimize sekine ve iç huzuru indir; düþ­manla da karþýlaþtýðýmýzda ayaklarýmýzý sabit kýl ve kaydýrma onla­rý ...

Müþrikler, birlik olmuþ azgýnlýk ve taþkýnlýkla üzerimize doðru geliyor; eðer bununla bir fitne çýkarmayý planlýyorlarsa karþýlarýnda bizi bulurlar ...

Bunlarý söyledikten sonra, sesini de yükselterek:

- Karþýlarýnda bizi bulurlar, cümlesini tekrarlayýp duruyordu. Sanki karýnca yuvasýný andýran bir manzara vardý Sel' daðýnýn

dört bir yanýnda ... Bir farkla ki, her bir gruptan neþideler yükseliyor ve koþuþturmalara karýþan bu neþidelerle meydan bayram yerini an­dýnyordu. Bir baþka seferinde de Allah Resülii'niin, bir taraftan hen­deðe kazma vururken diðer yandan da þu beyitleri terennüm ettiði duyulacaktý:

- Allah'ýn adýyla baþlarým ki, hep birlikte biz, O'nunla doðru yolu bulduk,

Zaten, O'ndan baþkasýnýn peþinden gitmiþ olsaydýk, bugün ha­limiz periþandý...

Rabbimiz olarak O, ne güzeldir ve din olarak da dinimiz ne muhteþemdir!

Cemaatine imam olarak Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sel­lem), kendini o kadar bu iþe vermiþti ki, zaman oluyor kazma ile hen­dek kazýyor, yeri geliyor sýrtýyla toprak taþýyor ve bazen de eline aldýðý kürekle toprak atýyordu. Bir aralýk o kadar yoýulmuþtu ki, bir kenara çekilip azýcýk oturup dinlenmeyi denedi. Üzerine oturup da dinlene­ceði bir minder bile yoktu ve yanaðýný bir taþýn üstüne koymuþtu; taþý kendine yastýk yapmýþtý! O kadar yorgundu ki, yastýðý taþ olsa da ba­þýný koyar koymaz uyuyuverecekti! Bu durum, Hz. Ebu Bekir'le Hz. Ömer'in gözünden kaçmamýþtý; hemen baþ ucuna geldiler ve insanla­rý uzaklaþtýrarak bir miktar dinlenebilmesi için etrafýn sessiz olmasý için gürültü yapýlmamasýný istediler. AncakAllah Resülü'nün uykusu uzun deðildi ve çok geçmeden yerinden sýçrayarak uyanýverdi:

- Beni niye uyandýrmadýnýz? Daha önce uyandýrsaydýnýz ya, dedi ve yeniden kazmayý eline alarak hendek kazma iþine baþladý. Bir taraftan da ashabý için dua ediyor, baþlarýna bu sýkýntýlarý açan­larý da Allah'a havale ediyordu:

- Allah'ým! Ahiret yurdundan baþka yaþanýlacak mekan yok-

tur.

Sen, Erisar ve Muhacirin'e rahmet edip affýnla muamele et. Allah'ým! Adal ve Kare'nin hakkýndan Sen gel;

Çünkü bu taþlarý taþýmaya Beni onlar zorladýlar!

O günlerde Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer, ortaya çýkan topraðý dýþarý boþaltmak için kum torbasý bulamadýklarýndan zaman zaman elbiselerinin içini toprakla dolduruyor ve Mekke' den bu yana hep beraber yürüyen iki arkadaþ olarak burada da omuz omuza çalýþý­yorlardý.

Belli baþlý haným sahabilerle birlikte ezvac-ý tahirat arasýndan Hz. Aiþe, Ümmü Seleme ve Zeyneb Binti Cahþ gibi annelerimiz de aralarýnda nöbetleþe hendeðin bulunduðu yere geliyor ve insanlara su taþýyýp Resülullah'a hizmet ediyorlardý.

Ynt: Fark edilen tehlike By: Bilal2009 Date: 03 Mayýs 2019, 12:16:59
Esselamü aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Fark edilen tehlike By: ceren Date: 03 Mayýs 2019, 14:57:10
Esselamu aleyküm.Rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim...
Ynt: Fark edilen tehlike By: Sevgi. Date: 04 Mayýs 2019, 08:01:39
Aleyküm selâm. Bilgiler için Allah razý olsun vesileniz ile birçok þeyler öðreniyoruz. Rabbim ilmimizi artýrsýn inþaAllah

radyobeyan