Hudeybiye ve su ile gelen bereket By: hafiza aise Date: 26 Nisan 2011, 14:52:18
Hudeybiye ve Su ile Gelen Bereket
Yolculuk yine devam ediyordu. Nihayet, Hudeybiye denilen mevkiye yaklaþtýklarýnda, hiç beklemedikleri bir durumla karþý karþýya kaldýlar. Kasva çökmüþ, her türlü çabaya raðmen bir türlü ayaða kalkýp yürümüyordu. Kasva'nýn çökmesine ve ashab-ý kiramýn onca gayretlerine raðmen bir türlü hareket etmemesine Allah Resý1lü de bir anlam verememiþti. Ashab-ý kiram:
- Kasva inat etti, dediklerinde hemen:
- Hayýr! Kasva inat etmedi; onun böyle bir adeti yoktur; ancak
onu, vaktiyle til ashabýný Mekke'ye girmekten alýkoyan ayný Zat alýkoydu, buyurdu. Zira kainatta tesadüfe yer yoktu ve O'nun için her hareket, Allah tarafýndan kendisine bir mesaj anlamýna geliyordu. Ayný zamanda bu durum, Mekke'ye yürüyüp de sonucu belli olmayan hadiseler zinciriyle karþýlaþmaktan daha iyiydi. Zira iyice ger-
230 o gün bu adamýn, devesini ararken bir uçurumdan düþtüðü ve bedeninin de, yýrtýcý hayvanlar tarafýndan parçalanýp yenildiði anlatýlmaktadýr. Bkz. Vakýdi, Megôzi, 1/585; Salihi, Siibülü'l-Hüda ve'r-Reþad, 5/40
ginleþen bu atmosferde, çok fazla kan dökülme ihtimali vardý; bir de o güne kadar Müslüman olduðu halde kendilerini Mekke'de gizleyerý ve bu sebeple durumlarýný, Medine'deki ashabýn da bilmediði mü'minler vardý. Bu durumda kýlýçlara sarýlýp da savaþla karþý karþýya kalýndýðýnda ashab-ý kiramýn, farkýna varmadan baþka bir mii'mini öldürme ihtimali vardý. Ayný zamanda Mekke'de, yarýn Ýslam'la tanýþacak potansiyel mü'minler bulunuyordu; onlarýn ya kendileri ya da nesillerinden pek çok insan Allah Resülü'ne sadakatlerini bildirecek ve O'nun yolunda ölümüne mücadele edeceklerdi. Öyleyse zemin, her haliýkarda sulhun aranmasý gereken bir zemindi ve Allah Resülü de:
- Muhammed'in nefsi, yed-i kudretinde olana and olsun ki bugün Benden, içinde Allah'ý tazim olan ne türlü bir plan istenirse istensin onu mutlaka kabul edeceðim, buyurdu. Sulh peygamberi, yine sulhu tercih ediyordu.
Mesajý alan Allah Resülü (sallallalýu aleyhi ve sellern), Kasva'nýn yönünü deðiþtirerek onu kaldýrmak istedi. Aynen tahmin edildiði gibiydi; Kasva kalkmýþ ve yürüyordu! Bu hareket, anlaþýlan mesajýn doðruluðunu da tasdik eder mahiyetteydi.
Artýk Hudeybiye'nin en uzak noktasýna kadar gelinmiþti; hava oldukça sýcaktý ve insanlarýn suya ihtiyacý vardý. Ayný zamanda geliþmeler, bir müddet burada kalmacaðýný gösteriyordu. Bu sebeple Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), içinde bir miktar su bulunan bir kuyunun yanýna gelip burada konakladý. Zaten yakýnda baþka bir kuyu da yoktu!
Resý1lullah'ýn konakladýðý yer, Harem'in dýþýnda kalýyordu; ancak Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), Mekke Haremi'nin içine giren yere kadar geliyor ve namazlarýný hep burada kýlýyordu. O günün ikindi vakti girmiþ ve Resülullah da, bir aralýk abdest almak için eline ibrik almýþtý; abdest alýyordu! Ancak O abdest alýrken ashab-ý kiram etrafýnda toplanmýþ O'na bakýyorlardý. Ortada bir gariplik vardý ve sordu:
- Size böyle ne oluyor?
- Mahvolduk ya Resülullah, diyorlardý. Allah Resülii (sallallalýu
aleyhi ve sellem) onlara döndü ve:
- Ben, sizin aranýzda olduðum sürece sizler mahvolmazsýnýz,
buyurdu. Gönülde Resülullah olduðu sürece kim mahvolurdu ki! Ancak meseleyi olduðu gibi ortaya koymak gerekiyordu; onun için: - Ya Resülullah, diyorlardý. Yanýmýzda, Senin elindekinden baþka ne abdest alacak ne de içecek bir yudum suyumuz var!
Susuzluk son kerteye gelmiþti ve anlaþýlan ashab, ResUlullah'tan bir mucize bekliyordu. O da (sallallalýu aleylýi ve sellern), önce ibrikteki suyu bir kabýn içine boþaltmalarýný söyledi; ardýndan da mübarek parmaklarýný bu kabýn içine sokup dua etmeye baþladý. Sonra da:
- Haydi alýnýz; buyurun! Bismillah, dedi.
Ashab-ý kiram hazretleri, büyük bir dikkatle olacaklarý beklemeye durmuþtu, Aman Allah'ýml Bir de ne görsünler; Resfýlullah'ýn parmaklarýndan su akýyordu!
Eline kýrbasýný alan koþuyordu! Kana kana bu sudan içmiþ, abdest almýþ ve hayvanlarýný da sularnýþlardý.F" Hudeybiye'de yüzler yeniden gülmeye baþlamýþtý; kýrbalar da dolmuþ, bir süreliðine de olsa su ihtiyaçlarýný gidermiþlerdi. Geliþmeler karþýsýnda tebessüm eden Resfýl-ii Kibriya Hazretleri de ellerini açmýþ:
- Allah'tan baþka ilah olmadýðýna ve Benim de O'nun Resülii olduðuma þehadet ederim, diyor ve Rabbine hamd ediyordu.f>