Büyük Osmanlý Tarihi
Pages: 1
Sultan 2. Murad han By: sidretül münteha Date: 25 Nisan 2011, 15:47:52
SULTAN II. MURAD HAN


Babasý: Sultan Çelebi Mehmet Han 

Annesi: Þehzade Hatun

Doðum Tarihi: 1404

Vefat Tarihi: 1451

Saltanat Müd.: 1421-1451

Türbesi: Bursa' dadýr.

 

Cennetmekan Çelebi Mehmed Han'ýn irtÝhalinden sonra Osmanlý tahtýna 18 yaþýnda cülus eden Sultan Murad Han; yaþýnýn çok genç olmasýna raðmen, savaþ meydanlarýnda ve devlet iþlerinde piþmiþ, mükemmel bir kumandan, liyakatli bir devlet reisiydi. Babasýnýn üçüncü evlâdýydý. Kendinden büyük olanlarý daha evvel vefat ettiklerinden üstelik de ba­basý zamanýnda meydana gelmiþ olan Börklüce Mustafa Ýs­yanýný bastýrýrken, kumandanlýktaki üstün meziyetlerini gös­terdiðinden, Ýslam askeri tarafýnda da kalbî bir sevgi ile sevi­liyordu. Ankara Savaþýnýn meydana getirdiði elem ve ýzdý-raplý sonuç, bu Ýslam Devletini yýkýlmanýn eþiðine kadar ge­tirmiþ, ne var ki müdebbir, sebatkâr, hamiyyetli Sultan Çele­bi Mehmed Hazretleri adým adým ilerliyerek berzah-ý izmihla­le geimiþ devlet gemisini kucaklamýþ, uzun çalýþmalardan sonra Devlet-i Aliyyeyi, NÝðbolu Savaþýnýn galibi devlet se­viyesine getirmeye biiznillah muvaffak olmuþtu.

Sultan Murad Han, tahta cülus eyledikten sonra, ilk iþi, ba­basý Sultan Çelebi Mehmed Hazretlerini Bursa'daki Yeþil Türbe'ye ebedî istiratgahýna yerleþtirmek oldu. Suitan Murad. küçük kardeþlerini idam ettirmemiþtir. Ne var ki, bu küçük biraderler, sonradan bir iç harbin zuhuruna sebebiyet vere­ceklerdir.

Burada þunu belirtmeyi lüzumlu görürüz ki; Yýldýrým Baye-zid Hazretlerini, kardeþi Yakub Bey'i Öldürülmesinden mes'uf tutanlar: «..Bu kahraman oðlu kahraman padiþahýn baþýna ne geldiyse, bu Yakub Bey olayýnýn cezasýdýr.» diye, neredeyse el çýrparlar. Sultan Murad'ýn küçük biraderlerini öldürmemesÝni takdirle karþýlarken onlarýn sonradan, bir iç harbe sebebiyet veren iddiay-ý saltanatlarýndan dolayý üzüntülerini

ifade etmezler. Bu satýrlarla biz, þehzadelerin illa öldürülmesi taraftan olduðumuzu söylemek için yazmýyoruz. Çünkü «tak­dir tecelli etmeden, ölüm husule gelmez» inancýndayýzdýr. Bunu ifade etmemizin sebebi: bazý görüþ sahihlerinin Os­manlý padiþahlarýnýn zalimliðini, kan dökücülüðünü Ýfade et­mek küstahlýðýna düþerek, o mübarek insanlarý hafife alma­ða kalkmalarý yüzündendir. Bu þehzade idamlarý için, þeriatýn neresine sýðdýracaðýz diyenlere cevap olarak deriz ki; Onlar, Þeriat-ý Muhammediyyeyi î'lâ ve hâkim kýlmak için týrnakla­rýný etlerinden ayýnrcasýna kardeþ feda ediyorlardý. Acaba bizler bugün ne yapýyoruz? neyse, biz dönelim mevzuumuza; Çelebi Sultan Mehmed Hazretten, küçük þehzadelerinin hayatlarýný korumak gayesiyle onlarýn Kayser yanýna talim ve terbiye için gönderilmelerine muvafakat etmiþti. Sultan Hazretlerinin vefatýndan sonra Kayser Manuel Sultan Mu-rad'tan iki þehzadeyi yanma göndermesi için elçi göndermiþ­ti. Sultan Murad ise, þehzadeleri Kayser'e göndermediði gibi, birer sancak beyi olarak vazifelendirmiþ, gelen elçiye de; «müslüman þehzadelerin hristiyan hükümdar yanýnda terbi­ye olmalarý þiar-ý Islamiyyeye uygun deðildir.» cevabýný vere­rek bu meseleyi bitirmiþtir.

Þehzadeleri Osmanlý hükümetine karþý kullanmak maksa­dýyla yanma almak isteyen Kayser Manuel, Sultan Murad'ýn bu cevabýný öðrenince, plânýný deðiþtirmek mecburiyetinde kalmýþtý. Bizans artýk o hale gelmiþti ki, devamýný kendi üzerinde gözü olan devletlerin iç iþlerini kanþtýrabiime muvaffa­kiyetinde görüyordu. Bu yüzden Limni Adasýnda bulunan Yýldýrým'ýn oðullarýndan olduðu söylenen Düzmece Mustafa'yý derhal yanýna getirtip, onunla bir mukavele akd etti. Bu mu­kaveleye göre, Düzmece Mustafa, Kayser Manuel'e Gelibolu, Tirhala havalisiyle Rumeli'nin bütün Karadeniz sahilini ver­mek þartýyla Kayser'in yardýmýný alarak iddia-yý saltanat için

Osmanlý topkiarýna girecekti. Kayser Manuel, Mustafa'nýn yanýna bir miktar da asker vererek Gelibolu civarýna salýver­di. Düzmece Mustafa'nýn yanýnda iki kýlýç artýðý vardý. Bunun bir tanesi Dimitrius Laskaris diðeri ise, ihanet kelimesinin mazharý Cüneyd bey'di. Bilindiði gibi bu Cüneyd bey, ta Yýl­dýrým Bayezid Han zamanýndan beri Devlet-Ý Osmaniyye aleyhine çevirmedik fýrýldak býrakmamýþ, kurnaz, cesur ve kuvetli bir adamdý.

Düzmece Mustafa, hitabet san'atýnde pek yüksek bir mevkiye varmýþ, heybet, cesaret ve kuvvette Yýldýrým Bayezid Hazretlerini hatýrlatýr bir insandý. Gelibolu, Düzmece Musta­fa'ya belki de bu hasletlerinden dolayý hiç mukavemet etmeden kapýlarýný açmýþ, kendisine baþ kumandan tayin ettiði Cüneyd Bey'ie beraber Edirne'ye hareket etmelerine hiç ses çýkarmamýþlardý. Gerek Edirne þehri, gerek o civardaki ye­rler, Düzmece Mustafa'yý memnuniyetle baðýrlarýna basmýþ­lardý. Evranoszadeler gibi bazý kumandanlar dahi kendisine biat etmiþlerdi. Kýsa bir müddet zarfýnda (aslýnda þehzadeliði þüpheli olan ve Düzmece lakabý da buradan gelen) bu ada­ma bütün Rumeli vilayetleri sadakatlerini bildirmiþlerdi. Bu durum büyük bir vehamet kesbetmiþti. Çünkü Mustafa uy­durma bir Mustafa deðilse, taht-ý saltanat onun hakký oluyor­du.

Sultan Murad Hazretleri ise bu fitnenin üstüne gidip bu ufuneti, zafer kývýlcýmlarý çýkartan kýlýcýyla akýtýp, Devlet-i Osmaniyyenin yeni bir rahatsýzlýða duçar olmamasý düþün­cesinde Fakat tecrübeli vezirleri Ýbrahim Paþa ve Bayezid Paþa reyleri sorulduðunda þu mütaada bulundular: "... Sulta­ným, Mustafa Çelebi'yi halk, Yýldýrým Bayezid'in bergüzan zannederler, asker de bu fikirde olabilir Hele hilekâr Cüneyd Bey, onun seraskerleridir, umulmaz dolaplar çeuirir. Eðer bu ordunun baþýnda siz gider de maazallah bir ihanet olursa herþey biter. Býrakýn bir kumandan riyasetinde bir ordu onun üzerine gitsin. Eðer kaybedilecek olursa o kumandan gözden düþer, o ordu yenilmiþ olur. Fakat siz sultaným gider de maðlub olunursa, yapýlacak birþey kalmaz» dediler.

Bu mütalaa karþýsýnda Sultan Murad 30.000 kiþilik bir or­dunun baþýna lalasý Bayezid Paþa'yý kumandan tayin ederek göndermeye karar verdi. Belki ileriyi gören, belki de ruhu sultanisiyle Ruh meuzuu gerek ilahiyat ue gerekse metafizikte en çok tartýþma konusu olan iþlerdendir. Ýnsanoðlunu þa­þýrtan nokta beni beþer ile sair canlýlarda ortak bir hayat emaresi yani hayvani ruh'un mevcudiyetidir. Bu þaþýrtýcý durum dolaytyladýrki materyalistler nasýl hayvan öldüðü za­man görülen hayat eseri son buluyorsa insanda da konu olamayacaðý gaflet ve dalaletine ve bunda musir kalmýþla; -dýr. Hatta Lui Buhner denilen kâfir þöyle bir sual sormuþtur. Ýstiridye ve Midye'de hayat olduðuna göre onlarýnda ölüm­süz bir ruha sahip olduðunamý inanacaðýz demek cüretini göstermiþtir. Bütün Materyalistler gibi o da anlayamamýþtýr-ki, insaný, Ýnsan yapan ue asla diðer canlýlarda bulunmayan bîr ruh daha vardýr ki bu ruh hiç bir canlýya insanoðlu ara­sýndaki ortak deðildir. Buna aklý miad veya Ruhi Sultani derler.

Bunun mahiyetinin bilinir þeylerden olmadýðý ve iedün es­rarýnda bulunduðu evvelâ Kur'an-ý Kerimin þu âyeti ile sabit­tir.

Asrý Saadette müþrikler iki Cihan Serveti efendimize ruh nedir? diye sorduklarýnda âyeti kerimede bu sýrra þöyle te­mas buyurulmuþtur.

«Alemlerin yüce yaratýcýsý, Habibi Ekremine «Onlara ruh rabbimin emridir» demekle iktifa et ilahi emrini vermiþtir. (Kulit ruh minemri rabbi») bize kalýrsa Sultani ruh'u ifade eden bu ayette «ve nefahtü fihi min ruhi» esrarý yani kendi ruhumdan ona üfledim gizliliði mevcud olduðu için. Cihan halkýna fazla tafsilat verilmemiþti t: Böyle olunca ruhi sultani dediðimiz «iye nefahtü fihi min ruhi»nin bilmediði hiç bir ulum (bilgiler) yoktur. Onun aksetmesine mani olan 'cismin kesafetidir. Ondan kurtulan VelVler bu imtiyaz ve sýrra sahib olurlar. Ýlahiyat bakýmýndan izahým yaptýðýmýz ruh, yani ruhi sultaniyi aþaðýdaki beyit kadar vuzuhla (açýkça) anlat­mak pek güçtür.

«Gel nefahtü fihi min rûhi'nin anla sýrrýný kimse bulmazdý hayatý baki ol dem olmasa» Bugünün lisanýna göre manasý þudur ki: Ey insan oðlu! Gel Hak Tealâ'nýn kendi ruhundan sana üflediði ruh'un sýrrý­ný öðren. Eðer o ruh olmasaydý hiç kimse ebedi hayat bula­mazdý anlamýnadýrki Sultanî Ruhu bu kadar açýk anlatmak müþküldür. Ýlahiyat bakýmýndan verdiðimiz bu izahattan sonra metafizik ve felsefe bakýmýndan da ruh, kî burada kast olunan ruhi Sutant'dir. inceleme mevzuu olmuþtur. Spritüalistler maddecilerin insanda diðer canlýlarda bulun-mýyan bir ruh olduðunu þöyle ispatlamýþlardýr. Meselâ Darvi-nizm insanýn maymun aslýndan geldiði safsatasýna verdikle­ri cevapta demiþlerdir ki (ama hiç bir maymun'un uzun asýr­lardýr insan olduðu ve insanýn yaptýðý þeyleri yaptýðý görül­memiþtir. Ýnsanoðlu kâinatýn yaratýcýsý tarafýndan baþka bir gaye için yaratýlmýþtýr. Ahiret hayalýda bunun için mevcuttur) Ve birde Materyalistlerin insan þuurunda vukua gelen bozukluklarý ruhun yokluðuna delil olarak göstermelerine karþý Spritüalistler þu haklý izahý yapmýþlardýr. Bir piyano düþününki elbette bir piyanist tarafýndan çalýnmaktadýr. Tuþ­larda bir bozukluk olursa sesin 'bozuk çýkacaðý aþikârdýr. Amma bu piyanoyu çalmakta olan piyanistin yokluðuna delalet etmez. Ýþte Spirtüalistter, ruhla cisim münasebetini buna benzetmiþlerdir ki; Bizce pek haklý söylemiþlerdi

neyve biz mevzua dönelim nin mutad teftiþinde sayýca azalýr. Bu durum, paþanýn ümidinin zayýflamasýna, dolayýsýyla sulta­nýn huzurunda söylediklerinin ikinci bölümünü tatbike sýra gelir. Yanýnda kardeþi Hamza Bey olduðu halde diðerleriyle beraber Düzmece Mustafa'ya biat ederler. Düzmece Mustafa kendisini gayet güzel karþýlar, hüsn-ü kabul gösterir, ikram­larda buunur. Ne var ki hilekâr Cüneyd Bey, Mustafa Çele-bi'den, Bayezid Bey'i ister ve alýr almaz da bu þanlý vezirin öpülesi alnýný al kana boyayarak Edirne Sarayýnýn mermerle­ri üzerine döker. Onu þehid eder. Tarih bu elim olaya H. 825/M. 1422'deþahid oluyordu.

Sultan Murad Hazretlerinin durumu çok müþkil bir mevkiîe dayanmýþtý. Düzmece Mustafa herkesi büyülüyor, her geçen gün durumunu kuvetlendiriyordu. Artýk Sultan Murad'ýn etra­fýnda bir ümitsizlik aðý örülmüþ bulunuyordu. Ýþte bu sýrada tecrübeli vezir Ýbrahim Paþa, Sultan Murad'ýn huzuruna çiktî. Ve «padiþahým bir tedbir vardýr ki yapalým, sîz ferman buyu­run arzedeyim: Padiþah anlat deyince Vezir Ýbrahim Paþa þöyle devam etti:

— Sultaným bilirsiniz ki, Rumeli askerinin en Önemli bölü­mü Akýncýlardýr. Ýþte bu akýncýlarýn hepsi þu anda, Düzmece Mustafa'nýn ordusunu teþkil ederler. Onlarý tarafýmýza çeke­cek adam bir anahtardýr. O da Musa Çelebi hizmetinde bulunduðundan cennetmekan pederiniz tarafýndan Tokat'ta mahpus akýncýyý beyi Mihal oðlu Mehmed Bey'dir. bir Ýradenizle onu serbest býraksanýz, o akýncýlarý her halde, bu düz­me þehzadeden çekip size bend eder.

Padiþah bu teklifi kabul eder. Mihal oðlu Mehmed beyin serbest býrakýlmasýný emreder. Diðer tarafta ise Düzmece Mustafa, sarayýn debdebesi ile birlikte ne olduðunun farkýna varmýþ, Bizans Kayseri Manuel'le yaptýðý mukaveleyi hatýrla­tan Dimitrius Laskaris'e;

«— Ben kendi topraklarýmý imparator Manuel hesabýna yeniden fethetmiyorum. Sen þimdi, kuvvetlerini al ve yur­dumdan çekil. Beni hapsettiðiniz Limni'de ettiðiniz hakaret­ler, size saygý duymama mani oluyor. Ne var kî beni Selanik'te misafir olarak aðýrlamýþtýnýz. Bunu da unutmuyor, bu þimdiki misafirliðinizle ödeþmiþ bulunuyoruz. Ýmparator Manuel'e söyleyiniz; bundan sonra kendisine bir Osmanlý Sul­taný olarak hitab edeceðim.»

diyerek mukaveleyi tanýmayacaðýný bildirdi. Tabii geçirdiði uzun esaret yýllarý vücudunun ve nefsinin bu boluk ve rahat­lýk içinde gevþemesine yolaçtý. Hilekâr Cüneyd Bey, müthiþ zekâsýyla Mustafa Çelebi'nin bu saltanatý sonuna kadar götümeyiceðini anladýðýndan adamlarý vasýtasýyla Ýbrahim Paþa'yla haberleþme temin edip, Sultan Murad kendisini affeder. Ýzmir, Tire, Nif (Kemal Paþa) gibi eski yerlerini ona iade ederse, bu gailenin kalkmasýna yardým edeceðini bildirdi. Ýb­rahim Paþa, Cüneyd'in bu isteklerinin kabul edildiði haberini gönderince, ihanet çemberi artýk Mustafa'ya musaüat olma­ya baþlamýþtý. Bu ihanetin kolay gerçekleþmesi Düzmece'nin, Sultan Murad Hazretlerini üzerine yürümesini temin etmeyle baþhyacaktý. Cüneyd Bey, Düzmece Mustafa'yý tah­rik ediyor, Sultan Murad'ý tahttan kovup memleketin her ta­rafýnýn hakimi olmasý icab ettiðine inandýrmaya ve bunun için Anadolu'ya geçmesini temine çalýþýyordu. Ve sonunda ikna etmeye de muvaffak oldu.


radyobeyan