Tarihül-Ýslam
Pages: 1
Necid seriyyesi By: sumeyye Date: 19 Nisan 2011, 13:39:58
Necid Seriyyesi


Bu seferin hicri altýncý yýlýn muharreminde olduðu da söylenir. Leys b. Sa'd anlatýyor: Bana Saîd el-Makbürî, Ebû Hureyre (r.a.)'yi þöyle derken duyduðunu haber verdi:

- Rasûlüllah (s.a.v.) Necd tarafýna bir bölük süvari gönderdi. Bun­lar, Hanîfe oðullarýndan olup adýna Sümâme b. ÛsâÝ denen, Yenýâme halkýnýn lideri olan bir adamý yakalayýp getirdiler ve Onu Mescid'deki direklerden birine baðladýlar. (Lakin kim olduðunu bilmiyorlardý) Rasûlüllah (s.a.v.) odasýndan çýkýp onun yanýna geldi ve ona, "yanýnda ne var?" diye sordu. O da, "Yâ Muhammed! Yanýmda hayýr var. Eðer beni öldürecek olursan, kaný pahalý (kan davasý güdülecek) birini öl­dürmüþ olursun. Eðer iyilik edersen, iyiliði teþekkür eden birine iyilik edersin. Mal istiyorsan, iste dilediðin kadar mal verileceksin" dedi. Rasûlüllah'da onu býrakýp gitti.

Ertesi gün olunca, yine Rasûlüllah ona, "Yanýnda ne var yâ Sümâme!" buyurunca, "bende, dün de söylediðim gibi hayýr var. Ýyilik edersen iyiliðe karþýlýk veren birine iyilik edersin, öldürürsen kaný pahalý birini öldürürsün. Mal arzu ediyorsan, iste, dilediðin kadar mal verilirsin," dedi.

Efendimiz bunun üzerine, "onu salýverin" buyurdu. Adam salýnýnca Mescide yakýn bir hurma bahçesine gitti ve gusül abdesti alýp sonra Mescide girdi ve, "Eþhedû el-Lâ ilahe illallah, ve eþhedü erine Muhammede-r-Rasûlûllâh! Yâ Muhammed! Vallahi yeryüzünde bana senin yüzünden daha sevimsiz bir yüz yoktu, ama þimdi senin yüzün bana bütün yüzlerden daha sevimli oldu. Vallahi bana senin dininden daha sevimsiz bir din yokken, þimdi senin dinin bana bütün dinlerin en sevimlisi oldu. Vallahi, senin diyarýndan daha sevimsiz bir diyar yok­ken, þimdi senin yurdun bana en sevimli yurt oldu. Ben Omreye gi­derken senin süvarilerin beni yakalayýp getirdi. Sen bu Ömre konu­sunda ne karar vereceksin?" dedi.

Rasûlüllah (s.a.v.) ona müjde verip Ömre yapmasýný emretti. Sümâme Melekeye geldiðinde adamýn birisi, "Yâ Sümâme dinmi de­ðiþtirdin?" deyince, "hayýr, ama Ýslama girdim. "Vallahi bundan sonra Rasûlüllah (s.a.v.) izin verinceye kadar Yemâme'den size yiyecek ola­rak tek bir buðday danesi bile gelmeyecektir" dedi.

Hadisi Buharý ve Müslim rivayet etmiþtir.[652] Yine Müslim bu haberi Abdü'l Humeyd b. Ca'fer aracýlýðýyla Makburî'den rivayet eder.[653]

Yunus b. Bükeyr'in rivayetine göre Muhammed b. Ýshâk, Sümâme'nin yakalanýþý hususunda Buharî ve Müslim'e muhalefet et­miþ ve þöyle nakletmiþtir:

- Bana Saîd el-Makburî Ebû Hureyre'nin þöyle dediðini haber ver­di: Sümâme b. Üsâl'in Ýslâm'a giriþi þöyle olmuþtur: Sümâme -Müseyleme'nin elçisi olarak- bir takým tekliflerle Rasûlüllah (s.a.v.)'in huzurunda göründüðünde "Allah'ýn onu yakalamasýna fýrsat vermesi için Rabbine dua edip" onu öldürmek istemiþti.

Daha sonra bu Sümâme ömre yapmak üzere müþrik olarak yola çýkmýþ, Medineye kadar gelip orada yolunu þaþýrmýþ ve yakalanmýþtý. Müþrik olarak Rasûlüllah (s.a.v.)'ýn huzuruna getirildi. Efendimiz em­redince Mescid-i Nebevî'nin direðine baðlandý. Sonra Rasûlüllah ya­nýna gelip "Ne oldu yâ Sümâme! Allah bana, seni yakalama imkaný verdi öimi?" buyurunca o, "Öyle oldu yâ Muhammed, öldürürsen kaný -daha önceden- da'va edilen birini öldürürsün, eðer af edersen affa teþekkürü yapan birini baðýþlarsýn, eðer mal istersen istediðin verilir" dedi. Rasûlüllah onu öldürmeyip öyle býrakýp gitti. Ertesi gün yine ona uðradý ve "ne oluyor sana ey Sümâme?" diye sorunca o, "hayra gidi­yor yâ Muhammed! diyerek önceki sözlerini tekrarladý.

Ebû Hûreyre derki: Biz mescitteki fakirler kendi aramýzda: "Sümâme'nin kaným -akýtýp da- ne yapalým? Vallahi, onun serbest býrakýlmasý karþýlýðýnda semiz bir deve etinden bir öðünlük bir parça, bizim için Sümame'nin kanýndan daha iyidir" dedik.

Ertesi   gün   Rasûlüllah   (s.a.v.)   yine   gelip   durumunu   sorunca Sümâme,   "hayra  gidiyor....."   diyerek  ayný   sözleri   söyledi.  Nebî (s.a.v.)'de: "Yâ Sümâme senin kanýný akýtmaktan vazgeçip seni af­fettim" buyurdu.

Sümâme çýkýp Medine bahçelerinden birine geldi yýkanýp temiz­lendi, sonra mescitte ashabiyla oturan Nebî (s.a.v.)'in huzuruna girdi ve üst rivayetteki Ýslâm'a giriþini bildiren sözleri söyledi. Rasûlüllah ona Ömreyi öðretti, oda yola çýktý.

Mekkeye gelipte, Kureyþ onun Muhammed'in (s.a.v.) dininden bah­settiðini duyunca, "Sümâme, sen dinmi deðiþtirdin" deyip onu öfke­lendirdiler de; "Vallahi ben din deðiþtirmedim sadece Ýslâm'a girip Muhammedi tasdik edip ona inandým. Sümâme'nin caný elinde olan Allah'a yemin olsunki, ben sað oldukça Hz. Muhammed izin verme­den size Yemâme'den bir tek buðday danesi dahi gelmeyecek" dedi.

Yemâme, Mekke için ekim yapýlan münbit arazisi olan bir yerdi. Sümâme yurduna döndü ve Mekke kervanýna engel oldu. Kureyþ kýt­lýk baþlayýnca Rasûlüllah'a yazýp akrabalýk hatýrýna Sümâme'ye yiye­cek göndermesini yazmasým istediler. Rasûlüllah da bunu yerine ge­tirdi.[654]

Derim ki: Buradaki Ebû Hüreyre'nin ifadesinden anlaþýlan o ki, Sümame'nin Ýslâm'a giriþi Ebû Hüreyre'nin giriþinden sonra olmuþtur. Onun Ýslâm'a giriþi ise hicrî yedince senedeydi.[655]

 
Vakidî’ye Göre Bu Yýl Ýçindeki Seferleri Ukkaþe B. Mýhsan'ýn Gamr Seferi
 

Kasým b. Muhammed derki: Rasûlüllah (s.a.v.), Ukâþe b. Mihsan'ý Rabîü'l-evvel veya rabîü'l âhir ayýnda kýrk kiþinin baþýnda El-Gamr'aya[656] gönderdi. Aralarýnda sabit b. Akraný, Þucâ'a b. Vehb ve Yezîd b. Rukayþ da vardý. Sür'atle yola çýktýlar. Lakin oradakiler bun­larýn geldiðini anlayýnca suyu býrakýp kaçtýlar ve yurtlarýnýn yüksek yerlerine yerleþtiler. Ukâþe suya gelince, yurdun boþaltýldýðýný görüp, hemen Þucâ b. Vehb'i bir haber almak veya bir taze ize rastlamak ü-midiyle araþtýrmacý olarak yolladý. Þucâ'a geri gelip davar izine rastla­dýðýný anlattý. Orada bir gözcüyü uyurken yakaladýlar. Onu konuþturup koyunlarýn yerini gösterttiler. Koyunlara hücum edip, yüz tanesini sürerek Medineye getirdiler. Kaçan insanlara saldýrmadýlar. Herhangi bir çarpýþma olmadan geri geldiler.[657]

 


[652] Buharî Meðazî 64/70; Müslim Cihad 1764 (59); Müsned 2/452; Beyhakî Delâil 4/78.

[653] Müslim Cihad 1764.

[654] Beyhakî Delâil 4/79, 80; Zehebî bunu tamamen kýsalttýðý için biz tercemeyi Beyhakîden yaptýk. Ayný kýssayý Ýbni Hiþâm 4/254'te îbni îshâk'tan nakledersede biraz deðiþiklik var­dýr.

[655] Bu yorum aslýnda Beyhakî'ye aittir ve daha geniþtir. Bak Delâil 4/81.

Ýmam Zehebi, Tarihü’l Ýslam  Meðazi 3/498-501

[656] EI-Gamr Benî Esed'e ait bir su olup Feyd'den iki gece uzaklýkta bulunmaktadýr. Zehebî bu kýssalarý nedense Vakidî'den deðilde Beyhakî'nin Delâil'inde (4/82) Vakidî'den kýsaltarak yaptýðý nakli tekrarlar. Biz Tercemede Vakidî metnini esas aldýk.

[657] Vakidî 2/550; Ýbni Sa'd 2/84, 85; Ýbni Abdil Ber El-Istîab 1/191, NihâyetÜ'l îrab 17/203, Uyûnü'l Eser 2/103; Tarihü Halife b. Hayyat sayfa 85.

Ýmam Zehebi, Tarihü’l Ýslam  Meðazi 3/501-502

Ynt: Necid seriyyesi By: Bilal2009 Date: 22 Eylül 2021, 11:50:27
Esselamu aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Necid seriyyesi By: Sevgi. Date: 23 Eylül 2021, 17:23:12
Aleyküm Selâm. bilgiler için Allah sizlerden razý olsun kardeþim

radyobeyan