Sultan 1. Ahmed By: sidretül münteha Date: 18 Nisan 2011, 16:37:11
SULTAN 1. AHMED
Babasý: Sultan III. Murad
Annesi: Safiye Sultan
Doðum Tarihi: 1566
Vefat Tarihi: 1603
Saltanat Müd.: 1595-1603
Türbesi: Ýstanbul'dadýr.
Hicri 998, Milâdi 1590 yýlýnda Manisa'da dünyaya gelen padiþah 1. Ahmed, babasý 3. Mehmed'in vefatýnda henüz ondört yaþýnda idi. Hicri 1012, Milâdi 1603 yýlýnda dar-ü beka alemine intikal eden merhum padiþah, artýk þehzadelerin vilayetlerde valilik yapmalarýný ortadan kaldýran kararýn sahibi olarak ne kadar isabetli hareket ettiðini ölüme mahkûm etmek zorunda kaldýðý veliaht þehzade Mahmut sultan vesilesiyle dünya gözüyiede þahid olmuþtu. Merhum Padiþah 3. Mehmed, vefat ettiðinde bu elim vak'adan ne sadrazamýn, ne diðer devlet adamlarýnýn nede ahalinin haberi vardý. Babasýnýn ölüm haberini öðrenen genç padiþah kendi elleriyle yazdýðý bir tezkereyi sadaret kaymakamý Kasým Paþaya gönderdi. Kasým Paþa kendisine getirilen bu hatt-ý þerifi bir türlü sökemedi. Kasým Paþa'mn bildiði tek bir þey varsa bu da padiþah 3. Mehmed'in hattý olmadýðýydý.
Yoksa padiþah hazretleri Kasým Paþayý deniyor muydu? Bu deneme ihtimalini aklýndan geçiren Kasým Paþa; daha evvelki þehzade Mahmud sultan ile þeyhini ve talihsiz þehzadenin talihsiz annesini hatýrladý. Bu tahattur, Kaymakam Paþayý devlet kâtibi Hasanzâdeyi yanýna çaðýrtýp yazýyý beraber okuma tedbirine sevk etti. Hasýrîzâdenin yardýmýyla hatt-ý söktükleri zaman þu metin meydana çýkmýþtý: «Kaymakam paþa; babam, Cenab-i Hakk'm verdiði nefes sayýsýný tamamladý. Dar-u Beka'ya intikal eyledi. Ben, senin efendin oldum. Ýntizamý saðla, en ufak bir olayda kellen gider, böyle bilesin.»
Kasým Paþa derhal saraya koþtuðunda genç padiþahý taht'ta oturur gördü, eteðini öptü ve ilk emri aldý: «Tiz babanýn defn hazýrlýklarýný gör.» Bu sýrada ise divan azalarýna toplantý var diye haber salýndýðýndan saraya koþan Hevletin ileri gelenleri derhal taht odasýna alýndýlar. Taht'ýn 'nünde toplantýnýn mevzuunda tahminler yapmakta vakit geçirirlerken ve 3. Mehmed hazretlerinin gelmesini bek-levenler birde baktýlar ki, kararlý ve süratli adýmlarla taht'a yürüyen ondört yaþýnda, genç bir yiðit idi. Bu genç yiðit veli-ahd þehzade Ahmed Sultandan baþkasý deðildi. Genç padiþah taht'a oturunca toplantýya gelenler; 1. Ahmed'in sarýðýn-daki siyah þeritten 3. Mehmed'in vefat ettiðini anlamýþ oldular. Yeni padiþaha taziyetlerini bildirdiler ve saltanatýnýn din-i islâma hayýrlý olmasýný temenni ettiler.
Yine bir haberci ile Malkoçoðlu Yavuz Ali Paþanýn sadrazam ve serdar-i ekrem sýfatýyla bulunduðu Beigrad'a haber gönderildi. Yavuz Ali Paþa, padiþahýn vefatýndan sonraki sekizinci gün deraadete gelmiþti. Burada bir düþünelim ve kendi kendimize soralým: O zamanki vasýtalar at ve arabadan ibaret olduðuna göre bu sür'at nasýl temin olunuyordu?
Ýþte her þeyin kolayýnýn bulunmasý iyi bir organizasyona baðlýdýr. Bu organizasyon daima terakkiye de dönük olmalýdýr. O zamanýn þartlan içinde Osmanlý devleti bu haberleþme müessesesini bir takým menziller kurarak gerçekleþtirmiþti. Bu menziller ;az aralýklý olarak memaliki Osmaniyyenin bir ucundan diðerini örümcek aðý gibi kucaklamýþtý. Bilindiði gibi beþbin ve onbin metrelik mesafelerde atlarýn gösterdiði performans bu günün taksilerinin sür'atinden pek aþaðý kalmazdý. Dolayýsýyla on, onbeþ kilometrede bir yapýlan at deðiþtirmeleri uzun mesafeleri kýsaltmýþ oluyordu bir bakýma. Haberciler ve haberi aldýktan sonra istenen yere gelecek olanlar bu menzil teþkilatlarýnýn hazýrladýklarý atlara vakit geçirmeden binerler ve devamlý yüksek sür'at ortaya koyarak Çok kýsa zamanda hedeflerine varýrlardý. Þimdi akla bu kadar SUr at yapmak için böyle büyük bir teþkilat ve atlarýn çatlarcasýna koþturulmalarýnýn lüzumsuzluðunu ileri süren hayvan sevenler olacaktýr bizde sorarýz: Bu gün bu mesafeleri çabuk almak için uçak yolculuklarý, bazen de bu uçaklarýn düsme-leri yüzünden kaybedilen hayatlarý göz önüne alýrsak, bu menzil teþkilatlan hakkýnda yukarýdaki masraf ve hayvanlarýn akibetlerini soranlara bizde yukarýda yazdýðýmýz uçak masraflarýný ve kazalarda yitirilen insan hayatlarýný ileri süreriz.
Elhasýl teknolojinin terakkisi bizler insanlar içindir. Ýnsanlarýn en þereflileri müslümanlar olduðu için bütün terakkiler bizim içindir. Ecdadýmýz daima en mükemmeli kurmuþ ve kullanmýþtýr. Ýþte Yavuz Ali Paþaya giden haberci bu menzil teþkilatý vasýtasýyla çabucak ulaþmýþ ve sadrazam da sür'atle Dersaadete gelebilmiþtir.
Yavuz Ali Paþa, huzuru hümayuna çýkmýþ ve Hazreti padi-þah'dan vazifesine devam etmesi hususunda sadýr olan fermanla biat merasimini hazýrlamaya baþladý. Bütün hazýrlýklar tamamlandýktan sonra biat merasimi icra olunup, askerin cûlüs bahþiþi daðýtýldý. Biat merasiminden bir ay sonra sonra Ayasofya Camii þerifinde bir Cuma selâmlýðýndan sonra Hazreti Padiþahýn o güne kadar yapýlmamýþ olan sünnet düðünü icra olundu.
Sultan Ahmed Han ve validesi Handan sultan kalbleri merhametle dolu birer insan olduklarýný þehzade Mustafa sultaný öldürmeyerek göstermekle kalmamýþ ileride görülebileceði gibi söz konusu kardeþini kendi oðluna tercih ederek saltanata veliahd bile seçmiþ, onun padiþahlýk ve Halifeliði ihraz etmesini saðlamýþtýr. Bu olay o güne kadar Osmanlý tarihinde Cengiz yasasýnýn ilk defa rafa kaldýrýlmasý oluyordu. Yanýz þunu da ilave etmek gerekirki, Mustafa sultan bir gaile çýkaramayacak kadar hasta idi. Yýldýrým Beyazýd hazretlerinden beri devlet adamlarý bu iþi devlet adýna yaparlar kati kaýnunu çalýþtýrýrlardý. Fakat bu genç padiþah, merhametli kararlýlýðý ile birleþtirmiþ onlara bu fýrsatý tanýmamýþtý.
Bu sýrada Ýran'ýn doðu hududlanmýza yapmaya baþladýðý tazyik, Çaðalazade Sinan Paþanýn serdar unvanýyla mezkûr vere gönderilmesini intaç etmiþti. Beri yandan Sadrazam Malkoçoðlu Yavuz Ali Paþa, Serdar-ý Ekrem unvanýný da haiz olarak Macaristan üzerine gönderilmiþti.
Doðu hududumuzda Erivan kalesini muhasara eden Ýran Sahi Abbas, altý ay bu muhasaraya inatla mukavemet eden Þerif Paþayla bir anlaþma yapmýþ, salimen muhafýzlarýn kaleden çýkýp gitmeleri hususunda anlaþmýþlardý. Þah Abbas daha evvel ele geçirmiþ olduðu ehlisünnet alimlerini hunharca idam etmiþti. Tabii bu idamlar Þahýn Þia mezhebinden olmasýndan kaynaklanýyordu. Þah Abbas daha da ileri gitmiþ Þirvan ve havalisini de zapt etmiþ ve ahalisini katliama tabi tutmaktan çekinmemiþti. Buradan elini Akçakaleye uzatmak isteyen Þah Abbas bu sefer karþýsýnda cesur ve kurnaz bir müdafi buldu bu zat Karakaþ Paþa idi. O sýrada acem askerleri havalide yaþayan Ermeni kadýnlarýnýn ýrzlarýný payimal etmekte olduklarýndan Karakaþ Paþa ani bir saldýrýyla bunlarý gafil avlanarak hak ettikleri þekilde kýlýçtan geçirdi. Haziran ayýnda ordu ile beraber Ýstanbul'dan hareket eden Çaðalaza-de ancak Kasým ayý sonlarýna Tebriz önlerine gelmiþse de, Þah Abbas geri çekildiðinden karþýsýnda insan bulamadýðý gibi kýþ'ta bastýrmýþ olduðundan Van þehrine çekilip kaleye kapanmak mecburiyetinde kalmýþtý. Þah Abbas, Çaðalazade'nin Van kalesine çekildiðini istihbar edince kar, kýþ demeyip yüklenmiþti. Bunun üzerine kýþ ortasýnda serdar Çaðalazade, askeri Van gölü üzerinden Adilcevaz tarafýna geçirmiþ oradan da Erzurum'a nakletmiþti. Bu iþleri o kadar sessiz halletmiþtÝki Þah Abbas, Van Kalesi önünde kýrk gün beyhude beklemiþti.