Mekke nin fethi By: sumeyye Date: 18 Nisan 2011, 13:59:05
Mekke'nin Fethi[354]
Bekkâî, Ýbni Ýshâk'tan naklediyor:
-Daha sonra Bekr b. Abd-i Menât b. Kinane oðullarý, Mekke'nin ta aþaðý tarafýnda Vetir denen suyun baþýnda oturan Huzâ kabilesine saldýrdý. Bekr oðullarýyla, Huzâalýlar arasýndaki kavgaya sebeb olan kiþi el-Hadramî oðullarýndan bir kimse olup adý Mâlik b. Abbâd idi.
Bu zât ticaret için yurdundan çýkmýþtý. Huzâ'a arazisinin ortalarýnda huzâalýlar ona saldýrýp öldürdüler ve malýný aldýlar. Bekr oðullan da geri gelip Huzaadan bir adama saldýrýp onu öldürdü. Ýslâm'ýn geliþinden az önce, Huzâalýlar, Esved b. Razn ed-Deylemî oðullarýndan Selmâ, Gülsüm ve Züeyb'e saldýrdýlar ve onlarý Arafattaki arafat sýnýrlarýný belirleyen hudud putlarý önünde öldürdüler. Bunlar Kinâne oðullarýnýn önde gelen eþrafý idi.
Bekr oðullarýyla, Huzâa kabilesi bu þekilde husumete devam ederken, Ýslâm dini aralarýna gerildi. Ýnsanlar artýk Ýslâm diniyle meþgul olmaya baþladý. Resulü Ekrem ile Kureyþliler arasýnda Hudeybiyede Sulh yapýlýnca, onlarýn Resûlullah'a, Resulü Ekrem'in de onlara koþtuðu þartlar arasýnda;
"Bu civarda oturan araplardan Resûlullah'm akit ve ahdine girmek isteyenler rahatça girebilecek, Kureyþlilerin akit ve ahdi altýna girmek isteyenler de istediði gibi girebilecekti. Bekir oðullan Kureyþlilerin akdi altýna girerken, Huzâalýlar da mü'miniyle kâfiriyle Resûlullah (s.a.v.)'in akdine girdiler.
Hudeybiye de anlaþma saðlanýnca Bekr oðullan boylarýndan biri o-lan Ed-Deyl oðullan bunu Huzâa'dan öcalmak için fýrsat saydý ve kendilerinden öldürülen bu kardeþlerinin intikamýný bunlardan almak istediler. Nevfel b. Muâviye ed-Deylî kendi kavmi olan Benî Deyl'in baþýnda yola çýktý. Benî Bekr'in hepsi ona tabî deðildi. Muaviye ve arkadaþlarý geceleyin gelip vetir suyu baþýndaki Huzâaya saldýrdý ve onlardan birini vurup etraflarýný kuþattýlar. Müthiþ bir çarpýþma oldu. Kureyþ, ed-Deyl oðullarýna silah yardýmý yaptý. Kureyþten bir kýsmý da kendilerini gizleyerek bizzat kendileri gelip Deyi oðullarý saflarýnda Huza'alýlara karþý çarpýþtýlar.[355]
Nihayet Huzâa'lýlarý sürerek tâ Harem-i Þerife kadar getirdiler. Nevfel'e kendi kavmi olan ed-Deyloðullan; "Yâ Nevfel! Harem'e girdik. Ýlahýndan kork ve Harem'in haramlýðýný ihlal etme!" dediler. O zaman o, çok aðýr bir laf edip: "bugün benim ilâhým yok, ey Bekr oðullarý intikamýnýzý alýn. Vallahi siz Haremde çalýyordunuz da þimdi orada intikamýnýzý niye almýyorsunuz?" dedi.
O gece Vetîr'de adý Münebbih olan ve kalb hastasý birini öldürmüþlerdi. Yanýnda Temîm diye biri de vardý. Münebbih buna, "kaç kendini kurtar, ben nasýl olsa öleceðim, ister öldürsünler, ister salsýnlar" dedi. Temim kaçýp kurtulurken, Mûnebbih'e yetiþip öldürdüler. Huzâa Mekke'ye girince bir kýsmý Bûdeyl b. Verkâ adlý birinin evine sýðýndýlar. Bir kýsmý da adý Râ'fi1 olan Huzaalý bir kölenin evine sýðýndý.
Bekr oðullarý ile Kureyþ'in dayanýþmaya girdikleri ortaya çýkýnca, bu kendileriyle Resûlullah (s.a.v.) arasýndaki anlaþmayý bozmak anlamýna gelmiþ oldu. Böylece Anýr b. Salim el-Huzâî de çýkýp yanýna yardým isteyecek bir gurubu alarak Peygamber (s.a.v.) geldi ve ashabýnýn arasýnda oturmakta olan Peygamberin baþ ucunda dikilerek þu þiiri okudu:
Ya Rab, ben Muhammede babamýzýn ve babasýnýn eski dostlu-ðunu hatýrlatýyorum
- Siz çocuklar iken biz baba idik. Orada teslim olduk ve asla elimizi çekmedik. (Kusay oðullarýnýn anasý Fatima binti Sa'd ile abdi Menaf oðullarýnýn anasý Huzâa'lý idi.)
- Allah sana hidayet versin, sen hazýr olan bir destekle yardým et, Allah kullarýný yardýma gelmeye çaðýr.
- Aralarýnda harbe hayýr bir Resûlullah vardýr. Eðer zillet istense onun yüz rengi deðiþir.
- Deniz gibi dalgalarý yüzen bir ordu içinde. Kureyþ sana verdiði sözünü bozup atmýþtýr.
- Senin kuvvetli anlaþmaný bozdular ve Mekke'deki Kûdeyde beni kontrol ettirmeye baþladýlar.
- Benim kimseyi yardýma çaðýramayacaðýmý sandýlar. Oysa onlar hem daha alçak, hem sayýca daha azdýr.
- Onlar bize Vefîr suyu baþýnda uykuda saldýrdýlar, bizi rükû ve secdede katlettiler.
Üçüncü mýsradaki ilk kýsým "Allah sana hidayet versin, sen güçlü bir destekle yardým et" þeklinde de rivayet edilir. Bunu duyan Resûlullah (s.a.v.): "Ey Amr b. Salim yardým olundun!" buyurdu. O sýrada Resûlullah'ýn gözüne gökteki bir bulut görününce;
-Þu bulut Ka'b oðullarýnýn yani Huzâa'hlarýn zaferini yaðdýracak" buyurdu
Sonra Bûdeyl b. Verkâ', Huzâa kabilesinden bir gurubla Medine'ye Resûlullah'ýn yanma geldi ve baþlarýna geleni, Kureyþ'in Bekr oðullarýna yardýmýný anlatýp Mekke'ye doðru yola çýktýlar. Resûlullah (s.a.v.) bu ara ashabýna:
"Sanki siz anlaþmayý yenilemek ve sulh süresini uzatmak üzre Ebû Sûfyan'ýn sîze geldiðini göreceksiniz gibi geliyor" buyurdu.
Bûdeyl ve arkadaþlarý Mekke'ye doðru giderken yolda Ebû Sûfyan'la karþýlaþtý. Kureyþ onu anlaþmayý yenileyip süreyi uzatmasý için Peygamber'e yollamýþtý. Kureyþ o katliamdan az sonra yaptýklarýndan korkmaya baþlamýþlardý.
Ebû Sûfyan, Bûdeyl b. Verkâ'ya rastladýðýnda, "Yâ Bûdeyl! nereden geliyorsun?" dedi. Ebû Sûfyan onun Nebi (s.a.v.)den geldiðini tahmin ediyordu. Bûdeyl ise: "Huzaa'hlarla beraber þu þekilde biraz dolaþtým" dedi. Ebû Sûfyan, "Peki Muhammed'e gitmedin mi?" dedi. Bûdeyl Mekke'ye doðru gidince, Ebû Sûfyan: "Eðer O Medine'den geliyorsa hayvanlarýna hurma yemi yedirmiþtir" deyip, Büdeyl'in develeri çök-türdüðü yere gelip deve kiðýsýný aldý ve parçaladý. Ýçinde sindirileme-yen hurma çekirdeði görünce, "Allah'a yemin ederim ki, Bûdeyl Muhammed'e gitmiþ" dedi.
Ebû Sûfyan oradan ayrýlýp Medine'de Resûlullah (s.a.v.)'in yanýna geldi ve kýzý Ümmû'l mü'minîn Ümmü Habîbenin evine misafir oldu. Orada bulunan Peygamber (s.a.v.)'in yataðýna oturmak için ilerleyince, Ümmû Habîb'e mindere oturmasýn diye çekti. Ebû Sûfyan: "Yâ kýzým!
Bilmiyorum bu yataðýmý benden kýskanýyorsun, yoksa beni mi bu yataktan kýskanýyorsun?" deyince; "seni deðil yataðý, çünkü o Resûlullah (s.a.v.)'in yataðýdýr. Sen ise müþrik bir pisliksin" dedi. O da, "Vallahi ey yavrucuðum, benden ayrýldýktan sonra sana þer isabet etmiþ" dedi.
Ebû Sûfyan bu hadiseden sonra çýkýp Resûlullah (s.a.v.)'in yanýna gelip (konuþtu ise de) Nebi (s.a.v.) isteðine olumlu bir cevap vermedi. Ebû Sûfyan kalkýp Ebu Bekr (r.a.)'m yanma geldi ve Resûlullah'a rica etmesi için konuþtu. O da, "ben bunu yapamam" deyince, Ömer (r.a.)'a geldi ve ona da söyledi ise de Ömer (r.a.): "Ben mi sana Resûlullah'ýn yanýnda þefatçi olacaðým, vallahi eðer sizinle savaþ etmek için san karýnca bile sebeb olsa (Vakîdi de sizinle çarpýþan sarý karýnca olsa bile) bende sizinle çarpýþýrdým" dedi. (Sonra Osman'a gidip yalvardý. O da "Ben ancak Resûlullah'ýn himaye ettiðini himaye ederim" dedi)[356] Sonra oradan ayrýlýp Hz. Ali'ye geldi. Ali'nin yanýnda Fatýma ile oðlu Hasan vardý ve o zaman hasan henüz apalayan bir bebekti.
Ebû Sûfyan: "Yâ Ali! bu kavmin bana akrabalýk baðý en baðlý olaný sensin. Ben sana bir ihtiyaç dolayýsýyla geldim, ne olur elimi boþ çevirme. Resûlullah'a derdimi anlatmak için bana yardýmcý ol!" dedi. O da: "Yazýk sana ey Ebû Sûfyan! Resûlullah (s.a.v.) bir iþe kesin karar vermiþ, artýk o konuda biz onunla konuþmaya asla güç yetiremeyiz" dedi. Ebû Sûfyan Fatýma (r.a.)'ya döndü ve! "Ey Muhammed'in kýzý! Sen þu bebekceðizine emretsen de insanlar arasýnda beni himayesi altýna aldýðýný söyleyip, dünyanýn sonuna kadar araplarýn seyyidi-efen-disi- olarak kalsa..." diye yalvardý. Fatýma (r.a.) da: Vallahi bu yavrucuðum insanlar arasýnda himaye ilan edecek yaþa gelmiþ deðildir. Hiç kimse Resûlullah'a karþý himayecilik iþini üstlenemez." dedi.
Ebû Sûfyan Hz. Ali'ye döndü ve: "Yâ Ebe'l Hasan ben vaziyetin beni pek sýkýþtýrdýðýný görüyorum, bana birþeyler nasîhat et" dedi. Hz. Ali: "Vallahi ben senin ihtiyacým giderecek bir nasihat bilemiyorum. Ama sen Kinâne oðullarýnýn liderisin. Ýnsanlarýn arasýnda onlarýn himayesine girdiðini ilan et, sonra yurduna geri git" dedi. Ebû Sûfyan, "Bu benim derdime çare olur mu dersin?" deyince, "hayýr vallahi çare olacaðýný sanmýyorum, ama sana bundan baþka söyleyecek laf bulamýyorum" dedi.
Ebû Sûfyan mescitte ayaða kalktý ve: "Ey insanlar, ben sizlerin himayesine girdiðimi ilan ediyorum" dedi. Sonra devesine binip yola çýktý. Kureyþ'lilere geldiðinde, "arkada ne var ne yok?" dediler. O da, "Vallahi Muhammede varýp konuþtumsa da bana bir cevap vermedi, Ebû Bekr'e gittim onda da bir hayýr bulamadým, Ömer'e gidince onun düþmanlýðýný daha fazla gördüm" diyerek olayý anlattý ve "Ýnsanlar a-rasmda himayelerini kabul ettiðimi bildirdim" dedi. Onlar, "Peki Muhaýnmed bunu onayladý mý? dediler, "hayýr!" deyince: "Vallahi a-dam seninle oynamaktan baþka birþey yapmamýþ" dediler.
Daha sonra Resûlullah (s.a.v), hazýrlýk emri verdi. Ailesine de hazýrlanýn dedi. (Ebû Bekir, kýzý Âiþe'nin yanýna girdiðinde onu Resûlullah'ýn eþyalarýný hazýrlarken buldu ve "kýzým! Resulü Ekrem size hazýrlanýn emri verdi mi?" deyince, "evet sen de hazýrlan" dedi. "Nereye gidilecek?" deyince, Hz. Aiþe: "Vallahi bilmiyorum" dedi.) Sonra Nebi (s.a.v.) hedefin Mekke olduðunu ilan ettirdi ve:
"Allah'ým! Kureyþ'in gözcülerini casuslarýný alda ülkelerine ansýzýn varalým." diye dua etti. Ýnsanlarda hazýrlýða baþladý.
Urve ve diðer alimler -devamen- derler ki: Resulü Ekrem Mekke'ye sefer karan alýnca, Hatýb b. Ebî Beltâ bu durumu mektup yazarak bir kadýnla Kureyþ'e bildirmek üzere yolladý. Kadýn mektubu baþma-saçm arasýna- koydu ve saç beliklerini üzerine getirdi ve yola çýktý. Peygambere durum vahiy ile bildirildi. Nebi (s.a.v.) de Hz. Ali ile Zübeyr b. Avvâm (r.a.)'larý yollayýp:[357]
"Hatýb b. Ebî Beltan'ýn yazdýðý Mektubu yanýnda Kureyþ'e götüren kadýna yetiþin" buyurdu. Yola çýkýp Halika denen yerde kadýna yetiþtiler. Kadýný indirip yükleri arayýp mektubu bulamayýnca, Hz. Ali: "Vallahi ne Peygamber ne biz yalancýyýz. Sen bu mektubu ya çýkar, ya da seni çýrýlçýplak soyacaðým" dedi. Ýþin ciddiyetini gören kadýn Hz. Ali'ye "yüzün dön" dedi. Dönünce saçlarýný çözüp mektubu çýkardý. Hz. Ali mektubu Efendimize getirdi. Nebi (s.a.v.) Hatýb'ý çaðýrtýp; "neye böyle yaptýðýný" sorunca, "Vallahi ben kesinlikle Allah'a ve Resulünü inanan biriyim, ne deðiþtim ne birþey oldu. Ancak benim Kureyþ arasýnda hâla oðlumla karým var, ama benim onlar içinde ne aþiretim ne akrabam var. Ailemi böyle davranarak koruyayým dedim" deyince Ömer: "býrak da þu münafýklýk yapan herifi öldüreyim" dedi. Nebi (s.a.v.)de:
"Yâ Ömer ne biliyorsun, belki Allah Bedir Harbine katýlanlarýn durumunu bildiðinden, "Dilediðinizi yapabilirsiniz, ben sizi baðýþladým" demiþtir" buyurdu.[358]
Zehebî kendi isnadýyla der ki: Bize Muhammed b. Ebî'l-Harem el-Kureþî ve bir gurup âlim -Hasen b. Yahya el-Mahzûmî~ Abdullah b. Rifâa -Ali b. el- Hasen eþ-Þâfî- Abdürrahman b. Ömer b. En-Nahhâs -Osman b. Muhammed es-Semerkandî- Ahmed b. Þa'ban-Sûfyan-Amr b. Dînar- Hasen b. Muhammed- Hz. Ali'nin katibine Ubeydullah b. Ebî Rafî'den "Hz. Ali'yi þöyle derken duydum" dediðini anlattýlar:
-Resûlullah beni, Zübeyr'i ve Mikalâd'ý yola çýkarýp (Hamraû'l Esed yakýnlarýndaki); "Hâh bahçelerine kadar gidin. Zira orada, yanýnda Hatýb'ýn mektubu bulunan bir kadýn var. Ondan bu mektubu alýn" emrini verdi. Biz de gidip, Hah bahçesi denen yere varýncaya kadar atlarýmýz bizi sür'atle götürdü. Baktýk orda bir kadýn var. "Mektubu çýkar!" dedimse de bana, "bende mektup yok" dedi. Bizde, "ya onu çýkarýrsýn, ya da üzerinden elbise soyulur" deyince onu saçlarýnýn örgüsünün içinden çýkardý. Bizde onu Peygamber'e getirdik. Baktýk ki mektup Hatýb b. Ebî Belta'dan Mekke'deki müþriklere yazýlmýþ olup, onlara Resûlullah'm bir takým iþlerini bildiriyor. Resûlullah, Hatýb'a: "Yâ Hâtýb! "bu ne?" dedi. O da, "Yâ Resûlallah hakkýmda hüküm vermekte acele etme. Ben Kureyþin asýl kendinden deðil, onlarla anlaþmalý olarak onlara baðlanmýþ biriydim. Muhacirlerden senin yanýnda olup da ailesi Mekke'de olanlarýn ailelerini koruyacak akrabalarý var. Madem akrabalýk baðým yok, istedim ki, bu mektup benim için onlar katýnda bir minnet duygusu oluþtursun da bununla benim akrabalarýmý korusun. Yoksa bunu dinimden dönmek veya Ýslâm'dan sonra küfre razý olmak gayesiyle yapmadým." dedi. Bunun ü-zerine Nebi (s.a.v.);"O Bedir'de bulunmuþ biridir. Ne biliyorsun, belki Allah Bedir'e katýlanlarýn halini bildiði için, onlara "dilediðinizi yapýn! Ben sizi baðýþladým" buyurmuþtur"dedi. Bunun üzerine Mümtehine süresindeki birinci ayet olan ;
"Ey îman edenler! Hak'dan size gelenleri inkâr eden, sizi ve Resul'ü Rabbiniz olan Allah'a inanýyor dîye yurdundan çýkaran benim ve sizin düþmanlarýnýzý sevgi ile karþýladýðýnýz dostlar e-dinmeyin. Eðer yurdunuzdan, benim yolumda cihad ve rýzamý a-ramak için çýktý iseniz, onlara nasýl sevgi taþýrsýnýz. Ben sizin gizlediðinizi de aleni olan sevginizi de bilirim. Artýk sizden kim böyle birþey isterse kesinlikle yolun doðrultusundan sapmýþ olur." ayeti geldi.
Bu hadisi Buharî Kuteybe yolu ile, Müslîm Ýbni Ebî Þeybe yolu ile, Ebû Dâvûd'da Müsedded yolu ile hepsi Sûfyan b. Uyeyne'den naklederler.[359]
Ebû Huzeyfe en-Nehdî der ki: Bize Ýkrime b. ammar, Ebû Zümeyl yoluyla Ýbni Abbas (r.a.)'dan nakletti ki, Ömer (r.a.) þöyle demiþ:
- Hâtýb, müþriklere bir mektup yollamýþ ve sorgulanmak için Nebi (s.a.v.)'e getirildi ve; "Yâ Hatib, seni bu iþe sevkeden sebeb ne?" diye sordu. O da, "Benim ailem onlarýn yanýnda. Onlara bir zarar verecekler diye korktum ve kendi kendime, Allah ve Resulüne zarar vermeyen bir mektub yazsam" diye düþündüm" dedi. Ben kýlýcýma sarýlýp: "Yâ Resûlallah, boynunu vurayým þunun, bu adam kâfir oldu" dedim. Nebi (s.a.v.) de;
"Ne biliyorsun! Belki Allah Bedir'de harbe katýlanlara bakýp, "dilediðinizi yapýn ben sizi af ettim, buyurmuþ olabilir" buyurdu. Bu hadîs hesen dereceli bir haberdir.[360]
Ýbni Ýshak'ýn da buna benzer bir rivayeti vardýr. Orada þu ilave vardýr. "Bunun üzerine:
"Benim düþmanýmý ve sizin düþmanýnýzý dost edinmeyin..." ayeti indi. [361]
[354] Mekke fethi için bak: Buhârî Meðazî 5/89; Müslim Cild 3/1405; Vakýdî 2/280; Ýbni Hiþâm 4/84; Ta. Halîfe 87; Ýbni Sa'd 2/134; Urve Meðazî 208; Yakûbî Tarih 2/58; Taberî 3/42; Ý. Abdi'l Ber Ed. Dürer 224; Cevamiu's-Sîra 223; Bey. S. Kübra 9/120; Camiu'i Us-:! 8/358..
[355] Metinde "Kureyþten bir kavim bizzat kendileri canlarýyla Huzaâa'ya yardým etti" þeklinde ise de doðrusu Ýbni Hiþâm, Ýbni Sa'd, Beyhakî ve Vakîdî ise bizim tercemedekini söylerler. Üstelik, bu rivayet Bekkaî yoluyla, Ýbni Hiþâm'daki de ayný rivayettir. Sanýrým burada ya okuma ya dizgi hatasý olmuþ.
[356] Parantez arasý Vakîdî'nýn metnidir 2/793.
[357] Zehebî haberi burada býrakýr. Oysa Ýbni Ýshak'ýn bu haberi önemlidir. Tercemeyi Ýbni Hiþâm'dan yapýyoruz.(M.C.)
[358] Ýbni Hiþâm 4/84, 88; Beyhakî Delâil 5/5-9-12; Vâkidî 2/780-793; Ýbni Sa'd 2/134; Taberî 3/42-49
[359] Buhârî Meðazî h. no: 3007; Tefsir 48-90; Sürati'I Mümtehine, Müslim 36/161; Ebû Dâvûd Cihad 2/42; Tirmizî 3302, 3305; Müsned 1/80; Ýbni E. Þeybe 14/384; Beyhakî Delâii 5/17; S. Kübra 9/146; Hakim 3/302; Humeydî Müsned 49; Taberî 28/38.
[360] Taberî 3/49; Ebû Dâvûd Cihad 107; Tirmizî 3305; Ý.E. Þeybe 12/155; B. S. Kübrâ 9/146; Taberî Tefsîr 8/50, 212.
[361] Ýbni Hiþâm 4/88; Yalnýz bu Urve'nin rivayeti olup arada ashab yoktur.
Ýmam Zehebi, Tarihü’l Ýslam Cantaþ Yayýnlarý 4/204-212
Ynt: Mekke nin fethi By: Bilal2009 Date: 26 Aðustos 2021, 15:54:48
Esselamü aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Mekke nin fethi By: Sevgi. Date: 03 Eylül 2021, 02:43:42
Aleyküm Selam. Bu bilgileri bizlerle paylaþan kardeþlerimizden Allah razý olsun