Sultan 4. Mehmed By: sidretül münteha Date: 15 Nisan 2011, 16:03:22
SULTAN 4. MEHMED (AVCI)
Babasý: Sultan Ýbrahim Han
Annesi: Turhan Hatice Sultan
Doðum Tarihi: 1642
Vefat Tarihi: 1693
Saltanat Müd.: 1648-1687
Türbesi: Ýstanbul'dadýr.
Sultan Ýbrahim'in ilk erkek evlâdý oldu dediðimiz zaman, Ahmet Refik Altýnay merhum'un ifadesi olan "Osmanlý horozu öttü" sözlerini satýrlarýmýzý süslemekde kullanmýþtýk. Þimdi de baþka bir ilmin gereði olan ve târih düþmede kullanýlan ebced hesabýna uygun söylenen bir beyiti kayda lüzum gördük. H. 1051/m. 1642'de doðan þehzade Mehmed Ýçin, Þâni'nin inþa buyurduðu beyit: "Nurdur geldi Mehemmed sulbi Ýbrahim'den" böylece yeni doðmuþ þehzadenin dünya'ya geliþ tarihi belirlenmiþti ayrýca adý da, Mehmed olmuþtu. Ancak þehzâde'nin adýnýn Mehmed olmasýndan evvel bir isim macerasý vardirki; bu devrin en önemli kaynaklarýndan biri olan Evliya Çelebi Seyahatnamesi bu hususta cilt 1, sh. 1888'de aynen þöyle söylemekte: "Yýldýz ve cifirilminde <Ibrahim Hân oðlu Yusuf adýnda bir padiþah dünya'ya gelecek. Yusuf Peygamber gibi güzelliðe mâlik ve bahtý açýk bir hükümdar olacak. Doðuya ve batý'ya korku salacak... Venedik, Nemçe (Avusturya) Leh, Çek, Rus yâni Moskof diyarlarýný harab edip, Yusuf meziyetli çalýþkan bir padiþah olacak!> yolunda bütün cifir bilginleri hüküm çýkarmýþlardýr. Allah'ýn hikmeti-de, bu Mehmed hân henüz annesinin karnýnda iken babasý Ýbrahim Hân: "Eðer bir erkek evlâdým olursa, müjde edenden baþka ilk olarak kimi görürsem ve kime rast gelirsem evlâdýma onun ismini korum" þeklinde söz demiþ idi. Doðum sabahý sabah namazýnda padiþahýn yanýna gelen kýzlar aðasý þehzade Mehmed'in doðduðunu müjdeleyince, padiþahýn karþýsýnda Hünkâr Ýmamý Yusuf efendi oturmaktadýr.
Bunun üzerine Sultan Ýbrahim Cenabý Hakk'a þükreder ve: "Yarabbi ben sözümdeyim. Haberi aldýðýmda karþýma ilk çýkan zatýn adýný oðluma vereceðim demiþtim. Yüce Mevlâm benim karþýma mübarek bir insaný, bir âlimi çýkarttý" dedikten sonra secdei þükrana kapanmýþtýr. Yeni doðmuþ þehzadenin kulaðýna Ezaný Muhammedi'yi Hünkâr Ýmamý Yusuf efendi okudu. Daha sonra sarayýn mensuplarý belki de, Osmanlý devletinin ikinci kurucusu sayýlmakta olan 1. Mehmed Çelebi'ye atýf için, hanedana yeniden doðuþu saðlayan þehzadeyi Mehmed olarak isimlendirmek istemiþ olabilirler. Yoksa; kulaðýna ezan ile okunan ilk isim Yusuf olmuþtur. Padiþah etraftan gelen bu istekleri ve yukarýda tahminimize muvafýk hususa i'tiraz etmeyi uygun görmemiþ olabilir.
Bu þehzadenin doðduðu gece, bir zelzele vukubulduðu gibi, yeniçerilerin kýþlasýnda bulunan baruthane tutuþmuþ idi. Müneccimler bu olaylarý kötü talih olarak yorumlamiþlarsada 51 yýllýk ömrünün 39 yýlýný taht'ta geçirdi ve hayatýný da kaybetmeden taht'tan indirildi. Bu yönüyle bu kehanet yerine oturmuþ sayýlmaz. Ülke içinse, zaman zaman parlayan Osmanlýnýn kýlýcý netice olarak hesaplandýðýnda, tevakkuf yâni tam bir duraklama manzarasý gösterir. Ancak; Girid Adasýnýn kafi fethini budevrin padiþahý gerçekleþtirmiþtir. Öte taraftan yedi yaþýndayken geçmiþ olduðu Osmanlý tahtýnda kalma müddeti bakýmýndanda Kanuni'den sonra ikinci gelmektedir, padiþah 4. Mehmed (Avcý) hazretleri. Vefat târihi Ýse, h. 1102/m. 1693'tür. Evliya Çelebi, padiþahýn çocukluðunu þöyle tarif eder: "Tahta çýktýðýnda, yedi yaþýnda gayet zayýf ve ince yapýlý bir çocuktu. Fakat son derece aklý baþýnda, olgun ve zeki idi. Çelebi; Sultan Mehmed'i yirmi yaþlan döneminde þöyle tarif ediyor: "Boyu babasý gibi uzundu ve belden aÞaðý kýsmýda uzundu, etli pazularý, elleri ise aslan pençesine benzerdi. Kaþlarýnýn arasý açýk, güzel görünen bir yüze sahipti- Gözler elâ renkteydi, nurlu bir simasý vardý. Çok iyi bir bibiydi. Ava çýkmaktan pek hoþlanýr ve bunu savaþ tatbikatý sayardý. Sultan Mehmed biraz büyüdükten sonra kendinden küçük kardeþleriyle birlikte padiþahlýk imamý Þâmi Yusuf efendi önünde eðitime baþlamýþtýr. Bu derslerin en önemli bölümünü din ve diyanetinide öðrenmesi teþkil etmiþtir.
Çok geçmeden vefat eden Yusuf efendi'den sonra, derslere yine Þâmi Hüseyin efendi gelmeðe baþlamýþtýr. Babasý Sultan Ýbrahim'in 1058/1648 tarihinde tahttan indirilmesi üzerine, onun yerine geçmiþtir. Her tahta çýkan padiþahýn ödeme zorunda olduðu culüs bahþiþini hazinenin ödemesi mümkün görülmediðinden, sadrazam Sofu Mevlevi Mehmed Paþa, öldürdükleri padiþahýn, verdiði nimetlerden-bir hayli faydalandýðý bilinen Cinci Hoca diye tanýnan Hüseyin efendiden temin etme yoluna gitti. Cinci Hüseyin Hoca'dan ikiyüz kese talebinde bulunan sadrazama, kaimpederi Karaçelebi-zâde Mahmud efendiye olan, onun sayesinde baskýya maruz kalmam ham hayaline kapýldý. Ne varki; sadnazama param yok demesi, sadece servetini deðil, kellesininde gitmesine sebeb olmuþtu.
Beri taraftan tahta geçmiþ buiunan 4. Mehmed, yaþýnýn küçüklüðü göz önüne alýndýðýnda iþleri tam manasýyla yürütmediði aþikârdýr. Annesi Turhan Valide Sultan hem tecrübesiz, hem de kaimvâlidesÝ, Kösem Mahpeyker Valide Sultan'ýnda önüne geçebilmeyi saðlayabilecek ne bilgi ve tecrübeye ne de, lâzým gelecek teþkilâta sahipti. Dolaysýyla Kösem Valide Sultan, devletin idaresini ellerine almýþtý. Aslýnda baþarýlý sayýlmalýydý bana göre tarihin sayfalarýna nazar ettiðimizde, vezirleriyle evlenerek yeni hanedanlar zuhuruna yarayan sebebleri, ortaya seren vâlidesultan ve kraliçeler ile doludur dünya tarihi.
Ancak bu yapý Osmanlý düþünce dünyasýnda asla yer almamýþtýr. Evet Kösem Valide Sultan çeþitli siyasi oyunlarla devlet gemisini yürütmeyi baþarmýþtýr. Çok geçmeden Kösem ile Turhan Valideler arasýnda zuhur eden yönetme mekanizmasýný ele geçirme rekabeti çok kanlý neticelere varan Ýsyanlara, saray içinde kötü ve þen'i tuzaklara teþebbüslerin, meydana gelmesine sebebiyet vermiþtir. Ýslâm anlayýþý içinde. devletin Atabeyi pozisyonuna geldiðini zanneden doksanlýk sadrýazam, Kösem Vâlide'nin padiþah vâsisi olarak dillendirdiði emirleri yerine getirmediði gibi, yaygýn hastalýklardan olan rüþveti ise hiç kaldýramamýþtý. Eðer hayatlarýna kast edilen padiþahlarýn izalesinde vazife alan zevat arasýnda da kolay kolay yataðýnda Ölene pek rastlanmaz. Her biri takip altýnda tutularak en ufak bir yanlýþýnda padiþahýn katli ile alakalandýrýlýr, canýný elden yitirirdi. Tarihin derinliklerinde rastlanýlan malumattandýr ki; Sultan Ýbrahim'in katlinde faaliyet gösteren yetmiþ kiþinin adýnýn listeye alýndýðýný, Nâima Tarihinde 4. cildinin 387. sahifesinde görmek kabildir. Yeni Camii Ayaklanmasý Memleketin idaresinde görülen zafiyet, pek net þekilde ortadaydý. Padiþah küçük, sadrazam yaþlý ve devlet idaresini çevirebilecek kýratta olmayýp, zaman zaman ülkenin en akýllý insanlarýndan biri olduðunu göstermiþ bulunan Kösem Valide Sultanýn emirleri bu sofu sadrazama zor geliyor ve yerine getirilmiyor idi.
Dolaysýyla icraat pek sesli ve deðiþik tarzda ahalinin kaderine hükmetmekteydi. Yine bu sýrada, idaresizliðin ve eski antlaþmazlýklarýn gündeme gelmesinden dolayý yeniçeri ile sipahiler ve içoðlanlarý denilen iki askerî güç arasýnda, adýna Yeni Camii ayaklanmasý denilen kanlý mücadeleler çýktý. Yeniçerilerin baþýnda bulunan Koca Musluhiddin Aða'nýn idaresindeki yeniçeriler galib gelmeyi baþardýlar. Bu arada sadrazam; Cinci Hüseyin Hoca'nýn evine yaptýrmýþ olduðu baskýnda eline geçirdiði 150 bin kuruþluk çil altýnlarla rahatça cülus bahþiþini ödemiþti. Sipahiler nereden estiði bilinmeyen bir rüzgar sayesinde orada burada "Sultan Ýbrahim'i hangi fetvayla katlettiniz?" þeklinde hesap sormaya baþlamýþtý. Hemen arkasýndan katletme iþinde görev alanlarýn, kellelerinin ismen istendiði sipahi askerinin aðzýndan çýkývermiþti. Tabii ki bu listenin birinci ismi ihtiyar sadrazamdý. Adýnýn kellesi istenenler arasýnda birinciliði aldýðýný görünce, saðda solda toplananlar üzerine yeniçerileri göndermekte beis görmedi. Ne varki; husule gelen çatýþmalar þehrin sokaklarýnda pek kanlý þekilde gerçekleþirken, günlerce sürmekteydi. Yukarýda da söylediðimiz bu kýtalin sonunda yeniçeri baþarý saðlamýþsa da, bir canavar icadýna sebeb olunmuþtu. Sadrazamý memnun etmenin verdiði þýmarýklýðýn nerelere varacaðý çok geçmeden kendini gösterdi. Yeniçeri, bir zamanlar devletin en Önemli savaþ makinesi olan bu zümre, kahredici silahýný kendi insanýna çevirmiþ, fýrýn, han ve hamam basmakta insanlara ve servetlere büyük zararlar vermekteydi.