Sultan 4. Mustafa han By: sidretül münteha Date: 06 Nisan 2011, 18:27:55
SULTAN IV. MUSTAFA HAN
Babasý: Sultan I. Abdulhamid Han
Annesi: Âiþe Sine Perver Sultan
Doðum Tarihî: 1779
Vefat Tarihi: 1808
Saltanat Müd.: 1807-1808
Türbesi: Ýstanbul Eminönü Bahçekapý.
1223/1808 senesinde 3. Selim'in, tahttan indirilmesiyle, boþalan padiþahlýk makamýna geçmiþtir. Biat merasimi sonunda, Ayasofya Camiinde selamlýk icra edilerek namaz kýlýndý. Bu arada ise Kabakçý Mustafa'nýn vermiþ olduðu listede ismi bulunanlardan biri olan ve adý gizli sýtma diye maruf, Bahriye nâzýn ibrahim efendi, yalýsýnýn mahzeninde ele geçirildi. Musa paþanýn gizli emriyle Kabakçý'nin arkadaþlarý tarafýndan: "Buna gizli sýtma derler. Kimi tutarsa kurtulmaz. Ancak sakallarýnýn her bir kýlý zararýný izale eder, diyerek, adamýn sakalýný yola yola, her bir kýlýný ona þuna daðýta daðýta büyük bir vahþet örneði ve rezaleti sergileyerek, Baye-zid'e kadar sürüklediler. Orada baþýný vücudundan ayýrarak, At meydanýna gönderdiler."
Ser kâtib Ahmed efendi'de bu zorbalardan kaçma gayretinde damdan dama atlarken yere çakýlýr. Bütün vücudu, hurdahaþ olmasýna raðmen bunun da kellesini alýp, At meydanýna yolladýlar. Ertesi gün At meydanýnda toplanýlýp, bir müþavere yapýldý. Makamlar daðýtýlmaya baþlandý. Kabakçý Mustafa'ya Turnacýbaþilik rütbesiyle, Rumeli isyancýlarýndan Arnavut Ali'ye Anadolu kaleleri nezareti ve aðalýðý, Bayburd-lu Süleyman'a, Tersanei âmire sancak kaptanlýðý verildiði gibi, isyancýlardan Memiþ bile günde 120 akça ile haseki tekaüdü oldu.
Bunlarýn maiyetinden olan onyedi çavuþa, mertebelerine göre kýrk, elli, altmýþar akça gündelik tahsis edilirken, Sek-banbaþý Arif aða yamaklarýn istedikleri yirmiþer akça gündeliði itiraz ile-karþýlayip, verdirmedi ve Kabakçý Mustafa þimdi ortada gezenlerin arasýndaki, sözü enfazla geçeni, tesiriyse en çok görüleniydi. Padiþah yenilendikten sonra At meydanýný dolduran topluluk daðýldý.
Fakat, Sultan 3. Selim'in ýslahat ve yeniliklerine ait, uygulanmak üzere idamýn gerektiðini ortaya koyan alçakça bir senet kaleme alýndý. Þöyleki: "Rumeli kadýaskeri Muhtar, Nakibüleþraf Abdullah, Anadolu kadýaskeri Hafid, Ýstanbul pa-yelilerinden Münib, Ýstanbul kadý'sý Muradzâde Murad efendiler, þeyhülislâmla konaðýnda toplandýlar. Kaimmakam Köse Musa paþa da orada mevcud idi. Sekbanbaþý ve yeniçeri kodamanlarý ile bu toplantýda istiþare olundu. Kaderin þevkiyle; meydana gelmiþ olan, hadiselerden dolayý hiç bir yeniçerinin hýrpalanmamasý, yeniçerilerin de artýk bundan böyle devlet iþlerine karýþmama sözü vererek, Münib Efendi eliyle Ýki nüsha olarak tanzim olunan bir senet kaleme alindýki, bahse konu devrin seviye-i ahlâký ve irfanýný, din-i Muhammedi ve þer'iat-i Ahmediyenin, ne yaman ellere kaldýðýný gösterir. Bu senette, nizamý cedid, þimdiye kadar rastlanmamýþ büyüklükte bir bidat, iradý cedid ise, mezalimi kesire mahsulü olmak üzre isimlendirilmiþti. Baþtarafý padiþahýn hattý ile "mucibince" iradei seniyesi yazýldýðýndan, reisvekili Halet efendi, iki eli ile göðsünün üstünde tutarak, alay Ýle yeniçeri aðasý kapýsýna gidildi. Burada, saltanatýn þanýný tezyife ve Rusya sefiri gibi kurnazlar kurnazý musibet bir adama karþý yapýlan tertibatý da teþebbüsü mahvederek devleti, kudret ve kuvvetten mahrum eden günahlar dolusu senet okundu.
Bir nüshasý devlet elinde, biri de yeniçeri kýþlasýnda kalmak üzere teati olundu. Hemen ertesi günü, Sultan Selim ve yakýnlarýný hali ve durumu, kaimmakam Köse Musa paþanýn makamýnda býrakýlmasýný bildiren, hatt-ý hümayun okunarak, yeniçerilere yüzseksenbin, yamaklara yüzbin kuruþluk tahta çýkýþ bahþiþi ihsan olundu. Sultan Mustafa saf ve genel durumdan pek habersiz bir kimseydi. Musa paþa ile hempalarýný öldürülmüþ bulunan kimselerin hazinei devlete konmasý icab eden nakit ve mücevherlerini, senetler ile mukattaalanni zaptederek ucuz kapatmak için yaðmacýlýða kalktýklarý gibi, ev ile yalýlarýný kendi aralarýnda taksim ettiler.
Bunlar Ýstanbul'da ölmüþ kimselerin mal ve mülkünü ara-Ýarýnda paylaþmaktayken, dýþarýda yâni, eski Prusya'nýn Memel nehri ile Tilse nehri yakýnlarýnda Tilsit denen yerde Osmanlý devletinin taksim edilmesi konuþmalara mevzu oluyordu. Napolyon, Fridland'da Rus ordusunu yenerek bozguna uðratmýþ, kendilerine, yirmibeþbih kiþilik bir telefat verdirirken, seksen top ele geçirerek cidden büyük bir zaferin sahibi olmuþtu Ruslarýn ordusunun kuvvet yapýsý, Fransýzlarýn ileri harekâtýný durduracak güçte deðildi.
1. Aleksandr, bu maðlubiyet üzerine ortaklarýndan yüz çevirerek Napolyon'dan, bir mülakat talebinde bulundu. Ýki imparator, Tilsit'te Niyemen nehri üzerinde kurulu bir salda buluþtular. Ýþte bu buluþmalarýn yapýldýðý sohbetlerden birinde, Napolyon Ýstanbul'dan aldýðý bir telgraf haberinde Kabakçý ihtilâlini müteakip Fransýzlarýn kötü muamelelere uðramakta olduklarýný, Dalmaçya'dan Ýstanbul'a gelen Fransýz topçularýnýn hakaretlerle geriye çevrildiklerini bilhassa meydana gelen ihtilâlin, karþý olduðu nizam-ý cedid ve bir takým Ýslahatýn gerisinde, Fransýz tefkinatýnýn da bulunmasýndan dolayý, erbabý ihtilâlin Fransýzlar aleyhinde düþünmekte olduklarý haberini almýþ oluyordu. Hattâ bu esnada yanýnda bulunan Rus imparatoru 1. Aleksandr'a da okumaktan kendini alamadý. "Bu, artýk Osmanlý hükümetinin kararlarýnda sabitiyeti olmayacaðýný bildiren benim de ders almam gereken bir hüc-cet-i ilâhiyedir." Dedi.
Prusya'lýlar ve bilhassa Napolyon aleyhine, dördüncü ittifaký vücuda getiren Prusya baþvekili Hardenberg, uðradýðý maðlubiyet acýlarýný Osmanlý devletini taksim etme sayesinde çýkarmak arzusuna dayalý olarak bir plân düzenledi. Baron dö Hardenberg'in iki imparatorun buluþmasý ve konuþmalarýndan önce tanzim edip 1. Aleksandr'a takdim etttiði plâna, adý geçen plân, Eyeyne, Orstad, Eylau, Fridland savaþlarýnýn kesin neticesi dostluðu olmak üzere, Osmanlý devletinin taksiminin temin edilmesini öngörüyordu.
Plân gereðince Eflak ile Buðdan, Bulgaristan, Edirne, Ýstanbul, Boðazlarýn dahil olduðu halde bütün Rumeli Rusya'ya, Dalmaçya, Bosna, Sýrbiya, Avusturya'ya, Yunanistan ile Rusya Lehistan'daki, hisselerinden vazgeçecekler, Lehistan tekrar kraliyet idaresine dönecek ve taht Saks kralýna verilecekti. Napolyon, Osmanlýlarý, Ruslara, Ruslarý Ýnglizfere karþý saldýrtmak politikasý görüþüne eðilim taþýmaktaydý. Bu eðilime raðmen Ýstanbul üzerindeki düþünceyi, haþmetine uygun bulmadý ve Aleksandrla yaptýðý konuþma neticesinde, Ýstanbul hususu geleceðe býrakýldý. Prusya ise zararýn en büyüðüne uðramýþ oluyordu.
Tilsit antlaþmasýnýn gizli olupda sonradan aþikâr olan maddeleri ve tamamlayýcý unsurlarýnda: "Çar'ýn Buðdan ile Eflaki boþaltmasý, Kataro aðzýyla, Cezayir-i yunaniye'nin Fransýzlara teslimi, Ruslarýn Akdeniz'den donanmalarýný çekmesi kararlaþtý ve Fransa Ýle Rusya arasýnda yapýlan yeni antlaþma dolaysýyla Rusya, Fransa ve Ýngiltere arasýnda arabuluculuk edecekler. Ýngilizler red ederler veyahut müzakereler, bir neticeye varmazsa Ruslar Ýngiltereye harp ilân edeceklerdi. Yine Fransýzlarýn Rusya ile Osmanlý arasýnda, arabuluculuk yapacaðý, bu teþebbüslerden bir þey çýkmazsa Ruslarla birlikte, Ýstanbul hariç olma þartýyla Türkleri, Avru-panýn Osmanlý topraklarýndan çýkaracaklardý. Ýstanbul vakasý, Tuna boyundaki ordu içinde bile müthiþ akisler meydana getirdi. Aslýnda ordu Eflak ve Buðdan'a girmiþ Rus kuvvetlerine karþý baþarýlý olup, onlarý tehlikeli vaziyete sokmuþ bulunuyordu. Savunma ve taarruz hareketimizi tanzim eden plânýn general Sebastiyani'ye aid olduðu Fransýz tarihlerinde yazýlýdýr. Hattâ Napolyon tarafýndan gönderilen Fransýz subay Merýyaj, bahse konu plânýn uygulanmasýna nezaret etmekte idi.
Sað cenahýmýz, Tuna mansýblarýndan olan Galoþ üzerine sarkmýþ olduðu halde, ordunun büyük bir kýsmý Tuna'yý aþýp, Bükreþ üzerine yürüyerek, Ruslarýn sað cenahýnýn hattý ricatý yâni kaçýþ yolu kesilecekti. Bu sað cenahda general Ýssaev komutasýnda olarak, batý yönünden Vidin'i tehdit ediyor ve Belgradý elde etmiþ olan Sýrplarla birleþmek üzere yürüyordu. Bu tehlikeyi hisseden mareþal Mikelson Bükreþ'i tahliyeye baþlamýþtý. Hattâ yeniçeri aðasý Pehlivan aða, bir miktar askerle Silistre'den karþýya geçerek Karelaþ adasýný zapt etti.
Pehlivan aða, nizam-ý cedid aleyhinde ve Mustafa Sultan tarafdarýydý. Buna baðlý olarak, adý geçenin yamaklar olayýný haber alarak, bir fesada sebeb olmak veyahud yeniçerileri yanýna alarak Ýstanbul'a dönmesin ihtimaline karþý azli kararlaþtýrýldý ve yerine kethüdasý Eyüp aða tayin edildiyse de, Pehlivan, Karelaþ'a beni azlettiler. Maksad yeniçeriyi kaldýrmaktýr manâsýnda haber gönderdi. Bu haber üzerine yeniçeriler akýn akýn Silistre'ye ricat ve biz aðamýzdan hoþnuduz, diyerek yaðmaya, cüret edecekleri anlaþýldý.
Bütün bu baskýlar Pehlivan Aða'nýnda vazifesinde býrakýlmasýný intaç ettirdi. Ancak Sultan Selim'in tarafdarý olanlarýn padiþahýn hâl edilmesiyle birlikte azillerin baþlamasý ve bilhassa ordu da vazifeli olan, 1. muhasebeci Ramiz efendi gibi iþinin ehli kimselerin Kula'ya sürgünü gibi kötü muameleler Pehlivan Aðayý þýmartarak, Kabakçý gibi pespaye bir herif böyle iþler görsünde, biz yeniçeri iken ne duruyoruz fikri sabitine katýldýðýndan, bir gün aniden Silistre'ye geçti. Serdarý ekremin otaðýna hücum etmek istedi. Serdar ibrahim paþa Rusçuk civarýndaki Alemdar Mustafa paþanýn çiftliðine sýðýndý. Durum Ýstanbulda duyulunca soydan yeniçeri olan Anadolu valisi ve Akdeniz boðazý komutaný Çelebi Mustafa paþa sadaret mührü verilerek yollandý.
Görüyoruzki, hükümet güveneceði askerden korkuyordu. Nasýl korkmasýn ki, "Ýstanbulda bulunanlar, devlet adamlarýný telef etmiþler, biz de buradakileri bitirelim." Sözleri aðýzdan aðýza geçiyordu. Pehlivan aða; elbette bu müthiþ sözün sarfiyîa, ordunun yegâne karýþýklýk illeti oldu. Bu yönüyle her iþi eline alarak, azlediyor, tâyin ediyor, atýyor tutuyor oldu. Ancak günbe gün azdýrdýðý da Rusçuk'ta bulunan Alemdaý Mustafa paþaya ihbar edildi. Paþanýn beþbin süvari askeriyle ve büyük bir hýzla Silistre'ye geldiði görüldü. Zorbalarýn çenesini kapattý, her birini bir tarafa sindirmeye muvaffak olduysa da, sadaret mühürünün Çelebi Mustafa paþaya verilmesinin onun da canýný sýktýðý görüldü. Hele Çelebi paþanýn; Silistre'ye geliþinde gösterdiði kibirden, bütün bütün rahatsýz oldu ve Rusçuk'a çekildi. Ne dersiniz? Gelen veziriazam'da Pehlivan Aða'ya rütbe-i vezaret getirmiþ imiþ. Alemdar paþa Rusçuk'a çekilmekle birlikte, ordunun zahire ve levazýmatýný teminde gevþek davrandý. Buna baðlý olarak, serdar-ý ekrem Ýle aralarýna giren soðukluk ziyadeleþti. Yeniçeriler de, fýrsatý ganimet bilerek azittikça azýttýlar. Düþman bu iç münakaþalardan istifade ederek, ortalýðý kýpýrdatmaya baþladý. Çarhacý Ali paþayý bozdu. Ruslar çeþitbe çeþit hilelere baþ vuruyor, Osmanlý esirlerine sahte fermanlar göstererek, yeniçerileri cezalandýrmaya geldiklerini söylüyorlardý. Ruslar, bazý adamlarýný, devleti aliyenin adamý kýyafetine sokarak göya satýn alýnmýþ gibi, Hotin ve Bender kalelerinin paralarý diye bazý kimselerin yanýnda, tesadüfmüþ gibi para saydýrýyorlardý.
Diðer taraftan Þeydi Ali paþa, komutasýnda bulunan donanma, Bozcada'da bulunan Rus donanmasý üzerine atýldý.
Meydana gelen müsademede acemilikten olsun, hava muhalefeti ve azlýktan olsagerek, maðlup oldu. Kaptan-ý derya gemisinin armalarý budanarak esir oldu ve bir kaçý da, sulara gömüldü. Bir kaç tanesi de karaya vurdu ve içindeki askerler firar yolunu tuttular. Ali paþa, kendi cehalet ve akýlsýzlýðýný Þeremet bey gibi, denizci kumandanlara yükledi. Bunlarýn katlini elde etti. Cevdet paþa meþhur tarihinde, "saltanat erkâný pusulayý þaþýrmýþlardý." der. Bu karýþýk hâl esnasýnda Rusçuk'da Alemdar paþa'nin meclisinde Sultan 3. Selim'in tahta iadesi mevzu bahis olunmaktaydý. Bu müþavere heyeti, Tuna yalýsý mübayaacýlýðý ile Rusçuka gönderilmiþ olan Be-hiç, eski sadaret mektupçusu Tahsin efendiler, Kula'ya sürüdüðü halde, Alemdar'ýn davetiyle, Filibe'den dönen Ramiz efendiden meydana gelmiþti. Ýstanbul, bir türlü hercümerc-den kurtulamýyordu.
Devlet iþlerine karýþmayacaklarýna dair senet imzalayýp vermiþ olan yeniçerilerle, zorbalar sað elleri olan Arif aðayý sürmüþ, þeyhülislam Ataulah efendiyi de azlettirdikten sonra yine ayaklanarak Suttan Mustafa'nýn þiddetine raðmen yine nasplar yaptýrmak gibi devlet Ýþlerini, çorbaya çeviren taleb-lerden geri kalmýyorlardý. Bu taleplerini kabul ettirmek için seçtikleri usûl, yegâne düstûr olan "aman devletlü iþ iþten geçiyor, þimdi bir fitne zuhura gelir, Ýstanbul yaðma olunur. Sübyan (çocuklar) ve nisvana (kadýnlar) ayaklar altýnda kalýr. Bu madde baðlanmalýdýr." sözleriyle bir kaç yüz þirretin, para ve rüþvet alarak veyahut yovmiyelerinin arttýrýlmasýný isteyerek, toplanmalarýndan ibaretti. Köse Musa paþa da akýllý davranmýþ olmak ve öteden beriden çarpdýðý büyük serveti de ferahlýk âleminde rahatça hazým edebilmek için hasta olduðunu ileri sürerek kaimmakamlýktan istifa yolu ile çekilmiþti.
Topal Ataullah efendinin bir gün sonra makam-ý meþihata gelmesi, nüfuzunu fevkalade arttýrdý. Fakat, Sultan Mustafa taht üzerinde korkuluk gibi kaldý. Ataullah efendi ise, Musa paþa olmayýnca iþleri idare edemeyeceðini hissettiðinden paþayý Bursa'dan getirtip tekrar kaimmakamlýða oturtturdu. Fakat bu seferde Musa paþa kaimmakamlýk görevini pek de iþe yarar olarak görmedi. Çünkü; selefi Hamdi paþanýn ihtiyarlýðý hasebiyle padiþahýn yakýnlarý dizginleri ele almýþlardý. Her iþe karýþmaða baþlamýþlar, sultanlar baþaðalarýna varýncaya kadar hepsi rüþvete gömülmüþler þuna buna memuriyet, mukattaa, iltizam almak için devlet adamlarýný tehdit ed-er hale gelmiþlerdi. Ocaklýnýn ise, tâbir caizse "býyýklarýný balta kesmez" olmuþ, babýâli'yi ise kimse tanýmýyordu. Asayiþ çok periþandý. Yüz bulup þýmarmýþ bulunan Karadeniz yamaklarý her yerde silahlý gezmekte, kale'lere fahiþe atmak, ýrz ehli ve sahiplerine, iffet'e takýlmak, apaçýk þekilde içki içmek, sokaklarda naralar atmak, hatta saray kapýlarýnda bostancýlara saldýrmak gibi halleri korku duymaksýzýn iþliyorlardý.
Bütün bunlarýn karþýsýnda Sultan 4. Mustafa'nýn; bu haltlarý karýþtýranlarýn þiddetle cezalandýrýlmalarýný emrettiði görüldü. Bu emirin akabinde kale kapýlarý kapatýldý. Ele geçen yir-miüç yamak boðulup denize atýlarak bir çýkýþ yapýldý. Sebastiyani'de bozulmuþtu. Her iþe karýþtýðý gibi, Baðdad valisi Ali paþanýn, köleleri tarafýndan öldürülmüþ olmasý üzerine, boþalan valiliðe gelecek kimse burayý kölemenlerin elinden kurtarmaya muktedir görüntüsü veren, eski sadrazamlardan Yusuf Ziya paþanýn tayin olunmasýna itiraz vede hakkýnda Baðdad'dan dilekçe gelen Süleyman paþanýn, tayininin yapýlmasýný istedi. Bu istek gerçekleþtiðinde bir ecnebinin, devletin iç iþlerine bu kadar müdehalesi, nasýl olduysa çirkin görülerek can sýkýldýysa da, ortalýðýn ürkütücü hâlinden çekinilerek bir tahkikat memuru gönderilerek, aciz ve miskinliðe delalet eden bir tedbire gidildi. O sýrada Baðdat vâliliðide bir baþka hükümet þekli halindeydi. Validen sonraki ikinci amir kethüda idi. Her sabah, bir bölük asker, kethüda dairesine gider, kethüdayý alýr, paþakapýsýna götürür, orada kapýcýlar kethüdasý koltuðuna girerek merdiven baþýna oradan da, hazinedar aðayý alarak paþanýn yanýna ulaþtýrýrdý. Kethüda; orada bir gün evvel ki yaptýðý Ýþleri sayar o gün için yapýlacaklarý sorup, yine ayný merasim ile makamýna dönerdi. Arada gerekir ise vasýtasýz haberleþirdi. Kethüdamdan sonra kapýcýlar kethüdasý, ondan sonra da, hazinedaraða gelirdi ki, bunun maiyetinde valinin Özel askeri olan yedi/sekizyüz kadar kölemen bulunurdu.
Kölemenler iyi yerlerde istihdam olunduklarýndan Bað-dad'i benimsemiþlerdi. Dýþ siyaset âlemimizde Fenerli'ler dediðimiz kimseler devletin baþýna belâ kesilmiþlerdi. Bunlar hangi ecnebi hükümete intisaplý iseler, devletide o tarafa sürüklüyorlardý. Hâttâ divân-ý hümayun tercümaný Aleko bey, vazifesi dýþýndaki iþlere müdehale etmesi yüzünden idam olundu. Ýþin bu tarafý dahi Sebastiyani için bir müdehale kapýsý açtý. Rusyanýn memleketeyn'i istilasý üzerine, Fenerlilerde servet ve þöhretleri menbalarýndan aþaðýda kalarak, Fransa politikasýný tutmuþlardý. Aleko bey ise, Sebastiyani'nin iddiasýna göre Fransanin korumasý altýnda imiþ. Bizim ihtilallerde, ön ayak olanlarýn meselenin sonunda önce ikram ve izaz, az sonra birer birer sýkýþtýrýlarak, ya sürgüne ya da, Ýdam olunmalarý, eskiden beri devam eden usûldendir. Kabakçý vakasýnda ön ayak olanlardan pek bilinen Kazgancý Mustafa Gümüþhane emanetinde iken, kaydý görülüp caný alýndý.
Ordu yine bildiðimiz haldeydi. Pehlivan; aða iken vezirlikle, aðapaþa olan yeniçeri aðasýda bu karýþýklýkta kendi adamlarýnca katledildi. Bu sýrada ise, 3. Selim taraftarý olan ve orduda bulunmakta olan sadaret eski kethüdasý Mustafa Refik efendi ile reisül küttap Galip efendi de, kendilerinin idam edileceðini sanarak, Aða paþanýn öldürüldüðü sýradaki karýþýklýktan istifade ederek, Alemdar Mustafa paþanýn yanýna kaçtýlar. Ýþin böyle hâl almasý, Rusçuk'un ciddi bir istiþare merkezi haline gelmesinin sebebi oluyordu. Rusya ile mütareke yapýlacaðýna ait sözler ortalýðý sardý gitti.
1. Aleksandr, bu sýrada Napolyon ile Tilsit'te mülakat halindeydi. Serdarýekrem, mütareke senetlerini imza ettikten sonra, kýþlamak üzere, ordu ile Edirne'ye döndü. Tarih diyor-ki: "Orduyu hümayun dediðimiz serdar-ý ekremin tebasý, padiþah kalemi katibi ile devlet ricali adýna olan, kimselerden sayýlan yalnýz nân-ý ve serdar-ý ekremin kuru bir unvan ve ihtiþamý vardý."
Mütareke esasý: Ýmzadan sonra Ruslarýn zaptýna geçmiþ bulunan topraklar ve Eflak ile Buðdan'ý otuzbeþ günde boþaltmasý, velâkin sulh antlaþmasý yapýlana kadar, bu bölgelere Osmanlý askeri yerleþtirilmemesi, Ýsmaiyl ile Ýbraiyl ve Yerköy'de bir miktar asker kalarak, buna karþýlýk Ruslar çekildikçe Osmanlý kuvvetlerinin Tuna nehrinin sað tarafýna geçmeleri, Rus donanmasýnýn Bozcaada önlerinde boðazý ablukadan feragat etmesi, ele geçirilmiþ gemilerin ve esirlerin iki tarafça iadesi gibi maddelerden ibaretti. Burada en fazla dikkat çeken hususattan biri de, Ruslarýn bizi Sýrbiye ile mütarekeye zorlamasýydý. Hiç kendi reayasý ile mütareke olurmu? Mukabil sorusunu sorup ve bunun olmamasý lâzým geldiðini ileri süren murahhasýmýz, Rus vazifeliden, Sýrplýlar içine biraz da Rusyalý karýþmýþ þeklinde cevap aldý. Buna istinaden o taraf içinde sulh yapýlana kadar mütareke ilâný yapýldý.
Bu halde Napolyon'un hatýrý için açmýþ olduðumuz bu savaþ, yine ayný zatrn araya girmesiyle bir mütarekeye baðlanmýþ oldu.