Hacc fiilleri By: sumeyye Date: 06 Nisan 2011, 15:34:35
HACC FÝÝLLERÝ
Diðer beldeler gibi, Mekke'ye gece veya gündüz girmenin bir zararý yoktur. Mekke'ye girilince, evvelâ Mescid-i Haram'a gidilir: Çünkü Beytullah oradadýr. Zaten maksat da Beytullah'ý ziyaret etmektir.
Hz. Peygamber (sas) in tabiatýna uyularak Beni Þeybe kapýsýndan Mescid-i Haram'a girmek ve girerken de þu duayý okumak müstehabdýr. [30]
Mescid-i Haram'a yalýnayak girer. Ancak ayaklarý zarar görecekse, papucuyla girer. Girerken de þu duayý okur: [31]
Beytullah görülünce tekbir ve tehlil getirilir: O esnada þöyle demek müstehabdýr: [32]
Ýþe evvelâ Hacerü'l- Esved'den baþlanýr. Tavaf edecek olan kiþi bu taþýn karþýsýna geçip tekbir getirir: Hz.Peygamber (sas) Mescid-i Haram'a girerken böyle yapmýþtýr.
Namazda yaptýðý gibi ellerini kaldýrýr: Zira Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Eller ancak yedi yerde kaldýrýlýr.” Böyle derken Hacerü'l- Esved'in istilâm edilmesini de saymýþtýr. Yapýlabiliyorsa; hiç kimseye eziyet etmeden Hacerü'l- Esved'i öper veya elini sürer: Avucunun içiyle veya elinin bir kýsmýyla dokunur, sonra öper ya da tam hizasýnda durur. Bunu yapamazsa, eliyle iþaret eder: Çünkü müslümana eziyetten sakýnmak vâcibdir, Hacerü'l- Esved'i öpmek ve istilâm etmek ise sünnettir. Vacibi yerine getirmek, sünneti yerine getirmekden önce gelir. Hz. Peygamber (sas) Hacerü'l- Esved'i öpmüþ ve Hz. Ömer (ra) e þöyle buyurmuþtu;
“Sen kuvvetli bir adamsýn, Hacerü'l- Esved'(e ulaþmak) için insanlarý sýkýþtýrýp onlara zahmet verme. Ama bir boþluk bulursan, hemen istilâm et. Aksi takdirde, karþýsýnda durarak tekbir ve tehlil getir.” [33]
Rivayet edildiðine göre Hz. Peygamber (sas) bineði üzerinde Kabe'yi tavaf etmiþ ve rükünleri asâsýyla istilâm etmiþtir. Hacerü'l-Esved'i istilâm ederken þu duayý okumak müstehabdýr. [34]
Sonra kudum tavafýný yapar: Buna tahiyye tavafý da denilir. Bu taraf afakîler; yani Mekke dýþýndaki taþralýlar için sünnettir: Buhususda Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Beytullah'a gelen kimse onu tavaf ederek selâmlasýn.” 'Selâm' kelimesi vâcibliðe ters düþmektedir. Mekke halký için kudum tavafý sünnet deðildir. Onlar bu tavafý yapmazlar.
Tavafa baþlarken þu duâ okunur: [35]
Tavafa Hacerü'l- Esved'den baþlanýr. Ýztiba yapýlarak Kabe'nin kapýsýna doðru gidilir: Ýztiba; ihramýn bir ucunun sað koltuk altýndan alýnýp sol omuz üzerine atýlmasýdýr.
Hatimin dýþýndan Kabe'nin çevresinde yedi defa dönülerek tavaf yapýlýr. Yedi dönüþün ilk üçünde remel yapýlýr. Sonra normal yürümeye geçilir. Hacerü'l-Esved'e her gelindiðinde el sürülür ve tavaf yine bu taþa el sürmekle tamamlanýr: Hz. Peygamber (sas) in hacc fiillerinin böyle olduðu nakledilmiþtir.
Hatim; Kabe'nin az ötesinde Rükn-i Irakî'den Rükn-i Þâmî'ye doðru uzanan bir duvarla çeperlenen kýsýmdýr. Burasý daha evvel Kabe'nin içinde iken, sonralarý yapýlan tamiratlarla Kabe'nin dýþýnda býrakýldýðý için, bu adý almýþtýr. Altýnoluk, Hatim tarafýndadýr. Buraya Hicr de denilir. Çünkü burasý Beytullah'dan alýkonmuþtur. Hatim ile Kabe arasýnda iki tarafdan giriþ çýkýþ vardýr. Tavaf ederken Hatim'in içinden geçilirse, tavaf geçerli olmaz. Çünkü burasý Kabe'nin içi sayýlmaktadýr. Hz. Peygamber (sas)
“Hatim Kabe'dendir.” buyurmuþtur. Bu sebeple tavafý iade etmek; gerekir. Ýadede Hatim'in hemen yanýbaþýndaki kýsým tavaf edilirse, yeterli olur. Çünkü tavaf böylece tamamlanmýþ olur. Ama Kabe'nin etrafýndan tam dönülerek iade edilirse, daha güzel ve mükemmel olur. Böylece bazý fakihlerin ihtilafý dýþýnda kalýnmýþ olur. Remel; salýnarak ve omuzlarý sarsarak yürümektir ki; bunun sebebi müþriklere karþý sahabenin güçlü olduklarýný göstermekti. Çünkü müþrikler onlar hakkýnda; “Medine'nin hummasý onlarý bitkin düþürmüþ” demiþlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas);
“Kendini güçlü gösteren kimseye Allah (cc) rahmet etsin.” buyurmuþtu. Þimdi bu sebep ortadan kalkmýþ ama, hükmü günümüze kadar devam edegelmiþtir.
Tavafýn baþýnda ve sonunda Hacerü'l- Esved'i istilâm etmek sünnettir. Aradaki þavtlarda ise, adapdandýr. Rükn-i Yemânî'yi istilâm etmek müstehabdýr. Ama bu rükün öpülmez. Ýmam Muhammed'e göre bu rüknü istilâm etmek sünnettir. Diðer rükünler öpülmez. Çünkü Hz. Peygamber (sas) sadece Hacerü'l- Esved ile Rükn-i Yemânî'yi istilâm ederdi. Beyti taavaf eden bir kimsenin Rükn-i Irakî'ye varýnca þu duayý okumasý müstehabdýr: [36]
Altýnoluðun hizasýna varýnca, þu duayý okumasý müstehabdýr: [37]
Rükn-i Þâmî'nin yanýna varýnca, þu duayý okumasý müstehabdýr: [38]
Rükn-i Yemânî'ye varýnca, þu duayý okumasý müstehabdýr: [39]
Sonra Makâm-ý Ýbrahim'de veya Mescid-i Haram'da kolay gelen bir yerde iki rek'at namaz kýlar: Bu namaz vâcibdir. Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Tavaf eden, her yedi þavt için iki rek'at namaz kýlsýn.” [40] Ayeti- kerîmede de;
“Siz de Makâm-ý Ýbrahim'de bir namaz yeri edinin (orada namaz kýlýn).” [41] Bu âyet-i kerîmenin tefsirinde; bununla tavaf namazý kastedildiðini ifade eden bir görüþ vardýr. Ýki rek'at tavaf namazý kýldýkdan sonra þu duâ okunmalýdýr: [42]
Sonra hacerü'l- Esved istilâm edilir: Zira Hz. Peygamber (sas) iki rek'at tavaf namazý kýldýkdan sonra Hacerü'l- Esved'i istilâm etmiþtir.
Buradan Safa'ya çýkýlýr: Safa'ya istenilen kapýdan gidilebilir. Ama en iyisi Hz. Peygamber (sas) e uyularak Beni Mahzun kapýsýndan çýkýlmasýdýr. Kaldý ki burasý Safa'ya en yakýn olan kapýdýr. Bu kapýya günümüzde Babü's- Safa denmektedir. Safa tepesine çýkýlýr, Beytullah'a dönülerek tekbir getirilir. Eller kaldýrýlarak tehlil getirilir. Hz. Peygamber (sas) e salât ü selâm getirilir. Ýhtiyaçlar için duâ edilir: Hz. Peygamber (sas) böyle yapmýþtýr. Çünkü Allah (cc) a övgüden ve namazdan sonra edilen duâ, kabul edilmeye en yakýn olan duadýr. Bu sebeple duadan evvel Allah (cc) övülür ve namaz kýlýnýr.
Sonra Merve'ye doðru aðýr aðýr inilir. Yeþil direðe gelince, diðer yeþil direði geçinceye kadar koþulur. Sonra Merve'ye varýlýr. Safâ'da yapýlan burada da yapýlýr: Hz. Peygamber (sas) böyle yapmýþtýr.
Buraya kadarýna bir þavt denir. Safa ile Merve arasýnda yapýlan sa'y, yedi þavt olur: Sa'y bu anlattýðýmýz þekilde yapýlýr.
Sa'ye Safâ'dan baþlanýr, Merve'de tamamlanýr: Safâ'dan Merve'ye gitmek bir þavt, Merve'den Safa'ya dönmek ise ayrý bir þavttýr.
Tahavî dedi ki; Merve'den Safa'ya dönmek ayrý bir þavt deðildir. Her þavta Safâ'dan baþlanýr ve orada son verilir. Ama esahh olan birinci görüþdür. Çünkü Hz. Peygamber (sas) den bize nakledilen tatbikat þekli budur. Her iki þavtýn arasýna muteber olmayan þeylerin fasýla olarak girmemesi için, bu tatbikata gidilir. Tavaf ve namazýn rek'atlarýnda olduðu gibi; ibadetlerde esas, fasýlasýz olmaktýr.
Þu da var ki; Safa -Merve arasýnda sa'y vâcibdir. Zira Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Sa'y üzerinize yazýldý. Öyle ise sa'yedin.” Bu âhad haber olduðu için, sa'yýn rükün olmasýný gerektirmektedir. Bu sebeple biz sa'yýn vâcib olduðunu söyledik. Þu âyet-i kerîme de sa'yýn rükün olmasýný imkânsýz kýlmaktadýr. “Onlarý (Safa ile Merve'yi) tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur.” [43] En iyisi sa'yý ziyaret tavafýnýn ardýndan yapmaktýr. Çünkü sa'y vâcibdir ve bir defa yapýlmasý gerekir. Kudum tavafý ise, sünnettir. Vâcib olan sa'y, sünnet olan kudum tavafýnýn ardýndan yapýlmaz. Ama buna ruhsat verilmiþtir. Çünkü bayram gününde hacý kurban kesme, þeytan taþlama ve diðer iþlerle meþgul olacaðýndan dolayý, belki de sa'ya zaman bulamaz.
Safa'ya çýkarken þu duayý okumak müstehabdýr: [44]
Safa üzerindeki iken de þu duayý okumak müstehabdýr: [45]
Ayrýca ihtiyaçlarý için de duâ eder. Safa'dan inerken de þu duâ okunur: [46]
Sa'yda iken de þu duâ okunur: [47]
Þu duâ da çokça tekrarlanmalýdýr: [48]
Safa'da okunan dualar Merve'de tekrarlanýr. Sonra ihramlý olarak Mekke'de kalýnýr. Kabe istenildiði kadar tavaf edilir: Çünkü tavaf özellikle Mekke haricinden gelenler için namazdan daha faziletlidir. Her tavaf için iki rek'at namaz kýlýnýr. Açýkladýðýmýz gibi, tavafdan sonra sa'y edilmez.
Terviye gününün sabahýnda Minâ'ya çýkýlýr: Mescid-i Hayf’ýn yakýnýna yerleþilir. Terviye; Zilhiccenin sekizinci günüdür.
Arefe günü sabah namazý kýlýnýncaya kadar orada kalýnýp gecelenir: Minâ'da öðle, ikindi, akþam, yatsý ve sabah namazlarý kýlýnýr. Çünkü Cebrail (as) Ýbrahim (as) ile Hz. Peygamber (sas) e Minâ'da böyle yaptýrmýþtýr. Hz. peygamber (sas) in hacc menâsiki anlatýlýrken, bu hususda böyle nakledilmiþtir.
Arafat'a gitmeden evvel Minâ'da gecelemek sünnettir. Geceleyin Mekke'de kalýnýr da bu namazlar kýlýnýrsa caiz olur. Çünkü o gün Minâ'da yapýlmasý gereken bir hacc fiili yoktur. Ancak Mekke'de kalmakla sünnete muhalefet edilmiþ olur.
Minâ'ya inilirken de þu duâ okunur: [49]
Oradan da Arafat'a gidilir: Hz. Peygamber (sas) in tatbikatýna uyulmak için böyle yapýlýr. Ayrýca vakfe farizasýný edâ etmek için, o günde Arafat'a gidilir ve orada istenilen bir yere yerleþilir.
Güneþ zeval noktasýna geldiðinde abdest alýnýr veya gusledilir: Çünkü o gün toplanma günüdür; gusletmek müstehabdýr. Sünnet olduðu da söylenmiþtir.
Ýmamla beraber kýlýnacaksa, öðle ve ikindi namazlarý; Öðle vaktinde bir ezan ve iki kametle kýlýnýr: Hz. Peygamber (sas) in öðle ve ikindi namazlarýný Arafat'da cemederek kýldýðýna dâir mütevatir rivayetler vardýr. Câbir (ra) in rivayetine göre; bu namazlarý bir ezan ve iki kametle kýlmýþtýr. Yani ezan okunur, öðle namazý için kamet getirilir, öðle namazý kýlýndýktan sonra da ikindi namazý için kamet getirilir. Çünkü bu durumda ikindi namazý vaktinden önce kýlýnmaktadýr. Bunu cemaata bildirmek için, kamet getirilir. Eðer kamet getirilmezse, cemaat bunu nafile namaz zannederek imamla birlikte kýlmazlar. Öðle ve ikindi namazlarý cemedilerek kýlýndýðýnda, aralarýnda nafile namaz kýlýnmaz.
Hacýlarýn bütün mesailerini vakfeye hasretmeleri için, ikindi namazý öne alýnarak öðle namazýyla birlikde kýlýnýr. Ama ikisi arasýnda nafile kýlýnmasý bu maksadýn gerçekleþmesine mani olur.
Münferiden kýlýnacaksa, bu namazlardan her biri kendi vaktinde kýlýnýr (Ýmam ebû Yûsuf, Ýmam Muhammed): Ebû Yûsuf ve Muhammed dediler ki; öðle ve ikindi namazlarýný münferiden kýlan kimse de bunlarý cem-i takdim þeklinde kýlar. Çünkü hacýnýn kendini tamamen vakfeye vermesi için, bu namazlarýn cemedilerek kýlýnmasýna cevaz verilmiþtir. Vakfenin vakti uzundur. Þu halde ferdi olarak da kýlýnsa, cemaatle de kýlýnsa; bu namazlar cemedilerek kýlýnmalýdýrlar.
Ebû Hanîfe'nin görüþüne göre, ikindi namazýný öne alarak öðle ile beraber kýlmak kaideye ters düþer. Çünkü asýl kaideye göre; her namazý kendi vaktinde kýlmak gerekir. Fakat bu namazlarýn cemedilerek kýlýnacaðýna dair þer'î nass varid olduðu için, biz burada kaideye muhalefet ediyoruz. Hz. Peygamber (sas) bu iki namazý imam olarak cem'an kýldýrmýþ ve zevalden önce de hacc için ihrama girmiþtir. Bu istisna haricinde; kaideye uymak gerekir.
Namazdan sonra binek üstünde eller tamamen açýlýp kaldýrýlarak Allah (cc) a hamd-ü sena edilir. O'nun Peygamberine salât ü selâm getirilir ve Allah (cc) a çeþitli ihtiyaçlar için duâ edilir: En iyisi, ikindi namazýnýn ardýndan imamla birlikde Cebel-i Rahme yakýnýna gidip kýbleye dönerek vekfe yapmaktýr. Çünkü “Hz. Peygamber (sas) ikindi namazýndan sonra vakfe yerine gitmiþ, bineði üzerinde kýbleye dönüp ellerini kaldýrýp tam açarak, yemek dilenen bir düþkün gibi duâ ederek vakfe yapmýþtýr.” Bunu Ýbn. Abbas (ra) rivayet etmiþtir. Evvelki kýsýmlarda da anlatýldýðý gibi Allah (cc) a hamd ü sena edilir. Rasûlullah (sas) a salât ü selâm getirilir. Ayakda ve oturarak vakfe yapmak caizdir. Ama en iyisi ayakta durarak yapmaktýr. Vakfe yapýlan yerde zaman zaman telbiye getirilir. Zira Hz. Peygamber (sas) Akabe cemresine varýncaya kadar hep telbiye getirmiþti.
Arafat'ýn Batn-ý Urene denilen yerinden baþka her tarafýnda vakfe yapýlabilir: Zira bu hususda Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Arafat'ýn her tarafý vakfe yeridir. (Ancak) Batn-ý Urene'nin üst tarafýna çýkýn.” [50]
Arafat'da vakfenin vakti; güneþin zeval anýndan, ertesi gün ikinci fecrin doðuþuna kadardýr: Zira Hz. Peygamber (sas) zeval vaktinden sonra vakfe yapmýþ ve þöyle buyurmuþtur:
“Hacc arefedir. Arafatta gece veya gündüz vakfe yapan kimse, haccýný tamamlamýþ olur. Geceleyin (de olsa) Arafat'da vakfe yapmayan kimsenin haccý kazaya kalmýþ olur. Bu durumda o kimse umre yaparak ihramdan çýksýn ve sonraki yýlda haccýný kaza etmesi gerekir.” [51]
Zevalden sonra bir müddet vakfe yapýp Arafat'dan ayrýlmak caiz olur. Zira Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Arafat'da gece veya gündüz bir müddet duran kimsenin haccý tamam olmuþtur.” [52] Haccýn rüknü bir an da olsa, orada durmaktýr. Ama güneþin batýþýna kadar orada beklemek rükün deðil, vâcibdir. Zira bu hususda Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur: “Meþarlerinizde bekleyin. Çünkü siz babanýz Ýbrahim (as) in býraktýðý mirasdan bir miras üzerindesiniz. Allah (cc) ýn salât ü selâmý onun üzerine olsun.” [53] Bu hadîs-i þerîfde Hz. Peygamber (sas) Arafat'da beklenmesini emretmiþtir ve bu emir vâciblik ifade eder.
Bu zaman içinde vakfe yapmayan kimsenin haccý kazaya kalmýþ olur. Bu durumda o kimse tavaf ve sa'y yapar, Ýhramdan çýkar ve sonraki yýlda Iýacemi kaza eder: Buna dair hadîs-i þerîfý rivaye etmiþtik.
Þunu bilmeliyiz ki; arefe gününün fazileti ve o günde dualarýn kabul buyurulacaðýna dair hadîs-i þerîfler çoktur. O günde hacýnýn var gücüyle duâ etmesi, ezbere bildiði dualarý okumasý, ezbere bilmiyorsa, yüzünden okumasý gerekir. Namazdan sonra bir Fatiha ve on Ýhlâs okunarak þu duanýn yapýlmasý müstehabdýr: [54]
Güneþ batýnca imamla birlikde Müzdelife'ye gidilir: Zira Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Doðrusu müþrikler güneþin daðlarýn tepesinde erkeklerin sarýðý gibi durduðu zaman (yani gurubdan önce) Arafat'dan inerlerdi. Ben ise, onlara muhalefet etmek için güneþin batýþýndan sonra iniyorum.” Arafat'dan Müzedelife'ye aðýr aðýr gidilir. Çünkü Hz. Peygamber (sas) o gün böyle yapmýþ ve;
“Ey insanlar sakin olun.” [55] buyurmuþtur. Arafat'dan ayrýlmadan güneþin batýþý esnasýnda þöyle demek müstehabdýr: [56]
Arafat'dan imamdan önce deðil, onunla beraber inmek gerekir. Ancak güneþ battýkdan sonra dahi imam orada gecikirse, ondan önce gidilebilir. Çünkü artýk gidiþin vakti gelmiþtir. Gün batýþýndan ve imamýn ayrýlýþýndan sonra da bir kimse kalabalýkda sýkýþma korkusu sebebiyle biraz daha Arafat'da beklerse, caiz olur. Hz. Âiþe (ra) de böyle yapmýþtýr. O esnada çokça istiðfar etmek gerekir. Bu hususda Allah (cc) þöyle buyurmuþtur:
”Sonra insanlarýn (sel gibi) aktýðý yerden siz de akýn. Allah (cc) dan maðfiret isteyin. Çünkü Allah, affedici ve esirgeyicidir.” [57]
Yolda bakla iriliðinde yetmiþ taþ toplanýr. Müzedelife'ye gelinceye kadar yolda akþam namazý kýlýnmaz. Akþam namazý bir ezan ve bir kametle yatsý ile beraber kýlýnýr: Akþam namazýnýn ertelenmesi Üsâme b. Zeyd (ra) in rivayet ettiði þu hadîs-i þerîfden dolayýdýr:
“Arafat'dan Müzedelife'ye giderken Rasûlullah (sas) ýn terkisinde idim. Þi'b denilen yere inip def-i hacette bulundu, ama abdest almadý. Kendisine 'ya Rasûlallah! Namaz kýlmayacak mýsýnýz?' diye sordum. Buyurdu ki; 'namaz burada deðil, ileride kýlýnacak.'” [58]
Akþam ve yatsý namazlarýnýn Müzedelife'de cemedilerek kýlýnmasý ise, Câbir (ra) in þu; “Hz. Peygamber (sas) böyle yaptý,” rivayetinden dolayýdýr. Yatsý namazý ise normal vaktinde kýlýndýðý için; arefe günü ikindi namazýnýn hilâfýna, vaktini duyurmaya ihtiyaç yoktur. Cemedilerek kýlýnan akþam ve yatsý namazlarýnýn arasýnda nafile kýlýnmaz. Çünkü böyle yapmak, cem ameliyesini keser. Nafile kýlýnýr veya baþka bir iþle meþgul olunursa, yeniden kamet edilir. Çünkü evvelki kamet bu durumda hükmünü yitirmiþtir. Akþam namazý Arafat'da veya Müzedelife'ye giderken yolda kýlýnýrsa, caiz olmaz. Ebû Yûsuf dedi ki; caizdir: Çünkü bu namaz vaktinde kýlýnmýþtýr. Bizim bu hususdaki dayanaðýmýz ise, Üsame'nin rivayet ettiði hadîs-i þerîfdir. Þu halde akþam namazý fecir doðmadan kaza edilmelidir. Fecir doðdukdan sonra kaza edilmez. Çünkü artýk cemetmenin vakti geçmiþtir.
Müzedelife'ye varýldýðýnda üzerinde meþ'ale bulunan daðýn yanýna yerleþilmelidir. [59] Çünkü Hz. Peygamber (sas) orada durmuþtur. Gece Müzedelife'de kalýnýr: Bu sünnettir. Sabahýn alaca karanlýðýnda sabah namazý kýlýnýr: Ýbn. Mes'ûd Hz. Peygamber (sas) in böyle yaptýðýný rivayet etmiþtir. Hacý burada kendini vakfeye ve duaya vermelidir.
Namazdan sonra Meþ'ar-i Haram'da biraz durulur: Hacý burada da olanca gayretiyle duâ eder. Arefe bahsinde de anlatýldýðý gibi, kendini duaya verir. Müzedelife'ye inildiðinde þu duayý okumak müstehabdýr: [60]
Akþam ve yatsý namazlarý kýlýndýkdan sonra þu duâ okunur. [61]
Bundan sonra kiþi Allah (cc) dan düþmanlarýnýn kendisiyle barýþmalarýný saðlamasýný diler. Çünkü Allah (cc) Müzedelife gecesinde kendisinden bu yolda talepde bulunanýn talebini yerine getireceðine söz vermiþtir.
Sabah namazýndan sonra imamla birlikde vakfe yapýp duâ etmek müstehabdýr. Zira Allah (cc);
“Meþ'ar-i Haram'da Allah'ý zikredin.” [62] diye emretmiþtir. Tekbir, tehlil ve telbiye getirmeli; sonra da þöyle duâ etmelidir. [63]
Müzedelife'nin Muhasser vadisi dýþýnda her tarafýnda vakfe yapýlabilir: Zira Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Muhasser vadisi hariç, Müzedelife'nin her tarafý vakfe yeridir.” [64]
Sonra güneþ doðmadan Minâ'ya hareket edilir: Zira Hz.Peygamber (sas) de böyle yapmýþtýr. Aðýr aðýr gidilir. Muhasser vadisine varýldýðýnda yaya veya binek üzerinde bir taþ atýmý mesafesi kadar sür'atli gidilir. Hz. Peygamber (sas) de böyle yapmýþtýr. Minâ'ya ulaþýlýnca, Minâ'da þeytan taþlama iþine Cemretü'l- Akabe'den baþlanýr. Orada vadinin aþaðýsýndan yukarýya doðru yedi taþ atýlýr ve her atýþda tekbir getirilir. Orada durulmaz. Ýlk taþýn atýlmasýyla telbiyeye son verilir: Câbir (ra) den þöyle rivayet edilmiþtir;
“Hz. Peygamber (sas) Minâ'ya geldiðinde Akabe Cemresine yedi taþ atmadan tekbir getirdi. Taþlamadan sonra traþ oldu, kurban kesti. Sonra da Mekke'ye gelip Kabe'yi tavaf etti.”
Vadinin alt tarafýndan gelinerek aþaðýdan yukarýya doðru atýlýr. Taþlarý atarken, hacý Minâ'yý sað tarafýna, Kabe'yi sol tarafýna alýr. Taþlarýn atýldýðý yeri görebilecek bir noktada durur ve taþlarý atmaya baþlar. Hz. Peygamber (sas) in bu iþi böyle yaptýðý rivayet edilmiþtir.
Cemrelere atýlan taþlar fiske iriliðinde olmalýdýr. Hz. Peygamber (sas) kurban bayramýnýn ilk gününün sabahýnda Fadl b. Abbas (ra) a; “Bana fiske taþý iriliðinde yedi taþ getir,” buyurmuþ; Fadl getirince de Hz. Peygamber (sas) taþlarý elinde evirip çevirerek þöyle buyurmuþtur:
“Fiske taþý kadar olsun. O kadar olsun. Aþýrýlýða gitmeyin.”
Fiske; taþýn iþaret parmaðýnýn ucuna konulmasý ve baþ parmaðýn ucu ile bastýnp atýlmasýdýr. Yalnýz bu taþlarýn iriliði hususunda ihtilaf edilmiþtir: Muhtar kavle göre bu taþlar bakla iriliðinde olmalýdýr. Bundan büyük veya küçük taþlarýn atýlmasý caizdir. Çünkü maksat taþ atmaktýr ve bu maksat da hasýl olmuþtur. Atarken de þu duâ okunur: [65]
Yer cinsinden olan her þeyle cemreler taþlanabilir. Ama taþlamanýn yer cinsinden olmayan þeylerle yapýlmasý caiz olmaz. Bu taþlarýn her hangi bir yerden toplanýp alýnmasý caizdir. Ancak cemrelere atýlmýþ olan taþlarýn toplanýp yeniden atýlmasý mekruh olur. Çünkü bunlar haccý kabul edilmeyen kimselerin attýklarý taþlardýr. Bunu teyid eden bir hadîs-i þerîfde þöyle buyurulmuþtur:
“Haccý kabul edilen kimsenin attýðý taþ oradan ref olunur.” Kaldý ki, orada bulunan taþlar baþkalarý tarafýndan atýldýðý için müstamel suya benzer. Müstamel suyun tekrar abdest ve gusül için kullanýlmasý caiz olmadýðýna göre, baþkasý tarafýndan atýlan taþýn cemreye yeniden atýlmasý nasýl caiz olur?
Cemrelere atýlacak taþlar toplam yetmiþ tanedir. Kurban bayramýnýn ilk gününde Cemre-i Akabe'ye yedi taþ atýlýr. Bayramýn ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde (Minâ günlerinde) ise her günde cemrelerin üçüne yediþerden yirmi bir taþ, üç günde altmýþ üç taþ atýlýr. Ki, bayramýn birinci gününün yedi taþý da buna eklenince, yetmiþ taþ eder. Bazýlarý, temizlendiklerine kesin kanaat getirilsin diye, bu taþlarýn yýkanmasýnýn müstehab olduðunu söylemiþlerdir.
Sonra hacý dilerse kurban keser: Çünkü hacý seferi ise ve ifrad haccý yapmakta ise, kurban kesmesi vâcib deðildir.
Ardýsýra saçlarýný kýsaltýr veya traþ olur. Ama traþ olmasý daha iyidir: Bu hususda Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Bugün yapacaðýnýz ilk iþ; taþ atmanýz, sonra kurban kesmeniz, sonra da traþ olmanýzdýr.” Traþ olmak ihram yasaklarýndan olduðuna göre, kurban kesiminden sonraya býrakýlýr. Saçlarý kýsaltmaktansa, traþ olmak daha iyidir. Zira Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Allah (cc) traþ olanlarý maðfiret buyursun.” Kendisine; “Saçlarýný kýsaltanlarý maðfiret buyurmasýn mý?” sualine,
“Allah (cc) saçlarý traþ edenleri maðfiret buyursun,” buyurmuþ ve bunu üç defa tekrarlamýþ ve sonra; “Saçlarýný kýsaltanlarý Allah (cc) maðfiret buyursun.” buyurmuþtur. [66] Hacýnýn baþýnda saç yoksa, oruç tutamayan kimsenin oruçluya benzemek için oruçlu gibi davranmasýnda olduðu gibi, burada da traþa benzesin diye usturayý baþýnýn üzerinde öylece dolaþtýrmasý gerekir.
Sünnet olan; saçýn tamamýnýn traþ edilmesidir. Bunda eksik olursa, sünnete muhalefet edildiðinden dolayý, iyi bir iþ yapýlmýþ olmaz. Traþ edilen kýsmýn baþýn dörtte birinden az olmasý caiz deðildir. Ýhtilaf ve delillerde bunun benzeri, abdestte baþýn dörtte birinin meshedilmesidir. Saçý kýsaltmak demek; saç uçlarýndan en azýndan parmak ucu kadarýnýn
kýsaltýlmasýdýr. Kesilen saçlarýn yere gömülmesi müstehabdýr. Zira Allah (cc) þöyle buyurmuþtur:
“Biz yer yüzünü dirilere ve ölülere toplanma yeri yapmadýk mý?” [67] Traþ olurken þöyle demek müstehabdýr: [68]
Bu iþler yapýlýnca, kadýnla cinsî münasebet hariç, hacýya her þey helâl olur: Zira bu durumdaki adam hakkýnda Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Kadýnlar hariç; ona her þey helâl olur.” [69]
Sonra Mekke'ye gidilip o gün, ertesi gün veya daha sonra ziyaret tavafý yapýlýr. Rükün olan bu tavafýn hepsini veya dört þavtýný yapmayan kimse, tavaf edinceye kadar ihramh kalýr.
Ziyaret tavafý þöyle yapýlýr: Kabe yedi defa dönülerek tavaf edilir. Bu tavafda remel yapýlmaz. Sonrasýnda sa'y edilmez. Eðer kudum tavafý yapýlmamýþsa, bu tavafda remel yapýlýr. Sonrasýnda da Safa ile Merve arasýnda sa'y edilir. Bundan sonra kadýnla cinsî münasebette bulunmak da helâl olur: Ziyaret tavafýna, ifada tavafý da denilir. En faziletlisi bu tavafýn bayramýn birinci gününde yapýlmasýdýr. Çünkü Hz. Peygamber (sas) Akabe Cemresi'ne taþ atýp kurban kesdikden ve traþ oldukdan sonra, Mekke'ye giderek ziyaret tavafýný yapmýþ, sonra da Minâ'ya dönerek öðle namazýný orada kýlmýþtýr.
Ziyaret tavafýnýn vakti, kurban kesme günleridir. Bu hususda Allah (cc) þöyle buyurmuþtur:
“Artýk o (kestiðiniz kurban) dan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.” [70] Bu âyet-i kerîmenin akabinde Allah (cc) þöyle buyurmuþtur:
“(Sonra kirlerini gidersin/er, adaklarýný yerine getirsinler) ve o eski evi (Kabe'yi) tavaf etsinler.” [71] Bu âyet-i kerîmelerde Allah (cc) kurban kesmekle tavafýn vaktinin ayný olduðunu açýklamýþtýr. Eðer ziyaret tavafý kurban kesme vaktinden sonraya býrakýlýrsa; ayrýca ceza olarak bir koyun veya keçi kesmek gerekir. Traþ ve taþlamayý geciktirme halinde de ayný ceza geçerlidir. Ýmam ebû Yûsuf ile Ýmam Muhammed dediler ki; ceza gerekmez. Çünkü o, vaktinde yapamadýðý þeyi geç de olsa, sonradan yapmýþtýr. Ebû Hanîfe'nin bu durumda ceza gerektiðine dair görüþünü teyid eden delil, Ýbn. Mes'ûd'un þu hadîsidir:
“Sýraya uymayarak bir nüsükü diðerinden önce yapan kimsenin ceza olarak kurban kesmesi gerekir.” Yeri belirlenmiþ bir nüsükü o yeri geçtikten sonra yapma ki bu ihramdýr, ihrama belirlenen mikattan sonraki bir yerde girilmesi durumunda kurban kesmek gerektiðine göre, zamaný belirlenen bir nüsükü zamaný geçtikten sonra yapma halinde de kurban kesmek gerekir.
Âyet-i kerîmede, tavaf etsinler denildiðinden dolayý, ziyaret tavafý farzdýr, rükündür. Bu þavtýn tamamýný veya dört þavtýný yapmayan bir hacý, tavafý yapýncaya veya tamamlayýncaya kadar ihramlý kalýr, Tamamýný yapmamasý halinde ihramlý kalýr. Çünkü evvelce de açýkladýðýmýz gibi bu tavaf rükündür. Dört þavtýný yapmamasý durumunda da ihramlý kalýr. Çünkü dört þavt, yedi þavtýn yarýsýndan fazladýr. Tamamýnýn hükmü yarýdan fazlasý için de geçerlidir. Þu halde dört þavtý yapmayan kimse, hiç tavaf etmemiþ gibi olur.
Ziyaret tavafýnda remel yapýlmaz. Sonrasýnda sa'y de yapýlmaz; eðer bu ikisi kudum tavafýnda yapýlmýþ ise. Çünkü bunlarýn bir kez yapýlmasý emredilmiþtir. Ama kudum tavafý yapýlmamýþsa, o zaman bunlarýn ziyaret tavafýnda yapýlmasý gerekir. Bunu daha evvel de açýklamýþtýk. Ziyaret tavafýný yapan hacýya artýk kadýnlarla cinsî münasebet helâl olur. Zira Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Beyti tavaf ettiniz mi, artýk kadýnlar size helâl olurlar.” [72] Çünkü hacý bu durumda ihrama giriþ maksadý olan hacc farizasýný yerine getirmiþ olmaktadýr.
Ziyaret tavafý yürüyerek yapýlmalýdýr. Mazeret olmaksýzýn binek üzerinde veya taht gibi bir þey üzerinde taþýnarak tavaf edilirse, Mekke'de bulunulduðu müddet içinde iade edilmelidir. Mekke'den çýkýlmýþsa, ceza olarak bir koyun veya keçi kurban etmek gerekir. Ama mazerete binâen böyle yapýlmýþsa, her hangi bir ceza gerekmez. Hz. Peygamber (sas) in binek üzerinde iken bu tavafý yaptýðýna dair gelen rivayet, yaþlýlýk halindeki mazereti sebebiyle yapýldýðý þeklinde yorumlanmalýdýr.
Tavafda saða doðru gitmek de vâcibdir. Yani Hacerü'l- Esved'in karþýsýnda cephe vaziyeti alarak durulunca, Kabe'nin kapýsý sað tarafýmýza düþer. Ýþte o tarafa ilerleyerek tavaf edilmelidir. Geriye giderek tavafýn tamamý veya yarýdan fazlasý yapýlýrsa, Mekke'de bulunulduðu müddet içinde tavafýn iadesi gerekir. Aksi takdirde bir koyun veya keçi kurban etmek (dem) gerekir. Ziyaret tavafý yapýldýkdan sonra Minâ'ya dönülür. Minâ gecelerinde orada kalýnýr. Hz. Peygamber (sas) in tatbikatýna uymak için, o gecelerde Minâ'da kalmak sünnettir.
Kurban bayramýnýn ikinci gününde; Zilhiccenin 11. gününde ki Minâ'da karar kýlýndýðý için bu güne yevm-i karr denilmektedir zevalden sonra Mescid-i Hayf tarafýndaki cemre-i suðradan (küçük þeytandan) baþlanarak, her birine yediþer taþ atarak üç cemreyi taþlar. Sonra insanlarla beraber orada durup Kabe'ye dönerek duâ eder: Ellerini omuz hizasýna kaldýrarak ve tam açarak Allah (cc) ý zikreder, O'na övgüde bulunur, tekbir ve tehlil getirir. Hz. Peygamber (sas) e salât okur, ihtiyaçlarý için Allah (cc) a niyazda bulunur. Rivayet edildiðine göre Ebû Yûsuf orada þu duanýn edilmesinin uygun olacaðýný söylemiþtir: [73]
Bu duadan sonra Cemre-i Vusta'ya (orta þeytana) gider. Ayný þeyleri yapar. Sonra da Cemre-i Akabe'ye (büyük þeytana) gider, orayý taþlar. Taþlamadan sonra orada durmaz. Evvelki iki cemrede durmazsa, bir þey gerekmez. Çünkü durmasý duâ içindir.
Bayramýn üçüncü günü ve eðer Minâ'da kalýrsa, dördüncü günü de zevalden sonra yukarýda anlatýldýðý gibi cemreler taþlanýr: Cemreleri taþlamanýn, taþlamadan sonra oralarda durup duâ etmenin þekil ve evsafý Câbir (ra) in Hz. Peygamber (sas) den rivayet ettiði hadîs-i þerîfde anlatýlmýþtýr. Eðer bayramýn üçüncü günü Mekke'ye giderse, dördüncü günün taþlamasý üzerinden düþer ve hiç bir ceza da gerekmez. Zira Allah (cc) þöyle buyurmuþtur:
“Kim iki gün içinde acele edip (Minâ'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur.” [74] En iyisi dördüncü günün de taþlarýný atmak için Minâ'da kalmaktýr. Böyle yapmakla hacc fiilleri tam olarak ifa edilmiþ olur. Dördüncü günün taþýný o günde zevalden evvel atmak caizdir. Ýmameyn dediler ki; dördüncü günün taþlarýný zevalden evvel atmak caiz olmaz. Çünkü o günün taþ atma vakti; ikinci ve üçüncü günlerinki gibi zevalden sonradýr. Bu Hz. Ömer (ra) den rivayet edilmiþtir. Ebû Hanîfe'nin bu hususdaki gerekçesi þudur: Dördüncü günde hiç taþ atmamak caiz olduðuna göre, zevalden evvel atýlmasý haydi haydi caiz olur. Bu Ýbn. Abbas (ra) dan rivayet edilmiþtir.
Mekke'ye gelirken yolda Ebtah vadisinde kýsa bir müddet de olsa biraz mola verip durur: Burasý muhasseb denilen yerdir. Burada biraz mola vermek sünnettir. Çünkü Hz. Peygamber (sas) hususi olarak buraya inip bir müddet mola vermiþtir. Bu da hacc menasikindendir. Hz. Ömer (ra) den böyle bir rivayet vardýr.
Ve sonra Mekke'ye geçip orada kalýr: Orada tavaf etmek, namaz kýlmak, sadaka vermek, Kur'an okumak Allah (cc) ý zikretmek gibi bolca hayýrlý iþler yapar. Þiir okumakdan, kötü sözler söylemekden ve malâyani þeylerden uzak durur. Bir hadîs-i þerîfde þöyle buyurulmuþtur:
“Mekke'de iþlenen iyiliklerin sevabý yüz bin katýna kadar artýrýlýr. Ýþlenen kötülüklerin günahý da ayný nisbette artýrýlýr.” Bu sebeple Ebû Hanîfe caiz olmayan þeyleri yaptýðý takdirde günahý kat kat artar korkusuyla Mekke'de kalýp ikâmet etmeyi uygun görmemiþtir. Ama kendisine hâkim olacaðýna ve caiz olmayan sözleri söylemeyeceðine, caiz olmayan fiilleri iþlemeyeceðine kanaat eden ve kendisine güvenen kiþinin Mekke'de kalýp ikamet etmesinin daha faziletli olacaðý hususunda icmâ edilmiþtir.
Ailesine dönmek isteyen Sader tavafýný eder: Buna veda tavafý da denilir. Çünkü bu durumda o kimse Kabe'den ayrýlýp veda etmektedir.
Bu tavaf da yedi þavttýr. Bu tavafda remel yoktur. Sonrasýnda sa'yedilmez: Bunun sebeplerini açýklamýþtýk. Mekke'ye dýþarýdan gelmiþ taþralýlarýn bu tavafý yapmalarý vâcibdir: Bununla alâkalý olarak Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Bu Beyt'i hacceden kimse, bu Beyt'le son görüþmesi esnasýnda tavaf etsin,” [75] Ama Mekke'lilerin veda tavafý yapmalarý gerekmez. Çünkü onlar Mekke'den çýkmamakta ve Kabe'yle vedalaþmamaktadýrlar.
Veda tavafýndan sonra zemzem kuyusuna gelinir. Herkes orada kendi suyunu kendisi çeker ve içebildiði kadar içer: Böyle yapmak daha faziletlidir. Rivayet edildiðine göre Hz. Peygamber (sas) zemzem kuyusunun yanýna gelip, oradan bir kova suyu bizzat kendisi çekerek içmiþ, sonra da kovayý üzerine boþaltmýþtýr. Suyu üç nefesde içmek müstehabdýr. Her defasýnda Kabe'ye bakýlarak þöyle denmelidir;
En sonuncusunda ad þöyle duâ edilmelididr: [76]
Bundan sonra zemzem suyuyla yüzünü ve baþýný mesheder. Yapabilirse, baþýna zemzem suyu da döker.
Sonra Kabe kapýsýna gelinir ve eþiði Öpülür: Çünkü böyle yapmakta fazlasýyla yakarýþ yardýr.
Buradan Mültezem'e gelinir: Burasý Kabe'nin kapýsýyla Hacerü'l- Esved arasýndaki yerdir.
Sað yanak ve karýn oraya dayandýrýlýr. Kabe'nin örtüsünden tutulur: Efendisinin elbisesinin ucuna tutunarak büyük bir iþ için ondan yardým isteyen bir köle gibi davranýlýr.
Olanca güçle duâ edilir: Çünkü orasý dualarýn kabul buyurulacaðý bir yerdir. Bu hususda hadîs-i þerîf vardýr. Aðlanýr: Ya da aðlýyormuþ gibi yapýlýr. Çünkü bu duanýn kabul edildiðini gösteren alâmetlerdendir. Ve geriye doðru gidilerek bu vaziyette Mescid-i Haram'dan çýkýlýr ki, bu sýrada bakýþý hep Kabe'ye olsun. Veda anýnda þu duayý okumak müstehabdýr. [77]
Ýhrama giren kimse, gelirken Mekke'ye girmez de Arafat'a gider ve orada açýkladaðýmýz þekilde vakfe yaparsa, kendisinden kudum tavafý düþer: Çünkü o artýk hacc fiillerini yapmaya baþlamýþtýr. Artýk sýrasýna uyarak haccýn diðer fiillerini yapmasý gerekir. Kudum tavafýný yapmadýðýndan dolayý ceza olarak kendisine dem (yani bir koyun veya keçi kurban etmesi) gerekmez. Çünkü kudum tavafý sünnettir; yapýlmamasý halinde her hangi bir ceza yoktur.
Arafat'dan uyuyarak veya baygýn olarak geçmek yahut o yerin Arafat olduðunu bilmemekle de vakfe yerine getirilmiþ olur: Çünkü bu durumda vakfe rüknü yerine gelmiþ olmaktadýr. Ayrýca bu hususda Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
“Arafat'da vakfe yapan kimse haccýný tamamlamýþ olur,” [78]
Hacc hususunda kadýn da erkek gibidir: Çünkü bu hususdaki nass umumî olup, her iki cinsi de kapsamaktadýr.
Þu farkla ki, kadýnlar baþlarýný deðil, sadece yüzlerini açarlar: Hz. Peygamber (sas);
“Kadýnýn ihramý yüzündedir.” buyurmuþtur.
Telbiye getirirken de fitne korkusundan dolayý seslerini yükseltmezler. Tavafda remel yapmaz, Safâ-Merve arasýnda da hýzlý hýzlý yürümezler: Çünkü kadýn için esas örtünmektir. Remel yapmak ve Safa- Merve arasýnda hýzlý hýzlý yürümek durumunda bazý yerleri açýlabilir.
Ýhramdan çýkmak için traþ olmazlar, ama saçlarýný kýsaltýrlar. Zira Hz. Peygamber (sas) kadýnlarýn traþ olmalarýný yasaklamýþ, saçlarýný kýsaltmalarýný emretmiþtir. [79] Dikiþlielbise giyerler: Çünkü dikiþli elbise giyilmemesi halinde kadýnýn avret yerlerinin açýlmasýndan korkulur.
Yanlarýnda erkekler varsa Hacerü'l-Esved'i istilâm etmezler: Çünkü kadýn, erkeklere temas etmekden menolunmuþtur.
Ýhrama girmek üzere iken âdet gören kadýn, erkeklerin ihrama giriþinde anlatýldýðý gibi, gusledip ihrama girer. Ancak Kabe'yi tavaf etmez: Çünkü tavaf Mescid-i Haram'da yapýlýr. Âdet halindeki kadýnýn Mescide girmesi ise haramdýr.
Arafat'da vakfe yaptýkdan ve ziyaret tavafýný ifâ ettikden sonra âdet görürse, memleketine döner. Veda tavafýný yapmadýðýndan dolayý üzerine bir þey lâzým gelmez. Çünkü Hz. Peygamber (sas) veda tavafýnda âdet gören kadýna ruhsat vermiþtir. [80]
UMRE VE AHKÂMI HAKKINDA
Umre sünnettir: Hacc fiilleri tamamlandýktan sonra umrenin yapýlmasý gerekir. Çünkü Hz. Peygamber (sas) bu hususda þöyle buyurmuþtur:
“Haccdan sonra ara vermeden umre yapýn. Çünkü böyle yapmak ömrü ve rýzký arttýrýr. Körüðün demirdeki pislikleri gideriþi gibi, bu ikisi de günahlarý giderirler,” [81]
“Hacc cihaddýr. Umre nafiledir.” [82] Buhadîs-i þerîf bu hususda nassdýr.
“Haccý ve umreyi Allah (cc) için tam yapýn.” [83] âyet-i kerîmesi, haccýn ve umrenin tamamlanmasý gerektiði mânasýndadýr. Tamamlamak; bir þeye baþladýktan sonra söz konusudur. Binâen aley, biz deriz ki; umreye baþladýktan sonra tamamlamak vâcib olur. Ama baþlanmasý vâcib deðildir. [84][30] “Allahým! Burasý senin Harem’in ve emniyetli kýldýðýn bir yerdir. Senin sözün haktýr ve Sen buyurmuþsun ki, Oraya giren emniyette olur.” (Al-i Ýmran: 3/97). Allahým! Etimi ve kanýmý ateþe haram kýl. Kullarýný dirilteceðin günde beni azabýndan koru.”
[31] “Allah’ýn adýyla ve Resülullah (sas) ýn dini üzerine. Beni haram (saygýn) olan Beytine ulaþtýran Allah (cc) a hamd olsun. Allahým! Bana rahmet ve maðfiretinin kapýlarýný aç ve beni rahmetine ve maðfiretine dahil eyle. Beni Sana karþý isyanlardan koru ve günah iþlemekten uzak tut.”
[32] “Allahü Ekber Allahü Ekber. Allahým! Sen Selam’sýn. Selam Sendendir. Rabbimiz! Bizi selametle yaþat. Bizi cennete koy Allah’ým. Þu Beyti’nin þeref, heybet ve azametini artýr. Allahým! Tevbemi kabul buyur. Hatamý affeyle, günahlarýmý baðýþla. Ey þefaatý ve lütfu bol!”
[33] Bu hadisi Ahmed rivayet etmiþtir.
[34] Allahü Ekber Allahü Ekber. Allah'ým Sana inandýðýmdan, Kitab'ýný tasdik ettiðimden, ahdine vefa gösterdiðimden, Peygamber'ine tâbi olduðumdan dolayý þehadet ederim ki; Allah'dan baþka ilâh yoktur, tektir, O'nun ortaðý da yoktur. Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür. Allah'a iman ettim. O'ndan baþka tapýnýlan varlýklarý ve taðutlarý inkâr ettim.”
[35] “Allah (cc) noksanlýklardan münezzehtir. Hamd Allah’a mahsusdur. Allah’dan baþka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allahým! Beni kýyamet gününün korkunç hallerine karþý koru.”
[36] “Allah'ým! Þirkden, küfürden, nifakdan ve kötü ahlâkdan Sana sýðýnýrým.”
[37] “Allah'ým! Peygamberin Muhammed'in kâsesiyle bana bir þerbet içirki, sonra hiç susamayayým.”
[38] “Allah'ým! Bunu kabul edilmiþ bir hacc, þükranla karþýlanmýþ bir sa'yü gayret, baðýþlanmýþ bir günah, kesada uðramayan bir ticaret eyle. Ey Azîz ve ey baðýþlamasý bol olan!”
[39] Allah'ým! Kabir azabýndan, hayatýn ve ölümün fitnesinden Sana sýðýnýrým.”
[40] Bu hadîsi Buhari rivayet etmiþtir.
[41] Bakara: 2/125.
[42] “Allah'ým! Bu, ateþden Sana sýðýnan kimsenin bulunduðu bir makamdýr. Günahlarýmý baðýþla. Þüphesiz baðýþlayan ve merhamet eden Sensin.”
[43] Bakara: 2/158.
[44] “Allah (cc) ýn adýyla baþlýyorum. Salât Allah (cc) ýn Rasûlünedir. Allah'ým! Bana rahmetinin kapýlarýný aç ve beni rahmetine dâhil et.”
[45] “Allahü Ekber Allahü Ekber. Allah (cc) dan baþka ilâh yoktur. O birdir, ortaðý yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'nadýr. Yaþatan, öldüren O'dur. O diridir, ölümsüzdür. Hayýr ve iyilik O’nun kudret elindedir. O her þeye Kadir’dir. Allah (cc) dan baþka ilah yoktur. O’ndan baþkasýna ibadet etmeyiz. Kafirler hoþlanmasalar bile, dini O’na has kýlarýz. Allah (cc) dan baþka ilah yoktur. O yüceltilmeye, övülmeye ve birlenmeye ehildir. O’ndan baþka ilah yoktur. Vaadini yerine getirdi, kuluna yardým etti. Hizipleri yalnýz baþýna bozguna uðrattý. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsusdur.”
[46] “Allahým kolaylýðý (cenneti) daha müyesser eyle. Zorluk (cehennem) dan beni uzak tut. Dünyada ve ahirette beni baðýþla.”
[47] “Ey Rabb'im! Baðýþla ve merhamet eyle Bildiðin hatalarýmý affeyle, Sensin, en yüce ve en çok kerem sahibi!”
[48] “Allah (cc) noksanlýklardan münezzehdir. Hamd O'na mahsusdur. O'ndan baþka ilâh yoktur. O en büyüktür.”
[49] “Allah'ým burasý Minâ'dýr, burasý hacc menâsikinden kendisiyle bize lütufda bulunduðun yerlerdir. Salih kullarýna kendisiyle lütufda bulunduðun þeylerle, bize de lütufda bulun.”
[50] Bu hadîsi Mâlik rivayet etmiþtir.
[51] Bu hadîsi Ebû Dâvud, Tirmizî ve Neseî rivayet etmiþtir.
[52] Bu hadîsi Neseî rivayet etmiþtir.
[53] Bu hadîsi Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî ve Ýbn. Mâce rivayet etmiþtir.
[54] “Allah (cc) dan baþka ilâh yoktur. O birdir, ortaðý yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'nadýr. O diridir, ölümsüzdür. Hayýr ve iyilik O'nun kudret elindedir. O her þeye Kadîr'dir. Noksanlýklardan münezzehdir. Hamd Allah (cc) a mahsusdur. Allah (cc) dan baþka ilâh yoktur. Allah (cc) en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak Azîm olan Allah (cc) ýndýr. Ey dereceleri yükselten, bereketleri indiren, yerleri ve gökleri yokdan varedip yaratan! Çeþitli dillerden çok sesler Sana yöneldi, hepsi Sana dileklerini arzediyorlar. Benim dileðim; þu imtihan yurdunda dünya ehli beni unuttuklarýnda bana merhamet etmendir. Bana farz kýldýðýn vazifeleri yerine getirmede beni muvaffak kýlmaný; Sana taatte bulunmada, Senin haklarýný ödemede dostun Ýbrahim (as) e ve habibin Muhammed (sas) e gösterdiðin hacc menasikini edâ etmede bana yardým etmeni Senden diliyorum. Allah'ým! Sana her yakarana icabette bulunursun, her düþküne Senin katýnda þefkat vardýr. Yalvarýp yakararak Sana geldim. Düþkün olarak Senin huzuruna vardým. Dileðimi kabul buyur, günahlarýmý baðýþla. Beni, Sana gelen misafirlerin en zararlý çýkaný ve eli boþ döneni yapma. Bana dua edin, kabul edeyim buyurmuþsun; þüphesiz Sen vaadinden dönmezsin. Yalvarýp yakararak, dileklerimi arzederek duâ edip Sana geldim. Duamý kabul buyur. Beni cehennem ateþinden azad eyle. Anamý, babamý, bütün müslüman erkekleri ve kadýnlarý da rahmetinle. Ey merhamet edicilerin en merhametlisi!”
[55] Bu hadîsi Buhari, Müslim, Ebû Dâvud, Dârimî ve Ahmed rivayet etmiþtir.
[56] “Allah'ým! Bu duruþumuzu, buradaki son duruþumuz yapma. Beni hayatta býraktýðýn müddetçe, buraya gelmeyi bana nasib eyle. Bugün beni kurtuluþa eren, rahmetine mazhar olan, duasý müstecab olan, günahý baðýþlanan bir kimse eyle. Ey merhamet edicilerin en fazla merhamet edeni olan Allah'ým!”
[57] Bakara: 2/199.
[58] Bu hadîsi Buhari, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, Mâlik ve Ahmed rivayet etmiþtir.
[59] Yuvarlak taþdan yapýlan bir sütun üzerindeki meþ'alede daha evvel odun yakýlýrmýþ. Harun er- Reþîd zamanýnda ise, Müzedelife gecelerinde burada mum yakýlýr olmuþ.
[60] “Allah'ým burasý Müzedelife’dir ve cem yeridir. Hayrý ve iyiliði toplayýp içeren þeyleri bana nasib etmeni Senden diliyorum. Beni, Senden dilekte bulunup da, dileðini yerine getirdiðin, Sana duâ edip de duasýna icabet ettiðin, Sana güvenip dayanýp da, Senin kendisine yettiðin, Sana iman edip de, kendisinin hidayet yoluna erdirdiðin bir kimse kýl.”
[61] “Allah'ým! Etimi, tüyümü, kanýmý, kemiðimi ve bütün azalarýmý ateþe haram kýl. Ey merhamet edicilerin en merhametlisi”
[62] Bakara: 2/198.
[63] “Allah'ým! Sen taleb edilenlerin ve kendisine raðbet edilenlerin en hayýrlýsýsýn. Ýlâhi; her misafire ikramda bulunulur. Ona armaðanlar verilir. Allah'ým! Þu benim bulunduðum yerde misafirlik ve armaðaným, Senin tarafýndan tevbemin kabulü ve günahlarýmýn baðýþlanmasý, hidayet yolunda iþlerimin düzene sokulmasý ve dünyadaki tasamýn yakînî iman kýlýnmasý olsun. Allah'ým, bana rahmet et ve beni ateþden koru. Bana bolca helâl rýzýk ver. Allah'ým, bu vakfe buradaki son bulunuþum olmasýn. Beni hayatta býraktýðýn müddetçe, rahmetinle hep buraya gelmeyi bana nasip et. Ey merhamet edicilerin en merhametlisi!”
[64] Bu hadîsi Ýmam Mâlik rivayet etmiþtir.
[65] Allah (cc) ýn adýyla, Allah (cc) en büyüktür. Þeytana ve tarafdarlarýna raðmen.
[66] Bu hadîsi Buhari, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Mâlik ve Ahmed rivayet etmiþtir.
[67] Mürselât: 77/25-26.
[68] Allah'ým, þu perçemim Senin kudret elindedir. Kýyamet gününde her tüye karþýlýk bana bir nur ver, ey merhametlilerin en merhametlisi!”
[69] Bu hadîsi Ebû Dâvud ve Ahmed rivayet etmiþtir.
[70] Hacc: 22/28.
[71] Hacc: 22/29.
[72] Bu hadîsi Buharî ve Müslim rivayet etmiþtir.
[73] “Allah’ým, bunu kabul buyrulmuþ bir hacc ve baðýþlanmýþ bir günah eyle. Azabýndan ürktüm, Sana raðbet edip yöneldim. Senden korkdum. Hacc ibadetimi kabul eyle, sevabýmý büyüt, yakarýþýma acý, tevbemi makbul eyle, duama icabet et. Dileklerimi bana bahþeyle.”
[74] Bakara: 2/203.
[75] Bu hadîsi Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî ve Ahmed rivayet etmiþtir.
[76] “Allah'ým! Doðrusu ben Senden geniþ bir rýzýk, faydalý bir ilim ve her hastalýkdan ve sakatlýkdan þifa diliyorum; ey merhamet edicilerin en merhametlisi.”
[77] “Allah'ým! Bu; âlemler için hidayet kaynaðý ve mübarek kýldýðýn Beytindir. Onda apaçýk âyetler ve ve Makâm-ý Ýbrahim vardýr. Oraya giren emniyette olur. Hidayetle bizi (bu nimete) kavuþturan Allah'a hamdolsun. Allah (cc) bizi doðru yola iletmeseydi, kendiliðimizden doðru yolu bulacak deðildik. Allah'ým, bizi bu nimete kavuþturduðun gibi haccýmýzý kabul eyle. Bu Senin Beyt-i Haram'ýný son görüþümüz olmasýn. Sen bizden razý oluncaya dek, buraya tekrar tekrar gelmeyi nasib eyle. Rahmetinle; ey merhamet edicilerin en merhametlisi.”
[78] Bu hadîsi Ebû Dâvud, Tirmizî ve Neseî rivayet etmiþtir.
[79] Ebû Dâvud Abdullah b. Abbas'dan rivayet ettiðine göre; Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:
[80] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsýlî, El-Ýhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayýnlarý:1/298-324.
[81] Bu hadîsi Dârekutnî rivayet etmiþtir.
[82] Bu hadîsi Ýbn. Mâce ve Taberânî rivayet etmiþtir.
[83] Bakara: 2/196.
[84] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsýlî, El-Ýhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayýnlarý:1/324.