Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Abdullah El-Acemi By: armi Date: 02 Haziran 2009, 21:25:20
Evliyânýn büyüklerinden. Ýsmi, Þeyh Abdullah el-Acemî'dir. Doðum târihi bilinmemektedir. Haleb civârýnda Bire yakýnýndaki Kefertaþe köyünde ikâmet ederdi. Bað-bahçe ile uðraþýr, çiftçilik yapardý. Üstün hâller ve kerâmetler sâhibi bir zâttý. 1242 (H. 640) senesinde doðduðu yer olan Kefertaþe köyünde vefât etti. Kabri ziyâret mahallidir.

Menkýbelerinden bâzýlarý þöyle nakledilmiþtir:

Zamânýn sultâný Melîk Zâhir Mücirüddîn, bir defâsýnda Abdullah el-Acemî hazretlerinin köyüne gitmiþti. Abdullah el-Acemî bahçelerde bekçilik yapýyordu. Melik onu bir bahçe içinde görüp:

"Ey Genç! Bize tatlý bir nar getir." deyince, bulunduðu bahçedeki bir nar aðacýndan nar koparýp götürdü. Melik kesip tadýna baktý ve; "Bu nar ekþi sen nasýl bekçisin narýn ekþisini tatlýsýný ayýrd edemiyorsun?" dedi.

Abdullah el-Acemî kendisine âid olmayan meyvelerden hiç yemediði için, ekþisini tatlýsýný bilmiyordu. Melîk'in sözleri üzerine hem üzüldü hem de mahcûb oldu. Gidip bir aðacýn altýnda namaza durdu ve iki rekat namaz kýlýp þöyle duâ etti: "Yâ Rabbî bana hangi narýn tatlý olduðunu bildir, gidip Melîk'e vereyim..."

Onun namaz kýlýþýný ve duâ ediþini seyreden Melik hayretinden atýn üstünde donakalmýþtý. Çünkü aðaçlar da onunla secdeye gidiyorlardý. Hayatýnda ilk defa böyle bir halle karþýlaþýyordu. Hayretle; "Aðaçlar! Evet, aðaçlar! O secdeye kapandýkça aðaçlar da secdeye kapandýlar! Demek bu genç erenlerden!" diyerek atýndan indi. Ayakta durarak Abdullah el-Acemî hazretlerine sevgiyle baktý. Sonra koþup ayaklarýna kapandý.

Abdullah el-Acemî hazretleri geri çekilerek böyle yapmasýna mânî olmak isteyince Melik Zâhir; "Sen namaz kýlarken þu bahçenin bütün aðaçlarý seninle birlikte secdeye kapandýlar. Bunun kerametiniz olduðunu anladým. Sen mübârek bir kimsesin."dedi. Abdullah el-Acemî'nin; "Belki hâyâl gördünüz..." buyurmasý üzerine;

"Hayýr! Vallahi gerçek gördüm. Melik aslýnda sizsiniz. Biz Melik deðil sizlerin hizmetçisiyiz." dedi.

Bu konuþmalardan sonra Melik Zâhir ona duyduðu yakýnlýðý daha da artýrmak istedi. Ona ýsýnmýþ, kalbi kaynamýþtý:

"Benim edebli ve sana lâyýk bir kýzým var. Onu size nikahlamak isterim." O; "Efendim ben, malý mülkü olmayan, bir garibim" cevabýný verdi.

Fakat Melîk niyetinde kararlý ve çok ýsrarlý idi. Abdullah el-Acemî hazretleri onun bu samîmî ve candan isteði karþýsýnda teklîfini geri çevirmedi. Nikâhlarý yapýldý.

Melik Zâhir saraya gidip durumu hanýmýna anlatýnca o da memnun olup, kýzýnýn çeyizini düzdü. Sonra, kýzýný sultan kýzýna lâyýk bir þekilde develer yükü çeyizle gönderdi.

Düðün alayý Abdullah el-Acemî'nin köyüne yaklaþýnca haberciler durumu Abdullah Acemî hazretlerine bildirdiler. Bu haber üzerine düðün alayýný karþýladý. Sultanýn kýzý bir deve üstünde tahtýrevan içinde geliyordu. Peþinde de katar hâlindeki develer üzerinde yükler dolusu eþyâ vardý. Sultanýn kýzýna yaklaþýp; "Ey Sultân kýzý! Benim hanýmým olmayý mâdem ki kabul ettin, þimdi senden bazý isteklerim var!" deyince kýz; "Evet, buyurun söyleyin." dedi.

"O halde þimdi, sen üzerinde bulunduðun deveden in! Üzerindeki o süslü elbiselerin yerine benim vereceðim þu sâde elbiseyi giy. Sonra þuradaki bahçývan evine gir." buyurdu.

Kýz isteðini memnuniyetle yerine getirdi.

Melik Zâhir ile Abdullah el-Acemî hazretlerinin arasýnda geçen bu hâdise Irak'ta evliyâ bir zât ve talebeleri tarafýndan duyulmuþtu. Ziyâret etmek için Abdullah el-Acemî'nin köyüne geldiler.

Köye geldiklerinde, Abdullah el-Acemî bahçede çalýþýyor, bahçenin otlarýný topluyordu. Gelen ziyâretçi heyetinin reisi Allahü teâlâya duâ etti ve otlara iþaret etti. Allahü teâlânýn izni ile otlar bir yere toplandý. Abdullah el-Acemî hazretleri onlarý karþýladýktan sonra; "Niçin böyle yaptýnýz?" diye sordu. O zât; "Efendim sizin yorulmamanýzý, nasihat etmenizi istedim." deyince de;

"Biz, böyle olmasýný isteseydik, Allahü teâlânýn izni ile otlar toplanýrdý. Lâkin biz alýn teri ile lokma yeriz." dedi ve alnýnda toplanan terleri sildi. Terleri parmaklarýndan damla damla topraða döküldü. Sonra; "Ey bahçemin otlarý eski bulunduðunuz yere dönünüz." dedi. Otlar bahçeye yayýlýp eski hallerini aldýlar.

Ziyâretine gelen zât onun yanýndan ayrýlmadý. Vefâtýna kadar hizmetinde ve sohbetinde bulundu.

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2 s.113
2) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.8 s. 12


radyobeyan