Büyük Osmanlý Tarihi
Pages: 1
Balkanlarda bir bomba By: sidretül münteha Date: 30 Mart 2011, 20:21:41
Balkanlar'da Bir Bomba! Makedonya!




Yýlmaz öztuna Bey,deðerli eserinde Makedonya bir milli­yetler mozaiki idi, der. Yan nüfusu müslümanlar teþkil eder­ken diðer yan sayýyýda gayrimüslimlerden müteþekkil toplu­luk meydana getirmekteydi. Makedonya, yüzbin kilometre kareye varan verimli arazide yaþayanlarýn umumi nüfusu dört milyon kiþiyi bulmakla beraber, bunlarýn bir milyonunu teþkil eden Bulgarlar ve Makedonlan, Yunanlýlar onlarý" da Sýrplar takip ederken bir miktarda ülah'da denilen Romenler bu topraklarda Ýslâm korumasý, Osmanlý idaresi altýnda fehir fahur bir hayat sürdürmekteydiler.

Tâaki 21/Eylül/1902'de baþlayan Makedonya Bulgaria-rýnn ihtilâli zorda olsa askeri birliklerimiz tarafýndan bastýrýlýr­ken, hareketin de kolay geçmediðini hatýrlatalým. Huzurun bozulmamasý için kýyama katýlma- yan Bulgarlarý da zorla­makta gerekirse fecii suretde öldürüyorlardý. Genç bir müla­zým olarak Makedonya daðlarýnda askerliðini yapmýþ bulu­nan Gönen'in deðerli evlâdý Ömer Seyfettin buralarda müþa­hede ettiði tedhiþ hareketlerinden esinlenerek meþhur Bom­ba adlý hikâyesini kaleme almýþtýr.

Sultan Abdülhamid Hân; Hristiyan âleminin Osmanlý dev­leti ve onun geleceði hakkýndaki samimi plânlarýný bildiðin­den yüzlerine mültefit davransada hiç bir zaman itimat et-rnez, her þeyin tedbirini almaya çalýþýrdý. Nitekim; Makedon­ya meselesi kendini gösterirken, padiþahda, tedbirlerini al­maya baþlamýþ derhal  Vilâyat-ý Selâse umûm Müfettiþliði nâmýyla üç vilayetin genel müfettiþi mânasýna gelen bir ma-kam ihdas etmiþti. Bu makamý da ileride sadrýazamda olacak olan Hüseyin. Hilmi Paþa'yý getirmiþti. Selanik, Manastýr ve Kosova.Valileri, bu zâtýn vereceði talimatlarla idareyi sür­düreceklerdi.

Hüseyin Hilmi Paþanýn hakkýnda günümüze kadar yazýlmýþ müstakil bir kitap olmadýðýný tesbit etmiþ bulunuyorum. Bunun ne mânasý olabilir? Sorusu akla gelirse ilkönce ne de­mek lazýmsa onu söyleyelim; can dostu olmamýþ. Kültür ce­miyetlerinde, matbuat âleminde kendine arkadaþlar edinme­miþ, klasik bir devlet memuru etrafýna fazla açýlmamýþ devlet adamý olduðundan medhini yapacak bir vâris býrakamadýðý mânalarý istinbat edilebilir. Abdülhamid Hân'ýn Müfettiþ-i Umûmi yaptýðý H.Hilmi Paþa hakkýnda bakýnýz; Ýttihad ü Te­rakki cemiyetinin muhaliflerinden olup, Mýsýr'a kaçan sada­ret þifre kalemi hulefasindan Selahaddin bey; "Bildiklerim" . adýyla 1918 yýlýnda Kahire'de tab et tîrdiði kitabýnda ne de­mektedir: "Kâmil Paþa kabinesinde dahiliye nazýrý olarak bu­lunan Hüseyin Hilmi Paþa ise, ne sebebten.se bu hâin serseri­leri (ittihatçýlarý) serfürû (baþtacý etmek) ve ýnkýyaddan (on­lara uymakdan) kendini bir türlü alamamýþ ue mevkii sadeý-rete ibadý uâdi'ne inzimam eden hýrs-ý câh ile gözlerine âmâ tarl olup, halû istikbâl-i devlet ue milleti feramuþ (unut­mak) ederek bu hazele ile mean kabinenin sükûtuna var kuvvet-i bazu ya verüb çalýþtýðýndan vatan ve milletimizin bu hâli felâket ve inkýsâme maruz kalmasýna,müþarünileyhin (Hüseyin Hilmi Paþa) bu vech hareketi sebebi yegânedir." Demektedir. Selahaddin Bey koskoca Yýldýz sarayýnýn kitabe­tinde þifre kalemi memurininden olduðundan ve asrýn en kýy­metli hükümdarýný bilgilendiren, imlâsýyla günümüz insanýnýn melül melül bakacaðý yukarýdaki satýrlarý karalamýþtýr.

Biz; týrnak içindeki ifadesinde Salahaddin bey'in ne demek istediðini okurlarýmýza sadeleþtirerek vermeye gayret edelim. "Kâmil Paþanýn kurmuþ olduðu hükümette içiþleri bakaný olarak vazife almýþ bulunan Hüseyin Hilmi Paþa ne sebebten-se ittihatçýlarý baþýna taç yapmýþ, onlarýn her söylediðine uy­mak gereðini hissetmiþ, kendisini sadaret makamýna yâni baþbakan yapmaya dâir yapýlan gizli vaad, hýrsýný arttýrmýþ ve gözü baþka þey görmez olmuþtur. Kabinenin yýkýlmasýný temin edecek gayretlere giriþtiðini tabiatý ile bunun sonucun­da ne milletin hâlini, ne geleceðini düþünmemiþ ve sonunda uðradýðý mýz felâket ve bölünmenin müsebbibi Hüseyin Hilmi Paþanýn, bu tarzdaki davranýþlarý tek sebebdir." demek iste­miþ oluyor

Hüseyin Hilmi Paþa'nýn, Midilli Mutasarrýflýðý ile sürgünde bulunan Nâmýk Kemâl Bey'in yanýnda pek genç yaþda bulunduðu edebiyat ve görüþlerinden çok istifade ettiði ayýca Nâmýk Kemâl Bey'e büyük muhabbeti bilinmektedir.

Hüseyin Hilmi müfettiþlik görevine atandýðýndan kýrkdört gün sonrada makam-ý sadarete de Avlonyalý Mehmed Ferid Paþa getirilmiþti. Ferid Paþa babýâlî'de teþkil edilen Rumeli Vilayetleri Ýslahat komisyonu riyasetinde bulunmaktaydý bu sebeble Rumeli'de olan bitene hayli vukufiyeti vardý. Make-donya'daki kýyam bir müddet sonra alýnan tedbirlerle sona erir gibi oldu. 2/Aðustos/1903'de Bulgarlar, yeniden ihtilâl kývýlcýmýný üfle diler ve özellikle Manastýr civarýnda te'siri ve kan deryasýna çevirdikleri sokaklarda kendi dindaþ ve soy­daþlarýný öldürmekten çekinmiyorlar bu da bizim genç subaylarýmýza yeni düþünce ufuklarý açýyor, düþünce dünyasýný baþka bir pencereden mütalaa eden bu genç zabitler, itikadiyatlarinýn süzgecinden bu fikir ve davranýþlarý geçirmedikle­rinden, savaþtýklarý, öldürüp, yaralamak veya tevkif etmek zorunda kaldýðý düþmanlarýnýn fikriyatýna hayran oimak gibi bir açmaza düþüp, bizim buralarda ne iþimiz var diye yanlýþ, yanlýþ olduðu kadar da zararlý bir düþüncenin zebunu olup, ýrkçýlýk tuzaðýna düþmeye baþladýlar. Bulgarlarýn, baðýmsýzlýk elde etme mücadelelerini, kendi ellerinden çýkmak demek olduðunu, orada Bulgarlarýn miktarýndan çok daha fazla müslüman ve diðer ýrklara mensup insanlar olduðunu hesa­ba katmýyarak Makedonya'dan olumsuz etkilendiler,

Hiç düþünmediler ki, Makedonya Rus, Ýngiliz, Fransýz, Al­manya daha doðrusu haçlý dünyasýnýn kendilerine oyuncak ettikleri bir topluluktur. O hengamede Almanya bizim tarafý­mýza yakýn davranýyordu. Hâlbuki o donem zabitlerinden biri olan Binbaþý Mehmed Þefik Bey ise, kafa patlatýyor Osmanlý devleti üzerinde hristiyan dünyasýnýn plân ve programlan karþýsýnda bizim ne yapmamýz gerektiðini bulmaya çalýþýyor­du. Bu hususda da devlet-i âliyenin devamýnýn nasýl kabil olabileceðine dâir çözümler üretmeye koyulurken, bizim Ma­kedonya topraklarýndaki genç zabitlerimiz fikri bir asimilas­yona uðruyor idi. Bu o kadar mühim bir hadise olarak Sultan Hamid mekteplerinin mezunu subaylarýnýn fikri çeliniyordu, çünkü tahsil esnasýnda verilen örnekler daha ziyade avrupa târihine ait oluyor, nezaket, nezafet, feragat, þecaat ile ilgili hususlar, bilhassa ecnebi muallim ler ve ýrkçý düþüncelere sahip hoca'lar tarafýndan zabitlerimiz, asakir-i islâm ifade ve anlayýþýndan uzak yetiþiyorlardý. Bir bakýma Fravun, hasmý Musa (A.S)'ý nasýl sarayýnda yeti þtiriyorken, Abdülhamid Hân'da kendisini alaaþaðý edecekleri kuþ sütüyle besliyordu, icabýnda Hatay'da 35 ay maaþ gönderemediði jandarma bir­liðini idare-i maslahat ediniz beyanýyla oyalayarak. Þimdi bu çalýþmamýza yukarýda bahsettiðimiz gibi bir risaleyi Osmanlýcadan latinize edip, tetkikinize sunuyor ve diyorumki, Makedonlarý haklý görenmi yoksa binbaþý Mehmed Þefik Bey'mi daha isabetli bakýyor, buna emin olmak için Beka-i Osmaniye adlý risaleyi buraya alýyorum:




radyobeyan