el-Ýhtiyar
Pages: 1
Gasbedilen malda artma By: sumeyye Date: 29 Mart 2011, 18:11:32
Gasbedilen Malda Artma




Gasbedilen malda semizleþme, güzelleþme, iyileþme gibi bitiþik veya yavru, meyve, süt, yün ve hayvanýn ayaklarýnda meydana gelen fazlalýk gibi ayrýk olarak meydana gelen fazlalýklar gâsýba emanettirler: Bu fazlalýklar sahibinin eli altýnda bulunmayan malda meydana geldikleri için, tazmin edilmezler, gasbedilen þeyler tazmin edilirler. Oysa bu fazlalýklar gasbedilmiþ deðildirler. Bunlarý yiyerek, boðazlayarak, satarak, selem malý yaparak, yok ederek kasden telef eder veya istenildikten sonra vermeyip elinde telef olursa, kýymetini sahibine öder: Çünkü bunlarýn mülkiyeti baþkasýna aittir. Gâsýb, bunlara karþý tecavüz etmiþ durumdadýr; bunlarý tazmin etmesi gerekir. Mal sahibi gasbedilen malýnda meydana gelen bitiþik fazlalýðý talep ederse, gâsýb onu satýnca tazminat ödemesi gerekmez. Çünkü mal sahibinin talebi sahih deðildir. Zira asýl olmaksýzýn fazlalýðýn geri verilmesi mümkün deðildir.

Ýmameyn dediler ki; 'týpký aynk fazlalýk gibi bitiþik fazlalýk da satma ve teslim halinde gasbeden tarafýndan tazmin edilir.'

Ebû Hanîfe'nin görüþüne göre tazminat ödemenin sebebi; mülkiyetin mahallini mal sahibi açýsýndan kendisinden yararlanýlabilecek vaziyetin dýþýna çýkarmaktýr ki, burada böyle bir durum meydana gelmiþ deðildir. Çünkü bitiþik fazlalýk -eli altýnda bulunmadýðý için- mal sahibi tarafýndan kendisinden yararlanýlabilecek bir vaziyette deðildir. Dolayýsýyla   gâsýbýn   tazminat   ödemesi   gerekmez.   Gasbedilen malýn kýymeti artarsa, gâsýbýn gasbettiði güne göre o malm kýymetini ödemesi gerekir. Zira evvelce de belirtildiði gibi, bu tazminat sebebidir.

Gasbedilmiþ bir cariyenin gâsýbýn yanýnda doðurmasý halinde

kendisinde bir eksilme olacaðý sebebiyle eksilen deðerini ödemesi gerekir. Efendisine bu çocuðunun ve gurrenin verilmesiyle bu deðer eksilmesi telafi edilmiþ olur: Çünkü cariyede hükmen bir noksanlýk meydana gelmiþ deðildir. Çünkü döl suyu veya gebelik hem fazlalýðýn hem de eksikliðin sebebidir. Bu sebeple tazminat ödemek gerekmez.

Bunda benzer olarak; cariyenin diþi düþüp sonra yeniden çýkar veya kendisi zayýflayýp sonra yine þiþmanlarsa veya kesilen elin diyeti geri verilirse; kesik elin deðer eksikliði bununla telafi edilmiþ ve bu satýlan malýn bedeliymiþ gibi olur. Eðer doðurduðu çocuk cariyede meydana gelen deðer eksikliðini telafi etmezse, çocuk efendisine verilmekden baþka, kalan kýsým için fark ödenir. Gurre de çocuk gibidir, çocuðun yerine geçer. Bunun da onun bedeli olarak verilmesi vâcibdir. Doðuran cariye ölür de çocuk onun kýymetini karþý layabiliyorsa, sahih kavle göre gâsýbýn bir þey ödemesi gerekmez. Çünkü gâsýb, gasbettiði günde o cariyeyi tazminle mükellef olduðuna göre, o vakitten itibaren cariyeye sahip olur. Bundan da anlaþýlýyor ki, cariye onun mülkiyetinde iken, doðurmasý sebebiyle deðer eksikliðine mâruz kalmýþtýr. Ama (çocuðu olduðu için) kendisinde meydana gelen deðer eksikliðini telafi etmeye ihtiyaç yoktur.

Gasbedilmiþ bir malýn menfaatleri, gasp fiili bu menfaatler üzerinde vuku bulmadýðý için ister bu menfaatler elde edilmiþ olsun, isterse bu mal muattal olarak býrakýlmýþ olsun, isterse bu malý iþletmiþ olsun, gâsýba aittir; ödenmesi gerekmez: Menfaatlerle aynlar arasýnda misliyyet yoktur. Çünkü aynlar bakidirler, menfaatler ise kalýcý deðildirler; kendileri için deðer takdir edilemez. Ancak üzerlerine akid yapýlmýþ olmasý zaruretine binâen, kira ile menfaatler için deðer takdir edilir. Burada böyle bir icar akdi mevcud olmadýðýndan dolayý, kullanýlan maðsub malm bazý cüzleri yok edildiði için tazminat ödemek gerekir.

Zýmmîye âit domuz ve içkiyi telef edenler bunlarýn kendilerini deðil de, kýymetlerini öderler. Eðer bunlar bir müslümana âit ise, Ödemek gerekmez: Zýmmîler için Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur: "Onlarý inandýklarý dinî inançlar ile baþbaþa býrakýn, "Onlar içki ve domuzun mal olduklarýna dinleri gereði inanmaktadýrlar. Ýçki ve domuz onlara göre sirke ve koyun gibi helâldir. Hatta bu ikisi onlarýn en kýymetli mallanndandýr. Yine onlar hakkýnda Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur: "Cizye vermeyi kabul ettiklerinde müslümanlarla ayný haklara sahip olduklarým ve müslümanlann tâbi olduklarý mükellefiyetlere tâbi olduklarýný kendilerine bildir. "Müslümanlann mal olduðuna inandýklarý mallarýnýn telef edilmesi halinde telef edenin onlara tazminat ödemesi gerekir. Zýmmî için de bu böyledir. Ama telef edilen içki ve domuz müslümana âit ise, bunlar için tazminat ödenmez. Çünkü bunlar müslüman için asla mal deðildirler. Bunlar müslümana nasýl haram iseler, bunlar için ödenecek bedel de müslümana ayný þekilde haramdýr. Ýçki her ne kadar misliyattan ise de, müslüman þahýs onu mülk edinmekten menolunduðu için; zýmmînin içkisini telef ederse, ona o içkinin kýymetini ödemesi gerekir.

Ribaya gelince; bu onlara göre de haramdýr ve bu zýmmîlik akdinden istisna edilmiþtir. [13]




[13] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsýlî, El-Ýhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayýnlarý: 2/450-452.



radyobeyan