Kuranda Ýnsan Psikolojisi
Pages: 1
Cebbar By: meryem Date: 28 Mart 2011, 22:37:27
CEBBAR

 Cebbar kelimesi Kur'an'da on yerde geçer. Aþýrýlýk be­lirten bu kelimenin türediði cebr; biraz zorlama/baský (kahr) yaparak (bastýrarak) bir þeyi düzeltme (ýslah), iþleri düzeltme, istediðini yaptýrma konusunda insanlara baský yapma (zorlama) anlamlarýna gelir. Ayný kökten türeyen icbar, zorlama, mecbur etme demektir.[646]

 1. Buyruðu Geçerli:

 Cebbar, Allah'ýn, kudretiyle ilgili güzel isimlerinden bi­ridir. Buyruðu geçerli anlamýyla, yalnýzca bir yerde kullanýlýr:

"O, kendisinden baþka tanrý olmayan, hükümran (=melik). çok kutsal (=kuddûs), esenlik veren (=selâm), güvenlik veren (=mü'min), görüp gözeten (=müheymin), güçlü (=aziz), Cebbar (=buyruðunu her þeye geçiren), ulu (=mütekebbir) olan Allah'týr. Allah putperestlerin koþtuk­larý eþlerden münezzehtir."[647]

Bu âyetteki cebbar, iki þekilde açýklanýr:

1) Sonsuz nimetleriyle insanlarý destekleyen anlamýn­dadýr.

2) Ýnsanlarý istediðine zorlayan anlamýndadýr.[648]

 2. Zorba:

 a. Zorbalaþmayan (Uysal) Evlat:

 Özellikle Hz. Yahya'nýn uysal bir evlat oluþunu anlatýr­ken olumsuz bir tarzda kullanýlýr.

"Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarýl deyip daha çocukken ona hikmet, katýmýzdan yumuþak kalplilik ve safiyet (iç temziliði) verdik. O, Allah'tan sakýnan ve anasýna-babasýna karþý iyi davranan bir kimseydi, baþkaldýran bir cebbar (=zorba) deðildi."[649]

"Çocuk þöyle dedi: Ben þüphesiz Allah'ýn kuluyum. Ba­na kitap verdi ve beni peygamber yaptý. Nerede olursam olayým, beni mübarek kýldý. Yaþadýðým müddetçe namaz kýlmamý, zekât vermemi ve anneme iyi davranmamý emretti. Beni bedbaht bir cebbar (=zorba) kýlmadý. Doðdu­ðum günde, dirileceðim günde bana selâm olsun."[650]

Mukâtil bin Süleyman, her iki âyetteki cebbar kelime­sine, Allah'a ibadetten uzak duran, ona isyan eden anla­mýný verir.[651] Ancak bu açýklama âyetlerin baðlamýyla pek uygunluk göstermez.[652]

 b. Zorba Millet:

 Hz. Musa, kutsal topraða girmelerini isteyince, kavmi oradaki halkýn zorba olduðunu ileri sürdü:

"Ey milletim! Allah'ýn size yazdýðý kutsal yere gidin, ar­dýnýza dönmeyin, yoksa kaybedenler olarak dönersniz demiþti. Dediler ki: Ey Musa! Orada cebbar (=zorba) bir mil­let vardýr, onlar oradan çýkmadýkça biz oraya girmeyece­ðiz, eðer çýkarlarsa biz de gireriz."[653]

 c. Haksýz Yere Öldüren:

 Haksýz yere adam öldürme eyleminde bulunanlara da cebbar sözcüðü kullanýlýr:

"Hûd onlara þöyle dedi: (..) Yakaladýðýnýzý cebbarca (=zorbaca) mý yakalarsýnýz ? (..)"[654]

Bu âyetteki cebbar insanlarý haksýz yere öldüren (=kattâl) olarak da yorumlanýr.[655]

"Musa, ikisinin de düþmaný olan kimseyi yakalamak isteyince ‘Ey Musa! Dün bir cana kýydýðýn gibi bana da mý kýymak istiyorsun? Sen ýslah edenlerden olmak deðil, ancak yeryüzünde bir cebbar (=zorba) olmak istiyorsun.' dedi."[656]

 d. Zorlayýcý Ve Ceberut:

 Cebbar, kök anlamýna uygun olarak zorlayýcý ve cebe­rut anlamýnda kullanýlýr:

"Onlarýn dediklerini biz daha iyi biliriz. Sen onlarýn üzerinde bir cebbar (=zorba) deðilsin; söz verdiðim günden korkanlara Kur'an'la öðüt ver."[657]

 e. Ýnatçý Zorba:

 Âd kavmi, Allah'ýn âyetlerine uyacaðýna, peygamberi dinlememiþ ve inatçý zorbaya boyun eðmiþtir:

"Ýþte bu, rablerinin âyetlerini bile bile inkâr eden, pey­gamberlerine kafa tutan ve her cebbar anîd'in (=inatçý zor­banýn) emrine uyan Âd milletidir."[658]

Ýnatçý zorbalarýn sonu hüsrandýr:

"Peygamberler yar­dým istediler ve her cebbar anîd (=inatçý zorba) hüsrana uðradý."[659]

Zorbalýk anlamýndaki cebbar, eksikliðinin, haketmediði bir üstünlük mertebesi iddiasýna mecbur ettiði kiþiye verilen bir sýfattýr. Bu, ancak kýnama anlatmak üzere söy­lenir.[660]

 3. Büyüklenen Zorba:

 Allah'ýn âyetlerini delilsiz tartýþma, büyüklenen zorba­larýn iþidir:

"Bunlar (=aþýn þüpheciler) Allah'ýn âyetleri üzerinde kendilerine gelmiþ bir delil bulunmadan tartýþýr­lar. Bu, Allah katýnda da, inananlarýn yanýnda da öfkeyi artýrýr. Allah, her cebbar mütekebbir'in (=büyüklük tasla­yan her zorbanýn) kalbini bundan dolayý mühürler."[661]

Bu âyetteki cebbar, gerçeði kabul etmeyen ve ona inanmaktan uzak duran anlamýndadýr.[662] Mütekebbir kelimesine ise, Allah'a ibadetten uzak duran anlamý veril­miþtir.[663]

[646] Râgýb el-Isfahâni, Müfredat, 120. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 151.

[647] Haþr, 59/23.

[648] Râgýb el-Isfahâhi, age, 120. Ýkinci anlamý için ayrýca bkz. Mukâtil. Vucûh, 69. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 151-152.

[649] Meryem, 19/12-14.

[650] Meryem, 19/30-33.

[651] Mukâtil. age, 70.

[652] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 152.

[653] Maide, 5/21-22. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 152-153.

[654] Þuara, 26/130.

[655] Ýbnu'l-Cevzi, Nûzhet 232: Mukâtil. Vucûh, s. 70.

[656] Kasas, 28/19. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 153.

[657] Kaf, 50/45. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 153.

[658] Hûd. 11/59.

[659] Ýbrahim, 14/15.

[660] Râgýb el-Ýsfahâni, age, 120. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 153-154.

[661] Mümin, 40/35.

[662] Râgýb el-Ýsfahâni, age, 120.

[663] Mukâtil, age, 70. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 154.



radyobeyan