Hizib ve Ahzab By: meryem Date: 28 Mart 2011, 22:20:32
HÝZÝB/AHZÂB
Hizib, belli bir görüþü benimseyerek baþkalarýndan farklýlaþan, güçlü bir gruptur. Hizibin çoðulu, ahzâb'týr.[815]
Hizib kelimesi, Kur'an'da iki þekilde kullanýlýr:
1) Hizib veya hizbullah, hizbuþþeytan biçiminde tekil kullanýmý.
2) Ahzâb biçiminde çoðul kullanýmý.[816]
1. Hizib Biçimindeki Tekil Kullaným:
a. Grup/Dinî Grup:
Hizib biçimindeki kullaným, grup veya dinî grup anlamýndadýr:
"Maðaranýn içinde onlarý yýllarca uyuttuk. Sonra iki taraftan (hizib'ten) hangisinin beklediði sonucu iyi hesaplamýþ olduðunu belirtmek için onlarý uyandýrdýk."[817]
"Ama insanlar dîn konusunda bölük bölük (börçük) oldular. Her bölük (hizb), kendi tuttuðu yoldan (dar öðretisinden) memnundur."[818]
Bu âyet, öncelikle þu ya da bu yoldaki muhtelif dinî gruplara yani daha önceki vahyi tebliðlerden birini ya da ötekini benimseyen, ama zaman içinde tevhidi yoldan ayrýlýp Yahudilik ve Hristiyanlýk gibi ayrý isimler altýnda hizbî bir taassub içine kapanýp katýlaþan ve her biri kendi doðmalarýna kendi biçimsel, törensel uygulamalarýna kýskançlýkla sarýlýp, diðer bütün ibadet yollarýna (bkz. Hacc, 22/67) karþý en küçük bir hoþgörü göstermekten uzak kalan gruplara iþaret etmektedir.
Ayrýca, bu yerleþik ve kurumlaþmýþ dinlerin kendi içlerinde birliði bozan hizipleþmeye de iþaret etmektedir ki bu bütün ümmetler için geçerlidir.[819] Önceki kitabî dinlerde oluþan bölünmelerin, Ýslam dini içinde oluþmamasý için dolaylý bir emir vardýr.[820]
b. Hizbullah:
Ýki âyette, hizbullah tabiri geçer; Allah'ýn taraftarlarý anlamýna gelir:
"Kim Allah'ý, peygamberini ve mü'minleri dost edinirse, bilsin ki, þüphesiz Allah'tan yana olanlar (hizbullah) üstün gelirler."[821]
Bu âyetin öncesinde mü'minlerin dostu olarak Allah, peygamberi ve namaz kýlan, zekât veren ve rüku eden mü'minler gösterilir. Daha sonraki âyette ise, dini alaya alan ehli kitap mensuplarý ile kâfirlerin dost edinilmemesi belirtilir. Bu âyetlerdeki dost edinme, veli kelimesinin kökeninden yola çýkarak, mü'minlerin baþýna siyasi temsilci/yönetici olarak seçilme anlamýnda yorumlanýr, dolayýsýyla baþka dinde olanlarýn mü'minlerin baþýna yönetici olarak geçirilmeyeceði sonucuna varýlýr.[822]
"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir milletin, -babalarý, oðullarý veya kardeþleri ya da akrabalarý olsa bile- Allah'a ve peygamberine karþý gelenlere, sevgi beslediklerini göremezsin. Ýþte Allah, imaný bunlarýn kalplerine yazmýþ (kazýmýþ), katýndan bir nur ile onlan desteklemiþtir. Onlarý, içlerinden ýrmaklar akan, temelli kalacaklarý cennetlere koyar. Allah onlardan hoþnut olmuþtur, onlar da Allah'tan hoþnut olmuþtur. Ýþte bunlar, Allah'tan yana olanlardýr (hizbullah). Ýyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah'tan yana olanlardýr."[823]
c. Hizbu’þ-þeytan:
Þeytan af ümidi vererek insanlarý ayartýr. Zaten o, yandaþlarýný cehennem yârâný olmaya çaðýrýr:
"Ey insanlar! Allah'ýn verdiði söz, þüphesiz gerçektir. Dünya hayatý aldatmasýn. Allah'ýn affýna güvendirerek þeytan sizi ayartmasýn. Þeytan, þüphesiz sizin düþmanýnýzdýr. Siz de onu düþman bilin. Þeytan kendi yandaþlarýný (hýzbuhu), çýlgýn alevli cehnnem yârâný olmaya çaðýrýr."[824]
Münafýklarýn, Allah'ýn gazap ettiði milleti dost edinmelerinin, uhrevi sorumluluðu belirtildikten sonra þu ânlatýlýr:
"Þeytan onlarýn baþlarýna dikilip, onlara Allah'ý anmayý unutturmuþtur. Ýþte onlar, þeytanýn yandaþlarýdýr (hizbu’þ-þeytan). Ýyi bilin, þeytanýn yandaþlarý elbette hüsrandadýr."[825]
Bundan sonraki âyetlerde, Allah'a ve peygamberine karþý gelenlerin en alçak kimselerle birlikte olduðu, Allah'ýn "Ben ve peygamberlerim üstün gelecektir" yazdýðý, Allah'ýn güçlü ve kudretli olduðu belirtilir. Daha sonra da Allah'tan yana olanlarýn özellikleri anlatýlýr.[826]
2. Ahzâb Biçimindeki Çoðul Kullaným:
a. Önceki Ümmetlerin Kafirleri:
Önceki ümmetlerin inkarcýlarý için, ahzâb tabiri kullanýlýr:
"Onlardan önce Nuh milleti, Âd, sarsýlmaz bir saltanatýn sahibi Firavun, Semûd, Lût milleti ve Eykeliler de peygamberleri yalanlamýþtý. Ýþte onlar da (peygamberlerine karþý) birleþen topluluklardý."[827]
Ayný olay, Firavun ailesindeki inanmýþ adamýn aðzýndan, yakýn çevresi için tekrarlanýr.[828]
b. Hýristiyanlýktaki Bölünmeler:
Hz. Ýsa, ilâhi mesajýný
"Doðrusu Allah, benim de rabbimdir, sizin de rabbinizdir. Artýk, ona kulluk edin. Doðru yol budur."
biçiminde tamamladý.
Ama daha sonra ona inananlar arasýnda bölünmeler oldu:
"Fýrkalar, kendi farklý görüþlerini savundular, aralarýnda anlaþmazlýða düþtüler. Vay o büyük günü görecek inkarcýlarýn haline! "[829]
Hýristiyanlarýn Nesturîlik, Yakubîlik, Mulkânîlik gibi mezheplerinin Ýsa'nýn doðasý/kiþiliði konusundaki bölünmeleri anlatýlýr.[830] Nesturîler, "Ýsa, Allah'ýn oðludur", Yakubîler "Allah, Meryem oðlu Mesih'tir", Mulkânîler de "Allah, üçün üçüncüsüdür, Allah tanrýdýr, Ýsa tanrýdýr, Meryem tanrýdýr." görüþünü[831] savundular.
Âyette Hýristiyanlarýn dini bölünmeleri açýk bir biçimde yer almaz. Bu yüzden Muhammed Esed, Kitab-ý Mukaddes'e baðlý olduklarýný iddia edenler arasýndaki bu anlaþmazlýðýn, ya yahudilerin yaptýðý gibi, bir peygamber olarak onu bütünüyle reddederek, ya da Hýristiyanlarýn yaptýðý gibi onu tannlaþtýrarak ortaya çýktýðýný belirtir.[832]
c. Hz Peygamber’in Karþýtlarý:
A) Kureyþ Ýçindeki Umeyye Oðullarý Ve Müttefikleri Mugire Oðullarý Ebu Talha Ailesi:
Bazý âyetlerde ahzâb kavramý, Hz Peygamber'e karþý çýkan Kureyþ'in Umeyye oðullarýný ve müttefiklerini anlatýr.[833]
"(..) Hangi topluluk Kur'an'ý inkâr ederse, yeri ateþtir.(..)"[834]
Muhammed Esed, buradaki ahzâb'ý, Hz. Peygamber'in karþýtý olan müþrikler biçimindeki anlamayý bir daraltma olarak görür, þunlarý belirtir: "Ahzâb, ifade ettiði anlam ve. amacý anlamaksýzýn Kur'an'ýn mesajýna peþinen muhalefet için örgütlenmiþ gruplardýr. Ahzâb terimiyle iþaret edilen muhalefet örgütlerini, bazý müfessirlerin yaptýðý gibi, Hz. Peygamber'e düþmanlýklarý doðrultusunda bir araya gelen müþrik Araplarla sýnýrlý "tarihi" örneklerle özdeþleþtirmek, hiç þüphesiz ki, bu âyetin anlam sahasýný bir hayli daraltmak olur."[835]
"Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenden memnun olurlar. Karþý gruplar (ahzâb) içinde ise, onun bir kýsmým inkâr edenler vardýr. De ki: "Ben ancak Allah'a kulluk etmekle ve ona asla ortak koþmamakla emrolundum. Hepinizi yalnýzca ona çaðýrýyorum, Dönüþüm onadýr."[836]
"Ýnkarcýlar burada takým takým (ahzâb) bozguna uðramýþ periþan bir ordudur."[837]
Bundan sonraki âyette, önceki ümmetler peygamberleri yalanlayan kâfirler ve baþlarýna gelen kötü sonlarý anlatýlýr. Böylece, gerçeði kabul etmeyen topluluklarýn daðýlma/bozulma sürecine gireceði, birliklerinin bozulacaðý belirtilir.[838]
B) Hendek Savaþýnda Hz. Peygamber'e Karþý Ebu Süfyan'ýn Önderliðinde Birleþen Arap Kabileleri Ve Kureyza Yahudileri:
Ahzâb, asýl kavramýný, Hendek Savaþý'nda üç ayrý bölük halinde cephe almýþ olan Ebu Süfyan önderliðinde birleþen Arap kabileleri ile Kureyza yahudilerinin ittifakýndan alýr.[839]
"Bunlar (içinizdeki savaþ engelleyicileri, münafýklar) düþman birliklerinin (ahzâb, müttefik düþmanýn) gitmediklerini sanýyorlardý. Bu birlikler tekrar gelmiþ olsalardý, kendilerinin çöllerde bedevilerin yanýnda bulunup, sadece (uzaktan) sizin haberlerinizi sormayý tercih ederlerdi. Aranýzda olsalar, ancak pekazý savaþýrlardý (savaþýr görünürlerdi)."[840]
Bundan sonraki âyette, Resulullah'ýn mü'minlere en güzel örnek olduðu belirtilir. Bu âyet, ilk bakýþta Hz, Peygamber'in imanýný, cesaretini ve kararlýlýðýný örnek almalarý tavsiye edilen Medine'nin o ilk savunucularýna seslendiði halde, aslýnda bütün durumlar ve þartlar için geçerli olan zaman üstü bir muhtevaya sahiptir.[841] Medine'yi savunan mü'minler Hz. Peygamber'i örnek alarak düþmaný görünce, iman ve teslimiyetleri arttý.[842][815] Râgýb el-Isfahâni, age, 165; Ýbnu’l-Cevzi, age, 116.
[816] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 179.
[817] Kehf, 18/12.
[818] Mü'minûn, 23/53. Krþ. Enbiya, 21/93.
[819] Muhammed Esed, 2/696 (30)
[820] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 179-180.
[821] Maide, 5/56.
[822] Hayreddin Karaman, Laik Düzende Dini Yaþamak, 267. (Bu âyetlerin yanýsýra, Ýslamýn sosyal, siyasi, dinî ve ahlâkî amaçlarýna da dayanýr).
[823] Mücadele, 58/22. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 180.
[824] Fâtýr, 35/6.
[825] Mücadelc. 58/14-21.
[826] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 181.
[827] Sâd, 38/12-13.
[828] Mü’min, 40/31. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 181.
[829] Meryem, 19/37, Krþ. Zuhruf, 43/65.
[830] Ýbnu'l-Cevzi, age, 117.
[831] Mukâtil bin Süleyman, age, 65.
[832] Muhammed Esed, Kutlan Mesajý, 2/163 (28). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 181-182.
[833] Ýbnu'l-Cevzi, age, 117.
[834] Hûd, 11/17.
[835] Muhammed Esed, Kur’an Mesajý, 1/426 (31).
[836] Ra'd, 13/36.
[837] Sâd, 38/11.
[838] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 182-183.
[839] Mukatil bin Süleyman, age, 65; Ýbnu'l-Cevzî, age, 117.
[840] Ahzâb, 33/20.
[841] Muhammed Esed, age, 2/854 (24).
[842] Ahzâb, 33/22. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 183-184.