Kuranda Ýnsan Psikolojisi
Pages: 1
Ruhban By: meryem Date: 26 Mart 2011, 21:46:50
RUHBAN/AHBÂR/RABBÂNÝYYÛN/KISSÎS

  Din Adamlarýyla Ýlgili Kavramlar:

 Kur'an'da özellikle ehli kitabýn din adamlarý sýnýfýný gösteren terimler; ruhban, ahbâr, rabbâniyyûn ve kýssîs'týr.

Korkma ve titreyip ürperme anlamýndaki r-h-b kökün­den türeyen rahbâniyyet, ileri derecedeki korku dolayýsýy­la, ibadet hayatýnda aþýrýlýða sapma demektir[806] Bu yolu tutanlara râhib (ç. ruhban) adý verilir.

Güzel sonuç ve etki anlamýndaki h-b-r kökünden türe­yen habr (ç. ahbâr: rabbiler), bilgin demektir. Çünkü bil­gilerinden ve uyulacak güzel eylemlerinin ardýndan insan­larýn kalpleri üstünde etkiler ve izler bulunur.[807]

Rabbâni/ribbî sözcükleri, eðitimci anlamýndaki rabbân veya tanrý anlamýndaki rab kelimelerinden türemiþlerdir. Süryanice'den alýndýklarý da belirtilir.[808] Kendini rabbine adamýþ kimse, Allah adamý anlamýndadýr.[809]

Kýssîs (keþiþ: kass) sözcüðü ise, hýristiyan önderlerin­den bilgin ve ibadet eden kiþi demektir. Kass, bir þeyi ge­celeyin araþtýrmak anlamýndadýr.[810]

  Ruhbanlýðýn Kökeni:

 Ruhbanlýk, rahip ve rahibe adý verilen hýristiyan din adamlarýnýn özel yaþama biçimidir. Hýristiyanlýðýn bazý mezheplerine mensup rahipler sýnýfý evlenmezler. Dünya iþlerini, çalýþýp kazanmayý bir yana býrakarak, kendilerini kiliseye adamýþlar veya manastýr denilen ibadet yerlerine çekilmiþler ve bu suretle Allah'a daha yakýn olacaklarýna inanmýþlardýr.

Ruhbanlýðýn doðuþu, hýristiyanlann kendi icatlarýna dayanýr:

"Onlarýn izleri üzerinden peygamberlerimizi ardarda gönderdik. Meryem oðlu Ýsa'yý da ardlarýndan gön­derdik ve ona Ýncil'i verdik. Ona uyanlarýn gönüllerine, þefkat ve merhamet duygulan koyduk. Bizim gerekli kýl­madýðýmýz, fakat kendilerinin güya Allah'ýn rýzasýný ka­zanmak için ortaya attýklarý rahbâniyete (ruhbanca riya­zete) bile gereði gibi riayet etmediler. Ýçlerinden, inanmýþ olan kimselere ecirlerini verdik. Ama pekçoðu, yoldan çýk­mýþlardýr."[811]

Rahbâniyyet, çoðunlukla bu dünya hayatýnda hiçbir deðerin bulunmadýðýný öne sürmeye kadar varan, ruh­banca bir hayat anlayýþý (monastisizm) ile aþýrý bir zühdü (asceticism) birleþtirir. Hýristiyanlýðýn ilk döneminin belir­gin özelliði olan, ama Ýslamýn dengeli ve ölçülü bir toplu­mu istemesi dolayýsýyla[812] tasvip etmediði bir tavýrdýr. Rahbâniyete gereði gibi uymadýlar. Çünkü onlarýn tümü, onu doðru þekilde anlamýþ/müþahade etmiþ deðildir. Zi­ra, zaman içinde, ilk zâhidlerden sonra gelenlerin büyük kýsmý, teslis ve Allah'ýn Hz. Ýsa'da tecessümü doktrinlerini kabul etmek ve boþ bir þekilciliðe saplanmak suretiyle baðlýlýklarýný bozdular.[813]

Ýslam, ibadet gayesiyle de olsa, evlenmeden kaçýnmayý hoþgörmemiþtir. Sahabeden bazýlarýnýn böyle bir eðilim göstermeleri üzerine, þu âyet inmiþtir:[814]

"Ey mü'minler! Allah'ýn size helal kýldýðý temiz þeyleri haram kýlmayýn, hududu aþmayýn.  Doðrusu Allah, aþýrý gidenleri sevmez."[815]

  Din Adamlarýnýn Olumlu Yönleri:

 Kuran, ruhban, ahbâr ve rabbâniyyûn olmak üzere, Yahudilik ve Hýristiyanlýða özgü din adamlarýnýn, hem olumlu, hem de olumsuz yönlerine iþaret etmiþtir.[816]

  Ýlâhi Mesaja Göre Hüküm Verme:

 Yahudi din adamlarýnýn bir bölümü, Allah'ýn kitabýn­dan elde mahfuz kalanla hükmetmiþtir:

"Doðrusu biz, yol gösterici (huden) ve nurlandýrýcý (nûran: aydýnlatýcý) olarak Tevrat'ý indirdik. Kendisini Al­lah'a teslim etmiþ peygamberler Yahudilere onunla, rabbe kul olanlar (rabbâniyyûn: eski din adamlarý) ve bilginler (ahbâr: hahamlar) de Allah'ýn kitabýndan elde mahfuz ka­lanla hükmederlerdi. Tevrat'a þahittiler. O halde insanlar­dan korkmayýn, benden korkun. Âyetlerimizi hiçbir deðer­le deðiþtirmeyin. Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler, iþte onlar kâfirlerdir."[817]

Bu âyete göre göre Tevrat, yalnýzca Ýsrailoðullarý için geçerlidir, evrensel bir geçerliliði yoktur. Ýsrailoðullarýnýn âyetleri deðiþtirdikleri deðer, Ýsrailoðullarýnýn "Allah'ýn seçilmiþ halký" ve dolayýsýyla Allah'ýn rahmetinin ve vahyi­nin biricik muhatabý olduðu biçimindeki temelsiz inanç­týr. Atýfta bulunulan âyetler (mesajlar), Kur'an'a ve Hz. Muhammed'in geliþiyle ilgili Kitab-i Mukaddes'teki gaybi haberlere iliþkindir.[818]

  Büyüklenmeden Uzaklaþma, Gerçeði Kabul­lenme:

 Özellikle hristiyan din adamlarýnýn bir bölümü, büyük-lenmedikleri için övgüyle anýlmýþtýr;

"Mü'minlere en þiddetli düþman olarak, insanlar içinde yahudileri ve müþrikleri bulursun. Ýnsanlar arasýnda mü'minlere sevgice en yakýný, 'Biz hristiyanýz' diyenleri bulursun. Bu, onlarýn içinde, bilginler (kýssîsîn: keþiþler) ve rahipler (ruhban) bulunmasýndan ve büyüklük tasla­mamalarýndan dolayýdýr. Peygambere indirileni iþittikle­rinde, gerçeði öðrenmelerinden dolayý gözlerinin yaþla do­larak, 'Rabbimiz! Ýnandýk, bizi de þahitlerden yaz. Rabbimizin bizi iyi milletle birlikte bulundurmasýný umarken, niçin Allah'a ve bize gelen gerçeðe inanmayalým?' dedikle­rini görürsün. Allah onlara, dediklerine karþýlýk, temelli kalacaklarý, altýndan ýrmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyi davrananlarýn ödülüdür."[819]

  Allah Yolundaki Mücadeleye Destek Oluþ:

 Din adamlarýnýn bir bölümü de, Allah yolunda yapýlan mücadeleye büyük destek vermiþtir:

"Nice peygamberlerin yanýnda, rabbe kul olmuþ (ribbiyyûn: Allah'a râm olmuþ) pekçok kimse savaþmýþtýr. Allah yolunda baþlanna gelenlerden ötürü gevþememiþler, yýlmamýþlar ve boyun eðmerniþlerdi. Allah, sabredenleri sever. Dedikleri, ancak þu idi: 'Rabbimiz! Günahlarýmýzý ve iþimizdeki aþýrýlýklarýmýzý baðýþla, sebatýmýzý arttýr, inkarcý topluluða karþý bize yardým et. Bu yüzden Allah, onlara hem dünya, hem de âhiret nimetini fazlasýyla ver­di. Allah, iyi davrananlarý sever."[820]

  Din Adamlarýnýn Olumsuz Yönleri:

 Belirtilen bu olumlu özelliklere sahip olan din adamla­rý övülürken, olumsuz özellikleri sayýlanlar kýnanýr.[821]

  Kötülüklere Dirençsizlik:

 Din adamlarý, toplum içindeki kötülüklere karþý diren­melidir, dirençsizlik kötü bir davranýþ yoludur:

"Onlardan pek çoðunun günaha, haksýzlýða ve haram yemeye koþuþtuklarýný görürsün. Yaptýklarý, ne kötüdür! Rabbe kul olanlar (rabbâniyyûn) ve bilginlerin (ahbâr), günah söz (ism) söylemekten ve haram yemekten (suht: if­tiraya atýlma) alýkoymalarý gerekmez miydi? Yapmakta ol­duklarý, ne kötüdür!"[822]

  Ýyiliði Kendilerine Deðil, Baþkalarýna Buyur­ma:

 Din adamlarý, iyiliði ve erdemi, önce kendileri hayata geçirmelidir:

"Kitabý okuyup durduðunuz halde, kendinizi unutur da baþkalarýna mý iyiliði emredersiniz? Siz hiç düþünmez misiniz?"[823]

 Haram Yeme Ve Allah Yolundan Alýkoyma:

 "Kenz" (iddihar: stokçuluk) âyeti, ilginç bir üslûpla, þu ifadeleri içerir:

"Ey mü'minler! Ahbâr (hahamlar) ve rahiplerin (ruhban) pekçoðu, insanlarýn mallarýný haksýzlýkla yerler. Allah yolundan alýkoyarlar. Altýn ve gümüþü biriktirip Al­lah yolunda harcamayanlara can yakýcý bir azabý müjdele. Bunlar, cehennem ateþinde kýzdýrýldýðý gün, alýnlarý, böðürleri ve sýrtlarý, onlarla daðlanacak, 'Bu, kendiniz için biriktirdiðinizdir; biriktirdiðinizi tadýn,' denecek"[824]

Altýn ve gümüþü biriktirip Allah yolunda harcamayanlarýn kimliði konusunda, iki görüþ belirtilir:

1) Bir görüþe göre, bu ifade, büyük ihtimalle, herþeyden önce, yahudi ve hristiyan cemaatlerinin zenginliðine ve bu cemaatlerin bu zenginliði kötüye kullanmalarýna iþaret etmektedir.

2) Bazý müfessirler ise, bu âyetteki "iman" ifadesinin, müslümanlar da dahil, doðru/maruf amaçlar için hiçbir harcamada bulunmaksýzýn servet toplayan ve ona sarýlýp tutunan herkesi içine aldýðý görüþündedirler.[825]

  Din Büyüklerinin Ve Din Adamlarýnýn Tanrýlaþtýrýlmasý:

 Din büyüklerinin tanrýÝaþtýrýlmasý, tek Allah (tevhid) inancýna vurulmuþ ve ilâhî mesajlarýn deðerini düþürücü bir darbedir:

"Yahudiler, 'Üzeyir (Ezra), Allah'ýn oðludur' dediler. Hristiyanlar, 'Mesih, Allah'ýn oðludur' dediler. Bu, daha önce inkâr edenlerin sözlerine benzeterek aðýzlarýnda ge­veledikleri sözdür. Allah, onlan yoketsin. Nasýl da uydu­ruyorlar! Onlar Allah'ý býrakýp hahamlarýný (ahbâr), pa­pazlarýný (ruhban) ve Meryem oðlu Mesih'i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek tanrýdan baþkasýna kulluk etme­mekle emrolunmuþlardý. Ondan baþka tanrý yoktur. Al­lah, koþtuklarý eþlerden münezzehtir."[826]

Kur'an'da, Üzeyir'in Allah'ýn oðlu olduðu yolunda yahudilere isnad edilen inanç, bütün yahudilerin inancý de­ðildir, yalnýzca Arabistan yahudilerine özgüdür. Üzeyir (Ezra), bütün yahudilerin gönlünde saygý ve itibarca müs­tesna bir yer tutmakta ve saygýyla anýlmaktadýr. Yahudi­lerin inancýna göre, Üzeyir, Babil sürgünü sýrasýnda kay­bolduktan sonra Tevrat'ý yemden toparlayýp tanzim eden, az çok bugünkü formu ve muhtevasýyla tedvin eden kiþi­dir. Dolayýsýyla, sonraki yahudilikte hâkim olacak olan, kendine has, resmî ve standart yahudi din kurumunun kurucusudur. O dönemden bu yana kendisine öylesine büyük bir saygý beslenmiþtir ki, Hz. Musa Kanunlarý (on emir) konusundaki hüküm ve içtihatlarý, Talmutçular ta­rafýndan pratikte bu kanunlarýn kendileriyle eþdeðer sa­yýlmýþtýr. Bu da onu âdeta yan-tanrýsal bir kanun koyucu konumuna yükseltmektedir.[827]

Hýristiyanlýðýn önderleri olan papazlar, Allah'ýn mesaj­larýný çarpýttýkln, insanlarýn mallarýný haksýzca yedikleri halde, Hýristiyanlar onlarý sorgulayacaklarýna, onlarýn de­diklerine Allah'ýn emri gibi uydular. Kilise, bütün tarihi boyunca kendisim sorgulanamaz bir konumda tutmuþ ve bütün dini alanýn tek belirleycisi olmuþtur.[828]


[806] Râgýb el-Isfahâni, age, 296-297.

[807] Râgýb el-Isfahâni, age, 152.

[808] Râgýb el-Isfahâni, age, 269.

[809] Hz. Ýsa'nýn "rabbaniler olun" mesajý için bkz. Âli Ýmran 3/79.

[810] Râgýb el-Isfahâni, age, 608. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 432-433.

[811] Hadîd, 57/27.

[812] Bakara. 2/143. Yorumu için bkz. Muhammed Esed, Kur’an Mesajý, 1/40(118).

[813] Hz. Peygamber de rahbâniyetle emrorunmadýðýný belirt­miþtir (bkz. Buharý. Nikah, 90). Ayrýca, "Allah'ýn sana verdiklerinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma." (Kasas, 28/77) buyurulmuþtur.

[814] Bkz. Vahidi, Esbâbu Nuzili’l-Kur’an, 207-208, no: 411.

[815] Maide, 5/87. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 433-434.

[816] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 434.

[817] Maide, 5/44. Ayrýca bkz. Bakara, 2/174-175.

[818] Muhammed Esed, age, 1/199 (58, 59). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 434-435.

[819] Maide, 5/82-85. Biraz zorlama bir yorumu için bkz. Mu­hammed Esed, age, 1/208-209 (95). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 435.

[820] Âli Ýmran. 3/146-148. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 435-436.

[821] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 436.

[822] Maide, 5/62-63. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 436.

[823] Bakara,2/44. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 436.

[824] Tevbe, 9/34-35. Ayrýca bkz. A'raf, 7/169.

[825] Muhammed Esed, age, 1/357 (51). Genel olarak rahiple­rin insanlarý kötü yollara düþürmeleri konusunda, ayrýn­tý için bkz. Gustav Mensching, Dinî Sosyoloji çev. Meh­met Aydýn, Konya 1994, 238-243, 245-246. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 436-437.

[826] Tevbe, 9/30-31. Bu âyetler baðlamýnda, eylemci kökten-dinciliðe karþý yöneltilmiþ abartýlý eleþtiri için bkz. Mu­hammed Said al-Ashmawy, Ýslama Karþý Ýslamcýlýk, 90; ayrýca 48-49.

[827] Bkz. Muhammed Esed. age, 1/356 (44).

[828] Ömer Özsoy-Ýlhami Güler, Konularýna Göre Kur'an,380. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 437-438.


radyobeyan