Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Vefa Konevi By: armi Date: 29 Mayýs 2009, 22:18:59
Ýstanbul'daki meþhûr velîlerden. Ýsmi Mustafa bin Ahmed, lakabý Muslihuddîn'dir. Þeyh Vefâ, Ebü'l-Vefâ, Ýbn-ül-Vefâ da denir. Konya'da doðdu. Doðum târihi bilinmemektedir. 1490 (H.896) târihinde Ýstanbul'da vefât etti. Ýsmi verilen Vefâ semtinde kendi adýyla anýlan câminin sol tarafýna defnedildi. Sonradan kabr-i þerîfi üzerine yeþil kubbeli bir türbe yapýldý.

Vefâ Konevî hazretleri, ilk tahsîlini yaptýktan sonra, Edirne'de Debbaglar Câmii imâmý Þeyh Muslihuddîn'e talebe oldu. Bir müddet bu hocasýndan ilim öðrenip feyz aldý. Sonra hocasýnýn tavsiyesi üzerine evliyânýn büyüklerinden Abdüllatîf-i Kudsî hazretlerinin sohbetlerinde bulundu. Hem din, hem de fen ilimlerinde mütehassýs olarak yetiþti. Tasavvuf ilminde ve hâllerinde de yetiþip yükseldi.

Þeyh Vefâ hazretleri, bir ara hacca gitmiþti.Hacdan deniz yolu ile dönerken, yolda hýristiyan korsanlarý tarafýndan gemisi yaðma edilip, kendisi de esir edildi. Rodos Adasýna götürülüp hapsedildi.Zamânýnýn gözüpek kahramanlarýndan Kahramanoðlu Ýbrâhim Bey tarafýndan, esir alanlara para verilmek sûretiyle esâretten kurtarýldý.Hürriyetine kavuþtu.Ýstanbul'a dönüþlerinde, þimdi kendi ismi ile anýlan "Vefâ" semtine yerleþti. Vefâtýna kadar burada yaþadý. Ýnsanlara doðru yolu göstermek, dînimizin emir ve yasaklarýný bildirmek ile meþgûl oldu.

Sözleri gâyet belið ve açýk olup, dinleyenlerin kolaylýkla anlayabileceði þekildeydi. Çok ibâdet ettiðinden, sohbetine gelenleri, ancak belli vakitlerde kabûl ederdi. Sohbetleri pek tatlý olup herkesin onu dinlemek ve yüzünü görmek için âþýk olduðu bir zâttý. Sözleri hikmetli ve nükteli idi. Din husûsunda hiç tâviz vermezdi. Bu hususta titiz ve celâlli idi. Dünyâya düþkün olanlara iltifât etmez, derviþlerle, dünyâya düþkün olmayanlar ile sohbet etmeyi severdi. Zamânýnýn meþhûr kimseleri kapýsýna gelir, sohbetine kavuþmak için kabûl etmesini beklerdi.

Bir defâsýnda, Fâtih Sultan MehmedHan kapýsýna kadar geldiði hâlde onunla görüþmemiþtir. O da üzülerek, geri dönüp gitmiþtir. Onunla görüþmemesinden dolayý kendisi de üzülmüþ, hattâ gözlerinden iki damla gözyaþý yanaklarýna inmiþtir. Yanýnda bulunanlar; "Efendim neden pâdiþâhý kabûl etmediniz? Hem siz buna üzüldünüz, hem de o üzüldü." dediler. Ebü'l-Vefâ hazretleri, gözünden akan iki damla gözyaþýný eliyle silerek; "Doðru söylersiniz. Ama inanýyorum ki, benim ona olan sevgim ve onun bana olan ihtiyâcý, bize asýl vazifemizi unutturacak kadar fazladýr. Dostluðumuz, sohbetimiz, birçok vatandaþýn iþinin yarým kalmasýna sebeb olacak. Sonunda dayanamayýp pâdiþâhlýðý býrakmak isteyecek. Þimdi anladýnýz mý? Sultâný niçin kabûl etmediðimi?" buyurdu.

Sultan Ýkinci Bâyezîd-i Velî, Ebü'l-Vefâ hazretlerini çok sever ve üstün tutardý. Kýzýný evlendirirken, nikâhý teberrüken Vefâ hazretlerinin yapmasýný ve onun huzûrunda olmasýný istedi. Vefâ hazretlerine kýrk bin akçe göndererek durumu arzetmiþti. Fakat Vefâ hazretleri bu hediyeyi kabûl etmedi ve; "Muhyiddîn Konevî Efendi vardýr. Fakirdir, bu parayý ona verirsiniz. Bereketli bir zâttýr. Onu getiriniz, bu iþi o yapsýn." buyurdu. Bunun üzerine o zâtý getirip, nikâhý kýydýrdýlar.

Bir bahar günü, Vefâ hazretlerine; mevsim güzel, hava çok hoþ. Allah'ýn rahmet eserlerini görmeniz için dýþarý çýkmanýzý istirhâm ederiz dediklerinde; "Bugün müsâade edin. Akþam, her zaman yediðimden bir lokma daha fazla yiyeyim de, dýþarý çýkacak kuvvetim olsun." buyurdu.

Kendisine, þehrimize, þu kadar aðýrlýktaki taþý kaldýran ve þu kadar aðýr yük taþýyan birisi geldi dediklerinde; "Abdest ibriðini taþýmak, ondan zordur." buyurdu. Bu ne doðru ve ne güzel bir cevaptýr. Çünkü, aðýr taþý kaldýrma ve aðýr yük taþýmada nefsin hazzý vardýr. Bunun için nefse kolay gelir. Abdest ibriðini taþýmakta ise, nefse muhâlefet vardýr. Bunun için nefse daha zor ve daha aðýr gelir.

Ebü'l-Vefâ hazretleri astronomi ve astroloji ilimlerine vâkýftý. Çok talebe yetiþtirdi. Güzel halleriyle meþhûr oldu.

Sultan Ýkinci Bâyezîd-i Velî, Ebü'l-Vefâ hazretlerini çok severdi. Ýlminin, yaþayýþýnýn hayrâný idi. Bu sebepten vefât ettiði zaman cenâze namazýnda bulundu. Hattâ o esnâda, kefenini açýp, yüzüne bakarak, eskiden beri olan hasret ateþini bir parça gidermek istedi. Kefenini açýp baktýklarýnda,Ebü'l-Vefâ hazretleri yüzünü sað eliyle kapatmýþtý."

Ebü'l-Vefâ hazretlerinin türbesinin duâ edilen penceresinde þu beyitler yazýlýdýr:

Muktedây'ý ehl-i mânâ, Muslihuddîn Ebü'l-Vefâ
Uyûn-ý uþþâka hâk-i merkadidir Tûtiyâ

Mânâsý:

(Muslihuddîn Ebü'l-Vefâ, mânâ ehlinin, evliyânýn uyduðu kimsedir.

Mezarýnýn topraðý, âþýklarýn gözlerine sürmedir.)

Ebü'l-Vefâ hazretleri adýna Konya'da bir câmi, Ýstanbul'da ise câmi, medrese, hamam, dergâh, halvethâne ve türbe inþâ edilmiþtir.

: Vefa Konevi By: armi Date: 29 Mayýs 2009, 22:20:27
Ebü'l-Vefâ hazretlerinin türbesinin duâ edilen penceresinde þu beyitler yazýlýdýr:

Muktedây'ý ehl-i mânâ, Muslihuddîn Ebü'l-Vefâ
Uyûn-ý uþþâka hâk-i merkadidir Tûtiyâ

Mânâsý:

(Muslihuddîn Ebü'l-Vefâ, mânâ ehlinin, evliyânýn uyduðu kimsedir.

Mezarýnýn topraðý, âþýklarýn gözlerine sürmedir.)

Ebü'l-Vefâ hazretleri adýna Konya'da bir câmi, Ýstanbul'da ise câmi, medrese, hamam, dergâh, halvethâne ve türbe inþâ edilmiþtir.

Þeyh Vefâ hazretlerinin eserleri þunlardýr:

1) Makâm-ý Sülûk: Tasavvuf ile ilgili olup, Türkçe ve üç yüz doksan altý beyitlik manzûm bir eserdir. Tasavvufî, ahlâkî mevzûlarý þiir yoluyla anlatmýþtýr. Bu eseri, edebiyât ve þiir bakýmýndan da kýymetlidir.

2) Þâz-ý Ýrfân: Türkçe ve manzûm bir eserdir.

3) Evrâd-ý Vefâ: Beþ yüz elli altý sahife civarýnda olup, nesir bir eserdir.

4) Rûznâme-i Vefâ: Bu eseri,Defterdar Ali Çelebi tarafýndan Miftâh-ý Rûznâme adýyla þerhedilmiþtir. Bunlardan baþka eserleri de olduðu kaydedilmiþtir.

Þeyh Vefâ hazretlerinin bir þiiri þöyledir:

Evvel tevhîdi zikret,
Sonra cürmünü fikret.
Var yoluna doðru git.
Derviþ olayým dersen.

Bir zât-ý kâmil ara,
Gezme tozma âvâra.
Tamam sýra bu sýra,
Derviþ olayým dersen.

Gaflet ile çalýþma,
Çok gezmeye alýþma.
Kem sözlere karýþma,
Derviþ olayým dersen.

Rüyâna yalan katma,
Elden söz alýp satma.
Cellad önüne yatma.
Derviþ olayým dersen.

Her sözde inâd etme,
Her mezbelede bitme.
Sapa yollardan gitme,
Derviþ olayým dersen.

Dostunda kusur görme,
Ak yüze kara sürme.
Baþýna çorap örme,
Derviþ olayým dersen.

Hayrýn bir ise binle,
Vakt-i seherde inle.
Pend-i Vefâ'yý dinle,
Derviþ olayým dersen.

1) Kâmûs-ül-A'lâm; c.6, s.4688
2) Þakâyýk-ý Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); c.1, s.251
3) Tâc-üt-Tevârih; c.2, s.527
4) Osmanlý Müellifleri; c.1, s.181
5) Rehber Ansiklopedisi; c.4, s.326
6) Nefehât-ül-Üns; s.559
7) Tam Ýlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baský) s.1071
8-Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.138
9) Mevâkýb, Süleymâniye Kütüphânesi, No: 3622, s.11


radyobeyan