Karye By: meryem Date: 26 Mart 2011, 00:22:34
KARYE
Karye Kavramý:
Toplama anlamýna gelen "k-r-y" (kara) filinden türemiþtir. Çok sayýda insanýn bulunduðu yerleþim yeri, kent ve kasaba, ayrýca þehir halký anlamýndadýr. Kur'an kelimesiyle kökteþtir, çünkü Kur'an, sûrelerin toplanýp bir araya getirildiði kitaptýr.[927] Ayrýca Kur'an, bir araya gelmiþ sözcükler anlamýna da gelir.[928] Nitekim bir âyette,
"Onun toplanmasý (cem) ve bir araya getirilmesi (kur'an=telif) bize aittir."[929] buyurulur.
Karye kelimesi Kur'an'da tekil olarak otuz sekiz, "kurâ" biçiminde çoðul olarak onsekiz yerde geçer. Ehlu'1-kurâ, ummul-kurâ, enbâu'1-kurâ, ashâbu'l-karye gibi birleþik þekilleri de vardýr.
Ýsrailoðullarý, kendilerine verilen nimetlere raðmen, içlerindeki zalimler temiz azýklardan yemeyerek emre karþý geliyorlardý. Yüce Allah onlara, þöyle emretmiþti:
"Þu karye'de (þehirde) oturun. Dilediðiniz gibi yeyin. Secde ederek kapýsýndan girin. Biz de yanýlmalarýnýzý baðýþlarýz, iyi davrananlara daha da arttýracaðýz."
Ancak onlar, bunu dinlemediler, zulümleri sebebiyle de gökten azaba uðradýlar.[930]
Karyeteyn, Mekke-Medine veya Mekke-Taif olarak yorumlanýr. Hz. Peygamber'e yapýlan itirazlardan biri þöyleydi:
"Bu Kur'an, iki þehrin (karyeteyn) birinden bir büyük adama indirilmeli deðil miydi?"[931]
Halbuki, bu seçim, doðrudan Yüce Allah'a aittir.[932]
Ummu'l-Kurâ, ana þehir, merkez þehir anlamýndadýr. Ýki âyette geçer. Her ikisinde de "litunzira umme'1-kurâ ve men havlehâ" (ana þehri ve çevresindekileri uyarman için) ifadesi yer alýr. Kur'an'ýn indiriliþ gayelerinden biri bu þekilde açýklanýr.[933]
Enbâu'l-Kurâ, medeniyet merkezi eski kentlerin ibret almasý haberleri için kullanýlan bir kavramdýr:
"Bu sana anlattýklarýmýz, kasabalalann baþýndan geçenlerdir. Onlarýn bir kýsmý hâlâ duruyor, bir kýsmý ise silinip gitmiþtir. Onlara biz zulmetmedik, onlar kendilerine yazýk ettiler.(..)"[934]
Ashâbu'l-karye ve ehlu'l-kurâ, þehir halký anlamýndadýr.[935]
Peygamberlerin Mücadele Alaný Þehirler:
Yüce Allah, dilese her þehire uyarýcý gönderirdi.[936] Bazý þehirlere birden çok peygamber gönderilmiþtir.[937] Peygamber gönderilen þehir halklarý, yalvarýp yakarmalarý için, önceleri darlýk ve sýkýntýya uðratýlmýþtýr, sonra ise bolluk gelmiþtir.[938] Peygamber gönderilen þehirlerin þýmarýk varlýklý (mutref) kimseleri,
"Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz."[939]
"Babalarýmýzý bir din (ümmet) üzerinde bulduk, biz de onlarýn izinden gitmekteyiz."[940] diyerek itirazda bulunmuþlardýr.[941]
Þehirlerin Helaki:
Helakin Koþullarý:
Nice kasabalar yok edilmiþtir.[942] Allah'ýn kýyamet gününden önce ortadan kaldýrmayacaðý veya çetin bir azaba uðratmayacaðý þehir yoktur.[943] Yokedilen kasaba halklarý âhirette ceza görmek üzere mutlaka Allah'a döndürülü-cektir.[944]
A) Peygamber Varken Þehir Helak Edilmez:
Bir þehir helak edilirken, peygamber ve ona inananlar Yüce Allah tarafýndan kurtarýlýr.[945]
B) Uyarý Gelmeden Þehir Helak Edilmez:
Hiçbir kasaba halký, kendilerine öðüt veren ve Allah'ýn âyetlerini okuyan uyarýcýlar ve peygamberler gelmeden yok edilmez. Allah zalim deðildir.[946]
C) Helak Süreye Baðlýdýr:
Yok edilen þehirler, hemen yok edilmezler. Kendilerine bir süre verilir.[947] Bu süre, haksýz (zalim) olsalar bile nice karyelere verilmiþtir, onlar acele etseler bile azap çabuk gelmez.[948]
D) Helakte Haksýzlýk Olmaz:
Yüce Allah, helak edeceði kasabalan, haksýz yere yok etmez.[949] Hele ýslah olmuþken, haksýz yere onlarý kesinlikle helak etmez.[950]
Helak Sebepleri:
Þehirlerin helak edilmesi, bir takým sebeplere baðlý olarak gerçekleþir. Bunlarý inançsýzlýk, zulüm, düzenbazlýk ve yoldan çýkma (fýsk) olarak sýralayabiliriz![951]
A) Ýnançsýzlýk/Ýnkarcýlýk/Nankörlük (Küfr):
Þehirlerin helak edilmelerinin sebeplerinden birisi, inançsýzlýktýr.[952] Peygamber uyanlarýna aldýrmayan toplumun özellikleri anlatýlýrken, þu belirtilir:
"Onlardan önce yoketmiþ olduðumuz karye (kasaba) halký inanmamýþtý. Bunlar mý inanacaklar."[953]
Peygamber gönderilen karyelerin varlýklý þýmarýk (mutref) kimseleri, peygamberle gönderileni inkâr ediyordu.[954] Allah, huzur ve güven içindeki bir karyeyi (Mekke'yi) þöyle örnek verir:
"Her taraftan oraya bolca rýzýk geliyordu. Ama Allah'ýn nimetlerine nankörlük ettiler. Bu yüzden Allah, yaptýklarýna karþýlýk onlara açlýk ve korku belasýný tattýrdý."[955]
Ýman ise, belanýn kaldýrýlmasýna sebeptir:
"Bir karye (kasaba) halký inanmalý deðil miydi ki, imanlarý kendilerine fayda versin. Ýþte Yunus'un kavmi. Ýnandýklarý zaman, dünya hayatýnda rezilliði gerektiren azabý onlardan kaldýrdýk ve onlarý bir süre daha bu dünyada geçindirdik."[956]
Bu âyette anlatýlan þehir Ninova'dýr.[957]
B) Zulüm/Haksýzlýk:
Þehirlerin helak edilme sebeplerinden bir baþkasý, zulüm ve haksýzlýktýr. Þehirlerin helaki, toplumun etkinliðinin azalýp iktidarý kaybetmesi ve medeniyet eserlerinin de yok olmasý demektir. Kureyþlilere, yokedilen ve kendilerinin de bildikleri eski (Âd, Semûd gibi} medeniyetler þöyle hatýrlatýlýr:
"Haksýzlýklarýndan ötürü iþte yok ettiðimiz þehirler! Onlarý yoketmek için bir süre belirlemiþtik."[958]
"Bu putperestler, bela yaðmuruna tutulmuþ olan karye'ye uðramýþlardý. Onu görmediler mi? (..)"[959]
Hz. Lût'un kavmini yoketmeye giden melekler önce Hebron (el-Halil) kentindeki Hz. Ýbrahim'e uðramýþlar ve ona þöyle demiþlerdi:
"Biz, þu karye halkýný yokedeceðiz. Çünkü onlar, zalim kimselerdir."[960]
Bu þehir, Hz. Lût kavminin yaþadýðý Sedum (Sodom) kentidir.[961] Yüce Allah halký zalim karye mensuplarýný elim ve þiddetli bir biçimde yakalar.[962]
Halký zalim bir karye'de, özellikle mustaz'af erkekler, kadýnlar ve çocuklar yaþama zorluðu çeker ve buradan çýkarýlýp koruyucu (veli) bulmak için dua eder.[963] Zulüm yapan karye'ler yok edilince, çatýlarý çöker, kuyularý terkedilmiþ kalýr, saraylarý da bomboþ olur.[964] Halký zalim karyelerin kýrýp geçirilmesinden sonra, yerlerine baþka kavim geçer.[965] Yokedilen karye halký, aynca âhirette de ceza görecektir.[966]
C) Mekr (Düzenbazlýk):
Her karyenin suç iþleyen büyükleri, bir takým hileler yaparlar. Aslýnda onlar kendilerini aldatýrlar. Peygamberlere verilenin, kendilerine verilmesini isteyerek inanmazlar. Ama sonuçta suçlarýnýn cezasýný, Allah katýndan bir aþaðýlýk ve þiddetli bir azap olarak çekerler.[967]
D) Fýsk (Yoldan Ve Emirden Çýkma):
Yoldan çýkanlardan bir bölümü, karye halkýnýn varlýklý þýmarýk (mutref) kimseleridir:
"Bir karye'yi (þehri) yoketmek istediðimiz zaman þýmarýk varlýklýlarýna yola gelmelerini emrederiz, ama onlar yoldan çkarlar (fýsk yaparlar). Artýk o þehir yokolmayý hakeder. Biz de onu yerle bir ederiz."[968]
Ayrýca Allah'ýn ve peygamberinin buyruðu dýþýna çýkmak da helak sebebidir:
"Rablerinin ve onun peygamberlerinin buyruðundan çýkan nice karye'leri, çetin bir hebasaba çekmiþ ve onlarý görülmedik bir azaba uðratmýþtýr."[969]
Hz. Lût'un helak edilen kavmi de yoldan çýkmýþ (fâsýk) kötü bir kavimdi.[970] Deniz kýyýsýndaki karye (yani Eyle) halký, Cumartesi yasaklarýný çiðniyordu, böylece yoldan çýkýyordu, azabý hakediyordu.[971]
E) Þýmarýklýk (Ýtraf):
Ýnsanýn özelliklerinden birisi de, kendisine bol rýzýk verilince, yeryüzünde azgýnlýk etmektir.[972] Karye'lerin þýmarýk varlýklýlarý, peygamberlerin getirdiðini inkâr eder[973] ve yoldan çýkar.[974] Nimet ve refaha karþý nankörlük eden nice kasabalar, helak edildikten sonra pekaz kimse tarafýndan oturulan yerlere dönüþmüþtür. Oralara Allah yeni nesilleri getirmiþtir.[975]
F) Azgýnlýk (Tugyân):
Nuh kavmi, zalim ve azgýn olduðu için yokedilmiþtir.[976]
Þehrin Bozulmasý Ve Þehirden Çýkarýlma:
Sebe melkesi Belkýs, kendisine Hz. Süleyman'dan gelen mektubun sonucunu, mele'siyle (erkânýyla) görüþtü. Güçlü ve zorlu savþ adamý olduklarýný belirten bu erkâna Belkýs, þunu söyledi:
"Hükümdarlar (=mulûk) bir þehre girdikleri zaman orasýný bozarlar, onurlu kimselerini aþaðýlýk yaparlar. (..)"[977]
Peygamberlerin ilahi mesajý bildirimle yükümlü olduklarý kentlerin yoldan çýkmýþ insanlarý, onlarý karye'den çýkarmakla (ihrâc mine'l-karye) tehdit etmiþ veya fiilen çýkarmýþtýr. Hz. Lût, kavmini doðru davranýþa çaðýrýnca, kavminin cevabý, "Onlarý þehrinizden çýkarýn, güya onlar temiz kalmaya uðraþan insanlarmýþ." demek oldu.[978] Medyen kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri de Hz. Þuayýb'ý þöyle tehdit etmiþti:
"Ey Þuayib! Ya dinimize dönersiniz ya da seni ve inanlarý seninle beraber karyemizden çýkanrýrýz."[979]
Hz. Peygamber'i sürüp çýkaran þehirden (yani Meke'den) daha kuvvetli nice karyelerin yokedildiði, onlarýn yardýmýna koþan olmadýðý belirtilir.[980] Mekkeli erkek, kadýn ve çocuk mustaz'aflar, halký zalim karye'den çýkarýlmayý ve sahip çýkan bir yardýmcý (veli) gönderilmesini Allah'tan istemiþtir.[981] Onlarýn yardým talebi, insanlýk borcu gereði bir savaþ sebebidir.[982]
Kur'an'da eski medeniyetlerin önemli yerleþim merkezleri anlamýnda geçen karye kelimelerinin hangi özel þehre ait olduðu belirlenmeye çalýþýlmýþtýr.[983] Bizi birinci derecede ilgilendirmeyen bu konunun ayrýntýsýna girmiyoruz.[984][927] Ýbn Kuteybe, Tefsiru Garibi'l-Kur'an,23.
[928] Zeccâc, Maâni'l-Kur'an ve Ý'râbuhu, 1/299.
[929] Kýyamet, 75/17.
[930] Bakara, 2/58; A'raf, 7/160-162.
[931] Zuhruf, 43/31.
[932] Zuhruf, 43/32.
[933] En'am, 6/92; Þura, 42/7.
[934] Hûd, 11/100-101.
[935] Yasin, 36/13; A'raf, 7/96,97,98; Yusuf, 12/109; Haþr, 59/7. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 456-457.
[936] Furkan, 25/51.
[937] Yasin, 36/13-14. Devamýyla birlikte elçiler ile þehrin halký arasýndaki mücadelenin güzel bir örneðini yansýtýrlar. Bu þehir Antakya'dýr. (Bkz. Ýbnu'l-Cevzi, Nüzhet, 501).
[938] A'raf, 7/94.
[939] Sebe, 34/34.
[940] Zuhruf, 43/23.
[941] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 457-458.
[942] A'raf, 7/4; Ahkâf, 46/27 (Mekkelilere, Mekke çevresindeki eski medeniyet þehirleri hatýrlatýlýr).
[943] Ýsra, 17/58.
[944] Enbiya, 21/95. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 458.
[945] Ankebut, 29/31-35. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 458.
[946] Þuara, 26/208-209; Kasas, 28/59; Hac, 22/47-49. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 458.
[947] Kehf, 18/59; Hicr, 15/4.
[948] Hac, 22/47-48. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 458-459.
[949] En'am, 6/131.
[950] Hûd, 11/117.
[951] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 459.
[952] Peygamberleri yalanlama, onlarýn getirdiðini inkârýn bir helak sebebi oluþu için bkz. Mü'minun, Âli Ýmran, 3/137; En'am, 6/10-11; Ra'd, 13/3; Nahl, 16/36; 23/45-47; Þuara, 26/139; Rum, 30/10; Zuhruf/43/23-25.
[953] Enbiya, 21/6.
[954] Sebe, 34/34.
[955] Nahl, 16/112. Bkz. Ýbnu'l-Cevzî, Nüzhet, 500.
[956] Yunus, 10/98.
[957] Ýbnu'l-Cevzi, Nüzhet, 501. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 459-460.
[958] Kehf, 18/59.
[959] Furkan, 25/40.
[960] Ankebut, 29/31-34.
[961] Ýbnu'l-Cevzî, Nüzhet, 501.
[962] Hûd. 11/102.
[963] Nisa, 4/75.
[964] Hac, 22/45.
[965] Enbiya, 21/11.
[966] Enbiya, 21/95. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 460-461.
[967] En'am, 6/123-124. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 461.
[968] Ýsra, 17/16.
[969] Talâk, 65/8.
[970] Enbiya, 21/74.
[971] A’raf, 7/163-167, Bkz. Ýbnu'I-Cevzi. Nüzhet 500. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 461.
[972] Þura, 42/27.
[973] Sebe, 34634.
[974] Ýsra, 17/16.
[975] Kasas, 28/58. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 462.
[976] Necm, 53/52. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 462.
[977] Neml, 27/34.
[978] A'raf, 7/82; Neml, 27/56.
[979] A'raf, 7/88.
[980] Muhammed, 47/13. Bkz. Ýbnu'l-Cevzi, Nüzhet, 500.
[981] Nisa, 4/75.
[982] Nisa, 4/75-76.
[983] Sözgelimi bkz. Ýbnu'l-Cevzi. Nüzhet, 500-503.
[984] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayýnlarý: 462-463.