Zekata tabi olan mallar By: hafiza aise Date: 25 Mart 2011, 17:53:48
2. Zekata Tabi Olan Mallar
123. Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiþtir: Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveden daha az olan (deve)de zekat ur. Beþ ukiyye'den daha az olan (gümüþ)de zekat yoktur. Beþ Bir rivayette ise, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Beþten veskten [191] daha az olan hurma ile hububatta [192] zekat yoktur..[193]
Görüldüðü üzere bu rivayete herhangi bir ilave yapýlmamýþtýr. - Baþka bir rivayette ise Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Beþ veski bulmadýkça hububat ile hurmada zekat yoktur. Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deve (zevd)'den [194] daha az olan (deve)de zekat yoktur. Beþ ukiyye (evak)'den [195] daha az olan (gümüþ)de zekat yoktur.[196]
Yine Müslim'de, konu ile ilgili buna benzer baþka bir rivayet daha var. Yalnýz bu rivayette, hurma" kelimesi yerine y£ "meyve" kelimesi yer almaktadýr.[197]
Buhârî ise bu. hadisi, Abdullah b. Abdurrahman b. Ebi Sa'saa yoluyla Ebu Saîd el-Hudri'den rivayet etmiþtir. (Bu rivayette,} Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Beþk veskten daha az olan hurmada zekat yoktur. Beþ ukiyye gümüþten daha az olan (gümüþ)de zekat yoktur. Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveden daha öz olan (deve)de zekat yoktur.[198]
Humeydî der ki: Buhârî, konu(muz) ile ilgili hadisi, [199] Abdullah ibn Ömer'in þu hadisinden sonra rivayet etmiþtir. (Bu rivayette,) Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Yaðmurun ve akarsularýn suladýðý yada aseriyye olanda (sulanmayýp kökleri vasýtasýyla su emip yetiþmiþ olan toprak mahsullerinde) öþür (onda bir zekat) vardýr. Develerle [200] (kuyulardan yada kova ve dolapla) sulanan (toprak mahsullerde ise yirmide bir zekat vardýr."
Buhârî, (bu hadisi naklettikten sonra) þöyle der: Bu hadis, önceki (Ebu Saîd el-Hudrî) hadisinin [201] tefsiridir. Ebu Saîd el-Hudrî hadisinde, (onda bir yada yirmide bir diye) bir sýnýrlama getirilmemiþtir.
(Ravi der ki: Buhârî, 'bu hadis' sözüyle;) Abdullah ibn Ömer'in, Yaðmurun suladýðý (mahsullerde) öþür ( onda bir zekat) vardýr" hadisini kast etmektedir.
Peygamber (s.a.v), Abdullah ibn Ömer hadisinde, ('onda bir yada yirmide bir olaný) açýklayýp mikdarý tayin etmiþtir. [202]
Güvenilir raviden gelen ziyade, kabul edilmiþtir. Müfesser (hâss) olan, mübhem (âmm) olan üzerinde hükmeder (onu tahsis eder). Ziyade, güvenilir raviler rivayet ettiði zaman kabul edilir.
Nitekim Fadl ibn Abbâs: Peygamber {s.a.v), fetih günü Kabe'de namaz kýlmadý' diye rivayet etti. Bilal ise: Peygamber (s.a.v), (Mekke'nin) fethi günü Kabe'de namaz kýldý' dedi.
Sonuçta; BÜal'in sözü alýndý, Fadl'ýn sözü alýnmadý.[203]
Tirmizî, Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveden daha az olan (deve)de zekat yoktur" hadisi ile ilgili olarak þöyle der:
"Develerin sayýsý, yirmi beþe ulaþýnca onlarda iki yaþýna girmiþ bir diþi deve yavrusu vardýr. Yirmi beþten az olan develerde, her beþ devede [204] (zekat olarak) bir koyun vardýr.[205]
Ebu Davud'un rivayetinde ise Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Beþ veskten az olan (hurma, üzüm ve hububat gibi mahsul)de zekat yoktur. Bir vesk, damgalanmýþ altmýþ sâ'dýr.[206]
Yine Ebu Davud'un baþka bir rivayetinde ise Ýbrahim (en-Nehaî) þöyle der:
Bir vesk, Haccâc'm sâ'ýyla- damgalanmýþ altmýþ sâ'dýr.[207] Nesâî'nin rivayetinde ise Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr;
Beþ veskten az olan hububat veya hurmada zekat yoktur.[208]
Yine Nesâî'nin baþka bir rivayetinde, Peygamber (s.a.v) þöyle buy maktadýr:
Beþ veske ulaþmadýkça buðday ve hurmaya zekat düþmez. Beþ ukiyye-ye ulaþmadýkça gümüþe zekat düþmez. Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveye ulaþmadýkça deveye de zekat düþmez.[209]
Bu hadis, bir grup hadis imamýn rivayet etmede ittifak ettiði bir hadistir.
[191] Eusûfc kelimesi, "uesk" yada visk" keliþmesinin çoðuludur. Vesk yada visk'tn anlamý; deve, katýr ve merkebin yükü demektir. Burada Ýse altmýþ sâ' anlamýnda kullanýlmýþtýr. Bir vesk'in, 60 sâ' olduðu konusunda ittifak vardýr. Dolayýsýyla beþ vesk, 300 sâ' etmektedir. Sâ'nin deðeri ise, Iraklý ve MedinelÝ alimlere göre farklýlýk göstermektedir. Hanefýiere göre; 1 dirhem-i örfî, 3,12 gramdýr. 1 Rýtl-ý Baðdadî ise, 130 dirhemdir. Bir ntýl = 130 x 3,12 : 405,6 gr. Bir sâ1 = 8 rýül x 130 dirhem : 1040 dirhem. Bir sâ' = 1040 x 3,12 : 3,244 kð. Bir vesk = 60 sâ' x 1040 dirhem : 62400 dirhem Bir vesk - 62400 x 3,12 : 194,688 kð. Beþ vesk = 5 x 194,688 : 973,440 kð.
Hanefýiere göre; 1 dirhem-i þer!, 2,8 gramdýr. 1 Rrfl-ý Baðdadî ise 130 dirhemdir. . Bir rýtýl - 130 x 2,8 : 364 gr. Bir sâ' = 8 rýtýl x 130 dirhem : 1040 dirhem Bir sâ' - 1040 dirhem x 2,8 : 2,912 kð. Bir vesk = 60 sâ' x 1040 dirhem : 62400 dirhem. Bir vesk = 62400 x 2,8 :174,720 kð. Beþ vesk = 5 x 174,720 : 873,600 kð.
Bununla birlikte günümüzdeki bazý fýkýhçýlar, toprak mahsûlleri Zekâtýnda nisabýn þart ve nisabýn, beþ vesk (=653 kð.) olduðu, bu nisaba ulaþmayan ürünlerin Zekâta tabi olmayacaðý görüþündedir. (B.k.z: Komisyon, Ýlmihal, T.D.V. 1/447; Y. Kerimoðlu, Emanet ve Ehliyet, 1/472)
Yalnýz Ebu Hanîfe'ye göre; toprak mahsûllerinde nisab þartý aranmaz. Ziraî ürünler, ister az ve ister çok olsun Zekâta tabidir.
Toprak ürünlerinin Zekâtý, 'sulama1 tekniðine göre de belirlenmektedir. Toprak, emek sarfedilmeden yaðmur, nehir, dere, ýrmak ve bunlarýn kanatlarýyla sulanýyorsa, Zekât olarak mahsulün 1/10'u,; kova, dolap, motor veya ücretle alýnan suyla sulanýyorsa, 1/20'si verilecektir.
Eðer arazi, hem yaðmur veya nehir sularýyla ve hem de dolap gibi emekle elde edilen su ile sulanýyorsa, hangisiyle daha çok sulanmýþ ise, ona itibar edilir.
Günümüzde arazinin sulama masrafýndan ziyade gübre, mazot ve iþçilik masraflarýnýn önemli yekûn tuttuðu göz önünde bulundurulursa, bu tür masraflar yapýlarak elde edilen ziraî mahsulün de emek ve masrafla sulanan arazinin mahsulüne kýyaslanmasý daha uygun olur. Ayrýca 'sulama dýþýnda kalan girdilerin, Zekât matrahýndan düþülmesi, geri kalandan sulama usulüne göre Zekât verilmesi gerekir' diyen çaðdaþ alimler de vardýr, (ç)
[192] Ebu Hanîfe'ye ve çaðdaþ Ýslam alimlerinin bir çoðuna göre; bütün toprak ürünleri Zekâta tabidir, (ç)
[193] Müslim, Zekât 4 (979)
[194] Zevd" alimlerin çoðuna göre; üçten ona kadar olan deve sürüsüne denir. Bazýlarý da,
"ikiden dokuza kadar olan deve sürüþüdür" demiþlerdir.
Buna göre hadisin, "beþten az ola devede Zekât yoktur" ifadesi, develerinin Zekât nisabýnýn beþ deve olduðuna delalet eder. Þu halde beþten az devesi olan kimse, develerinin Zekâtýný vermekle mükellef deðildir, (ç}
[195] Evâk" kelimesi, "Ukiyye"nin çoðuludur. Bir ukiyye, 40 dirhemdir. Ukiyye, dilimizde yer alan "okka" kelimesinin tam karþýlýðý deðildir.
Bir Ukiyye, 40 dirhem olduðuna göre; beþ ukiyye ise 200 dirhem etmektedir. Bu, gü-mü-þün nisap miktarýdýr. Ukiyye ile dirhemin nisap miktarý, Peygamber (s.a.v)'in sahabeleri tarafýndan bilinmekteydi. Çünkü o zamanda verilen Zekâtlar, alýþveriþler ve Nikâh için geçerli mehirler hep ukiyye ve dirhemle yapýlmaktaydý. Ayrýca o dönemde her 10 dirhemin, 7 miskal olduðu hususunda bütün alimlerin ittifaký vardýr. Bu, dirhem-i þer'î diye bilinir. Fakat bu dirheme sonradan gerekli Önem verilmemiþ ve baz memleketlerde baþka aðýrlýkta olan dirhemler ortaya çýkmýþtý.
Bu durum, bazý alimleri; "her memlekette muteber olan dirhem, o memleketin dirhemidir" demeye sevk etmiþtir. Böylece ortaya, dirhem-i þer'îden baþka bir dirhem daha çýktý ki, buna da, "dirhem-i örfî" denilmiþtir. Fakat cumhur; Zekât, mehir, diyet ve hýrsýzlýðýn nisabýnda muteber olan dirhemin, dirhem-i þer'î olduðu görüþündedir, Hanefilerin meþhur fýkýh kitaplarýndan olan "Dürr"de; "Fetva, her memleketin kendine mahsus ölçüsünün nazar-ý itibara alýnmasýna göredir" denilmiþtir. Serahsfde bu görüþtedir.
Yalnýz dirhem-i þer'înin, kýrat ve taneye göre ölçülmesine gelince, bu konuda ihtilaf edilmiþtir.
Hanefilere göre; Bir dirhem-i þer'î, 14 kýrattýr. Bir kýrat Ýse, ortalama beþ arpa tanesi
aðýrlýðýndadýr. Buna göre bir dirhem-i þer'î, 70 arpa aðýrlýðýndadir.
Bir miskal ise 20 kýrata eþittir ki, 100 arpa aðýrlýðýna denktir. 7 miskal serî, 10 dirhem-i
þer'îye eþit olduðuna göre bir dirhem serî ile bir miskal þer'î kýsaca þöyle gösterilebilir.
Bir dirhem = 14 kýrat = 70 arpa : 7/10 miskal,
Bir miskal = 20 kýrat = 100 arpa : 3/7 dirhemdir.
"Dirhem-i örfi" ise, 16 kýrattýr. Bir kýrat, örfîde dört buðday tanesi aðýrlýðýndadýr. Buna
göre dirhem-i örfî, 60 buðday tanesi aðýrlýðýndadýr.
dirhem-i örfî ile bir miskal-Ý örfî kýsaca þöyle gösterilebilir:. Bir dirhem = 16 kýrat = 64 buðday : 2/3 miskal, Bir miskal = 24 kýrat = 96 buðday : 1,5 dirhemdir.
Görüldüðü gibi dirhem-i þer'î ile dirhem-i örfî arasýndaki fark çok azdýr. Bu farkýn; buðday tanesinin, arpa tanesinden biraz aðýr olmasýndan ileri geleceði kuvvetli muhtemeldir. Bu kuvvetli ihtimal göz önüne alýnýnca, iki dirhem arasýnda hakiki bir fark kalmamýþ olmaktadýr. Belki de Hanefi alimlerinin, dirhem-Ý örfî'yi dikkate almalarý bu sebeptendir. Dirhemlerin grama çevrilmesinin esasý, ortalama buðday taneleri ile ularýndaki kýlçýklarý kesilmiþ ortalama arpa tanelerinin tartýlmasýna baðlý olduðundan bir dirhemin kaç gram olduðu hususunda sonuçlar farklýdýr.
Merhum Ö. Nasuhi Bilmen'e göre, bir dirhem-Ý örfî, 3,2 gramdýr. Bir dirhem-i þer'î ise, 2,8'dir. Buna göre gümüþün nisab; 200 x 2,8 = 560 gramdýr. Buna göre miskal-i örfî ise 4,8 gram, miskal-Ý þer'î ise 4 gramdýr. Buna göre altýnýn nisabý, miskal-i örfîye göre; 20 x 4,8 = 96 gramdýr. Miskal-i þer'îye göre ise; 20 x 4 = 80 gramdýr.
Hanefiler, son zamanlarda bu konuda dirhem-i miskale mukayese yoluyla inceleme yapanlar izale edip þöyle bir sonuca varmýþlardýr:
"Miskal, cahiliyye döneminde ve Ýslam döneminde de birdi" noktasýndan hareket edilerek doðu ve batýdaki müzelerde o zamanlardan kalma miskaller tartýlýp aðýrlýðý öðrenilmiþtir. Her 10 dirhemin, 7 miskale eþit aðýrlýkta olduðunda ittifak olduðuna göre, miskatin aðýr-Ýýðýný bilmek meseleyi çözer. Müzelerde yapýla tartma iþleminde, bir miskalin 4,25 gram aðýrlýðýnda olduðu anlaþýlmýþtýr. Buna göre bir dirhem; 7 x 4,25 h- 10 = 2,975 gramdýr. Bu yol, dirhem-i serî ve miskalin aðýrlýðýný bilmede hatadan en uzak olan yoldur. Buna göre gram olarak gümüþün nisabý; 2,975 X 200 = 595 gramdýr. Altýnýn nisabý ise; 4,25 x 20 = 85 gramdýr. Dolayýsýyla gümüþ ve altýný bu þekilde hesaplamak daha uygun-dur.(ç)
[196] Müslim, Zekât 5 (979)
[197] Müslim, Zekât 5 (979)
[198] Buhârî, Zekât 42
[199] Buhârî, Abdullah ibn Ömer hadisinden sonra Ebu Saîd el-Hudri'den konumuzla ilgili þu hadisi nakletmiþtir: Beþ veskten daha az olan (mahsul) de Zekât yoktur. Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveden daha az olan (deve)de Zekât yoktur. Beþ ukiyyeden daha z olan (gümüþ)te Zekât yoktur."
Bu hadis, bundan Önce geçen zikredilen Abdullah ibn Ömer hadisinin tefsiri mahiyetindedir. Çünkü Abdullah ibn Ömer hadisinde nisab miktarý belirtilmeyîp Ebu Saîd el-Hudrî hadisinde, "Beþ veskten az olan (mahsul) de zekât yoktur" buyurulmuþtur. Ýlimde; ebedi olarak saðlam tespit edici ravilerin getirdiði yada açýkladýklarý ziyade alýnýr. (Buhârî, Zekât 56)
[200] kelimesi; aslýnda ekini sulamak için deve ile su taþýmaktýr. Bu amaçla su taþýyan deveye, "nâdýh" denilmiþse de, daha sonra bu kelime, her deveye isim olmuþtur. Diðer taraftan "nadh"tan maksat Ýse; ekinin sulanmasýnda kullanýlan her türlü alettir, (ç)
[201] Buhâri'nin önceki dediði hadis; Zekât 4, 32 ve bundan sonra gelen Zekât 56'da geçen Ebu Saîd el-Hudrî hadisidir. Bu konuyla alakalý olan kýsmý, "Beþk veskten daha az olan (mahsulda) Zekât yoktur" fýkrasýdir. (ç)
[202] Abdullah ibn Ömer'in bu hadisi, umumi olmasý hasebiyle nisab þartý yoktur. Ebu Saîd el-Hudrî hadisi ise, Abdullah ibn Ömer hadisinin umumiliðini kayýtlayýcýdýr. O halde bu iki hadisten her biri, içindeki ziyade ile diðerini tefsir edicidir, (ç)
[203] Buhârî. Zekât 55
[204] Hz. Peygamber (s.a.v)'in hadislerinde develerin Zekât nisbetleri þöyle gösterilmiþtir {Buhârî, Zekât 37-38):
5'ten 9'a kadar 1 koyun 10'dan 14'e " 2 "
15'den 19'a
20'den 24'e
25'den 35'e
36'dan 45'e
46'dan 60'a
61'den 75'e
76'dan 90Fa
91'den 120Fe " 10"
Bu cetvel, Hz. Peygamber (s.a.v) ile Raþid halifeler'den gelen uygulama örneklerine dayandýðý için Ýslam alimleri arasýnda bu konuda bir görüþ ayrýlýðý yoktur. Deve miktarýnýn bundan fazla olmasý halinde zekâtýn hangi ölçü ve usule göre alýnacaðý konusunda fýkýh mezhepleri, farklý yöntemler belirlemiþlerdir, (ç)
[205] Tivmizî, Zekât 7 (627)
[206] Ebu Dâvud, Zekât 2 (1559)
[207] Ebu Dâvud, Zekât 2 (1560)
[208] Nesâî, Zekât 21
[209] Nesâî, Zekât 22
Ynt: Zekata tabi olan mallar By: Sevgi. Date: 27 Ekim 2022, 01:05:47
Esselamü Aleyküm bu bilgileri bizlerle paylaþan kardeþlerimizden Allah razý olsun inþaAllah
Ynt: Zekata tabi olan mallar By: Bilal2009 Date: 29 Ekim 2022, 14:36:27
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaþým için razý olsu
radyobeyan