Almanlar galip gelselerdi By: sidretül münteha Date: 24 Mart 2011, 17:32:30
Almanlar Galip Gelselerdi
Almanya ile ortak olarak girdiðimiz savaþda maazallah bunlar galip gelseydi, ülke bunlarýn esiri durumuna düþüp, hududlarýmýza bir zarar gelmeyecek olsa bile vatanýn evladýndan bir haylisinin kaybolduðu gerçekleþecekti. Ayrýca da milyonlarca lira borca gireceðimiz kesindi. Bizim görüþümüz ise, Ýngiltere devletinden bizim istiklâli tâmmemizi ve mülkümüzün bütünlüðünü temin edecek vesikayý istihsal edip, savaþda bitaraf kalmayý tercihdi. Ancak çok mecbur kalýndýðýnda ise Ýngiltere ve müttefikleri yanýnda harbe iþtirak etmek doðru olurdu. Bu düþünceye kasten hiç yanaþmayan ittihatçýlar bu yüzden de asla yakalarýný bu fecî me'suliyetten sýyýramazlar. Turan sevdasýnýn ham mey vesiyle milleti iðfal eden bu caniler bölüðü, "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olduk" darb-ý meseli gereði vatanýmýzýn kýsm-ýâ-zamýný kayýp ettirmiþlerdir.
Böylece de muazzam ve muhteþem Osmanlý Devletinin parça parça olmasýna sebebiyet vermiþlerdir.
Biz; ülkemizde çok konuþulan Arab ihaneti üzerine, yukarýda geçmiþ bölümlerde temas etmiþizdir. Þimdi, Cemâl Paþanýn bu hususdaki davranýþlarýný ortaya koymaya çalýþan ve bunu efkâr-ý umümiyeye tamim eden Þerif Hüseyin'in bu tamimini hâvi beyannamede yukarýda adý geçen zâtýn "Bildiklerim" adlý eserinden Osmanlicadan sadeleþtirilerek ve lâ-tinize edilerek alýnmýþtýr.
Hicaz Meselesi - Þerif Hüseyin
Mekke-i Mükerreme Þerifi devletlü, siyadetlü Þerif Hüseyin Paþa hz.Ieri ittihatçý reis erinin bilinen zulümlerinden bizar olan Hicaz ahalisini kurtarmak için kýyam edip, bütün Ýslâm âlemine hitaben aþaðýda tercümesini vereceðimiz iki arabça kýta ile Hicaz'ýn istiklâlini ilân edip kendini Hicaz Meliki unvaný altýnda tanýttýktan sonra bu ittihat ve terakki cemiyeti yüzünden devlet-i Osmaniye'den ayrýlmýþtýr.
"Mekke-i Mükererrie Emirî devletlü siyadetlü Þerif Hüseyin Paþa hazretleri Tarafýndan Neþrolunan Arabca birinci beyannamenin suret-i tercümesidir"
Bismillahirrahmanirrahim
Ýhvaný müslimiyne umumî beyannamemizdir: ''Rabbena iftah beynena oe beyn kavmina bilhak ve ente hayr elfâtl-hin"
Târihe vakýf olanlarca malumdur ki; istâm camiasýnýn tev-hid ve takuiyesi maksadýyla islami emir ve hükümlerden olarak deolet-i âliye-i Osmaniyeye ilk önce tâbi olmayý kabul edenler Mekke-i Müfcerreme emirleridir.
Selatini alî Osman padiþahlarýnýn (Kitabullah) ve (sürtnet-i Resulellahý) icra ue tenfiz ahkâmý hususundaki temes-sükleri ve bu hususda ifna-i vücud etmeleri (kendilerini helak edercesine gayretleri) dolayýsýyla geçmiþdeki emirler tabi olmaða devam ettiler. Hâttâ 1327/1909 senesinde bizzat arablaraan teþkil olunmuþ bir kuvvetle arab üzerine hareket ederek devlet-l âliyenin þeref ve haysiyetini muhafaza için ibahenin muhasara etmesinden kurtarmaya çalýþtým.
Ertesi sene ayný maksadla oðullarýmýn birisinin kumandasý altýnda olarak o hareketi yapan ve herkesçe bilinen ue görülen yüce yoldan ayrýlmadým. Ýttihad ve terakki cemiyetinin zuhuru ile umûmu devlete el koymasý ve kötü idaresi sebebiyle içde ve dýþ da, karýþýklýklarýn çýkýþýna yine herkesin bildiði gibi birçok savaþa sebeb olduðundan devletin büyüklük ve þerefini haleldar etmiþ hele þu son savaþa lüzum yokken girmesi de devleti topraða görmekten baþka bir þey olmayýp, izaha dahi lüzum yoktur. Bu yapýlanlarýn ne gibi de-nî bir maksadla yapýldýðýný izaha, hisslyat-ý hâsenemiz mâni olduðu gibi umumî ehl-i islâmýn, islâm devleti hakkýnda fütur getirip yeis ve kedere düþmüþ olduðunu görmek isteme-diðimizdendir.
BekaÝ memalik de kalan müslüman ahali ve garyi müs-limlerin bir kýsmýný asmak su etiyle idam diðer kýsmýný vatanlarýndan nefyedip, Osmanlý ile alakalý rabýtayý kaldýrýp herkesi canýndan ve malýndan mahrum býrakmýþlardýr.
Arazi-i mukaddese ahalisinin bu son savaþ sebebiyle; içinde bulunduklarý sýkýntý o dereceyi bulmuþtur ki; mutavasýtý hâl (orta halli) olan bir insan evinin kapý ve pencerelerini bütün eþyasýný sattýktan sonra taam tahtalarýný (yemek sofralarýný) dahi satmaða mecbur olmuþlardýr.
Ýttihatçýlar bu kadarýný da yeterli görmiyerek saltanat-ý seniyei Osmaniye ile bütün müslümanlar arasýnda rabýta sebebinin yegânesi olan "Kitabullah" ve "Sünnet-i Seniyye"yÝ ihlâle tasaddi (teþebbüs) edip Ýstanbul'da sadnazam ve þeyhülislâm ve ulema ve vezirler ile ayan gözleri önünde intiþar eden "Ýctihad Gazete"si Siyer-i Nebevî'yeyi þen'î tâbirlerle tahkirden çekinmediði gibi itirazlara uðramadýðýndan cüret alarak Nusüs-u Kur'ânî yeyi kaldýrmaktan çekinmemiþ "el-zikr misi haz Ula nasibiyn" âyeti kerimesini istihfaf (alay) ederek tesavi-i mirasý (mirasda eþitliði) terviç eylemiþtir.
Bunlara zamlmeten islâmýn beþ rüknünden büyük bir rüknünü yýkmaya kalkýþmýþlardýr ki: güya Rus ordusu karþýsýnda harb eden askere benzetilmek üzere Mekkei Mükerre-me de ve Medine-i Münevvere de ve Þam da bulunan islâm askerinin Ramazanda oruç tutmamalarý lüzumunu delillerle bu babdaki "femenkâne minküm mariyzan ev âla sefer" âyet-i celilei sahhasýný tahrifden ve buna benzer bir çok esasat-ý islâmiyeyi yýkmak ve münkeratý seçmekden çekinmemiþlerdir.
Þevketli Sultan-ý muazzam hz.lerinin bütün hukukunu gasb ile mabeyni hümayunlarýna (sarayýna) bir baþkâtip ve bir baþmabeynci seçmekden menettikleri gibi ammei müslimiynin iþlerine bakmak hakkýndan mahrumiyetle hiafetten ýskat etmiþlerdir ki bütün müslümanlar bu þen'i yelten uzakdýrlar.
Bu seran, gayri meþru iþler karþýsýnda hüsn-ü teuilleriyle cahillikleri tahmin olunamaz. Âlemî islâm Ýçine tefrika ue ihtilaf tohumlarý eklemek maksadýyla yapýlýyordu.
Osmanlý devletinin iþlerinin idaresi Enver Paþa, Cemâl Paþa ve Talat bey (Paþa)'in ellerine geçtiði sýrrý meydana çýktýðýnda her þey artýk onlarýn tasvibine baðlý olduðu görülmüþtür. Ýstediklerini yaparlar, dilediklerini iþlerlerdi.
Buna en basit delil, Mekke þer'ý mahkemesi kadý'sýna gelen bir emir de, kadý huzurunda þehadetleri isimleri hakimde yazýlmayan tezklyenâmelerin kabul edilmemesini istemekte-dirki: Sure-i Bakarada apaçýk "tezkiyei beyn el müslimiyn" keen lemyekün sayýlmýþtýr.
Bunlar bir tarafa arablarýn fazýl ve islâm büyüklerinden: "Emir Ömer el Cezain, Emir Arif el Þihabi, Þefik bin el Müeyyed, Þükrü bin el Aslý, Abdülvahhab ve Tevfik bin el Bisat, Abdülhamid el Zöhravî, Abdülgâni el Arüsî" gibi zevatý bir anda asarak idam etmeleri en katý kalbe sahip olein kimselerce bite yapýlmasý zor görülen bu iþi yapmada bir nev'i özür bulsak bile her türlü cinayetden ari ve beri olan umum aile efradýnýn kadýn ve erkeðinden en küçük çocuklarýna varýncaya kadar; vatanlarýndan, sürgüne gönderilmek sureüyle musibetleri üstüne daha büyük bir musibet ilâve olunmasýna ne mâna verilir?
Aile reislerinin her ne ile olursa olsun idam edilmeleri cezasý tahribine kâfiyken ikinci defa cezalandýrýlmalarýnda mâna bulunmadýðý pek aþikârdýr "ve lâ tezirue ezret ve zer ahra" âyeti celîtesi kafi bir delildir. Hadi bu ikinci cinayetide bir mazeret-i siyasiyeye atfedelim. Reislerini kaybeden ailelerin mal ve mülkünden yapýlan müsadereye ne demek icâb eder? Bu efâl ve harekâtta tahammül etsek bile meþhur mücahid "Emîr Abdülkadir elCezairî"nin kabrine yapýlan hakaret ve pislemeler ne mâna bulunabilir?
Ýttihatçýlarýn ef'al ve harekâtýndan bazýlarýný zikrederek Ýnsanlýk dünyasý ve bütün ehl-i imân bu hususdaki hükmü versinler Bunlarýn islâmiyet hakkýndaki itikadýnýn ne mertebede olduðunu anlamak için de Mekke ehlinin istiklâl talebimle ayaklandýðý sýrada askerlerinin Kale-i Ecyad'dan, müs-lümanlann kýblesi ve kâbe-i muvahhidin olan Beytullaha attýklarý toplardan çýkan Ýki mermiden birisini Hacerülesved'in bir buçuk arþýn (90 cm) üstüne diðeriyse üç buçuk arþýn (ikibuçuk metre) uzaðýna tesadüf ettirmiþlerdir. SetreA þerife (Kabe örtüsü) ateþ aldýðýndan bütün halk, Kâbe-i Muazza-manýn kapýsýný açarak ve üstüne çýkarak yangýný söndürmeðe mecbur olmuþlardýr.
Bununla iktifa etmeyip devamlý Makam-ý Ýbrahim ve Mescid-i Þerifi hedeflemekten çekinmemiþler ve günde üç-dört kiþinin katline sebeb olduklarýndan günlerce bütün halk mescide yanaþamamýþtardýr. Mescid ve Kâbenin hürmet ue tazimine mukabil, istihfaf ve izdirae (hakir görme) ile mukabele eden bu makule adamlarýn neye müstahak olduklarýný Þark ve Garb müslümanlarmýn hükmüne býrakýrýz.
Evet! Bu izdim (hakaret) ue istihfaf (alay etmenin) hükmünü islâm âlemine býrakýyoruz. Lâkin dini islamýn ve komitemizin kiyâni (merkez)'ni ittihatçýlarýn eðlencesi olarak býrakamayýz. Cenab-ý Hakk kuvvetimize intibah ue yakaza (uyanýklýk) ihsan buyurup, kendi mesaisiyle istiklalini temin edip, musallat olan ittihad-ý memurin e kuuvasýndan memleketi tathir (temizleme) ettikten sonra hiç bir kuuoei hâriciyenin te'sirine istinad etmiyerek, istiklâl-i tamme ue mutlak ve müstakil olmuþlardýr.
Ýttihad ue terakki mütegallibelerinin çevri ile feryadlar içinde kalan memalikden ayrýlarak nusrat-t din-i islâmý ve ilâe kelimetullah hedefi dahilinde ileri doðru harekete baþlamýþtýr. Þeri'at-i islâmiyeye mülayim ve muvafýk hertürtü fen ve ilmi almaya medeniyet yolunda ilerlemeye azmücezm eylemiþtir.
Ümmid ue rica ederizki bütün âlemi islâm kardeþlerimiz edayý vâcib için vâki olan þu hareketimizi teeyyüd-ü uhuvvetle takviyyet buyurarak bize müþariket ederler ue vâcib gördüðümüz bu hâlin edasýna yardým ederler.
Ellerimizi Cenab-ý Rabbel âlâya kaldýrarak teufik ve hlda-yetiyle bütün islâmlar için hayýrlý olmamýzý "Rasul mâlik el-üehhab" hürmetine istirham ederiz, (oe hüoe hasbina oe ni-am elnasîr) Emir ve Þerif Mekkei Mükereme
Hüseyin bin Ali fi:25/þaban/1334-(28/haziran/1916)
Þerif Hüseyin'in 2. Beyannamesi BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM fane tevleüa eþhedva ba na muslemun"
Birinci beyannamemizde izah edilen sebeblere binaen kýyam eden Hicazlýlarýn amal ve efkârýmýzda bazdarca tered-düd hasýl etmesi ihtimalini def içinefazýtý ilmî ue bilhassa müslümana karþý bu ikinci beyannameyi dahi neþre ve ilâna lüzum görerek daha vazýh daha sarih daha karib elahd me-vad ve delail iradýyla maksadýmýzý tamamen teþrih ediyoruz.
Þöyleki ehl-i Ýslâmm bilcümle akýllýsý ve gerek Osmanlý te-basmm ashabý basireti ve gerek umumi aktar-ý âlemin er-bab-ý fetaneti devlet-i Osmaniyenin; harb-i umumi düvele dâhil olduðuna esbabý âtiyeden dolayý razý deðillerdir.
Birincisi" dâhili sebeblerdir. O da devlet-i Osmaniyenin Trablusgarb ve Balkan savaþlarýndan pek yakýnda çýktýklarýndan askeri kuvvet ve mâli hasarýn çok olmasý, merkezi istinadý olan millet bir hayli zayýflamýþtýr. Esasen Osmanlý milletinin ferdleri askerlikden memleketlerine döndükte ehli ayal için çalýþmaða baþlar baþlamaz alelacele tekrar hizmet-i askeriyeye istenilmesi bu millet için daimi bir felâket ola gelmiþtir. Bilhassa harb-i umumî hazýra, diðer harblere kýyas edilemez korkunç bir þey olduðundan zayýf bir millet üzerine tahmil edilen masarif böyle korkunç bir harbe millet-i Osmaniyeyi sevketmek akýl kârý deðil idi. Ýþte devlet-Ý Osmaniyenin bu harbe giriþine akýllý müslümanlann razý olmamalarýnýn bir mühim sebebi bu idi.
Ýkinci sebeb hârici olup, ittihatçý hükümetin savaþan iki saf halindeki devletlerden seçmiþ olduðu tarafa aitdir. Devlet-i Osmaniye bir devlet-i islâmiye olup dünya haritasýnda iþgal ettiði yer, geniþ ve sahilleri çok olduðu için eskidenberi "Al-Î Osman selâtin-i azam"m meslekleri icâbý tabasýnýn büyük kýsmý müslüm-an ve denizlerde hâkim olan devletlere meyi! etmesi siyasetine daha uygundu.
Hükümet-i ittihadiye ise bu eski siyaseti terk ile ahalisine nisbetle memleketi dar olan ve bu yüzden hayal ve taamý geniþ olan tarafla beraber harbe girince basiret sahibi müslü-maniar beklemekde olan kötü neticeyi görerek ittihatçýlarýn bu hareketini uðursuz gördüler.
Hatta harp hakkýndaki fikrim telgrafla sorulunca, tarafýmdan ber veçhi meþruh muktezasý yapýlmýþtýrki cevaben çekiten telgrafda devlete karþý taþýdýðým hulusu niyet ve sadaka-týma ve nâmus-u islâmýn korunmasý fikrime bir delildir
Ýþte bizim vaktiyle dediðimiz gibi korktuklarýmýz zuhura baþlamýþtýr. Bugün devleti âliyei Osmaniyenin Avrupadaki surlarý takriben Ýstanbul surlarýdýr.
Rus ordularýnýn talii Sivas oe Musul vilâyetlerinde ahali-i Osmaniyeyi çiðnemeye baþlamýþtýr.
Ýngilizler dahi; Baðdat ve Basra vilayetlerinin bir kýsmýný iþgal ettiði gibi Badiyet elAriþ'de binlerce Osmanlý esirini önünde sürüp götürüyor. Þüphe yoktur ki; bu ahvali düþünmek, devam etmekde olan harbin neticesini kestirmeye çalýþanlar zihinlerini yormaksýzýn þu neticeye vâsýl olurlarki bizim için iki þýkdan birisini seçmekliðimiz zaruridir.
Ya harita-i âlemden silinip mahvolmak yahud bu mahvo-luþdan kurtulmak çâresini bulmak. Bu babda teemmül ve lâzým gelen cevabý verme hususunu bütün âleme terk ederiz ve deriz ki mehalik (tehlike) memâliki (ülkeyi) kuþatmadan önce yaptýðýmýz kýyam uygun ve kýyamýmýzýn meþru ve uâ-cib olduðu her yönden iddia olunabilir."
Þerif Hüseyin'in bu iki beyannamesinde var olan bazý hakikatler onun ihanetini ortadan kaldýrmaz,zâten son nefesini verdiði Kýbns'da Ölüm döþeðindeyken bu ihanetini muterif olduðu yâni itiraf edip, Mevlâ'mýza iltica ettiði hatýratlarda da yer almaktadýr.
Þimdi de, Þerif Hüseyin'in beyannamelerinin hemen altýna aþaðýdaki bir redif binbaþýsýnýn kaleme alýp, risale hâlinde yayýmlandýðý, "Beka-ý Osmaniye" adlý düþünce mahsulü risalesini, Osmanlýca'dan lâtinize edip, tetkikinize arz ediyoruz hemence de þunu ilâve edelimki, Beka-ý Osmaniye terkibinin mânasýnýn Osmanlý devletinin devamý, yâni yaþamasýna çâre arama fikir jimnastiði olarak bakmanýzý hatýrlatýrým. Þerif Hüseyin, yanlýþ iþe ihanetle mukabele ederken, bir redif zabitimiz nasýl geleceði saðlam zemine oturtma yollarýný araþtýrýyor, dikkatle okuyalým.