el-Ýhtiyar
Pages: 1
Tedbir By: sumeyye Date: 23 Mart 2011, 14:57:52
Tedbir




Bu, kiþinin kendisinden sonra tahakkuk edecek olan bir azad etmedir. Yani bir efendinin kölesinin hürriyetini mutlak mânada kendisinin ölümü þartýna baðlamasýdýr. Bunun caiz olmasýnýn dayanaðý þudur; bu þarta baðlý bir azad etmedir. Ve yine bu kölenin eve girmesi þartýna baðlanarak azad edilmesi gibi olmaktadýr.

Tedbir; kölenin hürriyeti hususunda lehinde vasiyyette bulunmak gibidir ve diðer vasiyyetlere benzer. Tedbir; azadlýðýn icabýnýn hemen yapýlmasý, sübûtununsa, efendinin Ölümünden sonra olmasýdýr. Efendinin ölümünden sonra sübûtu, azadlýk neticesini doðurur. Ölü, azad etme salahiyetine sahip deðildir. Öyle ise, ileride kendisinden hürriyet semeresi elde edilsin diye, tedbir sözleþmesinin derhal hürriyete sebep olacak þekilde düzenlenip akdedilmesi gerekir. Mukayyed tedbir sözleþmesi ise bunun hilafýnadýr. Çünkü bu sözleþme efendinin hayatýnýn en son cüz'ünde hürriyet sebebi olacak þekilde akdedilir. Zira kölenin azad edilmesi bir sýfatla tavsif edilmiþ olan bir ölüm þartýna baðlanmýþtýr ki, bu þüphelidir ve ölüme kesinlikle yol açmaz. Dolayýsýyla bu ölümün bir hürriyet sebebi olarak kabul edilmesi mümkün olmamaktadýr.

Mutlak mânadaki ölüme gelince; bu mutlaka vukûbulacaktýr ve bu ölüme yol açacaktýr. Dolayýsýyla bunun o hal için bir sebep olarak nazar-ý itibara alýnmasý mümkündür.

Bir kimse kölesine; 'ben öldüðüm zaman sen hürsün' veya; 'ardýmsýra hürsün1 veya; 'sen müdebbersin' veya; 'seni müdebber kýldým' veya; 'sen ölümümle beraber hürsün' veya; 'öldüðümde hürsün* veya; 'nefsini veya rekabeni senin için vasiyyet ettim' yahut; 'senin için malýmýn üçte birini vasiyyet ettim' derse; o köle bu sözlerle müdebber olur: Itk lâfzýnýn azad etmede sarih oluþu gibi, müdebber kýlmada da tedbir lâfzý sarihtir.

Hürriyetin efendinin ölümü þartýna baðlanmasýna gelince; buda tedbir mânasmdadýr. 'Ölümümle beraber hürsün' sözüne gelince; bu hürriyeti efendinin ölümüne bitiþtirmek mânasmdadýr. Hürriyet þartýnýn (ölümün)  hürriyetten  evvel   vukûbulmasý gerekir. Bu sözü söyleyen efendi; 'ölümümden sonra hürsün' demiþ gibi olur ve bu köleyi müdebber kýlmaktýr. 'Ölümüm anýnda hürsün1 sözünde azadlýk efendinin ölümü þartýna baðlanmýþtýr. Kölenin azad olmasý için, evvelâ efendinin ölümü gerekir. 'Öldüðümde hürsün1 sözüne gelince; (...de) zarf edatý fiilin sonunda kullanýldýðýnda o fiili þart fiil haline getirir. Ölüm, vefat ve helak mekânýnýn söylenmesi de böyledir. Zira bu da ayný mânaya gelir.

Rekabe (boyun, nefis) vb. lerinin vasiyyet edilmesine gelince; köle kendi þahsýnýn rekabesine mâlik olmadýðýndan, vasiyyet de vasiyyet sahibinin mülkiyetinin sona erip, lehinde vasiyyette bulunulan þahsa intikalini gerektirir. Bu vasiyyet de köle hakkýnda bir hürriyettir. Meselâ efendinin köleye hitaben; 'nefsini sattým1 veya; 'nefsini sana hibe ettim' demesi gibi...

Köleye hitaben efendinin; 'malýmýn üçte birini senin için vasiyyet ettim1 demesine gelince; bu vasiyyet efendinin bütün malýnýn üçte birinin köle mülkü olmasýný ve kölenin kendisinin onun malýndan azad olmasýný gerektirir. Köle bu mala sahip olur ve hürriyete kavuþur. Efendinin, malýnýn bir sehmini köle için vasiyyet etmesi de böyledir. Çünkü bir sehim; malýnýn altýda birinden ibarettir. Ama efendi malýnýn bir cüz'ünü vasiyyet ederse, bu tedbir olmaz. Çünkü bu belirsiz bir cüz'den ibarettir. Bunun miktarýný belirlemek mirasçýlara aittir. Ýmkâný yok; onun rakabesi (bedeninin esaretten kurtarýlmasý) vasiyyet kapsamýna girmez.

Hasan'ýn Ebû Hanîfe'den rivayet ettiði görüþe göre; bir kimse kölesine; 'ben Ölüp defnedildiðimde...' veya; 'ölüp yýkandýðýmda...' yahut; 'Ölüp kefenlendiðimde sen hürsün' derse; bu tedbir akdi olmaz. Çünkü bu durumda efendi onun azadlýðýný kendi ölümünün yaný sýra baþka bir þarta daha baðlamýþtýr. Kýyasa göre efendi ölünce bu köle azad olmaz. Çünkü tedbir efendinin, kölenin azadlýðýný mutlak olarak ölümü þartýna baðlamasýdýr. Oysa bu yapýlan; kölenin azadlýðýný ölümün yaný sýra baþka bir þarta baðlamaktýr. Meselâ; 'ben Öldüðümde ve sen eve girdiðinde hürsün' demek gibi... Lâkin bu durumda kölenin, efendinin malýnýn üçte birinden azad edilmesi müstahsen görülmüþtür. Çünkü efendi onun azadlýðýný kendi ölümüne ve ölümü esnasýnda, ama mirasçýlarýn miras üzerinde mülkiyetlerinin teessüsünden evvel meydana gelecek bir sýfata baðlamýþtýr. Bu takdirde o kölesinin azadlýðýný sýfatlý bir ölüm þartýna baðlamýþtýr. Azadhðý kendisinin ölümüne ve kölesinin eve girmesi þartýna baðlamasýnda ise, hüküm bunun hilâfýnadýr. Çünkü kölenin eve girmesi ile, efendinin ölümü arasýnda bir alâka yoktur ve bu bir yemin gibi olup diðer yeminler gibi efendinin ölümüyle ortadan kalkar.

Ýmam Züfer ile Yâkub (Ebû Yûsuf) un ihtilafýna gelince; bir kimse kölesine; 'ben öldüðümde veya öldürüldüðümde sen hürsün' derse; Ebû Yûsuf a göre bu köle müdebber deðildir. Ýmam Züfer dedi ki; 'bu köle müdebberdir. Çünkü kendisi onun azadlýðýný mutlak surette kendi ölümüne baðlamýþtýr. Bu ölüm de kesinlikle vukubulacaktýr.' Ebû Yûsuf un görüþünün gerekçesi þöyledir; efendi kölesinin azadlýðýný iki þeyden birine baðlamýþtýr ve; 'ben Ölürsem ya da falan adam öldürürse, sen hürsün' demiþ gibi olur.

Müdebberlik sahih olunca, köleyi efendisinin azad etmeden kendi mülkünden çýkarmasý caiz olmaz. Zira bir hadîs-i þerîfde Hz. Peygamber (sas) þöyle buyurmuþtur:    "Müdebber köle satýlmaz, hibe edilmez, miras

olarak intikal etmez. O efendinin terekesinin üçte birinden hürdür. "[11]

Ayrýca, -evvelce de açýkladýðýmýz gibi- müdebberlik sözleþmesi o anda hürriyetin sebebidir. Efendinin ölümü de günün birinde mutlaka vukubulacaktýr. Müdebber kölenin satýlmasýnda veya hibe edilmesinde bu hakký iptal edilmiþ olur ki, bu da caiz deðildir. Çünkü efendisi onu müdebber kýlmakla onun hürriyet hakkýný vâcib kýlmýþtýr. Mükâtebin veya ümm-ü veledin satýlmasý caiz olmadýðý gibi; bu hakký müdebberin de satýlmasýna mânidir. Bu hak sabit olduðuna göre, biz deriz ki; hizmette çalýþtýrma, ücret karþýlýðý baþkasýnýn iþinde çalýþtýrma, cinsî münasebette bulunma gibi, hür kimse üzerinde yapýlmasý caiz olan her tasarrufun müdebber üzerinde de yapýlmasý caiz olur. Zira hürriyet hakký, hürriyetten daha çok deðildir. Hür kimse üzerinde yapýlmasý caiz olmayan tasarruflarýn; meselâ, satýþ, hibe, rehin gibi tasarruflarýn müdebber üzerinde de yapýlmasý caiz olmaz. Ancak kitabet akdi bundan müstesnadýr. Satýlmasýnýn ve hibe edilmesinin caiz olmayýþ sebebini açýklamýþtýk. Rehin býrakýlmasýnýn caiz olmayýþýna gelince; rehin býrakmaktan maksat, onun vasýtasýyla bir menfaat temin etmektir Satýlmasý caiz olmayan müdebber vasýtasýyla menfaat temin etmek de caiz olmaz.

Müdebber köleye kitabet akdi yapmak caiz olur: Çünkü bu ileride meydana gelecek bir hürriyeti öne almaktýr. Efendisi müdebberi hemen azad edebileceði gibi, kitabet akdine de baðlayabilir. Cariye müdebbere iken efendisinden bir çocuk doðurursa; efendisinin ümm-ü veledi olur ve üzerindeki müdebberlik de kalkar: Çünkü bu onun için daha hayýrlýdýr. Bu fazla bir vasýf ve tekiddir. Müdebbere iken efendisinin ölümüyle hürriyeti sabit olur. Bu hususda icmâ edilmiþtir. Hürriyetim elde etmek için de asla kazanç sahasýna atýlmaz. Efendisi onu kendi hizmetinde çalýþtýrabilir. Ücret karþýlýðýnda baþkasýnýn iþinde de çalýþtýrabilir. Onunla cinsî münasebette bulunabilir: Çünkü efendinin onun üzerinde mülkiyeti sabittir. Bu sebeple ve yukarýdaki açýkladýðýmýz sebeplerden dolayý, bu tasarruflar geçerli olurlar.

Bu cariyenin kazancý ve diyeti de efendisine aittir: Çünkü o efendisinin mülkiyetinde kalmaya devam etmektedir. Azadlýk þartýnýn mevcudiyetinde de daha evvel de hürriyeti hakeder; zira o cariye gibidir.

Efendisi onu -rýzasý olmadan da- evlendirebilir. Çünkü onun tenasül organýna sahiptir. Onunla cinsî münasebette bulunma hakkýna da sahiptir. Bu tasarruflarýn hür kadýn üzerinde de yapýlmasý caizdir.

Müdebbere cariyenin doðurduðu çocuk da, ashabýn icmâýyla müdebberdir. Çünkü müdebberlik o cariyenin ayrýlmaz bir vasfýdýr. Mükâteblikde olduðu gibi, müdebberlikde de çocuk anasýna tâbi olur.

Efendi öldüðü zaman müdebber olan köle efendinin malýnýn üçte birinden azad olur: Bu hususda rivayet ettiðimiz hadîs-i þerîf bunu emretmektedir. Efendi onun azadlýðýný kendi ölümüne baðlamýþ olduðundan, bu bir vasiyyettir. Vasiyyet de efendinin terekesinin üçte birinde muteber olur. Eðer üçte biri onu azad etmezse, üçte bir hesabý ile   azad olur: Bu, þu mânaya gelir: Müteveffanýn malýnýn üçte biri hesaplanýr. Bu üçte bir o kölenin azadlýk bedeli olarak yeterli olmuyorsa, kalan kýsmý ödemek için köle kazanç sahasýna atýlýr. Efendi borçlu olarak ölmüþse, köle kýymetinin tamamý karþýlýðýnda kazanç sahasýna atýlýr: Zira açýkladýðýmýz üzere müdebber kýlmak bir vasiyyettir. Borcun ödenmesi vasiyyetin gereðinin yapýlmasýndan önce gelir. Burada sözü edilen borçla; terekenin tamamýný kapsayan borç kastedilmektedir. Hürriyeti reddetmek mümkün deðildir. Þu halde her iki tarafýn durumu nazar-ý itibara alýnarak kölenin kazanç sahasýna atýlmasý gerekir.

Ýki ortakdan biri hissesi nisbetinde kölesini müdebber kýlmýþ ve diðer arkadaþýnýn hissesini de kenidisi almýþ ve sonra ölmüþse; kölenin yarýsý (Ebû Yûsuf, Ýmam Muhammed) tedbir ile azad olur. Diðer yarýsý için de kazanç sahasýna atýlýr: Çünkü tedbir sözleþmesi yapýlmýþ olmasa da onun yansý Ebû Hanîfe'ye göre kendi mülkündedir. Ýmameyn'e göre tedbir sözleþmesi sebebiyle tamamý azad olur. Çünkü kölenin bir kýsmýný müdebber kýlmak, tamamýný müdebber kýlmak gibidir ki; bu azad etmenin bölünür olup olmadýðý mes'elesinin bir teferruatýdýr.

Efendi kölesine; 'eðer þu hastalýkdan Ölürsem  veya; 'þu yolculuðumda Ölürsem...' yahut; 'yirmi seneye kadar ölürsem, sen hürsün' derse; bununla kölesinin hürriyetini talik etmiþ   olur. Bu

mukayyed bir talik sözleþmesi olup, bu durumda kölenin satýlmasý caiz olur: Zira açýkladýðýmýz üzere bu, kölenin derhal hürriyete kavuþmasý için bir sebep deðildir. Satýlmasý ve üzerinde diðer bazý tasarruflarda bulunulmasý, bu sebebi iptal etmek deðildir. Çünkü bu takdirde o köle hürriyeti kesinlikle haketmiþ deðildir. Satýlmasý, onun hürriyet hakkýný iptal etmek deðildir. Demek ki, mutlak müdebberin aksine, mukayyed müdebberin satýlmasý caizdir.

Efendi bu söylediði þekillerde ölürse, köle hürriyete kavuþur:

Zira açýkladýðýmýz üzere terekesinin üçte birinde kölenin azadlýk þartý mevcuttur. En- Nevâzil'de Ebû'l- Leys; El- Münteka'da da Hâkim dediler ki; bir kimse kendi kölesine; 'ben iki yüz seneye kadar ölürsem, sen hürsün' derse; o köle mukayyed müdebber olur. Bu Ebû Yûsuf un kavlidir ve bu kölenin satýlmasý caiz olur. Hasan b. Ziyad dedi ki; 'bu köle mutlak müdebber olup, satýlmasý caiz olmaz.' Muhtar görüþe göre umumiyetle yaþamlamayacak kadar bir müddet  söylenirse, o köle mutlak müdebber olur. Çünkü bu müddet, kesinlikle yaþanilabilen bir müddet gibidir. [12]



[11] Bu hadîsi Dârekutnî ve Beyhakî rivayet etmiþtir

[12] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsýlî, El-Ýhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayýnlarý: 3/298-303.



Ynt: Tedbir By: Bilal2009 Date: 29 Aðustos 2020, 18:41:39
Allah razý olsun paylaþým için

radyobeyan