Mektup no 4 By: hafiza aise Date: 15 Mart 2011, 15:51:55
Sýra No: 4
Ankara ehl-i vukufunun ittifakla verdikleri raporun sûretidir
Dolu bulunan cem'an beþ sandýk kitap, tarafýmýzdan açýlarak okundu. Said Nursî tarafýnden telif edilen basýlmýþ, basýlmamýþ Risale-i Nur eczalarý ve Risale-i Nur'a ekli Said Nursî ile bazý þakirtleri tarafýndan yazýlmýþ ilmî ve dinî mektuplarla, þakirtlerin birbiriyle ve Said Nursî ile âdi muhabere mektuplarý ve kliþeler inceleme mevzuu salâhiyetimiz dahilinde görülerek incelendi. Bunlarýn mahiyetini belirtmek için bu risale ve mektuplarý iki nev'e ayýrmak gerektir.
Risaleler: Bir âyetin tefsiri ve bir hadisin þerhi maksadýyla yazýlmýþ olanlarýyla; din, iman, Allah, Peygamber, Kur'ân ve âhiret akidelerini ve ibarelerini açýkça anlatmak için temsillerle yazýlmýþ ilmî görüþleri; ve ihtiyarlarla gençlere hitap eden ahlâkî öðütler; ve kýsmen hayat tecrübesinden alýnmýþ ibretli vak'alar; ve esnafa ait faydalý menkýbeleri ihtiva eden, mevcudun yüzde doksanýný teþkil eden risalelerdir ki, bunlar da, bütün bu risalelerde müellif hem samimî, hem hasbî ve hem de ilim yolundan ve dinî esaslardan hiç ayrýlmamýþtýr. Bunlarda dini âlet etmek ve cemiyet teþkil etmekle emniyeti ihlâl hareketinin bulunmadýðý sarihtir. Þakirtlerin birbiriyle ve Said Nursî ile âdi muhabere mektuplarý da bu nevidendirler.
1. Said Nursî, Ýstanbul'da iken kazandýðý ehemmiyetli þan ve þerefin, kalýn bir uykudan ibaret sakîl bir rüya-yý muvakkat, bir sersemlik olduðunu söyler. Ve Ýstanbul'da bir iki sene gafletle siyasete karýþtýðýndan, bunu "dünyanýn ölümü" diye tasvir eder. Bu münasebetle, "Eski Said, Yeni Said" diye iki þahsiyet bulunduðunu ve bu þahsiyetlerin birbirinden ayrý olduklarýný söyler. Sonra, dokuz adet birincide yirmi kadar risale bulunan mecmuasýnýn sonunda, Isparta'da Risale-i Nur þakirtlerine yazýlan mektubun içinde, siyasete tenezzülün hatâ olduðunu söyler.
2. Said Nursî'nin en mühim kitabý olan Hüccetü'l-Bâliða adlý kitabýn bir münâcât kýsmýnda, "Bu dünya fânidir. En büyük dâvâ, bâki olan âlemi kazanmaktýr. Ýnsanýn itikadý saðlam olmazsa, dâvâyý kaybeder. Hakiki dâvâ budur. Bunun haricindeki dâvâlara karýþmak zararlýdýr. Siyasetle meþgul olan, ehemmiyetli hizmetlerinden geri kalýr. Hem de siyaset boðuþmalarýna kapýlanlar, selâmet-i kalbini kaybeder" der.
3. Yirmi Altýncý Lem'ada "Ýhtiyar dünyada.. benim hakikî vazifem, neþr-i esrar-ý Kur'âniyedir." (Sayfa: 713). Bu memleketle, hamiyet-i Ýslâmiye noktasýndan alâkadarým. Yoksa benim ne hanem var, ne evlâdým." (Sayfa: 718).
4. Yirmi Birinci Lem'ada kardeþlerine verdiði öðütlerden birinci düstur: "Amelinizde rýza-i Ýlâhî olacak, maddî menfaat fikri olmayacak." Bu yazýlarda, "Ben, sofî deðilim," "Mesleðimiz tarikat deðildir." (Sayfa: 668) "Hubb-u câh ve nazarý kendine celb etmek, ruhî bir marazdýr. Buna gizli bir þirk denir." "Eðer mesleðimiz þeyhlik olsaydý, makam bir olurdu; o makama çok namzetler olurdu. Mesleðimiz uhuvvettir. Kardeþ kardeþe peder olamaz, mürþid vaziyetini takýnamaz..."