Emirdað Lahikasý
Pages: 1
Mektup no 7 By: hafiza aise Date: 15 Mart 2011, 15:48:57
Sýra No: 7

"Kendi Kendime Hasbihal" namýndaki parçaya lâhika olarak

Adliye Vekiliyle ve Risale-i Nur'la alâkadar mahkemelerin hakimleriyle bir hasbihaldir

Efendiler! Siz, niçin sebepsiz bizimle ve Risale-i Nur'la uðraþýyorsunuz? Kat'iyen size haber veriyorum ki: Ben ve Risale-i Nur, sizinle deðil mübareze, belki sizi düþünmek dahi vazifemizin haricindedir. Çünkü, Risale-i Nur ve hakiki þakirtleri, elli sene sonra gelen nesl-i âtiye gayet büyük bir hizmet ve onlarý büyük bir vartadan ve millet ve vataný büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalýþýyorlar. Þimdi bizimle uðraþanlar, o zaman kabirde elbette toprak oluyorlar. Farz-ý muhal olarak, o saadet ve selâmet hizmeti bir mübareze olsa da, kabirde toprak olmaya yüz tutanlarý alâkadar etmemek gerektir.

Evet, Hürriyetçilerin ahlâk-ý içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece lâubalilik göstermeleriyle, yirmi-otuz sene sonra dince, ahlâkça, namusça þimdiki vaziyeti gösterdiði cihetinden, þimdiki vaziyette de, elli sene sonra bu dindar, namuskâr, kahraman seciyeli milletin nesl-i âtisi, seciye-i diniye ve ahlâk-ý içtimaiye cihetinde ne þekle girecek, elbette anlýyorsunuz. Bin seneden beri bu fedakâr millet, bütün ruh u canýyla Kur'ân'ýn hizmetinde emsalsiz kahramanlýk gösterdikleri halde, elli sene sonra o parlak mâzisini dehþetli lekedar, belki mahvedecek bir kýsým nesl-i âtinin eline elbette Risale-i Nur gibi bir hakikati verip, o dehþetli sukuttan kurtarmak en büyük bir vazife-i milliye ve vataniye bildiðimizden, bu zamanýn insanlarýný deðil, o zamanýn insanlarýný düþünüyoruz.

Evet, efendiler! Gerçi Risale-i Nur sýrf âhirete bakar; gayesi Rýza-yý Ýlâhî ve imaný kurtarmak ve þakirtlerinin ise, kendilerini ve vatandaþlarýný idam-ý ebedîden ve ebedî haps-i münferitten kurtarmaya çalýþmaktýr. Fakat dünyaya ait ikinci derecede gayet ehemmiyetli bir hizmettir; ve bu millet ve vataný anarþilik tehlikesinden ve nesl-i âtinin biçareler kýsmýný dalâlet-i mutlakadan kurtarmaktýr. Çünkü bir Müslüman baþkasýna benzemez. Dini terk edip Ýslâmiyet seciyesinden çýkan bir Müslim dalâlet-i mutlakaya düþer, anarþist olur, daha idare edilmez.

Evet, eski terbiye-i Ýslâmiyeyi alanlarýn yüzde ellisi meydanda varken ve an'anât-ý milliye ve Ýslâmiyeye karþý yüzde elli lâkaytlýk gösterildiði halde, elli sene sonra yüzde doksaný nefs-i emmâreye tâbi olup millet ve vataný anarþiliðe sevk etmek ihtimalinin düþünülmesi ve o belâya karþý bir çare taharrisi, yirmi sene evvel beni siyasetten ve bu asýrdaki insanlarla uðraþmaktan kat'iyen menettiði gibi; Risale-i Nur'u, hem þakirtlerini, bu zamana karþý alâkalarýný kesmiþ; hiç onlarla ne mübareze, ne meþguliyet yok.

Madem hakikat budur; adliyelerin, deðil beni ve onlarý itham etmek, belki Risale-i Nur'u ve þakirtlerini himaye etmek en birinci vazifeleridir. Çünkü, onlar bu millet ve vatanýn en büyük bir hukukunu muhafaza ettiklerinden, onlarýn karþýsýnda, bu millet ve vatanýn hakikî düþmanlarý Risale-i Nur'a hücum edip, adliyeyi þaþýrtýp, dehþetli bir haksýzlýða ve adaletsizliðe sevk ediyorlar. Küçücük iki nümunesini beyan ediyorum.

Ezcümle: Hapisteki arkadaþlarýmdan, selâm-kelâmdan ibaret ve Arabî bir risalemin fiyatý olan on banknotu, buradaki bir adama gönderip, tâ Isparta'da tab' masrafýný veren o nüshalar sahibine verilsin diyen mektubu yüzünden hem adliye, hem hükûmet bana sýkýntýlar verip, hem vasýta olan adamý taharri etti. Bu sinek kanadý kadar ehemmiyeti olmayan bir âdi mektubu, hem altý ay zarfýnda bir tek âdi muhabereyi bu kadar büyük bir mesele suretine getirmek, elbette adliyenin þerefine, haysiyetine yakýþmaz.

Ýkinci nümune: Benim gibi garip, ihtiyar ve zayýf ve beraat etmiþ bir misafire, herkesi, hattâ hizmetçilerini resmen propaganda ile ondan ürkütmek, kendini periþan bir vaziyete sokmak, bu vilâyetteki hükûmetin hamiyet-i milliyesine yakýþmadýðýndan, sinek kanadý kadar mevhum bir zarara dað gibi ehemmiyet verip aleyhimde resmen propaganda yapmak, "Kiminle görüþüyor ve yanýna kim gidiyor?" diye herkese bir telâþ vermek-hükûmetin hikmeti ve hâkimiyeti, bu acip hâlete elbette tenezzül etmemek gerektir. Her neyse_ Bu iki madde gibi, muttali olanlara hayret veren çok maddeler var.

Efendiler! Dalâlet ve fenalýklar cehaletten gelse, def etmesi kolaydýr. Fakat fenden, ilimden gelen dalâletin izalesi çok müþküldür. Bu zamanda dalâlet fenden, ilimden geldiði için, ancak onlarý izale etmeye ve nesl-i âtiden o belâya düþen kýsmýný kurtarmaya, karþýlarýnda dayanmaya Risale-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir eser lâzýmdýr. Risale-i Nur'un bu kýymette olduðuna delil þudur ki:

Yirmi seneden beri, benim þiddetli ve kesretli bulunan muarýzlarým ve þiddetli tokatlarýný yiyen filozoflarýn hiçbirisi, Risale-i Nur'a karþý çýkmamýþ ve cerh edememiþ ve çýkamaz. Ve dokuz ay, üç adliye ve merkez-i hükûmet ehl-i vukufu,
yüz kitaptan ibaret eczalarýnda, bizi mes'ul edecek bir tek madde bulamamalarýdýr. Ve binler ehl-i dikkat olan Risale-i Nur þakirtlerine kanaat-i kat'iye veren, "Ýþarât-ý Kur'âniye" ve "Ýhbarat-ý Gaybiye-i Aleviye ve Gavsiye"nin, bu asýrda Risale-i Nur'un ehemmiyetine ve makbuliyetine imza basmalarýdýr.

Evet, adliyeler, hukuklarý muhafaza etmek ve haksýzlarý tecavüzden durdurmak, vazifeleri olmak cihetiyle, Risale-i Nur'un yüz risalesi, yirmi senede yüz bin adamýn saadetlerine hizmet ettiði sabit olmakla beraber; on seneden beri, iki mahkeme ve merkez-i hükûmet ve birkaç vilâyetin zabýtalarý ve Denizli Mahkemesi münasebetiyle dokuz ay bütün mahrem ve gayr-ý mahrem evraklarýmýzda ve risalelerde millete ve vatana bir zararlý maddeyi ve mucib-i ceza bir yanlýþ görmediðinden, elbette Risale-i Nur'un bu vatanda gayet küllî ve büyük hukuku var. Bu küllî ve çok ehemmiyetli hukuku nazara almayýp, âdi evraklar gibi müsadere ederek, millete ve takviye-i imana muhtaç biçarelere pek büyük bir haksýzlýðý nazara almamak ve âdi bir adamýn cüz'î ve küçük bir hakkýný ehemmiyetle nazara almak, adliyenin mâhiyetine ve adaletin hakikatine hiçbir cihetle yakýþmaz diye size hatýrlatýyoruz.

Doktor Duzi'nin ve sair zýndýklarýn eserlerine iliþmemek, Risale-i Nur'a iliþmek, gazab-ý Ýlâhînin celbine bir vesile olabilir diye korkuyoruz. Cenab-ý Hak size insaf ve merhamet ve bize de sabýr ve tahammül ihsan eylesin. Âmin.

Gayr-ý resmî, fakat tecrid-i mutlakta Said Nursî


radyobeyan