Mektup no 12 By: hafiza aise Date: 15 Mart 2011, 12:29:35
Sýra No: 12
Bu istida, üç makamata gönderilmiþtir. Oradaki kardeþlerime bir me'haz olmak için gönderildi
Yirmi seneden beri sabredip sükût eden bir mazlumun þekvâsýný dinlemenizi istiyorum.
Hürriyetin en geniþ suretini veren cumhuriyet hükûmetinde herbir hürriyetten men edilmekle beraber, düþmanlarým, benim aleyhime her cihetle serbest olarak beni eziyorlar. Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikr-i ilmiyeyi temin eden cumhuriyet hükûmeti, ya beni tam himaye edip, garazkâr, evhamlý düþmanlarýmý sustursun veyahut bana, düþmanlarým gibi hürriyet-i kalem verip, müdafaatýma yasak demesin. Çünkü, resmen, perde altýnda her muhabereden men'im için postahanelere gizli emir verilmiþ. Su ve ekmeðimi getiren birtek çocuktan baþka kimseyle beni görüþtürmemek için tenbihat verildiði bir zamanda, eskiden beri benim muarýzlarým fýrsat bulup, tam Mahkeme-i Temyizin beraatimizi tasdik ederek, mahkemedeki ehl-i vukufun tahsin ettikleri kitaplarýmý almayý beklerken, o düþmanlarým, hiç münasebetim olmayan bir-iki mahrem risalelerimi verdirip, sonra meslekçe benim aleyhimde bir-iki ehl-i vukufun eline geçirip, aleyhimde fena bir rapor hazýrladýklarýný iþittim. Daha sabýr ve tahammülüm kalmadý. Ben hükûmet-i cumhuriyenin bütün erkânlarýna, belki dünyaya ilân ediyorum ki:
Kur'ân-ý Hakîmin sýrr-ý hakikatiyle ve i'câzýnýn týlsýmýyla, benim ve Risale-i Nur'un programýmýz ve mesleðimiz ve bilfiil semeresini gördüðümüz ve çalýþtýðýmýz ve gaye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün idam-ý ebedîsinden iman-ý tahkikî ile biçareleri kurtarmak ve bu mübarek milleti de her nevi anarþilikten muhafaza etmektir.
Ýþte Risale-i Nur, üç ehl-i vukuf heyetinin ve üç mahkemenin incelemesinden geçtiði halde, bu iki vazife-i kudsiyeden baþka, kasdî olarak dünyaya, idareye, âsâyiþe dokunacak ciheti olmadýðýna, yirmi senelik hayatým ve yüz otuz Risale-i Nur, meydanda, cerh edilmez bir hüccettir. Evet, mahkemece dâvâ ettiðim ve benimle münasebettar bütün dostlarýmýn tasdiki altýnda, yirmi seneden beri hiç müracaat etmeyen ve on seneden beri hükümetin erkânlarýný-birkaçý müstesna olarak-bilmeyen ve dört seneden beri Dünya Harbinden ve hadisatýndan hiç haber almayan ve merak etmeyen bu biçare mazlum Said, hiç imkâný var mý ki, ehl-i siyasetle uðraþsýn ve idareye iliþsin ve âsâyiþin ihlâline meyli bulunsun? Eðer zerre miktar bulunsaydý, "Karþýmda kimler var, dünyada neler oluyor, bana kim yardým edecek?" diye soruþturacaktý, merak edecekti, karýþacaktý, hilelerle büyüklere hulûl edecekti.
En elîm cüz'î bir hadise þudur ki: "Bir tecrid-i mutlak içinde, her muhabereden kesilmiþ vaziyetimden kurtulmak için hapse girmeye bir bahane bulunuz ki beni hapse alsýnlar, bu azaptan kurtulayým" diye bazý dostlarýma bir gizli mektup elden göndermiþtim. Tâ, benim hayatýmýn sermayesi ve neticesi ve gayet ziynetli bir surette tezyin edilmiþ Risale-i Nur'dan, Denizli'de mahkemede bulunan kitaplarýma yakýn olayým ve teslim almaya çalýþayým. Maatteessüf, aleyhime olan oradaki ehl-i vukuftan birtek adam beni müdafaa ederken, o dahi mektubumu görüp, hapse girmem için aleyhime hüküm vermeye mecbur olmuþ.
Beni hapislere sokan muarýzlarýmýn bir bahaneleri de-o mahkemede ondan beraat kazandýðým-"tarikatçýlýk"týr. Halbuki, Risale-i Nur'da daima dâvâ edip demiþim: "Zaman tarikat zamaný deðil, belki imaný kurtarmak zamanýdýr. Tarikatsiz Cennete gidenler çoktur, imansýz Cennete giden yoktur" diye bütün kuvvetimizle imana çalýþmýþýz. Ben hocayým, þeyh deðilim. Dünyada bir hanem yok ki, nerede tekkem olacak? Bu yirmi sene zarfýnda, bir tek adam yok ki, çýksýn desin: "Bana tarikat dersi vermiþ." Ve mahkemeler ve zabýtalar bulmamýþlar. Yalnýz eskiden yazdýðým tarikatlerin hakikatlerini ilmen beyan eden Telvihat Risalesi var ki, bir ders-i hakikattir ve yüksek bir ders-i ilmîdir, tarikat dersi deðildir.
Hürriyet-i vicdaný esas tutan hükûmet-i cumhuriyenin, elbette bu milletin milyarlar ecdadýnýn ruhlarý baðlandýðý bir hakikate ve onun yolunda dünyaya meydan okuduklarý ve iman-ý tahkikîyi galibâne felsefeye karþý ispat eden bir eseri ve hâdimlerini himaye etmek, ehemmiyetli bir vazifesidir. Yoksa, o zayýf hâdimin ellerini baðlayýp, binler düþmanlarýný ona saldýrtmaya, hiçbir vecihle o cumhuriyetin düsturlarý müsaade etmez. Cumhuriyet beni dinleyecek diye þekvâmý yazdým. Evet,(1)
derim.1 "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir." Âl-i Ýmrân Sûresi, 3:173.