Mektup no 13 By: hafiza aise Date: 15 Mart 2011, 12:27:56
Sýra No: 13
Heyet-i Vekileye ve milletvekilleri riyasetine cüz'î, fakat ehemmiyetli bir maruzatýmdýr
Otuz seneden beri hayat-ý siyasiyeden çekildiðim halde, bu sýrada bir defaya mahsus olarak, vatanî ve millî ve âsâyiþî bir meseleyi beyan ediyorum. Þöyle ki:
Çok emârelerle kat'î kanaatimiz geldi ki, anarþilik hesabýna bana ve bu Emirdað kasabasýna ve dolayýsýyla bu vatana bir suikast var ki, bir habbeyi kubbeler ve bir sinek kanadý kadar ehemmiyeti olmayan bir hadiseyi dað gibi gösterip, sükûnete muhtaç olan bu vatanda beni bahane edip, anarþilik hesabýna ve bir ecnebî plânýyla bize, yani biçare vatandaþlarýmýzý idam-ý ebedîden ve þübehat-ý uhreviyeden kurtarmaya çalýþan Nur þakirtlerine, bütün bütün kanunsuz ve keyfî hücum edildi. Pek zahir bir garazla, evham yüzünden, baruta ateþ atmak gibi, bu vatana ve âsâyiþe beni bahane edip suikast edildi. Þöyle ki:
Üç mahkeme, yirmi senelik mektuplarýmý ve kitaplarýmý ve hallerimi inceden inceye tetkikten sonra bize ve kitaplarýma beraat verdiði halde; ve üç seneden beri telifatý terk ettiðim ve haftada ancak bir mektup yazabildiðim ve mecbur olmadan herbiri bir gün nöbetle zarurî hizmetimi yapan üç-dört terzi çýraðýndan baþka kimseyi kabul etmediðim halde; ve serbestiyet verildiði ve memleketime gitmediðim halde, hiç ömrümde görmediðim bir tarzda ve resmî bir surette beni hiddete getirip bir hadise çýkarmak için, tahkir ve ihanet kastýyla, kanunsuz ve garazla, beni taharri ile kapýmýn kilidini kýrýp, Kur'ân'ýmý ve Arabî levhalarýmý evrak-ý muzýrra gibi alýp götürmekle beraber, adliyenin mühim bir memuru, resmen buradaki memurlara âmirâne demiþ ki: "Said'i iki jandarma ile teþhir suretinde çýkarýp, zorla baþýna þapka giydirip öylece ifadeye getirmeliydiniz. Hem ona yanaþanlarý tutunuz" diye, ehemmiyetli bir mecliste ve ayn-ý hakikat olan ifademi okuduklarý vakit söylemiþ. Bunda þek ve þüphe kalmadý ki, beni tahkir ve ihanet edip, hiddete getirip, âsâyiþi bozmak garazý tâkip ediliyor.
Cenab-ý Hakka hadsiz þükür olsun ki, binler haysiyet ve þerefimi bu vatandaki biçarelerin istirahatine ve onlardan belâlarýn def'ine feda etmek için bana bir hâlet-i ruhiyeyi ihsan eylemiþ ki, ben de, onlarýn yaptýðý ve niyetinde bulunduklarý tahkirat ve ihanetlere karþý tahammüle karar vermiþim. Bu milletin âsâyiþine, hususan mâsum çocuklarýn ve muhterem ihtiyarlarýn ve biçare hastalarýn ve fakirlerin dünyevî istirahatlerine ve uhrevî saadetlerine binler hayatýmý ve binler þerefimi feda etmeye hazýrým.
Ýþte, sinek kanadýný dað gibi yaptýklarýnýn bir emâresi þu ki: Benim gibi gurbette, hasta, ihtiyar, zayýf, tek baþýna bulunan bir adam için, on gün zarfýnda beþ defa Afyon Valisi ve Emniyet Müdürü ve iki defa Afyon Müddeiumumîsi benim için buraya gelmesi ve iki günde, herbir günde beþ tayyare benim gezdiðim yerlerde beni nezaret altýna almasý ve beþ polis hafiyesinin burada bana tarassut edenlere ilâve edilip, ahvâlimi tecessüs etmek için gönderilmesi ve postahanelere, bana ait mektuplarýn müsaderesi için resmen emir verilmesi gösteriyor ki, Þeyh Said ve Menemen hadisesinin on misli bir hadiseyi evhamla düþünmüþler, habbeyi kubbe söylemiþler ki, böyle bir vaziyet alýyorlar. Benim eski hayatýmý zannedip, ihanetle hiddete gelecek tahmin etmiþler. Bilâkis aldandýlar. Biz, bütün kuvvetimizle anarþiliðe bir sedd-i Zülkarneyn gibi, bir sedd-i Kur'ânî tesisine çalýþýyoruz. Bize iliþenler, anarþilik ve belki komünistliðe zemin ihzar ediyorlar.
Evet, eðer eski hayatým gibi, izzet-i ilmiyeyi muhafaza etmek için hiçbir hakareti kabul etmemek olsaydý ve vazife-i hakikiyesi, sýrf âhiret ve ölümün idam-ý ebedîsinden Müslümanlarý kurtarmak vazifesi olmasaydý ve bana iliþenler gibi sýrf dünyaya ve menfî siyasete çalýþmak olsaydý, on Menemen, on Þeyh Said hadisesi gibi bir hadiseye, o anarþilik hesabýna çalýþanlar sebebiyet vereceklerdi.
Hem, üç mahkeme ve yirmi senede kaç vilâyetin zabýtalarý, kýyafetime kanunca iliþmedikleri ve mâzuriyetim ve inzivama binaen, tebdil-i kýyafetime hiçbir ihtar olmadýðý halde, böyle keyfî, kanunsuz, cebren ahâli içinde baþýma þapkayý giydirmeye çalýþmak, kýrk seneden beri bu vatanda, hususan iman-ý tahkikî dersinde kardeþâne alâkadar olan yüz binler adam, pek büyük bir heyecan içinde zemini hiddete getirip, emsalsiz aðlamaya vesile olacaktý.
Zaten ecnebî parmaðýyla, güya hakkýmda teveccüh-ü âmmeyi kýrmak fikriyle damarlarýma dokunacak kanunsuz muamelelerin mezkûr maksat için yapýldýðýna, çok emârelerle kat'î kanaatimiz geldi. Fakat Cenab-ý Hakka hadsiz þükür olsun ki, benim gibi kabir kapýsýnda, alâkasýz, dünyadan usanmýþ, hürmetten, teveccüh-ü âmmeden kaçmýþ ve þân ve þeref ve hodfuruþluk gibi riyakârlýklara hiçbir meyli kalmamýþ bir vaziyette iken, bunlarýn bana karþý kanunsuz ihanetlerinin hiçbir ehemmiyeti kalmadý; Cenab-ý Hakka havale ediyorum. Bana lüzumsuz evham yüzünden eziyet edenlerin yakýnda ölümle idam-ý ebediyeye giriftar olacaklarýný
düþünüp, hakikaten acýyorum. Yâ Rabbî, onlarýn imanýný Risale-i Nur'la kurtar! Ýdam-ý ebedîden, sýrr-ý Kur'ân'la terhis tezkeresine çevir! Ben de onlara hakkýmý helâl ediyorum.
Said Nursî