Emirdað Lahikasý
Pages: 1
Mektup no 20 By: hafiza aise Date: 14 Mart 2011, 19:02:52
Sýra No: 20

Aziz, sýddýk kardeþlerim,

Ýþarât-ý Gaybiye-i Gavsiye ve Aleviyede, "Altmýþ dörtte Risale-i Nur telifce tamam olur." Demek o tarihten sonra, yalnýz izahat ve haþiyeler ve tetimmeler olacak. Bu münasebetle iki nokta ihtar etmek kalbime geldi.

Birincisi: Risale-i Nur'un fýtraten ve zamanýn vaziyetine göre talebesi olacak, baþta, mâsum çocuklardýr. Çünkü bir çocuk, küçüklüðünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müþkül bir tarzda Ýslâmiyet ve imanýn erkânlarýný ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ý müslim birisinin Ýslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düþer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnýz dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Âhirette de onlara þefaatçi deðil, belki dâvâcý olur: "Neden imanýmý terbiye-i Ýslâmiye ile kurtarmadýnýz?"

Ýþte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardýr ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenatý ile onlarýn defter-i a'mâline vefatlarýndan sonra hasenatý yazdýrmakla ve âhirette onlara derecesine göre þefaat etmekle bahtiyar evlât olurlar.

Risale-i Nur'un ikinci kýsým talebeleri: Fýtraten Risale-i Nur'a muhtaç, bir derece de dünyadan ürkmüþ veyahut küsmüþ kadýnlardýr. Hususan bir derece yaþlý da olsa, Risale-i Nur, ona hakikî bir gýda-yý mânevîdir. Çünkü Risale-i Nur'un dört esasýndan birisi þefkattir ki, ism-i Rahîm'in mazhariyetinden gelmiþ. Kadýnlarýn da en esaslý hassalarý ve fýtrî vazifelerinin mayasý, þefkattir.

Üçüncü kýsým: Fýtrî olmasa da, vaziyeti itibarýyla Risale-i Nur'a ekmek ve ilâç gibi muhtaç olan hastalar ve ihtiyarlardýr. Çünkü, Risale-i Nur hayat-ý bâkiyeyi güneþ gibi gösterdiðinden ve dünyevî hayatýn fânilik cihetinde mâhiyetini tam gösterdiðinden, dünyevî hayatlarýna ya hastalýk veya ihtiyarlýkla darbe gelen ve gaflet veya dalâlet cihetiyle ölümü idam tevehhüm eden hastalar ve ihtiyarlar Risale-i Nur'a o derece muhtaçtýrlar ve öyle bir teselli, bir nur alýrlar ki, onlarýn hastalýk ve ihtiyarlýðýný sýhhat ve gençliðe tercih ettiriyor.

Ýhtar edilen ikinci nokta: Madem Arabîce altmýþ dörde girdik, iþaret-i gaybiye gelmesiyle Risale-i Nur tekemmül etmiþ olur. Eðer Rumî tarihi olsa, daha iki senemiz var. Halbuki çok mühim yerde yazýlmayan ve tehir edilen risaleler kalmýþ. Meselâ, Otuzuncu Mektup ve Otuz Ýkinci Mektup ve Otuz Ýkinci Lem'alar gibi ehemmiyetli mertebeler boþ kalmýþ. Kalbime ihtar edilmiþ ki: Eski Said'in en mühim eseri ve Risale-i Nur'un Fatihasý, Arabî ve matbu olan Ýþârâtü'l-Ý'câz tefsiri, Otuzuncu Mektup olacak ve olmuþ. Eski Said'in en son telifi ve yirmi gün Ramazan'da telif edilen, kendi kendine manzum gelen Lemeat Risalesi Otuz Ýkinci Lem'a olmasý ve Yeni Said'in en evvel hakikatten þuhud derecesinde kalbine zahir olan ve Arabî ibaresinde Katre, Habbe, Þemme, Zerre, Hubab, Zühre, Þule ve onlarýn zeyillerinden ibaret büyükçe bir mecmua Otuz Üçüncü Lem'a olmasý ihtar edildi.

Hem Meyve, On Birinci Þuâ olduðu gibi, Denizli Müdafaanamesi de On Ýkinci Þuâ ve hapiste ve sonra Küçük Mektuplar Mecmuasý On Üçüncü Þuâ olmasý ihtar edildi. Ben de aziz kardeþlerimin tensiplerine havale ediyorum. Demek birkaç mertebede kapý açýktýr; bizlere daha iyi tetimmeler yazdýrýlabilir.

Aziz kardeþlerime birer birer selâm ediyorum. Kastamonu ve civarýndaki kardeþlerimi de-eski zamanda olduðu gibi-daima beraber görüyorum. Hiç merak etmesinler, Risale-i Nur tevakkuf etmiyor, perde altýnda büyük fütuhatý var. Sýkýntýlarýmýzýn neticeleri Risale-i Nur'un derslerine daha ziyade nazar-ý dikkati celb edip geniþ bir dairede kendini okutturuyor. Onun için gayet çalýþkan iki kardeþimiz olan baba ve oðlu; ve babasý, ziyade sýkýntý çekmelerinde iftihar etsinler, orada muvakkat tevakkuftan müteessir olmasýnlar. Benim ve bizim nazarýmýzda onlar eski mevkilerini tam muhafaza ediyorlar.

Baþta Risale-i Nur'un fýtrî talebeleri mâsum çocuklar demiþtik. Ýþte bir nümunesi, bu mektubumu rahatsýzlýktan kendim yazamadýðým için ben söyleyip yeni hurufla yazan Ceylân, biri de ona mektup yazan mâsum Küçük Ali, biri de bu defa bana kâmilâne ve müdakkikane mektup yazan medrese-i Nuriyenin küçük þakirdi Küçük Mehmed'dir. Ben de onlara "Bârekâllah, bahtiyar çocuklar" derim, peder ve validelerini de tebrik ederim.


radyobeyan