Emirdað Lahikasý
Pages: 1
Mektup no 21 By: hafiza aise Date: 14 Mart 2011, 19:01:54
Sýra No: 21

Bir suâle mecburî cevabýn tetimmesidir.


Aziz sýddýk kardeþlerim,

Bu yaz mevsimi, gaflet zamaný ve derd-i maiþet meþgalesi hengâmý ve þuhûr-u selâsenin çok sevaplý ibadet vakti ve zemin yüzündeki fýrtýnalarýn silâhla deðil, diplomatlýkla çarpýþmalarý zamaný olduðu cihetle, gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risale-i Nur'un hizmeti zararýna bir atâlet, bir fütur ve tevakkuf baþlar.

Aziz kardeþlerim, siz kat'î biliniz ki, Risale-i Nur ve þakirtlerinin meþgul olduklarý vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merak âver meselelere bakýp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kýrýlmasýn.

Evet, ehl-i dünyanýn bütün muazzam meseleleri, fâni hayatta zâlimâne olan düstur-u cidal dairesinde, gaddarâne, merhametsiz ve mukaddesat-ý diniyeyi dünyaya feda etmek cihetiyle, kader-i Ýlâhî, onlarýn o cinayetleri içinde, onlara bir mânevî cehennem veriyor. Risale-i Nur ve þakirtlerinin çalýþtýklarý ve vazifedar olduklarý fâni hayata bedel, bâki hayata perde olan ölümü ve hayat-ý dünyeviyenin perestiþkârlarýna gayet dehþetli ecel cellâdýnýn, hayat-ý ebediyeye birer perde ve ehl-i imanýn saadet-i ebediyelerine birer vesile olduðunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat'î ispat etmektedir. Þimdiye kadar o hakikati göstermiþiz.

Elhasýl: Ehl-i dalâlet, muvakkat hayata karþý mücadele ediyorlar. Bizler, ölüme karþý nur-u Kur'ân ile cidaldeyiz. Onlarýn en büyük meselesi-muvakkat olduðu için-bizim meselemizin en küçüðüne-bekaya baktýðý için-mukabil gelmiyor. Madem onlar divanelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karýþmýyorlar; biz, neden kudsî vazifemizin zararýna onlarýn küçük meselelerini merakla takip ediyoruz?

Bu âyet (1) ve usul-ü Ýslâmiyetin ehemmiyetli bir düsturu olan yani, "Baþkasýnýn dalâleti sizin hidayetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onlarýn dalâletleriyle meþgul olmayasýnýz"; düsturun mânâsý: "Zarara kendi razý olanýn lehinde bakýlmaz. Ona þefkat edip acýnmaz."

Madem bu âyet ve bu düstur, bizi, zarara bilerek razý olanlara acýmaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakýmýzla, vaktimizi kudsî vazifeye hasretmeliyiz. Onun haricindekileri mâlâyani bilip, vaktimizi zayi etmemeliyiz. Çünkü elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecavüz edemeyiz. Bize tecavüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevi nurânî müdafaadýr.

Bu tetimmenin yazýlmasýnýn sebeplerinden birisi:

Risale-i Nur'un bir talebesini tecrübe ettim. Acaba bu heyecan, þimdiki siyasete karþý ne fikirdedir diye, Boðazlar hakkýnda bir boþboðazlýðý münasebetiyle bir iki þey sordum. Baktým, alâkadarâne ve bilerek cevap verdi. Kalben, "Yazýk!" dedim. "Bu vazife-i nuriyede zararý olacak." Sonra þiddetle ikaz ettim.

(2) bir düsturumuz vardýr. Eðer insanlara acýyorsan, geçmiþ düstur onlara merhamete liyakatini selb ediyor. Cennet adamlar istediði gibi, Cehennem de adam ister.

Beþinci Þuânýn yine kýsmen verdiði haberler tezahür ediyor.

Said Nursî



1 Mâide Sûresi, 5:105.

2"Þeytandan ve siyasetten Allah'a sýðýnýrým."


radyobeyan