Mektup no 28 By: hafiza aise Date: 14 Mart 2011, 16:28:05
Sýra No: 28
Aziz kardeþlerim,
Risale-i Nur'un zuhurundan kýrk sene evvel, geniþ bir hiss-i kablelvuku, acip bir tarzda, hem bende, hem bizim köyde, hem nahiyemizde tezahür ettiðini þimdi bir ihtar-ý mânevî ile kat'î kanaatim gelmiþ. Þefik ve kardeþim Abdülmecid gibi eski talebelerime bu sýrrý fâþ etmek isterdim. Þimdi Cenab-ý Hak sizlerde çok Abdülmecid'leri ve çok Abdurrahman'larý verdiði için, size beyan ediyorum:
Ben, on yaþýnda iken, büyük bir iftihar, hattâ bazan temeddüh suretinde bir hâletim vardý. Ýstemediðim halde pek büyük bir iþ ve büyük bir kahramanlýk tavrýný takýnýyordum. Kendi kendime derdim: Senin beþ para kýymetin yok. Bu temeddühkârane, hususan cesarette çok fazla gösteriþin niçindir? Bilmiyordum, hayret içindeydim. Bir iki aydýr o hayrete cevap verildi ki: Risale-i Nur, kablelvuku kendini ihsas ediyordu. Sen, âdi odun parçasý gibi bir çekirdek iken, o firdevs salkýmlarýný bilfiil kendi malýn gibi hiss-i kablelvuku ile hissedip hodfuruþluk ederdin.
Bizim Nurs köyümüz ise, hem eski talebelerim, hem hemþehrilerim biliyorlar ki, bizim köyümüz, fevkalâde gösteriþ ve cesarette ileri göstermek için temeddühü çok severdiler; güya büyük bir memleketi fetheder gibi kahramanâne bir tavýr almak istiyordular. Ben, hem kendime, hem onlara çok hayret ederdim. Þimdi hakikî bir ihtar ile bildim ki: O mâsum Nurslu insanlar, Nurs karyesi; Risale-i Nur'un nuruyla büyük bir iftihar kazanacak; o vilayetin, nahiyenin ismini iþitmeyen, Nurs köyünü ehemmiyetle tanýyacak diye bir hiss-i kablelvuku ile o nimet-i Ýlâhiyeye karþý teþekkürlerini temeddüh suretinde göstermiþler.
Hem, o nahiyemiz olan Hizan kazasýna tâbi Isparta'da, birden bire, meþhur Seyda namýnda Þeyh Abdurrahman-ý Tâðî himmetiyle o kadar çok talebeler ve hocalar ve âlimler çýktýlar ki, bütün Kürdistan onlarla iftihar eder bir þekil aldýðý zaman, içlerinde münazara-i ilmiye ve pek büyük bir himmetle ve pek geniþ bir daire-i ilim ve tarikat içinde öyle bir vaziyet hissediyordum ki, güya rû-yi zemini fethedecek bu hocalardýr.
Eski meþhur ulema ve evliyalar ve allâmeler ve kutublar-onlarýn medar-ý bahsi oldukça ben de dokuz on yaþýndayken dinliyordum, kalbime geliyordu ki, bu talebeler, âlimler, ilimde, dinde büyük bir fütuhat yapmýþlar gibi vaziyet alýyorlardý. Bir talebenin bir parça ziyade zekâveti olsaydý, büyük bir ehemmiyet verilirdi. Münazarada, bir meselede birisi galebe çalsa büyük bir iftihar alýrdý. Ben de hayret ediyordum, o hissiyat bende de vardý. Hattâ tarikat þeyhleri ve dairelerinde medar-ý hayret bir müsabaka, hem nahiye, hem kaza, hem vilayetimizde vardý. O hâletleri baþka memleketlerde o derece göremedim.
Þimdi bir ihtar ile kat'î kanaatim geldi: O talebe arkadaþlarým, o üstadlar hükmünde hocalarým, o mürþidlerim, evliya ve þeyhlerim, bir hiss-i kablelvuku ile ruhu hissedip akýl bilmeyerek-ki en lüzumlu bir zamanda-o talebeler içinde ve o hocalarýn þakirtleri içinde ve o mürþidlerin müridleri içinde parlak bir nur çýkacak, ehl-i imanýn imdadýna gelecek diye, o istikbaldeki nimet-i Ýlâhiyeye gayet aðýr ve acip þerait içinde ve hadsiz muarýzlarýn karþýsýnda ve bin seneden beri kuvvet bulan dalâletin mukabilinde ve gayet vehham ve garazkâr düþmanlarýmýzýn desiselerinin ihâtasýnda ve iki dehþetli mahkemenin uzun tetkikatýnda Risale-i Nur'un bu fevkalâde galebesi ve hârikulâde perde altýnda tenviratý ve düþmanlarýný mecbur edip serbestiyetini kazanmasý gösteriyor ki, o mevkiine lâyýktýr ki, kablelvuku Ýmam-ý Ali Radýyallahu Anh ve Gavs-ý Âzam (kuddise sýrruhu) ondan haber verdikleri gibi, bunlar, köy ve nahiye ve vilâyetim, benimle beraber þuursuz olarak geleceðini hissedip mesrur olmuþlar.HAÞÝYE
Sizi eski talebelerim ve eski arkadaþlarým ve kardeþim ve biraderzâdem Abdülmecid ve Abdurrahman'lar bildiðimden, bu mahrem sýrrý size açtým.
Evet, ben, yirmi dört saat evvel hassasiyetimle ve âsâbýmýn rutubetten tesiriyle rahmet ve yaðmurun gelmesini hissettiðim gibi, aynen öyle de, ben ve köyüm ve nahiyem, kýrk dört sene evvel Risale-i Nur'daki rahmet yaðmurunu bir hiss-i kablelvuku ile hissetmiþiz demektir.
Umum kardeþlerimize ve hemþirelerimize selâm ve dua ederiz ve dualarýný rica ederiz.