Emirdað Lahikasý
Pages: 1
Mektup no 40 By: hafiza aise Date: 14 Mart 2011, 15:36:56
Sýra No: 40

Aziz, sýddýk, çok mübarek, çok faal, çok hâlis, çok kýymettar kardeþim Hüsrev,

Senin bayramýn ikinci gününde elime geçen mektubun bir güvercin haber veriyor gibi geldiði ayný günde beni çok müteessir eden hâdise-i taarruziyeden neþ'et eden elemlerime, kederlerime bir merhem, bir ilâç hükmüne geçti, bu mânâyý hatýra getirdi: "Sana ihanet eden ehemmiyetsiz adamlara karþý, Gül ve Nur fabrikasýnýn kahramanlarýnýn hârikulâde hürmet ve ihtiramlarý varken, böyle bir iki vicdansýzýn hakaretine deðil, milyonlarca düþmanlarýn ihanetlerine karþý gelebilir ve hükümden iskat edebilir" diye kalbime geldi.

Fakat kendi þahsýma baktým ki, kurumuþ, çürümüþ, vazifesi bitmiþ bir hurma çekirdeði hükmünde iken, Risale-i Nur bahçesinde bir derece o çekirdekten tezahür eden meyvedar, muhteþem koca bir aðaç nazarýyla baktýðýnýzý gördüm. Sizin fevkalâde hüsn-ü zannýnýz o aðaçtan ileri geldiðini ve çekirdeðin de bir cihette, bir nevi vesile olduðu cihetinde hüsn-ü zanna mazhar olmuþ gördüm.

O mektubun birinci sayfasý güzeldir; ben de iþtirak ediyorum. Ýkinci sayfada birkaç yerde kalem karýþtýrdým, tâdil ettim. Ezcümle: Hazret-i Hasan Radýyallahu Anhýn altý aylýk hilâfetiyle beraber Risale-i Nur'un Cevþenü'l-Kebîrden ve Celcelûtiyeden aldýðý bir kuvvet ve feyizle vazife-i hilâfetin en ehemmiyetlisi olan neþr-i hakaik-i imaniye noktasýnda Hazret-i Hasan Radýyallahu Anhýn kýsacýk müddetini uzun bir zamana çevirerek tam beþinci halife nazarýyla bakabiliriz. Çünkü, adalet-i hakikiye ile bu asýrda insanlarý mes'ud edebilir bir istidatta bulunan, Risale-i Nur'dur ve onun þahs-ý mânevîsi, Hazret-i Hasan Radýyallahu Anhýn bir muavini, bir mütemmimi, bir mânevî veledi hükmündedir diye senin mektubunu tâdil ettim. Buna kýyasen, sana vekâleten bir iki yerde kalem karýþtýrdým. Fakat ayný günde mahkeme, kitaplarým içinde bana teslim ettikleri mektuplar, müsveddeleri ve onlarýn üstünde yeþil kalemle iþaretlerine göre çok ehemmiyet verdikleri o müsveddeler içinde bu size yazdýðým noksan bir parçayý gördüm, fesübhânallah dedim. Mektubuna benimle cevap ver diye mânâsýný aldým. Belki bu parça lâhikaya girmiþ; ben de size aynýný yazýyorum.

Parça budur:

"Benim çok kusurlu þahsýma hüsn-ü zanla verdiðiniz makamlar cihetinde deðil, belki vazifeye, hizmete bakýp o noktada bakmalýsýnýz. Perde açýlsa, benim baþtan aþaðýya kadar kusurat ile âlûde mâhiyetim, benden kaçmaya bir vesile olur. Sizi kardeþliðimden kaçýrmamak, piþman etmemek için, þahsiyetime karþý haddimin pek fevkýnde tasavvur ettiðiniz makamlara irtibatýnýzý baðlamayýnýz. Ben, size nisbeten kardeþim; mürþidlik haddim deðil. Üstad da deðilim, belki ders arkadaþýyým. Ben, sizin kusuratýma karþý þefkatkârâne dua ve himmetinize muhtacým; benden himmet beklemeniz deðil, bana himmet etmenize istihkakým var. Cenab-ý Hakkýn ihsan ve keremiyle, sizlerle, gayet kudsî ve gayet ehemmiyetli ve gayet kýymettar ve her ehl-i imana menfaatli bir hizmette, taksim-i mesai kaidesiyle iþtirak etmiþiz. Tesanüdümüzden hasýl olan bir þahs-ý mânevînin fevkalâde ehemmiyet ve kýymeti ve üstadlýðý ve irþadý, bize kâfidir.

"Madem bu zamanda, herþeyin fevkinde hizmet-i imaniye bir kudsî vazifedir. Hem kemiyet, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti azdýr. Hem muvakkat ve mütehavvil siyaset daireleri, ebedî, daimî, sabit hizmet-i imaniyeye nisbeten ehemmiyetsizdir, mikyas olmaz. Risale-i Nur'un tâlimatý dairesinde bize bahþettiði feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddimden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ile müfritâne âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritâne irtibat ve ihlâs lâzýmdýr; onda terakki etmeliyiz. Elhak, bunda tam terakki etmiþsiniz." (Parça bitti)


radyobeyan