Mektup no 42 By: hafiza aise Date: 14 Mart 2011, 15:21:19
Sýra No: 42
Ankara'da bulunan Emniyet-i Umumiye Müdürü Beye,
Yirmi senedir gayr-ý resmî, hem haps-i münferit, hem tecrid-i mutlak içinde bulunduðu ve sebepsiz evham yüzünden emsalsiz tazyik gördüðü halde sükût eden bir bîçare ile resmî deðil, hakikî ve ciddî görüþmek istersen, az sizinle konuþacaðým.
Evvelâ: Ýki sene, iki mahkeme, yirmi sene hayatýmýn eserlerini, mektuplarýný tetkikten sonra, idare ve âsâyiþ aleyhinde hiçbir madde bulunmadýðýna ve bulmadýklarýna delil, mahrem ve gayr-ý mahrem
bütün kitaplarýmý beraatimle beraber iade etmeleri cerh edilmez bir hüccettir, bir senettir.
Yirmi seneden evvelki hayatým ise, bu vatan ve millet lehinde fedakârane sarf olunduðuna delil, eski Harb-i Umumîde gönüllü alay kumandaný olarak Baþkumandanýn takdiratý altýnda hizmetlerimle ve harekât-ý milliyede fevkalâde hizmetimi Ankara'daki hükûmet reisleri takdirle ve Meclis-i Mebusan beni orada görmekle alkýþlamasýdýr. Demek bu yirmi senede bana verilen azap, bütün bütün kanunsuz ve keyfî bir muameledir. Bu yirmi sene kýrk bayramýmý münzevî, yalnýz geçirdim. Artýk yeter! Kabir kapýsýndayým, beni dünyaya baktýrmayýnýz.
Hem Emniyet-i Umumiye Reisi olduðunuz cihetle, benim hizmetime taraftar olmanýz lâzým. Çünkü mahkemelerce sabit olduðu gibi, Risale-i Nur'un dersleri, dünyaya baktýðý vakit bütün kuvvetleriyle âsâyiþin temellerini muhafaza etmek, korumak ve fesat ve ihtilâllerin önünü kesmek olmasýndan, kudsî ve mânevî inzibat komiserleri hükmünde olduðuna delil, üç vilâyet zabýtalarý anlamýþlar.
Bu âhirde pek ziyade, ahaliyi, memurlar, benimle görüþmekten ürkütmek cihetiyle anladým ki, hakkýmda haddimden fazla ve lâyýk olmadýðým teveccüh-ü âmmeyi kýrmak içinmiþ. Ben de size bunu kat'iyen beyan edip ve has kardeþlerime mahremce yazdýðým mektuplarda teveccüh-ü âmmeyi kat'iyen-mesleðimize ve ihlâsýmýza muhalif olduðu için-þahsýma kabul etmiyorum ve reddediyorum. Ve o hususta, çok has kardeþlerimin de hatýrlarýný kýrmýþým. Yalnýz Kur'ân-ý Hakîmin hakikatýný emsalsiz bir surette tefsir eden Risale-i Nur'un kýymetini gösteren eski zatlarýn gaybî haberlerini kabul edip yazmýþým. Ve kendim, âdi bir hizmetkâr olduðumu ispat etmiþim. Farz-ý muhal olarak, bu teveccüh-ü âmmeye taraftar olsam da, âsâyiþ lehinde hizmet edecek ve sizin gibi âsâyiþ memurlarýna faydasý dokunacak.
Mâdem ölüm öldürülmüyor; hayattan çok ziyade ehemmiyetli bir meseledir. Yüzde doksaný bu hayatýn selâmetine çalýþýyorlar. Biz Risale-i Nur þakirtleri de, herkesin baþýna muhakkak gelecek olan ölümün dehþetli hücumuna karþý mücadele ediyoruz. Hadsiz þükür olsun ki, þimdiye kadar o ölüm idam-ý ebedîsini, yüz binler adam hakkýnda terhis tezkeresine Risale-i Nur ile çevirdiðine yüzbinler þahit gösterebiliriz. Bu hakikat noktasýný sizin gibi vatanperver, milliyetperverler bizi teþviklerle alkýþlamasý lâzým gelirken, evhamlarla itham altýna alýp tarassutlarla tâciz etmek, ne kadar insaftan ve hamiyetten uzak olduðunu insafýnýza havale ediyorum.
Gayr-ý resmî, tecrit ve haps-i münferitte Said Nursî