Mektup no 45 By: hafiza aise Date: 14 Mart 2011, 15:13:13
Sýra No: 45
Geçen hadise-i ihanetten merak etmeyiniz. O hadise söndü, plânlarý akîm kaldý. O yapan adam da, þimdi kendini nefret-i umumîden kurtarmak için yeminlerle inkâr ediyor. Ben onu, o olduðunu bilmedim. Yoksa iliþmezdim. Zaten iliþtiði yoktur. Elini uzattý, baþýmdaki mendili açtý; hem de buraya Ankara Emniyet-i Umumîsi mühim memurlarla buraya gelmesini haber aldýðý için o ihanete cesaret etti. O büyük memurlar buraya geldiler. Benim aleyhimde olan vali Rumelili olmasýndan, benimle görüþtürmedi. Ben de size gönderdiðim konuþmak parçasýný Afyon Emniyet Müdürü vasýtasýyla Ankara'da ona göndermek için, bununla melfuf pusula ile Afyon Emniyeti dairesine gönderdim. Ben de kat'iyen müteessir deðilim. Zaten ehemmiyeti de kalmadý. Siz de hiç merak etmeyiniz. Hem herþeyde olduðu gibi, bunda da kader-i Ýlâhî benim hakkýmda onlarýn o zulmünü ehemmiyetli bir merhamete çevirdiðini kat'iyen gördüm, Allah'a þükrettim.
Dünkü gün, bayramdan sonra bana göndereceðiniz emanetleri beklerken, mektubunuzu aldým, "Bir iþ'ar olmazsa on gün sonra takdim edeceðiz" cümlesini gördüm. Demek telâþ etmiþsiniz, onun için göndermediniz. Endiþe edilecek birþey yok. Fakat buraya ehemmiyetli memurlar geldikleri zamanda göndermemek, emanet buraya gelmemek, ihtiyarsýz bir güzel ihtiyat olmuþ.