Mektup no 92 By: hafiza aise Date: 11 Mart 2011, 17:09:25
Sýra No: 92
Aziz, sýddýk kardeþlerim, bu dehþetli asýrda mükemmel tesellîlerim ve vârislerim,
Sizin fevkalâde sa'y ve gayretiniz Isparta ve civarýný bir geniþ Medresetü'z-Zehraya ve bir Câmiü'l-Ezhere çevirdiðine bir delil de, bu defa matbaacýlarý da hayrette býrakan yazdýklarýnýz Asâ-yý Mûsâ mecmuasýndan yirmiden ziyade mükemmel tevafuklu nüshalarýný bu yarým ümmî kardeþinize göndermenizdir. Cenab-ý Erhamürrâhimîn, sizlere, yazanlara ve yardým edenlere herbir harfine mukabil bin rahmet eylesin ve binler meyve-i Cennet ihsan etsin ve yüzer hasenat defter-i amâlinizde yazdýrsýn. Âmin. Âmin. Âmin.
Ben onlara baktým, kalbime geldi ki: Bu kahramanlarýn þimdi de bir mükâfatlarý yok mu?
Birden ihtar edildi ki: Onlar, bu mecmuayý yazmakla filozoflarý susturan, imana getiren kuvvetli bir ders-i imanîyi en evvel kendi kendine tam okuyorlar, mânevî bir hazine kazanýyorlar.
Hem onlarýn nüshalarý, pek çoklarýn imanlarýný kurtaracaklar veya imana gelecekler. Bir hadiste vardýr ki, "Bir tek adam seninle imana gelse, sahra dolusu kýrmýzý koyundan daha hayýrlýdýr." Hem onlar, bu mübarek kalemleriyle, eski zamanda Ýslâmiyetin büyük mücahid kahramanlarýnýn kýlýçlarýnýn kudsî hizmetlerini görüyorlar. Elbette istikbal, onlarý ve Nurcularý çok alkýþlayacak.
Saniyen: Asâ-yý Mûsâ mecmuasýnýn baþýnda bu gelen ve çizgiyle iþaret edilen fýkra yazýlsa münasiptir. Ýsteyen, bu mektubun baþýndaki kýsmýný da beraber yazabilir.
Ýmam-ý Ali Radýyallahü Anh, Celcelutiye'sinde pek kuvvetli ve sarahate yakýn bir tarzda Risale-i Nur'dan ve ehemmiyetli risalelerinden ayný numara ile haber verdiðini, Yirmi sekizinci Lem'a ile Sekizinci Þuâ tam ispat etmiþler. Ýmam-ý Ali Radýyallahü Anh, Risale-i Nur'un en son risalesini Celcelutiye'de
fýkrasýyla haber veriyor. Biz bir iki sene evvel Âyetü'l-Kübrâ'yý en son zannetmiþtik. Halbuki þimdi altmýþ dörtte telifçe Risale-i Nur'un tamam olmasý ve bu cümle-i Aleviyenin meâlini, yani, karanlýðý daðýtacak, asâ-yý Mûsâ (Aleyhisselâm) gibi ýþýk verecek, sihirleri ibtal edecek" bir risaleden haber vermesi; ve bu mecmuanýn "Meyve" kýsmý bir müdafaa hükmüne geçip baþýmýza çöken dehþetli, zulümlü zulmetleri daðýttýðý gibi, "Hüccetler" kýsmý da, Nurlara karþý cephe alan felsefe karanlýklarýný izale edip Ankara ehl-i vukufunu teslime ve tahsine mecbur etmesi; ve istikbalde zulmetleri daðýtacak çok emâreler bulunmasý; ve asâ-yý Mûsâ (Aleyhisselâmýn) bir taþta on iki çeþme akýtmasýna ve on bir mucizeye medar olmasýna mukabil ve müþabih bu son mecmua dahi, "Meyve", on bir mesele-i nurâniyesi ve "Hüccetullahi'l-Bâliða" kýsmý on bir hüccet-i katýasý bulunmasý cihetinde bize kanaat verdi ki, Ýmam-ý Ali Radýyallahu Anh, o fýkra ile doðrudan doðruya bu Asâ-yý Mûsâ ismindeki mecmuaya bakar ve ondan tahsinkârane haber verir.
Salisen: Nur santralý ve Yirmi yedinci Mektupta çok ehemmiyetli fýkralarý bulunan Sabri'nin bu defaki mersiyesini Lâhikaya geçirdik ve size de gönderdik. Ve çalýþkan mübareklerden ve Nurlarýn neþrine çok hizmet eden Hafýz Mustafa'nýn yedi yaþýnda iken Altýncý Þuâyý ve bana bir mektup yazan tam mübarek, mâsum mahdumu, burada, mâsumlar içinde Nurlara bir iþtiyak uyandýracak. Onun namý Said Nurî olmalý; Nursî köydür, mânâsýz olur. 'Sin' olmasýn, yalnýz 'ye' olsun; tâ Nurlara alâkasýný göstersin. Daha çok þeyler yazacaktým, fakat baþýmda çok vazifeler ve iþler bulunmasýndan kýsa kesmeye mecbur oldum.
Said Nursî