Emirdað Lahikasý
Pages: 1
Mektup no 106 By: hafiza aise Date: 11 Mart 2011, 13:19:59
Sýra No: 106

Bu fýkra bir derece mahremdir yalnýz haslara mahsustur

Aziz, sýddýk kardeþlerim,


Çok defa hatýrýma geliyordu ki: "Neden herkesten ziyade medreseden çýkanlar Risale-i Nur'a sarýlmalarý lâzýmken, en ziyade çekinen, onlardan resmî vazifeyi alanlardýr?"

Þimdi birden hatýra gelen cevabýn biraz kýsmýný beyan etmek lâzým geldi.

Evvelâ: Gizli münafýklar, aleyhimizde büyük makamlarda olanlarýn bir kýsmýný istimal ederek resmî bir tarzda þiddetli propaganda etmelerinden, bütün resmî memurlar ürkmeye ve çekinmeye mecbur olmuþlar. Onlar içinde dahi enaniyetli ve evhamlý ve bid'alarý kabul eden hocalar, daha ziyade çekinmeye baþlamýþlar, kendilerine bir özür, bir bahane aramýþlar.

Risale-i Nur'dan Ýþârât-ý Seb'anýn bid'acýlara þiddetli tokadý ve Sekizinci ve On sekizinci Lem'ada Ýmam-ý Ali'nin (r.a.) Ercüze'de, ulemaü's-sû' hakkýnda dehþetli tokadý; ve bid'alara bir derece ve bir cihette müsait olan Vehhâbîlik mezhebini perde altýnda kabul edenler, Yirmi Sekizinci Mektubun, Vehhâbîler hakkýndaki meselenin tokadý; ve Kur'ân tercümesini yapan ve Kur'ân yerinde tercümesinin okunmasýna cevaz gösterenlere Risale-i Nur'un þiddetli tokatlarý, ve derd-i maiþet zarureti ve mevki-i içtimaîde haysiyetini düþünmeleri sebebiyle hocalar, hattâ Ýstanbul'un eskide dost hocalarý, kaçmaya ve az bir kýsmý, tenkide çalýþmaya, hattâ, Âl-i Beyt ve Ýmam-ý Ali'ye adavetleri bulunan müfrit Vehhâbîlik hesabýna Risale-i Nur'un Âl-i Beyt ve Ýmam-ý Ali'nin bir mânevî hediyesi ve eseri olmasýndan, itiraz etmeye baþlamýþlar. Fakat biz, Ýstanbul âlimlerinden kýzmýyoruz, belki bir cihette memnunuz. Çünkü baþkalara nisbeten iliþmiyorlar.

Hem merhum Fetva Emini Ali Rýza ve merhum Ahmed Þirani ve merhum Þevket Efendi ve merhum Mehmed Âkif gibi insaflý, Risale-i Nur'u fevkalâde takdir ve tahsin eden o muhterem ve merhum zatlarýn hatýrý için, biz Ýstanbul hocalarýna dostuz, onlardan gücenmeyiz. Ýnþaallah, bir zaman Yirminci Lem'a-i Ýhlâs kendini onlara okutturacak, o eski dostlarý da yeni dostlar yapacak.

Kardeþlerim, herkes sizin gibi sebatkâr olamaz. Perde altýnda Nurcularýn kuvve-i mânevîyelerini kýrmak için bazý hocalar vasýta oluyorlar. Aldanmayýnýz ve sarsýlmayýnýz ve onlarla münakaþa etmeyiniz.

Mümkün oldukça dostane muamele ediniz, "Biz onlarla kardeþiz" deyiniz. Ve bu pusuladaki noktalarý unutmayýnýz, tâ sizi aldatmasýnlar.

Hüsrev'in himmetiyle daireye giren ve Nurun yeni þakirtlerinden bana mektup yazan Hatice ve Râbia, haslar içinde kabul edildiler. Ve çok alâkadar olduðum Barla'da hararetle Bahri ve evlâdý ve Eyyub ve Ali ve Mehmed ve Süleyman'larýn gayretleriyle Nurlar dersine çalýþmalarý beni sevinçle aðlattýrdý. Ben bütün Barla halkýna, hususan Süleyman'lar ve Bahri ve Mehmed'ler ve Mustafa'lar, eski zamanda Nurlara kýymettar hizmet eden Þamlý Hafýz Tevfik ve mübarek Hafýz Halid ve Ýmam Hakký Efendi ve Muhacir Hafýz Ahmed ve evlâdý ve ahfadý ve Þem'i ve bana çok hizmet eden Abdullah Çavuþ ve oradaki komþularýma ricalen ve nisaen binler selâm ve dua ederim ve mübarek aylarda dualarýný isterim.

Bahri ve evlâtlarý üç Asâ-yý Mûsâ yazdýklarýný þimdi haber aldým. Muhacir Hafýz Ahmed ile Barla'da kardeþlerimizin hesabýna hem Kâzým'ýn, hem berber Mehmed'in ciddî hâlisane mektuplarý Lâhikaya girmeye hak kazandýlar. Ve Bahri'nin güzel manzumesi, küçük bir medrese-i Nuriye hesabýna tam girebilir.

Medar-ý hayret bir lâtif inayettir ki, Büyük Mustafa'yý (r.h.) aynen merhum Abdurrahman gibi hem sadakatiyle, hem kalemiyle, hem iktidarýyla Nurlara hizmet edeceðini kalbime ihtar edilmesiyle o zamanda Abdurrahman'ýn vefatýný unutmaya çalýþtým. Hakikaten Küçük Ali, o hatýra-i gaybiyeyi kalem cihetinde dahi tam tamýna tasdik ettirdi. Kardeþinin kalemini kendisi aldý. Sarý býçaðý, elmas kýlýcý yaptý. Demek o zaman, onu da mübarek Mustafa'nýn ruhunda hissetmiþtim.

Hem Muhacir Hafýz Ahmed'i hem bana, hem Nurlara alâka ve sadakat noktasýnda Nurlarýn birinci talebesi ve fedakâr bir nâþiri kalben hissetmiþtim. Halbuki kalemle hizmete muvaffak olamadý. Çok defa o gaybî hissimi tahattur ederdim. Sonra, birden hem oðlu Kâzým, hem damadý Bahri, hem diðer damadý berber Mehmed ondan his ve ümid ettiðim metînane hizmeti fevkalâde bir alâka ve sadakatle tam tamýna yerine getirmeye, çalýþmaya baþladýlar. Hattâ hafîdeleri dahi mâsum þakirtler içine girmiþler. Umuma selâm.

Said Nursî


radyobeyan