Kabir ziyareti hususunda By: sidretül münteha Date: 09 Mart 2011, 17:11:35
Kabir ziyareti hususunda
›-116- Kabir ziyareti hususunda müstehablýk bakýmýndan kadýnlar da erkekler gibidir. Bunun birkaç sebebi vardýr:
Birincisi Peygamber (s.a)'ýn: "Artýk kabirleri ziyaret edebilirsiniz" buyruðunun genel ifadesinin kapsamýna kadýnlar da girer.
Bunu þöylece açýklayabiliriz: Peygamber (s.a) iþin baþýnda kabirleri ziyaret etmeyi yasakladýðýnda þüphesiz bu yasak erkekleri de, kadýnlarý da birlikte kapsýyordu. Buna göre: "Ben sizlere kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamýþtým." buyruðundan onun her iki cinsi kastettiði anlaþýlmakta idi. Bu zorunlu olarak böyle anlaþýldýðýna göre o onlara iþin baþýnda her iki cinse neyi yasakladýðýný bildirmektedir.
Durum böyle olduðuna göre hadisin ikinci cümlesinde yer alan hitab ki o "artýk ziyaret edebilirsiniz" buyruðudur ile zorunlu olarak yine her iki cinsi (hem kadýnlarý, hem erkekleri) kastetmiþ olmaktadýr. Bunu az önce kaydettiðimiz Bureyde yoluyla rivayet edilen hadisin Müslim'deki rivayetinde yer alan fazlalýkta sözü edilen diðer fiillerdeki hitab da pekiþtirmektedir: "Ve size kurban etlerini üç günden fazla saklamanýzý da yasaklamýþtým. Artýk uygun gördüðünüz kadarýný alýkoyabilirsiniz. Yine size kabta olaný dýþýnda nebizi içmeyi de yasaklamýþtým. Artýk bütün kablarda içebilirsiniz fakat sarhoþluk veren bir þey içmeyiniz."
Derim ki bütün bu fiillerde hitab kesinlikle her iki cinse (erkeðe ve diþiye) yöneliktir. Týpký birinci hitab olan: "Size ... yasaklamýþtým" hitabýnda olduðu gibi. Eðer Peygamber efendimizin "artýk onlarý ziyaret edebilirsiniz" buyruðunda yer alan hitab sadece erkeklere mahsustur denilecek olursa o vakit ifadenin düzeni bozulur, güzelliði kaybolur gider. Bu durum ise kendisine özlü sözler söyleme imkaný verilmiþ ve dat lugatý (1) diye bilinen arabçayý konuþanlarýn en fasihi olan kimseye yakýþan bir durum deðildir. Aþaðýdaki hususlar bunu daha da pekiþtirmektedir:
Ýkinci husus kadýnlarýn da kabir ziyaretinin meþru kýlýnmasýna sebeb teþkil eden illette erkeklerle ortak özellikleri paylaþmalarýdýr. O özellik de þudur: "Çünkü o (kabirleri ziyaret etmek) kalbi inceltir, gözü yaþartýr ve ahireti hatýrlatýr." Üçüncü husus Peygamber (s.a) mü'minlerin annesi Aiþe (r.anha)'ýn bize belleyip aktardýðý iki hadis-i þerifte kadýnlara kabir ziyaretinde bulunmalarý için ruhsat vermiþtir:
1. Abdullah b. Ebi Müleyke'den: "Aiþe bir gün kabristandan geldi. Ben ona: Ey mü'minlerin annesi nereden geliyorsun? O kardeþim Abdu'r-Rahman b. Ebi Bekr'in kabrinden dedi. Ben ona: Rasûlullah (s.a) kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamamýþ mýydý dedim. O evet dedi. Sonra onlarý ziyaret etmeyi de emretti." Ondan gelen bir baþka rivayette: "Rasûlullah (s.a) kabirleri ziyaret etme ruhsatý verdi."[2]
Derim ki: Hakim hadis hakkýnda bir deðerlendirme yapmamýþtýr. Zehebi: "Sahihtir" demiþtir. el-Busiri, ez-Zevaid (I, 988)'de: "Ýsnadý sahihtir, ravileri sikadýrlar" demiþtir. Hadis dedikleri gibidir. Hafýz el-Iraki, Tahricu'l-Ýhya (IV, 418)'de þunlarý söylemektedir: "Ýbn Ebi'd-Dünya, el-Kubur'da ve Hakim ceyyid bir isnadla rivayet etmiþlerdir." (2)
(1) Bu Peygamber efendimizin niteliklerindendir. "Ben dat diliyle konuþanlarýn en fasihiyim" rivayetine gelince Þevkâni, el-Fevaidu'l-Mecmua (321)'de belirttiði gibi hadis olarak aslý yoktur.
(2) Derim ki Ýbnu'l-Kayyim hayret edilecek bir hususu illet diye göstermiþtir. Daha doðrusu illet diye bir þey gösterememiþtir. Tehzibu's-Sünen (IV, 350)'de þunlarý söylemektedir: "Beyhaki'nin rivayeti ise Bistan b. Müslim'in rivayeti ile gelmiþtir. Eðer sahih olsa bile Aiþe (r.anha) bu hadisi kadýnlarýn da bu kapsama girdiði hususunda baþkalarýnýn yaptýðý tevili yapmýþ bulunmaktadýr."
Derim ki Bistan bildiðim kadarýyla ihtilafsýz olarak sika bir ravidir. Dolayýsýyla Ýbnu'l-Kayyim'in üstü kapalý bir þekilde onu tenkid etmesinin anlamý yoktur. Ýbn Abdi'l-Berr, et-Temhid (III,234)'de rivayet ettiðine göre Ahmed bile onu delil olarak göstermiþtir. Temhid'deki rivayet Ebu Bekir el-Eslem'den gelmekte olup, o þöyle demiþtir: Ben Ahmed b. Hambel'e kabirleri ziyaret eden kadýna dair soru sorulurken ve þu cevabý verirken dinledim: Ümid ederim inþaallah kadýnýn kabir ziyaretinde bir sakýnca yoktur. Çünkü Aiþe kardeþinin kabrini ziyaret etmiþtir." Abdu'l-Cebbar b. el-Vebb'de ona mutabaat ederek þöyle demiþtir: Ýbn Ebi Muleyke'yi þöyle derken dinledim. Aiþe bineðine bindi.
Onun kölesi yanýmýza geldi. Ben: Mü'minlerin annesi nereye gitti diye sordum, o kardeþi Abdu'r-Rahman'ýn kabrine ona selam vermek üzere gitti. Bunu Ýbn Abdi'l-Berr rivayet etmiþ olup, senedi de hasendir. Tirmizi'nin (II, 157)'de zikrettiði þu rivayet bunun için bir illet teþkil edemez. Ýbn Cureyc, Abdullah b. Ebi Muleyke'den þöyle dediðini rivayet etmektedir: Abdu'r-Rahman b. Ebi Bekr (Mekke'ye oniki mil uzaklýkta bulunan) el-Hubþa denilen yerde vefat etti. Mekke'ye getirildi ve orada defnedildi. Aiþe, Mekke'ye gelince Abdu'r-Rahman b. Ebi Bekr'in kabrine giderek þu beyitleri okudu: "Bizler Cüzeyme'nin iki yakýn arkadaþý gibiydik bir süre O kadar ki bizim için bunlar asla ayrýlmazlar dediler Ayrýldýðýmýz vakit sanki ben ve Malik O uzun birlikteliðe raðmen tek bir gece birlikte geçirmemiþ gibi olduk." Sonra þöyle dedi: Allah'a yemin ederim eðer ben senin vefatýnda hazýr bulunsaydým, mutlaka vefat ettiðin yerde defnolunurdun ve eðer senin vefatýnda yanýnda olsaydým, seni ziyaret etmezdim." Ayný þekilde bunu Ýbn Ebi Þeybe, el-Musannef (IV, 140)'de rivayet etmiþ, el-Heysemi de bu hadisi
2. Muhammed b. Kays b. Mahreme b. el-Muttalib'den rivayete göre bir gün þöyle demiþ: Size kendimden ve annemden sözedeyim mi? Biz onun kendisini dünyaya getiren annesini kastettiðini sandýk. Dedi ki: Aiþe (r.anha) dedi ki: Size kendimden ve Rasûlullah (s.a)'dan sözedeyim mi diye sordu. Biz evet dedik, þöyle dedi: "Peygamber (s.a)'ýn yanýmda kaldýðý gece olan benim gecemde geldi ve ridasýný çýkardý, ayakkabýlarýný çýkardý ve onlarý ayak tarafýnda býraktý. Ýzarýnýn bir ucunu yataðýna açtý ve yaný üzere yattý. Fazla zaman geçmeden o benim uyuduðumu sandý, yavaþça ridasýný aldý, yavaþça ayakkabýlarýný giydi, [yavaþça] kapýyý açtý ve çýktý. Sonra kapýyý yavaþça kapattý. Ben de carýmý baþýmýn üzerine saldým, baþýmý da örttüm. Sonra izarým ile de kapandým. Sonra onun izinden yola koyuldum. Nihayet Baki'e geldi. Uzunca ayakta durdu. Sonra üç defa ellerini kaldýrdý, sonra yana saptý, ben de yana saptým. O hýzlandý, ben de hýzlandým. Koþmaya baþladý, ben de koþtum. Daha da hýzlý koþmaya baþladý, ben de daha da hýzlandým. Onu geçtim, içeri girdim. Daha henüz uzanmýþtým ki o da içeri girdi. Ne oluyor ey Aiþe, göðsün inip kalkýyor, karnýn da þiþmiþ bulunuyor. (Aiþe) dedi ki: Anam-babam sana feda olsun ey Allah'ýn Rasûlü dedim ve ben de ona [durumu] ona bildirdim. O benim önümde gördüðüm karartý sen miydin dedi. Ben evet dedim. Göðsüme bir yumruk vurdu, beni acýttý. Sonra þöyle dedi: Allah'ýn ve Rasûlünün sana haksýzlýk edeceðini mi zannettin? Aiþe dedi ki: Ýnsanlar her neyi gizlese Allah onu bilir.
O evet [diye buyurdu]. (Devamla) buyurdu ki: O gördüðün vakit Cibril bana geldi, bana seslendi. Sesini senden gizledi. Ben de ona karþýlýk verdim. Ona verdiðim karþýlýðý da senden gizledim. Sen burdayken yanýna girmezdi. Çünkü elbiselerini çýkarmýþtýn. Ben senin uyuduðunu sanmýþtým. Seni uyandýrmak hoþuma gitmedi ve yalnýzlýktan korkacaðýndan çekindim. Cebrail bana dedi ki: Rabbin sana Baki'dekilere gitmeni onlar için maðfiret dilemeni emrediyor. (Aiþe) dedi ki: Peki ey Allah'ýn Rasûlü nasýl söyleyeyim diye sordum.
Þöyle buyurdu: Deki: "( ): Selam size ey mü'minlerin ve müslümanlarýn diyarýnda bulunanlar. Allah bizden önden gidenlere de, geriye kalanlara da rahmet buyursun. Bizler de -inþaallah- size elbette yetiþeceðiz."[3]
Peygamber (s.a)'a: Kabirlere selam vermek halinde nasýl diyelim diye sormuþtum. O da þöyle buyurdu deyip selam þeklini zikretti. Hafýz et-Telhis (V, 248)'de bu hadisi kadýnlarýn kabirleri ziyaret etmelerinin caiz olduðuna delil göstermiþtir. Hadisin buna delaleti de açýktýr. Ayrýca bu hadis ruhsatýn Mecmau'z-Zevaid (III, 60)'de naklettikten sonra þunlarý söylemektedir: "Bunu Taberani el-Kebir'de rivayet etmiþ olup, ravileri sahih hadisin ravileridir." Bu hadisi Tirmizi rivayet ettiðinden ötürü ve ravileri Buhari ile Müslim'in ravileri olduðundan dolayý Heysemi bu hadisi bu þekilde zikretmekte yanýlmýþtýr. Ancak hadiste Ýbn Cüreyc vardýr ki o da tedlis yapan bir ravidir ve bunu anâne ile rivayet etmiþtir. Ýþte hadisin illeti budur. Bununla beraber Ýbnu'l-Kayyim (IV, 349) "mevcut hallerine raðmen mahfuz" olduðunu iddia etmiþtir. Evet o böyle demektedir fakat hadis belirttiðimiz husus dolayýsýyla münkerdir. Ayrýca bu hadis Yezid b. Humeyd'in rivayetine de muhaliftir. Yezid ise Ýbn Ebi Müleyke'den yaptýðý rivayetlerde sika ve saðlam bir ravidir.
Hadisin saðlam rivayete muhalefeti "eðer vefatýnda yanýnda bulunsaydým seni ziyaret etmezdim" ifadesinde açýkça görülmektedir. Bu onun kabrini ziyaret etme sebebinin vefatý esnasýnda yanýnda bulunmamasý olduðu hususunda açýk ifade taþýmaktadýr. Eðer vefatýnda hazýr bulunsaymýþ onu ziyaret etmeyecekmiþ. Halbuki diðer taraftan Ýbn Humeyd'in rivayet ettiði hadis ise onun Peygamber (s.a) kabirleri ziyaret etmeyi emrettiðinden dolayý ziyaret ettiði hususunda açýk ifadeler taþýmaktadýr. Ýbnu'l-Kayyim -yüce Allah'ýn rahmeti üzerine olsun-'in kabul ettiðinin aksine mahfuz olan Ýbn Humeyd'in hadisidir. Sözünü ettiði Aiþe (r.anha)'nýn yaptýðý tevile gelince, bu da ihtimal dahilindedir fakat diðer bir ihtimal onun Peygamber (s.a)'ýn bu husustaki emri dolayýsýyla ziyaret ettiðidir.
Böyle olmasý bundan sonra gelen ve onun rivayet ettiði ikinci hadisin þahidliði ile daha kuvvetli bir ihtimaldir. erkeklerle birlikte kadýnlarý da kapsadýðýný desteklemektedir. Çünkü olay Medine'de olmuþtu. Zira bilindiði gibi Peygamber (s.a), Aiþe (r.anha) ile Medine'de gerdeðe girmiþtir. Yasak ise iþin baþýnda Mekke'de olmuþtu. Her ne kadar bu hususta bunu destekleyecek bir tarihi bilgi bilmiyor isek dahi biz bunu kesinlikle söylüyoruz. Çünkü saðlýklý bir þekilde çýkarttýðýmýz sonuçlar buna tanýklýk etmektedir. O da Peygamber (s.a)'ýn: "Size... yasaklamýþ idim" buyruðundan çýkmaktadýr. Zira böyle bir yasaðýn Mekke dönemi bir tarafa Medine döneminde teþri kýlýnmýþ olmasýný aklým kabul etmemektedir. Çünkü Mekke döneminde teþri edilen hükümlerin büyük çoðunluðu tevhid ve akide ile alakalý idi. Kabir ziyaretinin yasaklanmasý da bu kabildendir. Çünkü böyle bir yasak seddu'z-zerai türünden bir yasaktýr. Bunun teþri edilmesi de Mekke dönemine uygun düþen bir iþtir. Zira insanlar o dönemde henüz Ýslama yeni girmiþler ve þirkten yeni kurtulmuþlardý. Bunun için Peygamber (s.a) onlara þirke götüren bir yol olmamasý için kabir ziyaretini yasaklamýþtý. Nihayet tevhid onlarýn kalblerinde iyice yer edip, ona aykýrý olan þirk çeþitlerini öðrendiklerinde kabir ziyareti için onlara izin verdi.
Mekke dönemi boyunca onlarý (cahiliye dönemdeki gibi) ziyareti sürdürme adetleri üzere terketmesi, sonra da Medine'de onlara bu iþi yasaklamasý teþriin hikmetinden oldukça uzak bir iþtir. Bundan dolayý biz kesinlikle bu yasaðýn Mekke döneminde teþri edildiðini söyleyebiliyoruz. Durum böyle olduðuna göre Peygamber efendimizin Aiþe'ye Medine'de kabir ziyaretine izin vermesi dediðimiz hususa dair açýk bir delildir. Bu hususu iyice düþünelim. Çünkü bu birden hatýrýmýza gelen bir husus oldu. Daha önce bu olayý bu þekilde açýklayaný da görmedim. Eðer isabet ettim ise bu Allah'tandýr, hata ettim ise kendi nefsimdendir. (3)
(3) Vasiyyetu'l-Þer'iyye adlý risalenin sahibinin (s. 26)'de buna þu sözleriyle delil göstermesinegelince: "Rasûlullah (s.a) kýzý Fatýma (r.anha)'ýn amcasý Hamza (r.a)'ýn kabrini ziyaret etmesine itiraz etmemiþtir." Bu batýl bir istidlaldir. Çünkü sözü geçen itiraz etmeyiþin sünnete dair kitablarýn hiçbirisinde bir aslý astarý yoktur. Ben bunun müellifin bir yanýlmasýndan baþka bir þey olduðunu zannetmiyorum. Çünkü Fatýma (r.anha)'dan gelen rivayet onun sadece kabrini ziyaret ettiðinden ibarettir. Bu rivayette ileri sürülen ikrar (itiraz etmeyiþ)den hiçbir þekilde sözedilmemektedir. Bununla birlikte bu da ondan sabit görülmemektedir. Çünkü sözkonusu bu rivayet Süleyman b. Davud, Cafer b. Muhammed'den, o babasý Ali b. el-Huseyn'den, o babasýndan rivayet ettiðine göre Peygamber (s.a)'ýn kýzý Fatýma (r.anha) amcasý Hamza'nýn kabrini her cuma ziyaret eder, ona dua eder ve yanýnda aðlardý.
Bunu Hakim (I, 377) böylece rivayet etmiþtir. Onun rivayet ettiði yoldan Beyhaki (IV, 78)'de rivayet etmiþ olup, þunlarý söylemiþtir: "O böyle demiþtir. Süleyman b. Davud'dan, o babasý Cafer b. Muhammed'den, o babasýndan diye rivayet edilmiþ ve Ali b. el-Huseyn'den, o babasýndan diye zikredilmemiþtir. O halde bu munkatý bir rivayettir."
Hakim de þöyle demektedir: "Bütün ravileri sikadýrlar. ez-Zehebi ise þu sözleriyle onun bu
görüþünü reddetmektedir: "Bu oldukça münker bir rivayettir. Süleyman da zayýf bir ravidir."
Derim ki ben de Süleyman b. Davud b. Kays el-Ferra el-Medeni olduðunu zannediyorum. Ebu Hatim hakkýnda þöyle demiþtir: "Bu gerektiði gibi bilemediðim bir ravidir." el-Ezdi de: "Hakkýnda tenkidlerde bulunulmuþtur" demiþtir. Bundan dolayý Zehebi onu "ed-Duafa"de sözkonusu etmiþ ve el-Ezdi'nin naklettiðimiz sözünü aktarmýþtýr. Dolayýsýyla Hafýz Ýbn Hacer'in bu rivayet hakkýnda et-Telhis (s. 167)'de herhangi bir þey söylememiþ olmasýna aldanmamak lazýmdýr. Bu hususta Þevkâni'nin adeti üzere Neylu'l-Evtar (IV, 95)'de ona tabi olmuþ olsa bile durum böyledir. Çünkü birinci rivayette "Ali b. el-Huseyn, Ali'den" diye zikredilmiþ ve böylelikle bu rivayet Ali (r.a)'ýn Müsned olarak kaydettiði bir rivayet diye göstermiþtir. Halbuki bu onun oðlu el-Huseyn (r.a)'ýn bir rivayetidir. Hakim'de olduðu gibi yahutta Cafer b. Muhammed'in babasýndan kaydettiði bir rivayettir, Beyhaki'nin muallak rivayetinde olduðu gibi. Belki de et-Telhis'de bulunan "Ali'den" ifadesi "babasýndan" ifadesinden tahrif de edilmiþ olabilir. Bütün bunlar ise es-San'ani, Subulu's- Selam (II, 151)'de görülmemektedir. O hadisi Hakim'e, Ali b. el-Huseyn'in rivayeti olarak
Dördüncü husus Enes (r.a)'ýn rivayet ettiði hadiste Peygamber (s.a)'ýn kabrin yanýnda gördüðü kadýnýn ziyaretine itiraz etmemesidir:"Rasûlullah (s.a) bir kabrin yanýbaþýnda aðlayan bir kadýnýn yanýndan geçti. Ona: Allah'tan kork ve sabret... diye buyurdu."
Hadisi Buhari ve baþkalarý rivayet etmiþ olup, daha önce tamamýyla 19. meselede geçmiþ bulunmaktadýr. Buhari bu hadisin yer aldýðý bölüme: "Kabir ziyareti babý" baþlýðýný vermektedir. Hafýz (Ýbn Hacer), Fethu'l-Bari'de þunlarý söylemektedir: "Bu hadisin delalet teþkil eden tarafý Peygamber (s.a)'ýn kadýnýn kabrin yanýbaþýnda durmasýna karþý çýkmayýþý ve buna itiraz etmeyiþinin huccet olduðudur." Aynî, Umdetu'l-Kari (III, 76)'da þunlarý söylemektedir: "Hadiste kabir ziyaretinin mutlak olarak caiz olduðu ifade edilmektedir. Ziyaret eden ister erkek, ister kadýn olsun, ziyaret edilen de ister müslüman, ister kâfir olsun.
Çünkü bu hususta tafsilat (ve ona göre hüküm) bulunmamaktadýr." Buna benzer bir ifadeyi Hafýz (Ýbn Hacer)'de hadise dair yaptýðý açýklamalarýn sonlarýnda zikretmiþ ve: "Bu hususta tafsilat bulunmadýðýndan ötürü" sözlerinden sonra þunlarý söylemektedir:
"Nevevi dedi ki: Cumhur kat'î olarak caiz olduðunu söylemiþlerdir. el-Havî sahibi (4) ise: Kâfirin kabrini ziyaret etmek caiz deðildir demektedir. Bu ise yanlýþtýr. -(el- Havi'den nakil) burada sona ermektedir.-" Hadisin delalet ettiði kadýnýn kabir ziyaretinin caiz oluþu hadisten ilk olarak anlaþýlan hükümlerdendir fakat bu istidlalin tamam olmasý anlatýlan bu olayýn nehyden önce meydana gelmemiþ olmasý halinde söz konusudur. Açýkça anlaþýlan da budur.
Çünkü bizler az önce açýkladýðýmýz þekilde yasak Mekke'de konulmuþtu. Bu olayý ise Enes rivayet etmektedir ve o Medine'li bir sahabidir. Çünkü annesi Um Suleym onu Peygamber (s.a) Medine'ye geldiðinde getirmiþ ve o sýrada Enes on yaþýnda idi. O halde bu olay da Medine'de olmuþ demektir. Böylelikle bu olayýn yasaktan sonra meydana geldiði sabit olmaktadýr. Bu yolla bu olayýn (kadýnlarýn kabir ziyaretinin) caiz oluþuna delil gösterilmesi eksiksiz bir delillendirmedir.
Ýbnu'l-Kayyim'in, Tehzibu's-Sünen (IV, 350)'deki þu ifadelerine gelince: "Allah'tan korkmak (takvalý olmak) Allah'ýn emrettiklerini yapmak, onun yasakladýklarýný terketmektir. Ziyaretin yasaklanmasý da bunlar arasýndadýr." Eðer o kadýn, kadýnlara kabir ziyaretinin yasaklandýðýný biliyor ve bu yasaðýn devam ettiðini nesholmadýðýný biliyor ise bu doðrudur. O vakit Ýbnu'l-Kayyim'in söylediði: "Kabir ziyaretinin yasaklanýþý da bunlar arasýndadýr" sözü sabit olur. Bu durum bizce bilinen bir husus olmadýðýna göre o halde bu doðru olmayan bir delillendirmedir. Bunu da þu desteklemektedir: Eðer yasak hala devam etmiþ olsaydý, Rasûlullah (s.a) kadýna açýkça ziyaret etmenin yasak olduðunu söyler ve bunu açýklardý. Ona genel olarak Allah'tan korkmak (takvalý olmak) emrini vermekle yetinmezdi. Bu husus yüce Allah'ýn izniyle gayet açýktýr.[2] Hadisi Hakim (I, 376) rivayet etmiþtir. Ondan Beyhaki (IV, 78), Ýbn Abdi'l-Berr, et-Temhid (III, 233), Bistam b. Müslim'in, Ebu't-Teyyah Yezid b. Humeyd'den, o Abdullah b. Ebi Müleyke'den yoluyla rivayet etmiþtir. Diðer rivayet ise Ýbn Mace (I, 475)'e aittir.
[3] Hadisi Müslim (III, 14) -anlatým ona ait-, Nesai (I, 286, II, 160-161), Abdu'r- Rezzak (III, 570-571), Ahmed (VI, 221)'de rivayet etmiþlerdir. Ziyadeler –birincisi dýþýnda- Ahmed'e aittir, üçüncüsü Nesai'ye aittir.