Mektup no 152 By: hafiza aise Date: 09 Mart 2011, 16:45:09
Sýra No: 152
Aziz, sýddýk kardeþlerim,
Evvelâ: Cennetü'l-Firdevsin meyveleri ve Medresetü'z-Zehranýn heyet-i fa'âlesinin sahaif-i amelleri ve defter-i haseneleri olan Zülfikar ve arkadaþlarýný, selâmetle Cuma gecesi serçe kuþunun verdiði müjdeden iki saat sonra kemâl-i sürurla aldýk. Sizlere onlarýn harfleri adedince
1
deyip ruh u canýmýzla sizi tebrik ettiðimiz gibi, bu memleketi de tebrik ederiz. Ve Zülfikar'ýn zuhurunun mukaddemeleri baþlamasýyla din lehinde kuvvetli cereyanlarýn ve aleyhindeki tecavüzün durmasý ve bir kýsmý rücu edip eski hatîâtýn tamirine çalýþmasý iþaretiyle, þimdi bilfiil tezahür ve neþrolmasý, inþaallah memleket için Ýslâmiyet cihetinde büyük bir faydasý olacak ve zulmetleri daðýtacak iþaretini veriyor.
Evet, þimalden gelen küfr-ü mutlak cereyanýný durduracak, yalnýz Risale-i Nur'dur. Siyaset, diplomatlýk, bu vazifeyi göremez. Onun için, vatanperver ve milliyetçi ve siyasetçiler, Nurlara sarýlmaya mecburiyet var. O Zülfikar'ýn zuhura gelmesi için çalýþanlarýn þahs-ý mânevîsinin, belki herbirisinin kýyametteki defter-i hasenatýna yedi yüz sayfasýyla birtek sayfa-i hasenat olmasýný rahmet-i Ýlâhiyeden niyaz ediyoruz.
Mâdem o iman hakikatleri yüksek bir ibadet ve hasenedir ve onunla çoklarýn imanýný kurtarmak binler hasene hükmündedir; onun zuhuruna çalýþanlarýn herbirisi onu okuyup ve dinleyip itikad etmesiyle, aynen iþlediði sair hayratýn defteri gibi bir uhrevî senedidir. Elbette onlarýn ve þahs-ý mânevîsinin âhirette defter-i hasenatýndan yedi yüz sayfasýyla bir tek sayfa olarak Zülfikar aynen neþrolmak ve bir sayfasý hükmüne geçmek, hadsiz bir rahmetin þe'nidir.
Saniyen: Gerçi Nurlar girdikleri her yerde galebe eder; fakat mütemerrid ve muannid zýndýklar, maddiyunlar, ellerinden geldiði kadar fütuhatýna fütur vermek için desiselere ve ehl-i siyasete evham vermeye çabalýyorlar. Ýnþaallah bir halt edemezler. Fakat ihtiyat her vakit iyidir. Sýrren tenevveret düsturu devam ediyor. Tâ bunun gibi birkaç mecmua çýkýncaya kadar temkinli ve ihtiyatlý bulunmak lüzumu var. Hattâ bu defa sýrr-ý 2http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/i-emirdag/ayetler/i01101.gif nýn remizli risalesini on üç seneden beri görmediðim halde buraya göndermek bir derece ihtiyat kaidesine muhalif olduðu gibi, herkes anlamaz, hem tevil ve tefsir lâzýmdýr. Çünkü Lâhikada bir mektupta yazmýþtým ki, iki hakikat mücmelen bana ihtar edilmiþti:
Birisi: Bir derece dar bir dairede bir nur gösterilmiþti; geniþ bir dairede mânâ verip, kýrk sene evvel "Bir nur göreceðiz" diye müjde veriyordum. Hattâ Hürriyetten evvel, eski talebelerime de o müjdeyi mükerrer söylüyordum. Zannederdim ki, geniþ siyaset dairesinde olacak. Halbuki bu memleketin en ziyade muhtaç olduðu imanî ve Ýslâmî ve hayat-ý içtimaiye-i Ýslâmiye dairesinde Risale-i Nur'u göreceksiniz diye hakikatten bana ihtar edilmiþ; bir hiss-i kablelvuku ile musýrrane ve tekrarla ben de haber veriyordum, o hak ve hakikatlý meselenin sûretini deðiþtiriyordum.
Ýkincisi: Þeâir-i Ýslâmiyeye ve siyaset-i Ýslâmiyeye darbe vuranlar on iki, on üç, on dört, on altý sene zarfýnda büyük darbeler yiyecekler diye bana ihtar edildi. Evvelki meselenin aksine olarak, geniþ dairede vuku bulan o hâdisâtý ve büyük cemaatlere gelen o tokatlarý, küçük bir dairede þahýslara gelecek tokatlar suretinde mânâ vermiþtim ki, tam aynen iki dairede, hem küçük, hem büyük, on iki sene sonra en müthiþi dünyayý terk ettiði gibi, büyük dairede de onun gibi dehþetli cemaatler on iki, on üç, on dört, on altý tarihlerinde ayný tokatlarý yediler ve yiyecekler diye ihtar edildi.
Ben, tevilimle bu büyük daireyi yalnýz küçükte tatbik ettiðim gibi, evvelki "nur" meselesinde de bilâkis küçük daireyi ve sýrf imanî hâdise-i Nuriyeyi pek geniþ daire-i siyasiyede tevilimle mânâ vermiþtim. Onun için, sýrr-ý 3
yý herkes birden anlamaz.
Hem þahsî isimleri böyle mesail-i ilmiyeye girmemek lâzým olduðundan, o risale hattâ on üç seneden beri elime geçmediðinde isabet var; kardeþlerim dahi onu merak etmesinler. Biri eðer çok merak etse, o sýrr- 4
nýn baþýnda "Þimdiki saniyen" ile baþlayan fýkrayý ve Lâhikada geçen ayný meseleye dair fýkrayý okumak lâzýmdýr; yoksa hiç bakmasýn.
O ikinci Harb-i Umumî ve o dehþetli þahsýn dünyadan gitmesiyle ve þimdi de onun mesleði geri çekilmesi ve bir kýsmý o mesleðin aksine din lehinde resmen çalýþmasý ve ehl-i imanýn istibdad-ý mutlakadan bir derece kurtulmasý ve az bir tevil ile o risaleciðin verdikleri haber ayný tarihlerde vuku bulmasý, o sûrenin bir lem'a-i i'câzýdýr. Fakat heyecanlý tevillerim perde çekmiþti; hakikat gizlenmiþ.1 Allah mübarek kýlsýn. Allah sizi muvaffak etsin. Allah sizi iki cihanda mes'ut etsin.
2 Kevser Sûresi, 108:1